Haber sitemiz yayın politikasını çalışanlardan yana diye duyurduğundan beridir çalışanlardan gelen mail trafiğinde büyük artış gözlemliyoruz. Bu maillerdeki şikâyetlerin hepsine cevap verebildiğimiz söylenemez. Çalışanların sorunlarına yönelik politika izlememiz, okurlarında dikkatini çekmiş olmalı ki, bir dolu yolcu şikâyetleri de gelmeye başladı. Bu şikâyetlerden haklılık payı olanları, önce THY üst yönetimine sunup değerlendirmelerini istiyor ve şikâyet edenle diyaloğa geçmelerini istiyoruz. Tabii ki üst yönetim konu ile ilgili “bana neci” bir tutum sergiliyor ve şikâyeti yapan kişi ile ilgili bir çalışma yürütmüyorsa, bu şikâyeti noktasına, virgülüne dokunmadan yayınlayacağız. Tabii ki bizim muhatabımız, şikâyetin yapıldığı birim değil üst yönetimdir. Şüphesiz, Türkiye’de sadece THY yok ya… Bu uygulamamız tüm şirketlerimizi kapsıyor.
Bu hafta, taşeron yapılaşmasını irdelemek istiyorum. Bildiğiniz üzere birçok şirketimiz taşeronlarla çalışmayı tercih eder hala geldi. Tabii ki, sektörümüzde, en çok taşeron uygulaması THY’de…
Taşeron uygulamaları, genel olarak projenin maliyetlerini ve diğer risklerini azaltmak amacıyla genel yüklenici tarafından tercih edilmektedir. Böylece genel yüklenici kendisi tarafından da yapılabilecek bir işte aynı veya daha iyi hizmet alarak riskini düşük düzeyde tutabiliyor. Ayrıca bu yolla ucuz işçilik ve rekabet ortamı da yaratılmış olur. Ancak bu sınıflandırma, işçilerin sendikal haklarının azalmasına ve toplu pazarlık hakkının kullanılamaz duruma gelmesine neden olmuştur.
Bu taşeron işçilerin, iş güvenceleri, izin ve sosyal hakları yok veya çok az. Taşeron firmanın, işyeri ile sözleşmesi bitince çalışanlar işsiz kalabiliyor. Hatta bazı işyerlerinde, taşeronların kıdem tazminatını ödemeden çekip giden firmalara bile rastlanıyor.
Anayasamıza göre, “Devlet” ülkeyi yöneten hükümetler insanların refah içinde yaşamasını sağlamak, herkese, yaşına, cinsiyetine ve gücüne göre iş sağlamak, bütün çalışanlara insanca yaşayacak bir ücret, “Dünya çalışma örgütü ILO kurallarına uygun” çalışma şartları ve iş güvencesi sağlamak zorundadır derken, Anayasada çalışanlar lehine var olan hakların hiçbiri TAŞERONLUK SİSTEMİNDE bulunmamaktadır.
TAŞERONLUK SİSTEMİ NEDEN GETİRİLDİ?
Türkiye’de son senelerde iktidara gelen partiler hep özelleştirmeleri savunmuşlardır. (Bilhassa sağ partiler) AKP de bildiğiniz üzere sol bir parti değildir. AKP 2002 seçimlerinde tek başına iktidar olunca, politikaları doğrultusunda özelleşmeye hız verdiler. Ancak bir sorun vardı. Bu sorun, Devletin bütün işyerlerinde memurların iş güvenceli ve işçilerin ise sendikalarının olması idi. Böyle bir durumda kurumları nasıl özelleştirecekti. İşverenler senelerce yapılmış Toplu İş Sözleşmeleri nedeniyle, çalışanlarının ücretleri artış kaydetmiş işyerlerini almaya yanaşmazdı. Çünkü bu özelleştirilmeyle çalışılan kurumlar işçiyi ucuza çalıştırmak isteyeceğinden sendikal haklar ve iş güvenceleri onlar için istenmeyenlerdir.
Büyük, paralı, iktidarlara yakın müteahhitler devletten ihale ile veya doğrudan “yol, köprü, okul, hastane v.b.” yapmak üzere iş alıyorlar. Fakat işi genelde kendileri yapmayıp, “TAŞERONA” devrediyorlar.
Her ne kadar daha önceleri fiilen uygulansa da Hükümet 2003 yılında “4857 sayılı iş kanunu” ile “Yasada ismi ALT İŞVEREN” olan TAŞERONLUK SİSTEMİNİ getirdi. Bence bu Taşeronluk Sisteminde, günümüzde son maden kazalarından sonra kullanılmaya başlanan DAYIBAŞILIK veya KÖLEBAŞILIK arasında bir fark göremiyorum.
Şimdi diyeceksiniz ki Sivil Havacılıkta KÖLEBAŞI ne alaka?
Günümüzde iş hayatını mahveden ve birçok çalışanın yarına güvenle bakabilmesinin önünü kesen bir uygulama var. Bu uygulama Taşeron işçi çalıştırmaktır.
Bu nedenle maden kazalarından sonra gündeme gelip manşetlerde yer alan DAYIBAŞILIK ve benim tabirim ile KÖLEBAŞILIK sistemi özünde aynı olmasına rağmen Taşeron Uygulamalar olarak sektörümüzde de yer bulmuştur. Bilhassa THY gibi büyük ölçekli şirketlerde Taşeron Sistemi işverenler için bulunmaz nimetken, Taşeron İşçiler için ise kölelik düzenidir. Sendikalar ve sendikaların bağlı olduğu konfederasyonlar ise bu soruna çözüm bulmaktan aciz kalmışlardır.
Örneğin; THY yönetimine kaç çalışanınız var diye sorduğunuzda size mutlaka kadrolu çalışanlarının sayısını vereceklerdir. Aslına bakacak olursanız Taşeron olarak sisteme yardımcı olan THY ve ortaklıkları bünyesinde tam olarak sayıyı kestiremesem de 3000 bin civarında Taşeron işçi vardır. Bu Taşeron işçiler, şirketin kadrolu elemanları arasında görülmediklerinden uçak başına çalışan personel sayısı oranı gerçeği göstermeyecektir. Bu nedenle bir siyasi yetkili THY’deki uçak filosuna göre çalışan sayısına baktığında, “hımmm aferin Dünya standartlarına göre az adamla iyi iş çıkartıyorsunuz” diyerek övgüde bulunabilir. Buda THY’nin siyasi iktidarın isteği doğrultusunda yönetime getirdiği kadrolara artı puan yazar.
THY’de taşeron işçi olarak çalıştırılan birçok üniversite mezunu hatta mühendis bile var. Kadrolu çalışanların yaptıkları görevlerde bu arkadaşlarda çalıştırılmaktadır. Bu çalışanlar günümüzde son derece yaygın olan torpil müessesine henüz ulaşamamış veya torpili kısa kalmış olsalar gerek ki, şimdilik taşeron olarak düşük ücretlerle çalışmaya ses çıkartmamış ve zamanla Abi, dayı, hemşeri, partili bularak kadrolara geçmeye çalışacaklardır.
Yaptığım araştırmada THY’de birkaç taşeron firması var. Bunlardan sadece birinde 3000 e yakın eleman bulunmakta. Maaşlar Net olarak 1680 ile 2000 arasında değişiyormuş. İkramiyeler ise 3 ayda bir olmak üzere alınan normal maaşın yarısı olarak ödenmekteymiş. Tabii ki THY’nin kasasından bu taşeron uygulama için çıkan ücreti bilemiyorum. Kişi başına taşerona iyi ücret ödeniyor ki bu işi alabilmek için büyük uğraş(!) veriliyor.
THY gibi büyük ölçekli bir firmada taşeron firma ihalesini almak da zor olmalı. Burada da hatır,gönül,kartvizit ilişkisi neden olmasın ki?
Tarafıma gelen bilgilerde, Teknik. AŞ bünyesinde 3000 e yakın taşeron çalışanın olduğu iddia ediliyor.
Taşeron firma bu elemanları için THY’ ye 6-7 Milyon TL fatura kestiği varsayarsak, taşeron firmaya her ay için ne kadar kar kalır dersiniz?
Bu kazançlar varken Taşeron uygulamaları THY’den kaldırmayı becermek o kadar kolay(!) olmaz.
Zamanının başbakanı Davutoğlu, taşeron uygulama kalkacak dedi. Ne oldu? HİÇ…
Millet kandırılıyor mu? Taşeron çalışanlarla dalga mı geçiliyor… Yıllarca Çalışma Bakanı Faruk Çelik taşeron çalışanlar, bekleyin, sabredin, şimdi kadroya alınacaksınız, alınıyorsunuz, alındınız… Demedi mi?… Sonuç: HİÇ
Faruk Çelik, taşeron çalışanlar hakkında ufacık bir düzeltme yaptı mı? Taşeron işçiler yine aynı sıkıntılar içinde yaşamaya devam ediyor.
Bir an düşümdüm de benim THY’de çalıştığım zamanlarda da taşeron uygulama vardı. Taşeron firmanın adı hafızam beni yanıltmıyorsa “BİRTEM”’di O zamanlar THY eleman alabilmek için başbakanlık onayına başvurmak zorunda idi. Başbakanlık onay vermeyince ne yapacak? İşte o zaman eksik elemanla çalışmamak için taşeron firmalarla işbirliği yapılırdı.
Şimdilerde böyle sorun mu var? Kimseye danışmadan, olur almadan istediğin kadar elaman alabiliyorlar. Yani taşeron uygulamadan vazgeçebilirsin . Düşük ücret işinize geldi tabii ki… Olanak bulsanız pilot ve kabin memurlarını da taşeron firmalardan alırsınız. Bence madem taşeron uygulama maddi açıdan şirketi rahatlatıyor o halde yarından tezi yok müdür, başkan, genel müdür yardımcısı gibi yöneticileri de aynı sistemden alın. İnanın ki mevcut yöneticilere verdiğiniz rakamın dörtte birine gelecek, istediğiniz vasıflara haiz insan bulursunuz. Tasarruf yapıyorum diyen THY için bu bulunmaz nimet.
Sonuç olarak, birçok uygulamada karşımıza çıkan Vicdan mı? Yoksa Cüzdan mı? Söyleminin galibi her zaman olduğu gibi yine Cüzdan oluyor. Tabii bu cüzdan tek mi yoksa birçok cüzdan mı söz konusu? Onu ben bilemem…
.