THY'DEN BİR ANI: EVİN VAR MI EVİN?

Her hafta gündemde yer tutan önemli gelişmeleri, sizlere kendimce yorumlamaya çalışıyorum. Geçen hafta kayda değer bir gelişme olmadığından, Eften püften, laf olsun, torba dolsun misali bir yazı yazacağıma, THY’de yaşadığım bir başka anımı sizlerle paylaşmayı uygun gördüm.
Bilindiği gibi, THY sıkça genel müdür değiştiren bir şirketimizdir. Siyasi yapı değiştikçe ve yeni koalisyonlar oluştukça, yukarıda da yazdığım gibi, değişimler sadece üst makamlarda olurdu. Böyle bir olay; Tezcan Yaramancı’nın Genel Müdürlüğü Atilla Çelebi ‘ye bırakması ile oluşmuştu. Yönetim kurulu başkanı değişmemiş, görevde hala Erman Yerdelen vardı. Atilla Çelebi; THY kaptanlarından biri idi. Babacan tavırlı, alçak gönüllü biri olup, çok hızlı konuşması nedeniyle sözleri zor anlaşılırdı.
Ben de o zamanlar UTED’in başkanı olduğumdan, kendisine ekibimle nezaket ziyareti yapmıştım. Laf lafı açtı ve konu derneğimizin yaptığı aktivitelere geldi. Her sene 5 Aralıklarda derneğimizin kuruluş yıldönümü kutlamalarımızı, Şişli Beytem Han’daki Günay Restoran’da, o dönemim en tanınmış sanatçılarının katılımı ile senelerce yaptığımızdan söz ettik.
“Biliyorum, bu kutlamaları ve katılanların derginizde boy boy resimlerini çok görürdüm” diyerek konuya girdi.
Sohbet ilerleyince, birden aklıma bir fikir geldi;
“Atilla Bey, bakın bizim sadece İstanbul’da değil, Ankara-İzmir-Antalya-Adana gibi büyük şehirlerimizde de üye arkadaşlarımız var. Biz her sene bu arkadaşlarımızı İstanbul’a davet edip gecemizi İstanbul’da birlikte kutlamaya çalışıyoruz. Ancak, bu arkadaşların hepsi aileleri ile birlikte gelemediğinden, bu tür kutlama gecelerini kendi şehirlerinde de yapılmasını arzu ediyor.  
Bu arkadaşlarımız, bizim üyemiz olmasının yanı sıra aynı zamanda sizin de personeliniz. Bu mükemmel gecelerle bizler aynı zamanda bu arkadaşlarımıza motivasyon sağlıyor ve birlik beraberliği güçlendiriyoruz. Biz bir dernek olduğumuzdan, üye aidatı dışında UTED dergimizin reklam gelirleri ile bu geceleri finanse etmeye çalışıyoruz. Ancak bu konuda bayağı zorlanıyoruz. Gönlümde;” Bu gecelerin sadece İstanbul da değil Ankara-İzmir-Antalya-Adana şehirlerinde de yapılması arzusu var dedim.
Atilla Çelebi; yeni genel müdür olmanın ve teknik camianın en etkili derneği ile sıcak ilişkiler kurabilmek düşüncesiyle olsa gerek ki, benim bu konuşmamdan sonra, “Peki, size yardımcı olacağımdedi. “Kutlama gecelerinizi yapın, bana faturalarını getirin” dedi ve ekledi: ” Sanatçılara karışmam heee… “
Biz de yönetimimizle birlikte kendine teşekkür ettik ve nezaket ziyaretimizi bitirerek hangara döndük
Heyecanlıydık. Hemen tüm Anadolu teşkilatlarına haber uçurduk. ”5 Aralık’ta sizler nereyi arzu ederseniz orada eşleriniz ve çocuklarınız ile bizim misafirimiziz siniz” dedik. Tüm Anadolu şehirlerinde, üyelerimiz, en lüks gazinolar ve otellerle kendi arzu ettikleri sanatçılar eşliğinde anlaştılar.
5 Aralık günü geldi çattı. 500 kişiyi aşkın üye ve protokolün katılımı ile Günay Restaurant’ın en nezih kadrosu eşliğinde gecemiz başladı. İstanbul’un en ünlü müzikholünde düzenlenen bu gece kaçırılmazdı. Günay’da daha önce de çok geceler yaptığımızdan, restoran patronu Günay Tuncel ile “ekstra olmayacak, üye ne isterse vereceksiniz” diyerek konuşup anlaşmıştık. O da sağ olsun, “sadece, garsonların bahşişini verin, yeter” dedi.
Bu bahşişi nereden çıkarmalıyız diye düşünürken, birçok giyim ve beyaz eşya firmalarına, telefon satıcılarına, yani ne kadar büyük firma varsa sahiplerini, hem gecemize konuk etmek, hem de reklamlarını dergimizde yayınlamak üzere anlaştık. Bu şekilde, birçok mal toplayarak bunları düzenlediğimiz piyangomuzun ödülleri olarak koyduk. 5 liraya alınan bir sakızdan; buzdolabı, kürk, takım elbise, çamaşır makinası çıkabilirdi. Geceye gelen konuk üyelerimizin kızlarına rica ettik ve kollarına birer sepet ve sepetin içinde birer sakızın içine konmuş numaralarla bunları sattırdık ve anında bitti. 2500 TL’nin üstünde gelir elde etmiş olduk. Bu arada THY Yönetim Kurulu Başkanı Erman Yerdelen de,1000TL’lik bağış yaparak bize kişisel desteğini verdi.
Geceye THY’nin tüm üst yönetimi gelmişti. Günay Rest resmen inliyordu. Şarkılara eşlik eden üyelerimizin ve eşlerinin sesleri orkestrayı bile bastırıyordu. Bu arada pastamız kesilirken kısa bir ara vermiş ve piyango çekilişini yaptık. Genel müdür Atilla Çelebiye Pierre Cardin ‘den takım elbise çıkınca, herkesin, bu sürpriz karşısında torpil yaptığımızı sanıp dudaklarında hafifçe gülümsemeler oluştu. Oysa ki, çekilişte hile falan yoktu.
Neyse, geceyi atlatmış tüm şehirlerden gelen faturaları birleştirip Genel Müdür’e sunduk ve faturalar THY tarafından ödenmişti.
İleriki günlerde bir anda iktidar değişti ve gelen Refah Hükümetinin başbakanı rahmetli Necmettin Erbakan olmuştu… Tabii o zamanlar THY devlet tarafından denetleniyordu. Bir denetim sırasında, müfettişlerden biri bu faturaları görmüş ve üzerinde “İÇKİ DÂHİL” kelimesini okuduğunda, son sürat Atila Çelebi’ye gidip bu faturaların bedelinin derhal geri yatırılmasını istemiş ve sizin bu tür bir ödemeyi yapma tasarrufunuz yok demiş.
Dananın kuyruğunu koptuğu an.
Atila Çelebi; “personele moral yemeği verdik” dese de, kabul edilmemiş ve bu tutarların derhal hesaba iadesini istemişler. Atilla Çelebi’nin iyi niyetli davranışı başına bela olmuştu…
Benim bunlardan tabii ki haberim yoktu. Bu denetimden hemen bir gün sonra, ben 15-23 vardiyasına gideceğimden, sabah 9 civarında hala uyuyordum. Her zaman başucumda olan cep telefonum çaldı. Uyku sersemi olarak yatakta telefonumu açtım ve yine uykulu bir sesle kimsiniz? diye sorduğumda, karsımdaki kişi; “Alo Sefa, ben Atilla, Atilla” diyor… Tabii ki ben uyku sersemi benim THY’ deki ekibimden Atilla isimli bir teknisyen arkadaş sandım ve.. “ Bu saatte ne arıyorsun, bilmiyor musun benim 15’de iş başı yapacağımı?” diyerek telefondaki sese çıkıştım…
Karşımdaki benim Atilla diye bildiğim teknisyen arkadaşım hala bana sert bir ses tonu ile Uyan ve hemen buraya gel!” diyor. Tam ağzımı bozacaktım ki... ” Sefa, ben Genel müdür Atilla! demez mi?
Hemen yataktan fırladım, “buyurun Atilla bey” dedim. Atilla Çelebi’nin ilk sözü; “Evin var mı Evin?” oldu.Haydaaaa…
Allah, Allah ne evi, ne barkı anlayamadım ve “Evet, var efendim, neden sordunuz dedim.
“Çabuk atla bana gel” dedi. (Sanırım evimi sattırıp borcu ödettirmeyi düşündüJ )
Kahvaltı falan yapmadan, atladım arabama, doğru genel müdürlük… Asistanı; Sefa Bey, Atilla kaptan içerde, siz bekliyor, deyince içeri daldım. Atilla Kaptan durumu anlattı ve bu rakamı kendi cebinden ödeyemeyeceğini ve benim ödemem gerektiğini söyledi. Ben; “Atilla Kaptanım, ben sizden istedim siz tamam dediniz, gecede hep beraber eğlendik, yedik içtik. Ben bu parayı nasıl geri öderim?” diye tartışıyoruz. Suratlarımız bir karış… Neyse, ikimiz de bir formül ararken, ben Atilla kaptana bir öneride bulundum.
Önerim; biz her ay THY’den dergiye aylık 5000 USD’lik reklam alıyorduk. Atilla Kaptan’a; THY’den aldığımız aylık 5000 dolarlarla belirli bir süre içinde bu parayı ödeyebiliriz dedim ve detaya indim. Biz dernek olarak, her ay THY’ye 5000 dolarlık makbuz keseceğiz ama THY bize bunu ödemeyerek diğer hesabı kapatmaya gidecekti.
Zaman içinde taksit, taksit birikecek olan bu para, bizim bu gecelerimizin faturalarını karşılayacak rakama ulaşacak ve sonuçta geceleri THY değil biz yapmış olacaktık.
Olur, mu böyle?” dedi. Ben; “UTED yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımla toplantı yapıp, bu kararı alabiliriz”dedim. Hemen, telefonla o zamanki Halkla ilişkiler Başkanı Faik Akın ı çağırdı. (Faik bey şu anda Onur Air’de iletişim genel müdürü)
Olur, mu? Olur..! Tamam! Dedik. Şimdi bana müsaade diyerek, işi resmileştirmek üzere, önce yönetim kurulu üyemiz Hidayet Kapkaç arkadaşıma durumu anlattım. O da bana; “Bunu UTED yönetimince tartışalım” dedi. Öyle de yaptıkHemen yönetim kurulumuza durumu anlattım ve onlar da dergiyi 5000 Dolarlık reklam parası olmadan çıkartıp çıkartamayacağımızı sordular. O zaman dergide reklam gelirimiz yüksekti ve finansal bir sorun yaşamıyorduk(Hatta binamızı bile dergiden kazandığımız paralarla almıştık.)
Evet, çıkartabiliriz diyerek, UTED yönetimine de bunu kabul ettirdim ve bu dernek hesabına girmeyen ama alındı makbuzu verdiğimiz rakamı genel kurulda da anlatarak üyelerin ibrasına sunduk.
Bu şekilde Genel Müdürümüzün iyi niyetli yaklaşımından dolayı mağdur olmasını önlemiştik.
NOT/ Şimdiye kadar yayınlayabildiğim anılarım; Boş zamanınızda tıklarsanız bol, bol gülersinizJ
http://www.sefainan.com/s,makale/x,682/sen-benim-baskanimi-taniyormusun-
http://www.sefainan.com/s,makale/x,665/rahmetli-pazarlari-
http://www.sefainan.com/s,makale/x,478/ucaga-takozla-vurulur-mu-
http://www.sefainan.com/s,makale/x,409/good-yakit-ucuz-ucuz-yallah-yallah
http://www.sefainan.com/s,makale/x,511/-ben-gidiyorum-
http://www.sefainan.com/s,makale/x,693/thy-039-de-yasanmis-mikrofon-surtusmeleri
http://www.sefainan.com/s,makale/x,545/b-707-kokpitinde-yasanan-bir-olum-korkusu-
http://www.sefainan.com/s,makale/x,388/avrupanin-en-guclusu-bendim-

Exit mobile version