THY’DE TAM BİR KAOS ORTAMI VAR… DENİZ BİTTİ… KARA GÖRÜNDÜ.
Dünyamızdaki pandemi ortamı hala güncelliğini korurken hayat devam ediyor. Bu dönem bir gün elbette bitecek ama kaybettirdikleri maalesef geri gelmeyecek.
Kaybettirdikleri dediğimizde içerisinde neler var neler… Haftalık yazıma başladığımda bir an aklıma Serdar Ortaç tarafından sözlerinin yazıldığını sandığım Sibel Can’ın güzel sesi ile icra edilen ve en popüler şarkısı olduğuna inandığım, “Bu devirde kimse Sultan değil, Hükümdar değil, Bezirgân değil Bu kadar güvenme hiç kendine, kimse Şah değil, Padişah değil” şarkısı aklıma geldi. Sibel Can’ın Müthiş bir sahne performansı ve billur sesi ile sunduğu o parça bana bu günlerde yaşananları hatırlattı.
Her gün hatta nerede ise günün her saatinde tüm dünyada konuşulan ve uzman görüşlerine yer verilen bu virüsün büyüklüğü ile ilgili birçok görüş var. Henüz netleşmiş değil. Belki çok özel mikroskoplarla görülebilir diyenler var.
Bu minicik virüs için ben bir köşe yazımda Covid-19 Virüsü için komünist virüs diye başlık atmıştım. Çünkü dil, din, ırk, zengin, fakir ve güç ayırmaksızın herkese aynı muameleyi yaptı.
Sektörümüze geldiğimizde ise yine durum aynı. Birçok çalışanımız hayatlarını bu virüs nedeni ile kaybetti ve hala hepimiz için hayati tehlike devam ediyor. Anladık ki, bu virüsten kurtulabilmek hiç de kolay olmayacak. Bu aşamada turizm ve turizmin olmazsa olmaz bacağı havacılık sektörü çöktü. Uçakların çoğu yerde kaldı. Yolcu uçakları bile kargo olarak kullanılıp para kazanılmaya çalışıldı. Ülkede işsizlik tavan…
Kısaca zengin de zorda, fakir de. Herkes kendi boyutunda zararlı durumda. Havayolu şirketleri ve havalimanları ne yapsın? Onlar da kendilerini koruma altına alma adına nerelerden tasarruf edeceklerini şaşırmış vaziyette nereyi uygun görüyorlarsa oraya saldırır oldular. Aslında bunlar doğal ve beklenen tepkilerdi.
Bu aşamada hiç kimse ben şuyum buyum demesin. Covid-19 a göre siz hiçbir şeysiniz. Birbirinizden farkınız yok.
Kısaca ekonomik durum hepimiz için kötüleşti. Sadece çalışanlar değil patronlar da zor günler geçiriyor. Şimdi diyeceksiniz ki, bize ne patronlardan, onlar zamanında çok kazandı şimdi o kazançları ile idare etsinler.
Maalesef kazın ayağı öyle değil. Büyük başın derdi de büyük olur derler. Bugün kazandığımızı bugün yersek yarına bir şey kalmaz. Bu nedenle mutlaka ve mutlaka her aile kriz planı yapma durumunda…
Bakın şimdi havacılık sektörümüzdeki duruma; Düne kadar burnundan kıl aldırmayanlar bugünlerde ne yapacaklarına karar veremeyip, etrafı izliyorlar. Kimse maaşının indirilmesini kabul etmiyor. Aslında kendilerine göre haklılar da… Doğal olarak Covid-19’u düşünmeden uzun vadeli planlar yaparak birçok borçlara girmişler, hangimizin aklına gelirdi ki?
Tabii ki sadece çalışanlar değil şirketler de borçla iş yürütüyor. Uçakları leasing firmalarından kiralamış, yakıtı hedge yapmış ve pandemiyi düşünmeden bir takım borçlara girmişler. Şirketler, bu borçların altından kalkabilmek için eskiden yapabileceği planı şimdi yapmaya kalkınca dananın kuyruğu kopuyor. Evdeki hesap çarsıya uymamış ve büyüme planı ellerinde patlamış durumda. Gelir yok derecesinde az, giderler hep aynı olunca iş sarpa sarmış. Ücretsiz izinler, kısa çalışma dönemleri, şimdi de 15 gün çalış 15 gün yat tarzında çalışma düzeni ile bugünlere geldik.
Her ne olursa olsun bu berbat sürpriz virüsü kimse düşünemezdi. Planlar hayatın normal akışına göre şekillendirildi. Aslına bakacak olursanız ben virüsten önce büyük çapta bir savaş tehlikesi ile karsı karsıya kalabiliriz diye düşünür ve tedbirlerimi almaya çalışırken karşıma Covid-19 çıkıverdi. Ancak hazırlıklı olduğumdan henüz zarar görmedim. Büyüme planlarımızı Suriye krizi nedeni ile askıya almıştık.
Sevgili Arkadaşlar;
Mevcut durumda THY’nin gelir gider dengesi rezalet. Bay Hamdi’nin domates alır gibi bir dolu uçak aldığını unutmayalım. Bu sektörün kırılgan olduğunu ve bugün ki gibi durumlarda kalındığı zaman neler yaşanabileceğini düşünmeden alımlar yapılmış bir nevi skora oynanmıştı. Bir anda 360 uçağa çıkıverdik. Şimdi bu uçaklarımızın çoğu yerde ve devamlı zarar yazıyor. Dış politikamız gereği, mevcut pandemi ve normalleşme dönemlerinde bile AB ülkeleri ile karşılıklı uçuşlara bile zorluk çıkartılıyor. İkili ilişkiler ile sadece bazı ülkelere gidip gelebiliyoruz.
THY’yi bu zor süreçten çıkarmak için tüm yönetim olarak ellerinden geleni yapıyorlardır. Çünkü batarsak onlarda batacak, kısaca aynı gemideyiz. Yönetimin iş hayatı iki dudağın arasında.
Yabancı haber ajanslarından alıp yayınladığımız bildirilerde diğer devletler şirketlerini korumak adına milyarlarca Euro/Dolar verirlerken, THY’ye ne verildi? SIFIR… Varda mı verilmedi? Yok ki ne verilsin.
Sevgili THY çalışanları;
Bu gidişle maaşlardan kısıntı yapılacağı kesin. Şirketin bir şekilde ayakta tutulması lazım. Bu konuda dikkat edilmesi gereken düşük ücret alanların üstüne fazla gidilmemesinin yanı sıra, yapılması planlanan kesintilerin Toplu iş sözleşmesi kazanım rakamlarına dokunmaksızın, ayrı geçici bir protokol eşliğinde uygulanması olmalı. . Yani gelecek toplu iş sözleşmesinde, eski rakamlar geçerli olup o rakamlar üzerinden toplu iş sözleşmesine başlanılmalı.
Yani, bu kısıntılar, şirket düze çıktıktan sonra kaldırılmalı da diyebiliriz.
Şimdide gelelim diğer çalışanlara; Uçuş işletme departmanı kendilerini çok iyi savunuyor. TALPA’da devreye girmiş durumda.
Gariban Teknik AŞ’nin ne sendikası nede derneği var. Varsa da üzerlerine ölü toprağı dökülmüş gibiler. Üyelerde duyarsız. Bir zamanlar en güçlü grupların başında Teknik gelirdi. Kısaca temsil edilemiyorlar. Peki; derneğe üye olanlar ne yapıyor? Hiç… Buradan Teknik AŞ çalışanlarına gönderme yapayım. THY’nin üst yönetimi ile iletişim kurabilecek ve sorunlarınızı aksettirebilecek tek kurum dernekleriniz. Ya sahip çıkar ve zorlarsınız ya da ne verirlerse alır susarsınız. NOKTA
THY’nin ve çalışanların düştüğü, şimdiye kadar görmediğim bu en zor dönemde THY yönetim kurulu ile görüşmüşler midir sizce? Bakın sendika demiyorum dernek diyorum. Sendikalar zaten işverenle el ele…
Baksanıza, TALPA anketler yapıp pilotların görüşü ile ilgili toplantılar yaparken kabin memurları ve teknikte görüntü var ses yok, gerçekte görüntü de yok ya, neyse…
Bazıları sosyal medyada boy gösterirken, TALPA derneği üyelerini dinliyor ve en azından üst yönetime aksettiriyor. Her iki dernekten yani TASSA ve UTED den şimdilik ses yok. Üyeleri de bilinçsiz mi ne anlayamadım? Ne konuşuyorlar ne de yönetimi zorluyorlar. Ne verirlerse kabul edecek pozisyondalar. Beni bile iki kere olağanüstü genel kurula zorlayan üyeler şimdi neredeler?
Bu sözde dernekler resmen eskinin mirasını yiyor. Tabii ki iş üyelerde ama üyelerin de üstlerinde ölü toprağı var, birlik olmayı beceremiyorlar… İş bittikten sonra, vay efendim bu paraya çalışılmaz, vay efendim A şirketinde böyle bizde niye böyle değil… Eee, Ne kadar köfte o kadar ekmek.
Hani hak verilmez alınır derler ya bizimkiler de tam tersini yapıyor.
THY demek sadece pilot kabin memuru, teknisyen, mühendis demek değil ki. Bir dolu yer personeli ve ortaklıklarda çalışan işçiler ve memurlarda var. Bu arkadaşlar da suskun. İnanın ki şaşırıyorum. Bu nasıl nesil yahu…
Durumunuzla ilgili bir paylaşım yapıp bu haftaki yazımı bitireyim
Adamın biri berbere gitmiş ve;
Berber efendi… Söyle bakalım… Saçlarım siyah mı, beyaz mı?
Berber yanıt vermemiş.
Adam üstelemiş:
– Saçımdaki siyahlar artmış mı?
Berber “Acele etme beyim” demiş:
– Az sonra önüne dökülünce görürsün… Saçın ak mı, kara mı?
THY’deki kriz bu hafta biter ve sonuç açıklanır diye düşünüyorum.
Bu nedenle bu kadar bekledik ve sonunda berberin dediği gibi Ak Mı? Kara Mı? Birlikte göreceğiz.