Değerli Okurlar,
Bir 24 Mayıs Dünya Hava Aracı Bakım Gününü daha geride bıraktık. Teknisyenler Günü ve Teknik A.Ş.’nin 18. Kuruluş yıl dönümü THY Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet BOLAT ve TEKNİK A.Ş. Genel Müdürü Mikail AKBULUT’un da katılımıyla hangarlarda büyük bir coşku ve geniş çaplı organizasyonlarla kutlandı. Ülkemizde hala hak ettiği değeri ve çalışma koşullarını yakalayamamış bu kanatsız kahramanların sayesinde tüm kanatlı hava araçlarımız havada güvenle süzülerek uçuş emniyeti sağlanabiliyor. Onların mesleklerine olan aşkları, verdikleri emek ile özveri sayesinde bugün tüm filolarımız güvenle büyüyerek gelişiyor.
Sivil havacılık okullarına büyük ve meşakkatli bir yarışla yerleşen ve sıkı bir eğitimden sonra bir sürü teorik ve pratik tecrübe değerlendirmesinin ardından anca mesleğine başlayabilen arkadaşlarımızın, 4 yıllık lisans eğitiminin ardından halen Teknisyen olarak tanımlanmalarının da sorgulanması gerekir. Dünyada bakım mühendisi ve bakım uzmanı/sorumlusu gibi farklı kavramlarla tanımlanan bir mesleğe halen ülkemizde teknik lise mezunları düzeyinde bir yaklaşımla bakılmasını açıkçası bende bir akademisyen olarak haklı bulmuyorum.
Gelişen ve değişen dünya koşullarında birçok meslek ve unvan tanımı yenilenerek çağın gereksinimlerine ayak uyduruldu. Havacılık gibi tüm dünyada trend bir sektörün çalışanlarının da bu bakış açısıyla yeniden yorumlanması gerekiyor. Ayrıca yıllarca ülkemizde sivil havacılığın bakım lisansı verme koşullarındaki bir sürü mesleki gerçeklerden uzak, katı ve sert kural ile yönetmelikler yüzünden yıllarca yurt dışından lisans almaya mahkûm edildikleri gerçeğini de unutmamak gerekir. Bu sistemin tüm boşluklarını büyük bir rant kapısına çeviren yasa dışı ya da kural dışı yollarla lisans alınmasını sektöre çevirenlerin yarattığı binlerce mağduru da unutmamak gerekir.
Son dönemlerde özellikle de UTED ve THY yetkililerinin girişimleri ile sistemdeki birçok sorunlu yönetmelik ve kurallar değişti. Umarız dil ve mesleki becerilerinin en objektif biçimde değerlendirildiği adil ve liyakatli bir sistem kurulur. Her ne kadar geçmişte babam gibi jenerasyonlar bu işi tecrübe ile yaparak yeni kuşaklara taşıdıysa da artık yeni düzende yeterli yabancı dil bilgisi ve eğitimi olmayan kadrolarla gelecekte rekabet etme ve başarılı olmak asla mümkün değil. O nedenle yeni kuşağın bu konuda gerekli gayreti ve gelişimi çok önemli. Tabii bu gerekleri yerine getirirken işini ve mesleğini icra noktasında yaşadıkları zorlulukların da asla göz ardı edilmemesi lazım.
Uçak teknisyenlerinin dünyada pilottan sonra uçağa crs verip uçuşa elverişliliği konusundaki 2. yetkili branş olduğu gerçeğini unutmamalıyız. Ücret ve sosyal haklardaki anlayışında bu temel yaklaşım üzerine kurulu olması gerekir. Hala tamir ettiği, uçuşa verdiği uçağın jump seatine oturma zorluğu ya da yurt dışı uçucu görevlerde farklı muameleler görmesi asla kabul edilemez. Bakım yetkisinin doğru düzgün dayanaklar belirtilmeden en ufak bir hata ya da sorunda askıya alındığı süresiz yaptırımlara maruz kaldığı durumlarında muhakkak yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.
Kâr payı dağıtırken ya da ücretlerine zam ve ilave iyileştirmeler yapılırken nasıl ki geçmişte uluslararası koşullar göz önünde bulunduruluyorsa günümüzde de bakım personelleri içinde aynı değerlendirmelerin yapılması lazım. Umarım haksız yere işten atılmayan, geçinmek için yurt dışından pass ya da ced biletle kuryelik yapmak zorunda bırakılmayan, üzerindeki haksız baskı ve mobbinglerle başka iş arayışına itilmeyen, adil ve hakkaniyetli bir biçimde mesleklerini yapabildikleri nice 24 Mayıslar görürüz. Onların güvenle ve rahatça oturduğumuz koltuklardan tutunda uçağı havalandıran motora kadar uçaklarımızın her yerinde alın teri ve emeklerinin olduğunu unutmayalım.
Onların ve bu sektöre yakışmayan birçok basit ve kolayca aşılabilecek sıkıntılarına çözüm üretebilecek güçlü bir yönetim iradesi olduğuna da inanıyorum. Yeter ki bu konuda doğru ve hızlı kararlar alınıp hayata geçirilmek istensin.
THY yeni Genel Kurulunun da tüm çalışanlara ve sektöre hayırlı olmasını diliyorum. Bugüne kadar attığı birçok adımla personelinin yüzünü güldüren, ılımlı bir iklimde onlarla sıcak ve güçlü iletişim kurabilen bir yönetim kurulu başkanı ile yeniden devam edilmesinin açıkçası tüm THY’de geniş bir çerçevede memnuniyet yarattığı inkâr edilemez. Bu dönemde ödenen kar payları, verilen enflasyon üstü zamlar ve yüksek sayıda uçak siparişleri ile bir de pandemi, deprem gibi tüm ülkeyi saran büyük felaketlerdeki üstlendiği roller ve tüm imkansızlıklara rağmen sağladığı yüksek istihdamla ülkede birçok insanda umuda ve iyiliğe vesile olan birçok gurur dolu başarılı işe imza atıldı.
Ahmet Bey’in dönemine dönüp baktığınızda depremde yüzbinlerce insanın insan üstü bir çabayla ücretsiz tahliyesini ve kimsesiz depremzede çocuklara şefkatle kucak açarak büyük istihdamlar sunmuş, yaralarını sarmaya çalışmış bir THY şefkati görürsünüz. Çalışanlarına ülkedeki yüksek enflasyon ve geçim sıkıntısı karşısında verilen yüksek zam ve kar payları ile hatırı sayılır bayram harçlıklarıyla iyi niyeti paylaşma desteğini görürsünüz.
Düzenlenen TK Fest gibi büyük organizasyonlarla THY’nin hem yurt içinde hem yurt dışında kurumsal imajının ve marka değerinin yükseldiğini ve motivasyonun arttığını görürsünüz. Sert ve tepeden bakmayan, sosyal medya üzerinden en alt kadrosunu dahi muhatap alan, hatta ilk müjdeleri bile onlara duyuran mütevazı bir CEO profili görürsünüz. Yıllardır çantacı firmaların kucağında bir oraya bir buraya sallanan, her yanından dert ve sıkıntı taşan taşeronların, TSS gibi devrim niteliğindeki bir proje ile kendini THY’li hissettikleri umutlu gözlerini görürsünüz…
Yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde, THY çalışanları arasında bir ikramiye beklentisi dolaşıyor. Kimisi 30 bin TL ikramiye dağıtılacağını söylüyor, kimisi farklı rakamlar telaffuz ediyor. Ne yazık ki, son iki yıldır Kurban Bayramları, THY çalışanları için hayal kırıklığıyla geçiyor. Aldığımız bilgilere göre, bu yıl da THY, binlerce çalışanına Kurban Bayramı’nda ikramiye vermeyi planlamıyor.
Enflasyonun her geçen gün erittiği maaşlar göz önüne alındığında, çalışanlara en azından bir nebze olsun ikramiye verilmesini gönülden diliyoruz. Ahmet Bolat ve ekibinin bu durumu yeniden değerlendirmesini umuyoruz. Çalışanların emeklerinin karşılığını alması, sadece onların morali için değil, aynı zamanda THY için de büyük önem taşıyor.
Bu temennimizin yanı sıra tabii ki eleştirilerin ve başka beklentilerin olduğu kalemler ve dönemlerde var… onları da hep dile getirdik. Alt kademelerde yaşanan haksızlıkları, yapılan hataları da dile getirdik. Ama bizler THY’nin yaklaşan genel kurulu öncesinde, başkalarının tetikçiliğini yaparak yöneticilerin hormonlu maaş haberleri ile gündem yaratmaya, belden aşağı vurarak başkalarına alan açmaya çalışanları da sorgulayarak farklı bakış açıları sunduk…
Hep dediğimiz gibi derdimiz üzüm yemek, asla bağcı dövmek değil. Doğru işleri takdir edecek kadar erdem, hataları eleştirecek kadar cesaret gösteren bir köşe olmaya devam edeceğiz.
Son olarak İstanbul Havalimanı CEO’su Selahattin Bilgen’in, WAGA2024 etkinliğinde imzaladığı önemli anlaşma, Türk sivil havacılığının geleceği açısından büyük öneme sahip. Bilgen’in liderliğindeki İstanbul Havalimanı, uluslararası alanda rekabet gücünü artırmak ve sektördeki etkisini daha da genişletmek adına önemli adımlar atmaya devam ediyor.
Hepinize sağlıklı, başarılı ve iyi bir hafta diliyorum…