THYDEN TOPLU SÖZLEŞME İÇİN BÜYÜK TRNSFER !
Tıkanan 21 Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde işverenin organizasyon ile toplanan 5000 imza ile yeni bir aşamaya geçilmiş ve rev Oylaması kararı aldırılmıştı. Bu süreçte THY yönetiminin alışanlara baskı yaptığı iddiaları eksik olmuyordu. İşi şansa bırakmak istemeyen Hava iş yönetiminin grev oylamasının iptali için yaptığı başvuru mahkemeden dönmüştü. Baskılar konusunda ise, Savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştu. Konuyla ilgili görüşü sorulan Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin baskı iddialarını reddetmiyor ve “Bilmiyorum yani, zorla alındı veya alınmadı. İş zıtlaşmaya gittiğinde bazı yöneticiler bu işi nahoş bir şekilde yönetmiş olabilirler.” diyordu. Yani bir baskı veya tehdit varsa sebebi bazı müdürlerdi ! Oysa böylesi büyük bir organizasyon ancak örgütlü bir şekilde yapılabilirdi.
EMİNE HANIMIN BOŞLUĞU NASIL DOLDURULDU?
Bu noktada THY’nin akıl hocasını da unutmamak gerekiyordu. İnsan Kaynakları ve Personel işlerinden sorumlu İdari Genel Müdür Yardımcılığının emrinde birçok ünitenin yanısıra sendikal ilişkileri yürüten Endüstriyel İlişkiler ve Ücret Müdürlüğü unvanlı bir ünite olmasına rağmen THY dışarıdan hizmet(!) almayı seçmişti. Kimbilir, belki de Endüstriyel İlişkiler ve Ücret Müdürlüğünü uzun yıllardır yürüten eski kabin memuru Emine Lim Aydaşgil’in Mayıs sonunda Hamdi Topçu’nun da katkısı ile Kabin Hizmetleri Başkanı olmasından kaynaklanan boşluğu doldurmak gerekir diye düşünülmüştü. THY, daha sonra tarihinin en sıkıntılı Toplu Sözleşme süreci haline gelecek bir döneme tecrübeli müdüründen yoksun girecekti.
THY’nin havacılığı internetten öğrendiğini biraz boş bulunarak biraz da samimiyetle itiraf eden yönetim çareyi eski defterleri karıştırmakta buldu. Uzun yıllardır Kamu işveren sendikası TÜHİS( Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası) yöneticiliğini ve Genel Sekreterliğini yapan Rahmi Cıbıroğlu ile el sıkıştı. Bilindiği gibi 2006’daki özelleştirme operasyonuna kadar THY bir kamu şirketi olduğu için THY adına pazarlıkları TÜHİS yürütüyordu. Hatta THY işvereninin sık sık kullandığı bir argüman vardı. “Paramız var. Biz sendika ile anlaşıp daha fazla para verebiliriz. Ancak TÜHİS, emsal olur diye izin vermiyor.” Bu bahanenin sendikanın ve işçinin gazını almak için ortaya atıldığı 2007 ve izleyen sözleşmelerde anlaşılacaktı. Artık TÜHİS yoktu ama THY işvereni 2007’den itibaren TÜHİS’i aratır olmuştu. İşçi şirkete kazandırıyordu ama hakkını istemeye gelince işveren cebindeki akrebi gösteriyordu.
TİS GÖRÜŞMELERİNİ İZLEYEMEYENLER İÇİN BANTTAN CANLI YAYIN
Cıbıroğlu yılların verdiği deneyimle işçinin üç kuruşa razı edilmesinin yol ve yöntemlerini iyi biliyordu ! Böyle bir birikim boşa gitmemeliydi. Sendikayı dize getirecek adam olarak sahaya sürülecek ve tereyağından kıl çeker gibi işi bitirecekti. Ama Toplu Sözleşme görüşmelerinde kullandığı söylemler ve tezlere bakınca çok da bilimsel ve mesleki temeli olmadığı ortaya çıktı. Oyun kurucu olarak görüşmelerde başroldeydi. THY’nin Genel Müdür Yardımcısı Orhan İkiz’den Personel Başkanı Ömer Faruk Öztürk’e, Müdürlerden uzmanlara kadar her ay dünya kadar para alan yöneticiler ise tespih tanesi gibi dizilmiş, one man show’u izlemekle yetiniyorlardı.
Rahmi bey kendini hala devlet temsilcisi zannediyor olmalıydı. Arada bir sendikacılara ayar veriyor “Daha ilk günden başladınız herşeye itiraz etmeye.” diyerek psikolojik üstünlük sağlamaya çalışıyor, THY yöneticilerine “Helal olsun, nasıl da bindiriyor.” dedirtiyordu.Cıbıroğlu hep işveren ezberini tekrarlamakla başlıyordu. Personel maliyetleri çok yüksekti. Oysa, özellikle 2003’ten sonra personel giderlerinin oranı % 20’lerden % 15’lere kadar düşmüştü. Sendikanın part-time personelle ilgili sarfettiği “Part time ama neredeyse full time çalışıyorlar” iddiasına, “Az bir süre gidiyorlar zaten” diye cevap veriyordu. Hızını alamıyor “hukukta sendikal izin diye bir şey yok “ diyerek kapalı ortamda karbondioksitten uyuklamaya başlayanları bile yerinden hoplatıyordu. Uçuş ekiplerinin kaldığı oteller de Cıbıroğlu’ nun hedefindeydi. “Lüzümsuz ve gereksiz” harcamalardan kaçınmak gerekiyordu. Herhalde pilot ve kabin memurlarının hostellerde, yurtlarda kaldığı bir düzen hayal ediyordu. Sendika yöneticilerinin önleyici sağlık hizmetlerine ilişkin taleplerine ise veciz bir ifade ile karşılık veriyordu:” Her bölümde sağlık ünitesi açmak mümkün değil. THY sağlık ünitesi değildir.” Aprondaki gürültü konusunda da bir fikri vardı Rahmi beyin “Hava meydanlarında çalışıyorsanız bir parça gürültüye razı olun !” Gerçekten çarpıcı bir ifadeydi. Madende çalışıyorsan ölmeyi de göze alacaksın, düşüncesinden farksızdı. Kısacası, gürültü işin fıtratında vardı…