- THY’de Toplu İş Sözleşmesi: TİS Bitti, Savaş Başlıyor!
- İşverenle Sendika Arasında Çatışma: THY’de Gerilim Tırmanıyor!
- THY Çalışanlarına Yeterli mi? Pazar Mesailerindeki Adaletsizlik Sürüyor!
- Sendikaların Çaresizliği: THY’de Savaşın Yeni Safhası!
Değerli okurlar, THY’de yaklaşık 2.5 ay önce başlayan. zaman zaman gerilen veya gerilmiş gibi yapılan toplu sözleşme görüşmeleri sürpriz bir şekilde anlaşma ile sonuçlanıverdi ! Artık THY sözleşmelerinin, devlet büyüklerinin araya girmesi ile imzalanması gelenek haline geldi. “Bizi anlaştırın” talebi hangi taraftan geldi bilemem. Ama sonuçta Hava İş’in bunu sıkıştığı pazar mesailerinde kullanmak istediği açık.
Pazar mesaileri deyip geçmeyin. Bugün THY’de çalışan 32.000 personelden 21.000’i pilot ve kabin memurlarından oluşuyor. Yani gözardı edilebilecek bir sayı değil. Aldıkları ücretler de dikkate alındığında 4 yıl 3 aylık devrede THY’nin pazar mesailerinden elde ettiği tasarrufu düşünün. THY’nin bu işten vazgeçmeyeceğini ve pazar mesailerinde çalışana koz verecek bir yumuşama göstereceğine inanmıyorum. Şimdi tutsa, sendikanın attığı gollük pası değerlendirip “Sendikanız pazar mesailerini 3 yevmiyeden 2 yevmiyeye indirdi. Kabul ediyorum ve bundan sonra pazar mesailerini 2 yevmiye olarak ödüyorum.” dese, gelecek soru hazır: “Eee, geçmiş 4 yılın birikmiş mesailerimiz ve faizleri ne olacak? ” Dolayısı ile, personelin üçte ikisinin analarının ak sütü gibi hak ettiği pazar mesailerini ödemezsen, üye de sendikayı sıkıştırır ve bu sorunu kırmızı çizgi haline getirir. Haa, diyeceksiniz ki, “6500 pilotun Hava İş Yönetim Kurulunda tek bir temsilcisi bile yok, pilotların hakkını kim savunacak?”
Yatakta hasta anne-babasını, uykusunda evladını bırakıp herkesin tatil yaptığı pazar günü uçuşa giden binlerce uçuş personelinin hakkını hukukunu arayamayacaksan o kallavi aidatları niye alıyorsun birader? Dolayısı ile, Hava İş sıkıştı ve çözümü devlet büyüklerine bıraktı. “Aslında direnecektik ama devlet büyüklerimiz böyle uygun gördüler” diyerek sorumluluğu üzerinden atmak o kadar kolay mı? Hatice’ye değil neticeye bakalım. Promosyon paralarının üstüne yatan işveren geçmiş yıllara ait pazar mesailerini de ödemez. Bu işin bundan sonra da düzelmesi mümkün değil. Hava İş’in bu noktada personelin geçmiş tepkisine güvendiği açık. 2021 Aralık ayının son günlerinde imzalanan THY tarihinin belki de en hızlı sonuçlanan toplu sözleşmesinde pazar mesailerini sorun etmeyen sendikanın, personelin cılız tepkileri ile sınırlı kalan yaklaşımından cesaret aldığı anlaşılıyor. Ama 2021 sonunda geçmiş 6 ayın TÜFE’si olan % 25’in üzerine % 60 verildiğini, bu kez ise 2023 Temmuz-Aralık TÜFE’sinin (% 37,6) üzerine sadece % 26,4 artış verildiğini hesaplamadığı görülüyor.
Aslında bu işin bu noktaya geleceği belliydi. Siz sendika olarak % 94 ile başladığınız ilk 6 ay zammını 1 ay bile geçmeden % 75’e çekerseniz işveren de THY Teknik A.Ş.’ye verdiği % 56’yı baz alır ve 56 ile 75’in tam ortasına % 64’e imza attırır.
Bu köşeyi takip edenler okumuşlardır. Daha önce, iktidar için büyük önem taşıyan İstanbul seçimleri öncesinde sözleşmenin imzalanacağını yazmıştım. İştirakleri bir tarafa bırakırsak 32.000 THY personelini ve ailelerini dikkate aldığımızda seçimin belki de kaderini belirleyecek bir oy potansiyelini küstürmek akla yatkın değil.
Sonuçta dağ fare doğurdu. İlk 2 ayda TÜFE’nin % 12’ye ulaştığı, Mayıs’ta da zirve yapacağının açıklandığı bir süreçte, hele bir de seçimden sonra ekonomistlerin “döviz kurlarının artacağı, zam ve vergi yağmurunun başlayacağı” beklentileri birarada değerlendirildiğinde, bugün verilen % 64’ün bir anlam ifade etmeyeceğini söylemek yanlış olmaz.
Bu nedenle, Hava İş ile artık sorunların çözülmesi, yeni kazanımlar elde edilmesi hatta kazanımların korunması mümkün görünmüyor. Çok uzun yıllardır uygulanagelen pazar mesailerine bile sahip çıkamayan bir sendika ile daha fazla yürünmesi halinde aynı senaryonun 2 sene sonraki toplu sözleşmede de oynanacağını gösteriyor. Çözüm alternatif sendikada birleşerek işverene bir mesaj vermekten geçiyor. HAVASEN’e, toplu sözleşme imzasından sonra başlayan ilgi ve katılım, personelin gözünün açıldığını ve “yeter artık” noktasına geldiğini göstermesi bakımından son derece önemli. O nedenle yorgan gitti ama kavga bitmedi. Çalışanların haklarını yeni bir anlayışla ve alternatif bir yapı içinde arayacakları yeni bir süreç başlıyor.
xxxxxxxxxxxxxxxx
Eğer;
hak haksızlıktan yüce,
sevgi nefretten üstün,
aydınlık karanlıktan güçlüyse,
çaresi yok usta, Biz kazanacağız…