THY’DEKİ ZAMLARDAN MEMNUNİYET %90 MI? %10 MU? ANLAŞILAMADI…THY TEKNİK VE DİĞER İŞTİRAKLERİN DE GÖZÜ KULAĞI İCRA KURULLARINDA… DÜŞÜK ÜCRETLİ PERSONEL PİMİ ÇEKİLMİŞ BOMBA GİBİ…

tolga-inan-09072023
  • THY’DEKİ ZAMLARDAN MEMNUNİYET %90 MI? %10 MU? ANLAŞILAMADI…
  • ENFLASYON + 1 PUAN İLE 2 MAAŞ İKRAMİYE YÜZLERİ GÜLDÜRMEYE YETMEDİ…
  • ZAMLARA RAĞMEN DÜŞÜK MAAŞLAR İSTANBUL’DA BİR KİRA YETMEZ OLDU…
  • 1 YILDA 12 MAAŞ + 4 İKRAMİYE + 4 REFAH PAYI (KAR PAYI İKRAMİYESİ) + 2 BAYRAM HARÇLIĞI BİLE YÜKSEK GELİR VERGİSİ VE SGK KESİNTİLERİ İLE YÜKSEK ZAMLARIN İÇİNDE ERİDİ GİTTİ…
  • HENÜZ ZAM ORANI HALEN AÇIKLANMAYAN THY TEKNİK VE DİĞER İŞTİRAKLERİN DE GÖZÜ KULAĞI İCRA KURULLARINDA…
  • BEKAR BİRİNİN BİLE YURTLARDA VE APARTLARDA KALARAK GEÇİNEMEMESİ, AİLESİNE BİLE DESTEK OLAMAMASI BENİ ÇOK DERİNDEN ÜZDÜ.
  • BU ZAMLAR SENDİKALARINDA YÜKÜNÜ ARTIRIP TOPLU SÖZLEŞMELERİ GERECEK.
  • DÜŞÜK ÜCRETLİ PERSONEL PİMİ ÇEKİLMİŞ BOMBA GİBİ…
  • AVRUPA’DAKİ GİBİ BİRİKMİŞ STRES VE SORUNLARIN SOKAKLARA TAŞMASINA, GREVLERLERE VE EYLEMLERE NEDEN OLMASINA FIRSAT VERİLMEMELİ…

Değerli Okurlarım,

Bu hafta sonu THY’deki tüm çalışanların sabırsızlıkla beklediği zam oranları açıklandı. Ahmet Bolat’ın yüzde 90 memnuniyet hedefli beyanı haliyle herkeste çok büyük umutlar yaratmıştı. Son dönemlerde ne sendika ne dernek umursamadan tüm maaş, ikramiye vb. ücret kararlarını ekibiyle aldığı iddia edilen Ahmet Bolat’ın bu seferki açıklaması sanırım hayal kırıklığı yarattı. Memnuniyet %90 mı? %10 mu? oldu açıkçası anlaşılamadı…

Bize ulaşan görüşüp nedenlerini sorduğumuz tüm herkesten aldığımız bazı ortak sitem ve tepkileri de sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk olarak en büyük şikâyet malum gelir vergisi ve SGK işveren payı kesintilerinden. Bordrolarda neredeyse yarıya denk gelen brüt ücretten nette hesaplamalarda inanılmaz bir vergi ve kesinti yükü, maaşları ve verilen tüm ekstraları anlamsız hale getirmiş…

Diğer bir husus da geçen toplu sözleşme ve verilen refah payı meselesi. En son İlker Aycı’nın gitmeden imzalanan toplu sözleşme dönemin koşullarında çok büyük bir çoğunlukça memnuniyet yaratmış, pandeminin ardından çalışanlara rahat bir nefes aldırmıştı. Ahmet Bolat’ın da göreve gelmesiyle gösterdiği cömert yaklaşım olumlu iklimi beslemiş ve THY’de uzun bir süre önemli seviyede motivasyon yakalanmıştı. Verilen kâr payı ve bayram harçlıkları ödemeleri de pandeminin ardından savaş ve seçim atmosferinde alım gücü düşen çalışanlara çok değerli katkılar sunmuştu.

Hizmet ihracatı şampiyonu olan, ciddi karlar kazanan, döviz kuru ve yüksek enflasyon ortamında bile büyük bir büyüme hızıyla gelişen bir şirketin çalışanları da haliyle kendilerine somut elle tutulur bir ücret zammı beklentisi içine girmişti.

Ahmet Bolat geçmişteki destekleri ve en son kendi mesajıyla verdiği bu beklentileri çok büyüterek sonra da maalesef derin bir hayal kırıklığı yarattı. En son 6 aylık dilimde enflasyon +1 puan günümüz ekonomisinde gerçekten çok düşük ve zayıf bir zam oranı olarak kaldı. Günümüz koşullarında bir çalışanın maaşı İstanbul’da daha önce de yazdığımız gibi bir kira ödemesine yetmez hale geldi…

Ailesi, çocuğu olan ve eşi çalışmayan kirada yaşayan bir personelin geçinmesi imkânsız hale geldi. En düşük memur maaşının 22 bin küsürlerde olduğu bir ortamda 9-10 bin maaş alan TGS Personeline ya da 10-11 bin maaş alan TSS çalışanına… 14-15 bin alan Teknik Destek, Teknisyen personeline bu enflasyon +1 ve 2 ikramiye zammını izah edemezsiniz. Zaten onlara brütten nete vurduğunuzda aylık %7-8 bile bir katkısı olmuyor.

Tabii ki yaptığınız ek ödemeleri kimse asla inkâr etmiyor. Herkes buna müteşekkir olduğunu zamanında sıkça dile getirdi. Ama olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Marketlerdeki, çarşı pazarlardaki fiyat artışları artık inanılmaz oranlarda ve gerçekten el, ocak yakan cinsten. İnsanların bu serzeniş ve sitemlerini anlamak lazım. Çoğu personel artık sizden bordroları şişiren ve yüksek kesintilere neden olup eriyip giden ikramiye beklemiyordu. Asıl ücretine en az asgari ücret düzeyinde bir katkı bekliyordu. Bunu sendikaları ve çeşitli sosyal platformlar aracılığıyla da size açıkça dile getirdiler.

Maalesef bu yüksek zamlar ve aşırı yüksek vergi kesintileri karşısında 1 yılda bir personelin 12 maaş + 4 ikramiye + 4 refah payı (kâr payı ikramiyesi) + 2 bayram harçlığı bile geçinmesine yetmiyor. Halen ikramiyeli maaşı bile 22 bin liralık memur maaşının altında olan 10 binlerce çalışanınız var. 5-10 yıllık çalışanlarınızın bordrolarına bile baktım. İkramiyeli maaşlar bile 20-25 bin ortalamalarında. O nedenle bence bu kararın muhakkak tekrardan gözden geçirilmesi gerekiyor. Henüz zam oranı halen netleşmeyen THY Teknik gibi diğer iştiraklerin de gözü kulağı sizde…

Sendikalarında bu ısrarlı talepleri bence makul ve haksız sayılmayacak cinsten. Düşük gelirli çalışanların bu koşullarda hayata tutunması ve hangarlarda, yer hizmetlerinde, kabinde vs. gerçekten kusursuz ve hatasız iş yapması artık hiç kolay değil. Herkeste gerçek bir geçim kaygısı, ekonomik bunalım ve gerginlik hâkim. Bu mutsuz ve karamsar ruh halinin herkesin işine ve performansına da yansıyacağı kesin. Bir bekar çalışanın dahi yurtlarda, apartlarda bile geçinemediğini hiçbir birikim yapamayıp ailesine bile destek olamadığını duymak beni gerçekten çok derinden üzüyor.

Bu zamlar bence sendikalarında yükünü artırıp onların üzerindeki beklentileri de yükselteceği için yılbaşından sonraki toplu sözleşme masalarında büyük gerginlikler ve çekişmelerin yaşanacağı kesin gibi. Görüştüğümüz yetkililer işveren tarafının kendi iradelerini ve görüşlerini kaale almadan tek taraflı bir tutumla hareket ettiğini ve bu yaklaşımın çok rahatsız ve rencide edici olduğundan şikayetçiler. Ayrıca Hava İş tarafının özellikle sert ve çekişmeli bir TİS hazırlığı içinde olduğu çokça ortamda dile getiriliyor. Özçelik İş tarafının ise HAK İŞ aracılığıyla bu şikâyet ve sorunlarını şirket üstü yüksek makamlara taşıyacağı ve yaşadıkları sıkıntıların çözümünü gerekirse çok daha üst düzeyde arayacağı konuşuluyor.

Bu ekonomik baskıların insan üzerinde çok olumsuz etkiler gösterdiği, geçim kaygısı ve gelir düşüklüğü ile temel ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayamayan bir kitle yarattığı gerçeği göz ardı edilmemeli. THY’nin başarısı ülkemizin büyümesi ve uluslararası camiadaki itibarı için de çok kıymetli. Avrupa’daki gibi birikmiş stresin ve sorunların sokaklara taşmasına ya da grevler ve eylemlerle huzursuzluklara neden olmasına asla fırsat verilmemeli.

Neredeyse bize ulaşan herkes “artık kaybedecek bir şeyimiz kalmadı” bu ülkede bu markanın altında bile geçinemiyorsak ya başka ülkelere ya da sektörlere kaymak zorunda kalacaklarını yahut toplu sözleşme döneminde gereken mücadeleyi sendikalar samimi olursa alanlarda vereceğini söylüyor. Şayet sendikalarında pasif durması durumunda kendi mücadelelerini kendi içlerindeki platformlarla mutlaka eylemlerle tepkilerini koymaya hazır olduklarını belirtiyorlar. Açıkçası bu kadar geniş bir kitleden ve birçok farklı görüşten böylesi ortak bir tepki ve birbirine bu kadar benzer bir ortak ruh haliyle ilk kez karşılaşıyorum.

Özelikle bu genç kitlenin kontrolsüz ve bilinçsiz bir yönlendirmeye maruz kalmadan tatmin ve ıslah edici bir zeminde taleplerinin karşılanması gerektiğini düşünüyorum. Sendikalarına ve işverenlerine bu denli öfkeli bir kitle yarın hepinizin kontrolünden çıkabilir…

Neticede oturduğunuz koltuklar da yönettiğiniz topluluklar da sizin. Eğer süreci doğru yönetemez, başarılarınızı ve karınızı da adil bir biçimde çalışanınızla bölüşmezseniz zamanla kurduğunuz iyi bağlar da kopar, yerini öfke ve nefret ile mutsuz bir ortam kaplar. Bu da hem işe hem de işyerindeki ilişkilere çok sert biçimde yansır.

Bizler her daim bizi okuyan takip eden kitlemizin sesi olmaya, onlarla sizin aranızdaki köprü olmaya çalıştık. Kötü yönetimleri ve yanlış yöntemleri her zaman objektif bir zeminde eleştirip, önerilerimizi ve sizden beklentileri yazdık. Kimileri gibi siyasetin ya da birtakım menfaatlerin asla müptezeli olmadık. Büyüyen, kazanan ve kazandıran bir sektör için her türlü katkıyı sunmak ve yönetenleri uyarmaktan başka gayemiz olamaz bu da böyle kayıtlara geçsin…

Peki çalışanlar neden bu kadar şikayetçi bir de bunu çok basit bir analizle inceleyelim…

İlk olarak 25 Temmuz’da yapılacak Genel Kurulun ana teması 2022 yılsonunu değerlendirirken pandemi öncesi 2019’a kıyasla toplam uçuş sayısına %97,4 oranında ulaşıldığı, yolcu doluluk oranında %0,9 artış olduğu ve toplam yolcu sayısının ise %1,1 oranında arttığı ilk gözlemim.

Kısacası %2,6 az uçuş yapılsa bile yolcu doluluk oranı ve yolcu sayısı artış göstermiş. Toplam uçak sayısı 44 adet artarken koltuk kapasitesi ise 10989 adet artmış. Olumsuz nokta ise Orta&Güney Amerika uçuşlarındaki -%7,9, Kuzey Amerika Uçuşlarındaki -%4,2 ve Uzak Doğu uçuşlarındaki -%0,8’lik düşüş trendi.

Ki bu trend Ocak-Haziran 2023’e göre Orta&Güney Amerika (%4,42) için belirleyici seviyede olmasa da Kuzey Amerika (%12,2) ve Uzak Doğu (%15,48) uçuşlarında önemli bir artış göstermiş. Kargo taşımacılığı dışında en önemli karın kıtalararası uçuşlardan elde edileceği düşünüldüğünde az da olsa negatif yöndeki trend, 2023 yılında doğru analiz edilmiş…

2023’ün Ocak sonunda açıklandığı üzere 2022 yılsonundaki en önemli parametre toplam gelirin Pandemi öncesi 2019’a kıyasla %39 ve kargo gelirinin ise %120 artması büyük karlılığı getiren en belirleyici gösterge konumunda. 2022 yılsonunda THY’nin hava kargo şirketleri arasında bu veriler itibariyle Avrupa’da 1., Dünyada ise 5. Sırada yer aldığını ve 2,7 milyar dolar net kar ile son 10 yılda pazar payını 4 katına çıkardığını da unutmayalım.

2023 yılında da bu trend devam etmiş ve ilk 6 aya göre toplam uçuş sayısı 2022 yılına kıyasla %21,78 oranında artarken, yolcu doluluk oranı %6,77 ve toplam yolcu sayısı %27,48 artış göstermiş…

Açıkçası çalışanların da tüm bu durumun bilincinde ve bu büyük başarıda pay sahibi olduklarını düşündükleri için veryansın ettiklerini düşünüyorum.

Hepinize iyi haftalar dilerim…

Exit mobile version