Değerli okurlarımız;
Geçen hafta yazdığım ve malum haber sitesinin sahibine yönelik bilgilerden sonra yorumcular unuttuğum ilaveler yaptılar. Bu nedenle, yazdıklarımın dışında unuttuğum yaşanmış, yapılmaması gereken yanlışları tekrar hatırlatmış olmaları nedeniyle kendilerine teşekkür ediyorum.
Sevgili okurlarımız ülkemizde onlarca havacılık haber sitesi mevcut. Bir tanesi hariç hepsini takip ediyoruz. Hatta bazıları ile haber paylaşımı yapmak ile ilgili anlaşmamız bile var. Çünkü Airlinehaber olarak habercilik dışında bir uğraşımız yok. Tabi ki biri hariç diğer haber sitelerinin de olmadığı gibi…
Haber sitelerinin çoğalması kimseyi rahatsız etmiyor. İsteyen istediği haber sitesini takip edip etmemekte özgürdür. Ancak, geçen hafta yazdığım ve serzenişte bulunduğum malum sitenin sizlerin ve bizlerin de bildiği farklı amaçlar için kullanıldığını ispatlamak durumunda kaldık. Bu nedenle ilk defa uyarıcı olan bir yazı yayınlamak zorunda kaldık. Umarım etkili olur ve senelerdir yanlış yolda devam etmek isteyenleri doğru yola sokar.
Bildiğiniz üzere THY’nin ve diğer havayollarımızın pandemi dönemindeki gidişatını devamlı olarak gündeme getirip, bu başarılı gidişatın sonunda, çalışanların hak kayıplarının acilen giderileceğine olan inancımız devam ediyor ve tabi ki edecekte… Dış politikada Türkiye aleyhine sürdürülen hamleleri birlikte gözlemliyoruz. Bu yanlış politikaların, Türkiye’nin ve bilhassa sivil havacılığımızı, dolayısıyla en büyük gelir kaynağımız olan turizm kaynaklı mağduriyet yaratılmasına çalışıldığı da ayan beyan ortada iken tüm havayolları ve havalimanlarımızın direnci, takdire şayan…
——————-
Sevgili Okurlarımız;
Haber sitemizin iki defa hacklenmesi ve tekrar yayına açılması aşamalarında eskilere dayanan birçok haber ve anıl yazılarımızın kaybolduğunu gözlemledik. Bu nedenle, haber dışında silinen anılarımıza ilişkin köşe yazılarını tespit ettik ve tekrar yayınlayarak arşivde kalmasını sağlamaya çalışıyoruz.
Bu nedenle, seneler önce yayınlanmış olmasına rağmen teknik nedenlerden ötürü kaybolmuş yazılarımızı yeniden gördüğünüzde şaşırmayın. Çünkü bu anılar Türk sivil havacılığının tarihteki geçmişini sergilemekte olduğundan önemlidir.
1975 yılından itibaren havacılığımızın tam içindeyim. Hangarlarda geçen 30 seneyi aşkın meslek hayatım var. Bu senelerdeki havacılık, şimdiki gibi modern koşullarda ve modern uçaklar eşliğinde yapılmıyordu. Çalışma şartları çok daha zordu. Yağmurlu havalarda hangarımızın damı akar ve biz o şartlarda çalışmaya devam ederdik. DC-10 gibi geniş gövdeli uçakların bakımlarını ise hangara sığmadığından hangar dışında apronun orta yerinde yapılmak zorunda kalırdık. Şartlar şimdiye göre çok zordu ama arkadaşlık ve dostluğun getirdiği yardımlaşma ile her sorun çözülürdü. Kısaca mutluyduk. Kimse alınmasın ama biz THY’nin zor geçen ama altın yıllarını yaşadık.
Meslek hayatımda benim B-707,B727, B737, DC-10, A310, A320 motor ve gövde yetkilerim vardı. Tüm bu uçakların bakım ve arızalarında yetkili teknisyen olarak çalışmamın dışında sayısını unuttuğum birçok uçuş görevlerine de giderdim. O zamanlar tüm uçuş, kokpit ve kabin ekipleri bizi, bizde onları tanırdık.
THY filosundaki en yaşlı uçaklar B707 idi ve benim ilk göz ağrımdı. Boeing 707 aslında askeri amaçlar için Boeing 367-80 kod adıyla tasarlanan uçağın sivil versiyonudur. İlk Sivil Boeing 707-120 10 Aralık 1957’da test uçuşlarına başladı. THY’nin bu uçakları filosuna dâhil etmesi 1970 senelerinde olmuştur. Kısaca ben mesleğe başladığımda bu uçakları THY sadece yolcu uçağı olarak kullanırken sonraları kargo taşımacılığında da kullanır oldu. Benim ilk tip kursum B707 idi.
En çok anılarım bu uçakla geçti. Teknisyen ve uçuş ekibi için yoğun emek isteyen zor uçaklardı. Üzerinde en çok çalıştığım bu uçak tipi ile birçok görev uçuşunda bulundum.
Mecburen kapının kilidini dışardan açarak içeriye girdik. Ben içeriye girer girmez hanım beni kolumdan yakaladı. Hanımefendi kapıyı açtık lütfen benim kolumu bırakın artık dediğimde, kalkamıyorum cevabı aldım. Çok ilginç klozetteki kadın benim kolumu yakalamış ve kalkamıyorum diyor? Aklıma hiçbir şey gelmiyor ama kadın hala bağırarak ben gidiyorum demeye devam ediyor.
Neyse ben ayağımı tuvalete dayayarak kadının kolunu çekerek kaldırmaya çalıştım ama yine olmadı. Yaşanan olayın mantığı yok ki… Tüm gücümle bir ayağım tuvalet klozete dayalı kadının kolunu çekiştirmeye devam etmeme rağmen kadında kıpırdama bile yok.
Bu arada kokpitten kaptanımız çıkarak “Sefa ne oluyor, ne bu gürültü” deyince yaşanan olayı anlattım. Bir anda bende jeton düştü. Hemen oturduğum koltuğun altındaki takım çantamı açıp iki tane ayrı boylarda tornavida alarak tuvalete geldim. İki tornavidamı yolcuya zarar vermeyecek şekilde kadının kalçaları ile klozet kapağı arasına sokarak sağlı sollu kanırtarak kabin basıncını buralardan kaçırmaya başladım. Bu arada kadın benim kolumu bırakmış kaptanımızın koluna sarılmıştı. Kaptanımız ise, ayağını klozete dayamış ve hala kadını çekmeye çalışıyordu.
Kabin ekibinin hepsi de arkamızda bizi izliyor (tabii ki meraklı yolcular da var) benim büyük boy tornavidalar işe yaradı ve bir anda kadın fırlayarak kaptanın üstüne düşüverdi. Şimdi kaptan altta en az 80-90 kiloluk teyzemiz kaptanımızın üstündeydi. (Okurlarımız gözlerinde şu an canlandırıyordur) Komik üstü komik bir durum. Kokpit ve tuvaletin önü ana baba günü olmuş. Kadın ağlayarak kilodunu çeke çeke yerine koşmaya çalışıyordu.
Herkes yaşananlara gülüyor ama işin gerçeği neydi?
Kadın yapıştığı tuvaletten kalkar kalkmaz tuvaletten rüzgâr sesine benzeri ses gelmeye başladı. Bu sesi duyunca olayın nasıl oluştuğunu anlamıştım. Tuvaleti boşaltıp temiz su basan yer görevlisi boşaltma borusunun ağzındaki tıpa görevi yapan contalı kapağı kilitlemeyi unutmuş. kabin basıncı tuvaletten bu yolla dış atmosfere kaçıyormuş. Hanım yolcumuzda bayağı etli butlu olduğundan dış atmosferin vakum gücü ile klozete yapışıp kalmış, kalkamıyor. (Bir nevi kabin tazyikini kaçırtmıyor )
Sizlere bu yaşanmış olayı detaylı anlatmamın nedeni, yaşanan olayı gözlerinizde canlandırabilmenizi sağlamak amaçlıydı.
Tuvalette sıkışan yolcumuz, uçaktan inene kadar battaniyenin altında yüzü görülmeden yolculuğunu tamamlayabildi.
Bu yaşanan olayın aynısı PAN-AM da da yaşanmış ve klozet kapağına mod getirilmiş. Bu olay bizde de yaşandıktan sonra aynı modu bizde uyguladık ve klozet kapaklarının en öndeki bacaklar arasında kalan kısmı işte o nedenle 8-10 cm kadar aralıktır.
O klozet kapağının ön kısmındaki eksik bölüm, bu tür olaylar yaşanmasın diye emniyet açısından yapılmıştır. FAA bu olaydan sonra yayınladığı bir AD ile tüm uçaklardaki klozet kapaklarının ön tarafı aralık, modlu olanları ile değiştirilmişti. Şimdiki modern uçaklarımızda zaten tuvalet sistemi dış atmosferle bir bağlantısı olmadığından bu tür bir olay yaşanması mümkün değil.
O tarihlerde bu olayın dışında B707 uçuşlarında, neler yaşandı neler… Teknisyen için en zor uçak B707 idi. Yakıt alınmasından tutun, kapıların kapanmasına kadar o yaşlı uçaklarla çok boğuştuk. Uçağın kapıları kapalı ve dışarıdan da kontrol edilmesine rağmen pilot “sağ arka kapı açık görünüyor onu bir kez daha kontrol edin” diye istek yaptığında, aynı kapıyı tekrar açıp kapatıp tam olarak emniyetli olduğunu gördüğümüz halde illa da kokpitteki ışığın sönmesi şart diyen kaptanı rahatlatmak için yapılan ve hiçbir kitapta yazmayan ama bizim buluşumuzla yapılan uygulamaların yanı sıra
uçağın arkasında yolculuk yapan yolcunun koltuğundan kalkarak kabin memurlarına “kafama su akıyor. Uçak mı delindi acaba” şikâyeti karsısında B707’nin kabinin tavanında yer alan temiz su deposundan akan suyu yine havada iken durdurma mücadelemiz, takozla reverse kapatma uğraşımız, Yakıt alırken dripstik çekip bize verilen yakıt miktarını görebilmemiz için (yakıt göstergelerine itibar etmezdik.) miktarı belirlemeye çalıştığımız sırada kafamıza akan yakıtla ıslanıp uçağa yakıt kokusu ile binmemiz gibi neler neler…
Gençler hadi iyisiniz şimdi de lisansiyer yapmışlar bizi imkanı olan bassın gitsin ülkeden aldıkları her bir kuruş haram zıkkım olur umarım bu okul hocalarının okulda halihazırda okuyan varsa bıraksın gitsin adam gibi bir bölüm okusun hak hukuk adalet hiç biri yok artık sizden ricam bizlere ulaşan bu bölümü yazmak isteyen genç kardeşlerime yazdırmayın bizim hayatımızı çöp ettiler onları kurtaralım en azından üç beş bankamatik memuru para kazanacak diye pırıl pırıl kafalar üç kuruşa beş para etmez adamlara eyvallah çekip ırgatlık yapmasın buralarda..
12 yillik bakim elemani olarak soyluyorum. Universiteyi tercih ettigimizde turkiye de sadece eskisehir ve kayseride bu bolum vardi. Ilk bin -iki bin de derece yaparak bu bolumlere girdik, sansliydik ki mezun sayisi az oldugundan is bulabildik. Ise girdikten sonra da, aslolanin modul sinavlarini vererek lisans almak oldugunu, bu is icin uzay bilimler fakultesi havacilik ne bilim ne bolumunde 4+1 yil okumanin gerekmedigini ogrendik. Bunu ogrendik ama ne hikmetse birden bu gereksiz bolumler mantar gibi tureyiverdi. Simdi yaklasik 15-20 universitede, bir o kadar da lisede havacilik bolumu var ve hepsi bakim sirketlerine eleman yetistirdiklerini, bu bölümler disindan bakim firmalarinin personel alimi yapilamayacagini, isinizin garanti oldugunu vaad ederek gençleri aldatiyorlar. bu yalan üzerinden yüzlerce akademisyene kadro sagliyorlar. Oysaki bakim elemani olmak icin herhangi bir liseden mezun olup(düz lise bile olur) modulleri vermek yeterli. O yuzden bizim yerimize baskalarini aliyorlar iddeasi cok yersiz ve temelsiz bir iddea. Herhangi bir liseden mezun olan arkadaslarimizdan kendilerini gayet iyi yetistirmis olan, yabanci dile hakim, isini hakkiyla yapan cok sayida degerli is arkadasimiz mevcut. O yuzden onlari da rencide edecek haksiz ithamlardan uzak duralim. Size dusen daha fazla gencin hayalinin yikilmamasi icin bu bolumlerin kapatilirak gereksiz akademisyenlerin unvanlarinin alinmasi icin kamoyu olusturmaktir.
Sefa abim öncelikle yazılarını büyük bir dikkatle izliyorum her zaman ki gibi hepsi birbirinden güzel okudukça eski anılarımız ve yaşadığımız zorlukları hatırlıyoruz. 1983-2003 yılları arasında 20 yılımı bu güzide şirketimiz olan THY A.O vermek kadar güzel bir şey daha ne olabilir. THY bizim için havacılık yaşamının en büyük okulu idi burada çok güzel şeyler öğrendik abilerimiz, ablalarımızdan şimdilerde çalışanlar bunu asla anlamıyorlar veya onlara anlattıklarımız hikaye gibi geliyor. B707 ler biz Ground Operation – Yer Harekat ile Flight Operation – Uçuş Harekat birimleri için tam bir baş belası idi. Yakıt tankları he ne kadar ön ağırlıklı olsa da trim tank v.b benzeri yakıt tankları ve alınan yakıtın galon olması hesaplarımızın tamamının Lb den Kg ya çevirimi ile oluyordu ayrıca bu uçağın yüklenmesi de ayrı bir maharet gerektiriyordu 2 kez uçağın kıç üstü oturduğunu bizzat gördüm yaşadım. Arka da yükleme anında kıça oturmasını engellemek adına bir cetvel bulunur o cetvel sarkaç ile aşağıya sarkardı. Yükleme başladığında uçak altı postabaşısı ile Harekat Koordinatörü çok kuvvetli bir iletişim sağlamak zorundalardı. Yükleme ağırlıklı ön ve orta olacak şekilde arkaya doğru en az ağırlığı ihtiva eden yükler konulurdu Trim tank ın özellikle full dolu olduğu ER uçuşlarında yüklemeye azami dikkat ederdik hele ki gidilen meydan şimdiki gibi tek route olmaz en az 2-3 routing olur ve 2 nci veya 3 ncü route da yakıt ikmali yapılırdı buralarda bazı yükler indirilir tekrar yola devam edilirdi. Herşey manual idi weight and balance, hesaplamalar, meteoroloji, slot ve permi v.b her şey manual olarak çözülürdü 1980 li yıllar ve 1995 li yıllara kadar bu şekilde devam etti sonrasında TROYA sistemi devreye girdi ve çeşitli eğitimler alarak ve vererek yolumuza daha rahat daha emin bir şekilde devam ettik. B707, DC-10, ve RJ90-100 lerden çektiğimi bir Allah bir de ben bilirim operasyonları hakikaten çok zordu Teknik açıdan ise sen zaten anlatmışsın çok daha zor olduğunu yazılarından ve yaşadıklarımızdan hatırlıyorum. Uçağı Dispeç ve Harekat ta iken sizden Baş Teknisyenlikten alırdık inşallah no-go-item değildir diye de dualar ederdik. Hey gidi günler hey, sizler gibi değerli insanları duymak mutluluk verici, pandemi başta olmak üzere çeşitli nedenlerden dolayı aramızdan ayrılan Havacı dostlarımızı rahmetle anıyor ve hayatta olan diğer dostlarımıza gönül dolusu sevgilerimi gönderiyorum.
Yeni mezun sevgili arkadaşlarım, Yasadigimiz pandemi birçok sektörü etkilediği gibi en çok da havacılık sektörünü etkiledi. Bir çok sektörde isten çıkarmalar oldu ve ise alımlar da çok çok azaldı. Bunların birçoğu pandemi sebepli ve umarım bu süreç bitince sizde sektördeki yerinizi alırsınız, fakat benden size abi tavsiyesi, artık benim yerime liseli bilmemneli adam calisiyor ağlamalarını kesiniz. Zira o küçümsediğiniz liseliler artık yetkili ve yahut sizden çok çok tecrübeli , sizler mesleğe yeni başlayacaksınız- onların yerine su an icin geçemezsiniz. Önce ustalara saygı , sonra tabi ki boynuz kulağı geçecektir. Böyle güzel yazıların altını da nefret söylemleriyle kirletmeyelim. Saygılar Serkan Yetgin
Biz de kabine locktite yukluyoruz
Sefa bey meslek hayatınızda yaşadığınız bu trajikomik hadise sanırım dünya havacılık tarihine bile girer. İlki Pan-Am şirketinde yaşanan aynı olayda bu tür bir komedi yaşanmamıştı. Bu tür başka anılarınızı da mutlaka okumak isterim. Elinize ve hafızanıza sağlık
Hangi okul mezunu olduğunu bilmiyorum ama üni okuduğunu sanmıyorum. Ne kadar sığı ve boş bir adam olduğun yazdığın yorumdan belli oluyor. Aslında sana çok güzel yakıştırmalar yaptım çok güzel laflar söyledim ama buraya yazamıyorum. Sen bu kafayla çok gitmezsin KIRAL.
Çantayı kabine yüklemek iyiymiş. Bazen lazım oluyor hakikaten. Dışarıdan aldığım cırcır tornavidam vardı çantada taşıyordum dubai de el koydular ☹️
Yahu keko tecrubesi ve sansi boyle bisey . Ben de ayniyim naapiyim linkedin’de ingilizce ve turkce dunyaya ayar veriyom. Ermeni meselesinden tut roman havalarina paylasimlarimla de’yi da’yi tam yazamiyom ama neyse. Harmaniuan genosayt is not at all. Thank you
Kabine mi yuklediniz ?
Sefa Bey,B707 nin on tuvaletindeki yasanan drain valfinden kabin tazyigi kacaginda siz bir hayat kurtarmissiniz.Ayni ariza Alitalianin DC9 ninda olmus ve kilolu yolcunun butun ic organlari ucak govde disina cikmis, ölmüş.Bu ölümlü kazanin tuvalet klozet kapaklarina emniyet aralik biraktiracak lastik takoz modifikasyonun yapilmasina sebep oldugunu biliyorum.Base maint.calisirken lastik takozlara cok önem verirdik.
24 yaşımda 2020de UGMB dan mezun oldum. Muhtemelen THY de sürünmek için bile 30 yaşımı beklicem çünkü 1 yıldır işsizim ve 2024 e kadar iş miş yok. Sonra 10 yıl THY de sürüncem ki lisansımı tipimi alayım insan gibi şartlarda çalışayım yada yurdısına veyahut daha iyi sirketlerde calısabılıyım. Ettimi 40. Ne şanslıyız be bizim zamanımızda giyecek ayakkabı yoktu don gömlek yoktu tüp kuyrugu vardı ekmek karneyle alınırdı diyen fosiller de olmasa bilemeyecegiz yani ne kadar şanslı olduğumuzu. Gençliğimizide doya doya yasıyoz hiç dert tasa yok ohh ohhh iş güç zaten gırla. Dünyanın en gelişmiş ileri demokrasisiyle yönetilen bir hukuk devletin de dogmusum neyseki yoksa muhendlislik eğitimi alıp eleman ünvanı alırdım lisans eğitimimi bitirdikten sonra işsiz kalırdım ve yerime 6 aylık kursla benim işimi ünvanımı alan lise mezunu adamlar çalışırdı valla çok şanslıyım Neyseki çok duyarlı hak hukuk bilen dindar bir toplumdayım da nerde mazlum hakkı yenmiş biri olsa milletimiz dinlemeden iş çok iş begenmıyorlar yada ocu bucu nankör diye yaftalayıp kanser etmiyor. Kısık seslerin sesi doğruların savunucusu tarafsız medyamızda olmasa sesimizi bu kadar duyuramazdık onlarda saolsunlar sayelerinde yalbız değiliz. Neyse daha fazla anlatmıyım Amerikadaki Almanyadaki gençler kıskanıyor sonra . Artık sadece sunu diyorum son raddeye geldim .Ölüm iyiki varsın hesap günü iyiki varsın.
ELEMAN nickiyle yazan abicim bende pandemide mezun olan 1 yıldır işsiz olan bir salağım. Salağım çünkü kendi ellerimle hayatımı mahvetttim. 25 binle birkaç bölüm hariç istediğim her bölümü okuma fırsatım varken senelerimi çöpe atıp delirmek için o kadar emek harcamışım. Öyle bir haldeyimki THY de bile sürünemiyorum. Ailemin yanında sığıntı gibi günden güne eriyorum. Ailemde fakir ve entellektüellikten çok uzaklar. Kendimi tımarhaneye kapatılmış gibi hissediyorum. Dışarda asgari ücrete bile iş bulamıyorum. İşkura başvurmaya gittim , basvuru sırasında orada bulunan suriyelilerle aynı işleri verdiler. 1100 tl 1700 tl ağır sanayi işleri. Hergün hakkınızı gasp edenlere ah ediyorum, zehir zıkkıım ediyorum. Bu ülkede iş yok aş yok insana değer yok hak hukuk yok akıl izan yok konuşsan dinleyen yok açlıktan gebersen takan yok gençleri hiç umursayan yok. Gençler bu yaşadıklarını unutmayacak. Çocukken televizyonlarda iyi konumlara gelmiş insanlar devletimiz saolsun devlet imkanlarıyla okuduk şimdi hizmet sırası bizde diyerek mimnet duygularını ilettiğini görürdüm. Soruyorum eyy trükiye eyyy türk halkı şimdiki gençlere ne bıraktınız ne verdiniz de ne istiyorsunuz. Sadece içimizde büyük bir nefret körüklüyorsunuz. Vatan millet edebiyatı yapıp herşeyi talan edenler vatanın milletin geleceği yandı nerdesiniz. Ben geleceğim arkadaşlarım gelecek gelecek burda. Geleceğinizi çatır çatır yediniz 3 5 kendini bilmeze masallar anlatatak. Gelecek elbet gelecek o zaman neler oluyor hep beraber göreceğiz bakalım. Son olarak hayatımı karartmakta emeği geçen herkese su mubarek gunde hakkımı kurusu kurusuna haram zıkkım ediyorum.
Zorla çalıştırmıyorlardır herhalde istifa edebilirsin. Dışarıda insanlar işsiz iş bulamıyorlar, biz okulu bitirdik iş arıyoruz istersen yerine geçebilirim.
Sorsan bayrak taşıyıcı firmada uçak teknisyeniyim ama neredeyse 30 yaşıma geldim hala hayata adım atmaya çalışıyorum pandemide millet evinden yoga kişisel gelişim videoları izlerken bizi hafta sonu bayram seyran demeden servise doldurup işe getirdiniz zor günler taşın altına elimizi hep beraber koyacağız dediniz haftada 2 3 uçan hafta sonu bodruma güneşlenmeye giden evinden netflixte izlenmedik dizi bırakmayanlarla aynı oranda kesintiyi uygulayıp bizi nöbetlere dahi getirmeye devam ettiniz şu an stokaj destokaj sebebi ile artan yoğunluk sebebi ile sevgili şefler başteknisyenler zaruri olarak aldığımız raporlara bile laf ediyor gelin çalısın da ne halde olduğunuz önemli değil İstanbulun getto bir semtinde bahçe katı bir daireye maaşımın neredeyse yarısına yakınını kira olarak veriyorum faturalar da eklenince bu yaşta ailemden utanarak para istemek zorunda kalıyorum evlenip yuva kurmayı geçtim ne bir hobiye ayıracak param var ne de üstüme başıma yeni bir şeyler alacak kadar psikoloji falan kalmadı milletin umudu kripto borsa vs olmuş onca sene sanayide çırak olmayalım diye okuduk ama geldiğim noktada sanayi çırağından daha beter haldeyim umarım yök bu bölümleri tez zamanda kapar da herkes hak ettiği potansiyeline uygun vasıfta işini yapar senelerini çöp etmiş olmaz.
İyi ki varsınız Sefa bey, tecrübeleriniz ve bilginiz aydınlatıyor bizi, çok teşekkürler
Sefa Bey , malûm şahıs diye bahsettiğiniz yazar bu haftaki köşesinde sizi ima ederek ağır şeyler yazmış gibi geldi bana ..
Evet çok sert bir yazı bekliyordum çok hafif ve sıradan geçmiş. Suçlamalarıma cevap verebileceğini sansam zaten vurmazdım. Kendi suçu veya açığı olup karsı tarafı suçlayan olur mu:) Sıradan her zaman ki ifadeleri ile laf atmış ama belgeleri var diyememiş:) Ben onun komisyonculuk yaptığı belgeleri yayınlamıştım köşe yazımda. Hatırlayanınız olmalı. Onun yazısında suçlama yok sadece ajitasyon yapmış. Çünkü yalanın belgesi olmaz. Ancak benim suçlamalarımın hepsinin belgesi mevcut. Muhatap olduğum kişiyi de beni de tanıyorsunuz. Birisinin geçmişini net biliyorsunuz. diğerinin ne olduğu nereden geldiği belli değil. Sefa İnan
Sefa bey geçen hafta ki yazınızdan sonra malum şahıs ne yazacak diye okudum ve hayal kırıklığına uğradım. Bu kadar sert suçlamalara cevap veremeyip ortalarda dolaşmak nasıl bir yüzsüzlüktür. Ayrıca suçlama, yazınızda belgeli diyerek karsı tarafa cevap verecek hal bırakmamıştınız ki. Neyse muhatap olmaya değmeyecek biri. Altta kalanın canı çıksın diyelim.
Mağduriyetin takipçisi olacağınızdan adım gibi eminim. Şimdi bunlar toplu iş sözleşmesinde bakalım ne yapacaklar. Birde bakarsınız kesintileri verip yeni zam yapmazlarsa işte o zaman yandık. Sendikaların sözde olması şirketleri rahatlatıyor
Sefa abi ben okumamıştım bu yaşadığın olay çok komik gerçekten. Kadının kaptanın üstüne yıkılmasını gözümde canlandırdığımda komik yani. Eline sağlık abi
İşte gerçek havacı adam.. Öbür arkadaşın hikayelerinde neler var acaba, belki uçağa bindim türbülansa girdi falan der anca..