THY’DE DANIŞIKLI DÖVÜŞ…
SENDİKA GENEL MERKEZ YÖNETİMİ HANGARLARDA NEDEN GEZİNİYOR?
Değerli okurlarım;
2005 yılı Kasım ayından itibaren her hafta aralıksız olarak yazdığım köşe yazılarıma, geçen hafta ilk defa ara vermek zorunda kaldım. Haftalık köşe yazıma ara vermem tamamen sağlık nedenli idi. Ankara’da ikamet eden eniştemin ani vefatı nedeniyle gittiğim Ankara’da ağır bir gribe maruz kalmış ve adeta yataktan çıkamaz hale gelmiştim. Bu nedenle elimde olmayan nedenlerle geçen haftaki köşe yazımı aksatmış olduğum için siz okurlarımdan özür dilerim. Bu arada geçen hafta yazamadığım için iki ayrı konu ile karşınızdayım.
Aslına bakacak olursanız, her ne kadar ağır bir grip geçirmiş olsam da sektörde yaşananları anbean takip ediyordum. Çünkü bu tür köşe yazıları yazanlar, havacılığımızla ilgili güncel konuları atlamamalı.
Bilirsiniz belden aşağı faul içeren konularla sizleri meşgul etmem. Çünkü AirlineHaber’in yayın ahlakında havacılıkla direkt ilgisi olmayan konularda dedikodu içeren paylaşımlar yer almaz. İnsanların bizleri ilgilendirmeyen özel hayatları ile ilgili haber yapmak ne kadar doğrudur?
Hatırlarsınız, THY’nin genel kurulu öncesinde, THY yönetim kurulu başkanı ile ilgili neler yazılmıştı. Hatta özel hayata bile girilmiş, eşi ile ilgili paylaşımlar bile yapılmıştı. “Bir erkeğin eşi yanında iken ona sataşılmaz” kültürü ile bugünlere gelmiş biri olarak, THY çalışanı olmayan eşin eleştiri konusuna dâhil edilmemesi gerektiğini bilecek kadar medeniyimdir.
Ayrıca; Yine THY’nin son Genel Kurulu öncesinde, “elimde belgeler var” diyen kişiler bu belgeleri bir türlü ortaya çıkaramamış, hatta genel kurula bile gelememişlerdi. Kısaca, etik olmayan “vur-kaç” sistemi tutmamış ve belge yalanları ellerinde patlamıştı.
Hal böyleyken, belden aşağı haberleri ile ünü malum yayın organı yine havacılıkla direkt ilgili olmayan, kişisellik içeren aile içi, özel ve mahkeme aşamasındaki bir konuda haber yapmış ve sonra her nedense yaptığı haberin içeriğine takla attırtıp güya günah çıkartma yoluna gitmişti.
Şimdi burada durup düşünmek lazım. İlgili ailevi konu, THY’yi direkt bağlıyor mu? İlgili kişinin yaptığı görev ile ilgili bir suistimal olmuşsa bu tabii ki okurları, hissedarları ve yönetimi bağlar.
Ancak okuduğum ve anladığım kadarı ile konunun THY ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Haber kişisel olup,Özel ve Ailevi bir konudur.
Peki, bu şirketi bağlamayan, özel ve mahkemeye intikal etmiş konuya yönelik mahkeme kararlarını yayınlamanın ne anlamı vardı? Beklenti neydi?
Hadi diyelim ki kişisel husumet ile THY’yi direkt ilgilendirmeyen konuyla ilgili gündem yarattınız. Neden geri adım atıyor ve yazdığınız yazının arkasında durmayıp yayınladığınız belgeleri kaldırıp suçlamaya takla attırtma gereği duydunuz? Beklentiniz(!) neticelendi mi?
Hatırlarsanız, THY ve THK’nin arasına girip, üstüne vazife olmayan pilot eğitimi konusunda (TIKLAYIN) havacılıkla ile ilgili, THY ve THK’deki suistimal içeren bir belgeden bahsetmiş ve ilgili malum kişiciğe “İtirazın varsa beni mahkemeye ver” duyurusu yapmıştım. Sonuç olarak malum kişi değil hodri meydanı mahkemeye taşımak ağzını bile açamamıştı.
İŞTE THY PİLOT ADAYLARINDAN ALINAN KOMİSYONUN MAKBUZU
Tabii ki bu konu bel altı değil, pilot adaylarının kul hakkının yenmesine ilişikti. O zamanlar belge koymamıştım. Ancak baktım ki malum haber sitesi, havacılık dışındaki mahkemeye verilmiş bir olayı aile bireylerini de içine katıp belgeli yayınlıyor o halde ben de elimdeki havacılıkla ilgili, THY ve THK arasında cereyan eden olayın belgesini yayınlayayım diye düşündüm.
İlgili belgede görüldüğü üzere Bay Hamdi zamanındaki THY yönetimi görevde. Anlaşmada Bay Hamdi’nin adı yok. Ancak Bay Hamdi olmadan THK ye kim pilot yollayabilir ki? Anlaşmada THK pilot okuluna THY’den yollanan her öğrenciden %15 komisyon alındığı görülüyor. Bu komisyonu kim alıyor? Bay Ali… Ne hizmet verdi de bu komisyonu alıyor? Hiççççç
Koskoca THY ve koskoca Türk hava kurumu kendi aralarında anlaşamıyorlar mı ki araya biri veya birilerini sokup pilotlardan komisyon alınmasına gerek duymuşlar. BU DANIŞIKLI DÖVÜŞ DEĞİLDİR DE NEDİR? …
THY’den paslanarak (pilot adayları oradan geliyor), Türk Hava Kurumu’ na yollanan pilot adaylarından alınan ücretin %15 ini komisyon olarak Bay Ali’ye vereceği yapılan anlaşmada mevcut.
Kısaca, ana babaların, çocuklarının istikbali için evlerini satarak veya ipotek ettirerek borçlandıkları paranın %15 ini görevi sadece habercilik olan Bay Ali almış. Bu komisyonculuk ne kadar sürmüş onu bilemiyorum. Belki de birkaç kere bu tür komisyon rakamları alınmış ta olabilir. Alınan para 2013 yılına aittir. (Döviz kuru olarak hesaplayın bakalım bugünkü para ile ne kadar çıkıyor.) Bir batımda alınan komisyon bu. Sonra bu uygulama devam etti mi etmedi mi bilemiyorum.
Banka dekontunda gördüğünüz “AK MEDYA YAYIN YAPIM FİLMCİLİK” malum haber sitesinin ticari ismidir
Bay Ali veya Bay Hamdi gibi kişiler, attılar mı mangalda kül bırakmazlar. Vatan-Millet-Ahlak-Kul Hakkı-Dürüstlük kelimelerini ağızlarına sakız etmişlerdir.
Tabii ki biz de işte bu tür gerçek haberleri yapar ve “aaaa pardon” diyerek yazdığımız haberi veya yazıyı mahkeme kararı olmadan kaldırmayız. Kendi başına haber kaldırmak ancak nemalanma veya mamalanma içerir. Bazılarıda çok sever mamalanmayı veya nemalanmayı. İşleri bu…
Koskoca THY’nin ilgili tarihteki en üst seviyedeki yöneticisinin yaptığı asist ile oynanan bu oyunun aktörleri insanların yüzüne nasıl bakabiliyor? Ben yazarken bile utanıyorum. Ancak bunlarda astar var yüz yok.
Türk Hava Kurumunun yanı sıra yine THY’nin ve yine THY’nin en üst makamını işgal eden aynı kişinin Amerika Florida’daki FITA uçuş okuluna yollanan yüzlerce öğrenciye yönelik FITA tarafından yollanan fatura, THY’nin o zaman ki genel müdürü Temel Kotil Bey tarafından neden imzalanmamıştır? THK suistimalinin aynısı FITA’da da yaşanmış olabilir mi? (duyumlar var ama henüz bende belgesi yok)
Bu konuda soru yönelttiğim Temel Kotil Bey cevap vermedi. İlker Aycı Bey ise “benim zamanımdaki bir olay değil bu” diyerek geçiştirmenin yanı sıra “ben gelir gelmez o anlaşmayı iptal ettim” sözleri sizce neyi çağrıştırmış olabilir? İlker Aycı Bey FITA anlaşmasında ne yanlış gördü ki anlaşmayı iptal etti dersiniz?
Aslına bakacak olursanız, Temel Kotil’in FITA faturalarına neden imza atmadığını İlker Aycı beyin bilmesi gerekir diye düşünüyorum. Kol kırılır yen içinde kalır denmeyecek kadar önemli bir konu bu. Gördüğünüz gibi konumuz belden aşağı değil. Konumuz THY ve THK arasındaki ispatlı ve belgeli suiistimal. Koca koca adamlar nasıl da üçe beşe tenezzül etmişler değil mi? Utanmadan Sıkılmadan…
Aynı komisyoncu, THY’nin pilot yetiştirilmesi için anlaşma yaptığı ABD’de ‘Florida Institute of Technology’ (FITA) ya da gitmişti. Haber sitesini bırakıp bir ay civarında Florida’da ne işi olabilir diye düşünmüştüm. FITA’daki Türk Prof Korhan Oyman eski arkadaşımdır. Hatırlarsanız senelerdir aynı yerde yazdık. Her nedense Korhan Oyman da ortalarda yok. Aradığımda da ulaşamıyorum. İLGİNÇ…
Bu nedenle FITA konusunda çok kuvvetli şüphelerim var. Tabii ki orada bir suiistimal yapıldıysa (ki Temel Kotil THY’ye kesilen faturalarda suiistimali görüp İmzalamadan gittiği söyleniyor) bu anlaşma Amerikan doları bazında olmuştur. FITA ya şimdiye kadar giden yüzlerce veya daha fazla pilot adayını düşündüğümüzde karşımıza ne rakam çıkar bilemiyorum.
FITA ile ilgili belge veya bilgilere ulaştığımda tabii ki bunları da sizlerle paylaşacağımdan şüpheniz olmasın. Ancak, şirkette bu konuyu bilen ve belgelere erişebilen kişiler var ise ve bu belge ve bilgileri benimle paylaşmıyorlarsa, bu suiistimale onlar da ortak olmuş olur bilsinler istiyorum.
Nereden bakarsanız bakın ortalıkta haksız kazançlar ve pilot adaylarının yediği %15 lik kazık var.
Bu kişiler onu bunu tenkit edip ahlak dersi vermeye kalktıklarında size sunduğum bu belgeyi suratlarına vurmayı sakın ihmal etmeyin. (Aynı benim vurduğum gibi)
TEKNİK A.Ş’NİN SORUNLARI BİTMEK BİLMİYOR.
THY/Teknik bölümüne girdiğim 1975 yılından itibaren hangarlarda Mühendis-Teknisyen arasındaki çekememezliğin şimdilerde de aynen devam ettiğini gözlemliyorum.
THY Teknikteki çalışma hayatımın son senelerinde Müşteri Uçakları bölümüne önce başteknisyen sonra da şef olarak atanmıştım. O zamana kadar THY de müşteri uçaklarından elde edilecek gelir pek önemsemiyordu.
Bir gün THY Genel müdürü Tezcan Yaramancı hangarı gezerken bizim odaya uğramış ve benden siz burada ne iş yapıyorsunuz diyerek bilgilendirme istemişti. Tezcan beye hangi yabancı uçaklara ve hangi uçak tiplerine yönelik hizmet verdiğimizi ve bu hizmeti verdikten sonra ilgili yabancı şirketin müdürlerinden Work Order dediğimiz belgede harcadığımız adam-saat ve kullanılan araç gereç, varsa yedek parça gibi işlemleri faturaya yazar ve imza alırdık. Bu hizmet karşılığında bayağı iyi para kazanırdık diyebilirim.
Neyse… Tezcan beye bunları anlattığımda, “ya bırakın bu yabancı uçak hizmetini siz kendi filomuza bakın yeter” demiş ve beni şaşırtmıştı. Hâlbuki bu yaptığımız THY filosunun işlerini aksattırmaksızın yapılan ekstra bir çalışma idi. THY her yabancı ülkeye uçtuğunda uçakta teknisyen bulundurmazdı ki… THY’nin gittiği yerlerde bizim yaptığımız gibi onların da teknik ekipleri bize hizmet satardı. Sene sonunda bizim kestiğimiz faturalar ile yabancı ülkelerde THY ye kesilen faturalar ortaya konur ve eksi veya artı, bir şekilde mahsuplaşılırdı. Neyse Tezcan Bey sonunda yapılan işin ne olduğunu anlamış olmalı ki bizim bölümü kapattırmadı.
İşte o zamanlar benim şefliğini yaptığım bölüme bir bayan mühendis yolladılar. Bu bayan mühendise siz neden geldiniz dediğimde “yukarıdan yolladılar ve birlikte çalışacağız, benim odamı gösterir misin” deyince aramız açıldı. Neyse araya uçak bakım başkanımız girdi ve “bayan mühendis arkadaş orada ahkâm kesecekse ben yokum beni görevden alın” çıkışım işe yaradı ve ilgili kişi geldiği gibi gitti.
Bunları neden anlatıyorum? Mühendis-Teknisyen mantığına bakın diye…Bir teknisyenin makam sahibi olması o zamanki mühendis tayfasını nasıl da rahatsız etmiş.
Ben o zaman B737, A320 (THY’de henüz A320 yokken, müşterilerimiz A320 ile geliyor diye tip kursunu yurt dışında görmüştüm, THY’nin A320 tip kursuna sahip ilk teknisyeniyim diyebilirim) B707, B727, A310- DC-10, B767 kursunu (Amerikalılardan almıştım) B767 için ayrıca motor çalıştırma ve taxi yapma yetkisi de verilmişti)
Motor ve uçak tip kursumun yanı sıra lisanslı (yetkili) teknisyen olduğumdan, yukarıda yazdığım uçaklarda imza yetkiliydim. Bizim bölüme yollanan mühendis hanım ise sadece mühendisti. Ne yetkisi vardı? Ne de tip ve motor kursu… Yani bizim verdiğimiz hizmette işimize yaramazdı.
Şimdi dikkat edin. Bizim bölüme birlikte çalışacağız diyen bayan mühendis arkadaşın maaşı benden yüksekti. İşte bu tür saçmalıklar hala devam ediyor mu tam bilemiyorum. Bu nasıl aptalca bir sistem. Benim imza yetkim var. Deneyimim var. Uçak üzerinde çalışmışlığım var. Tip ve motor kurslarım var. Uçağın defterini uçabilir diye imzalayıp, kestiğim faturaya benim ismim ve lisans numaram yazılıyorken, bayan mühendis arkadaş ne iş yapacak ki bize faydalı olabilsin?
İşte bu saçma sapan mantıkla çok mücadele etmiş ve sadece lisanslı teknisyene yönelik %148 zam alınmasına ön ayak olmuştum. (Mühendis ve diğer destek birimleri %25 ekstra almıştı) THY yönetimine anlattığım konu buydu. Tabii ki bu zamdan sonra ara kapanmakla kalmadı ve lisanslı teknisyen lehine bayağı yukarılara çıkmıştı. OLMASI GEREKEN OLDUYDU. Şimdilerde denge nasıl bilemiyorum.
Teknik A.Ş uçak yapmıyor. Sadece uçakların bakım ve arızaları için çalışıyorlar. Uçak teknisyenlerinin uçuş görevlerine katılması, bazen de yatı seferlerinde bulunmalarının yanı sıra Yurt dışı tayinlere gidebilmeleri bazıları kıskandırıyor mu acaba?
Aslında bu konular sendikal konulara giriyor. Sendika, üyesi olan uçak teknisyenini tanıyacak ki onun farkını görebilsin? Burası tencere-tava fabrikası değil. Uçağın defterine atılan bir tek yanlış imzanın nelere mal olabileceğini bilebilselerdi zaten bu saçma sözleşmeye imza atamazlardı. Özçelik İş ilk defa girdiği havacılık sektörüne yabancı idi. (Bu saçmalıkta, Bay Hamdi zamanında yapılmış idi)
Özçelik İş ile ilgili zehir zemberek yazılarımı okudunuz. Özçelik iş in yönetimine demedik laf bırakmadım. Hatta Yunus Değirmenci’nin 740 BMW sini en çok tiye alanlardan biriyim. Haksız mıydım? Tabii ki Hayır.
Bir sendika başkanı, temsil ettiği işçilerin aidatlarıyla onların alım gücünün çok üstünde bir seviyedeki arabaya binerse yine aynı tepkilere maruz kalacaktır.
Benimle devamlı irtibatta olan bazı genç kardeşlerim, bu aralar Özçelik İş sendikasının yöneticilerinin işyerlerinde dolaştıklarını söylediler. Bana ilginç geldi. Şube yönetimi yetersiz miydi ki genel merkez yönetimi işyerlerinde dolaşsın? Madem bu fırsat yakalandı, genel merkez işyerlerinizde geziniyor, bu fırsattan faydalanmak ve Özçelik İş sendikasının temsil ettikleri en önemli iş kolu olan teknisyenliği benim anlattığım gibi onlara,anlayana kadar anlatmanız lazım.
Yakın gelecek için uçak firmaları pilotsuz uçuş yapılması için girişimlerde bulunuyor. Olur, veya olmaz…Bu bir süreç meselesi…Ancak net olarak benim ve sizin bildiğiniz bir gerçek var ki oda teknisyen hizmeti olmaksızın hiçbir zaman diliminde uçuş yapılamayacağıdır. Havada ki metal bir gövdeyi, uzaktan kumanda ile uçurabilirsiniz ama hiçbir zaman o metal gövdede oluşacak arıza veya bakımları uzaktan kumanda ile yaptıramazsınız. İŞTE TEKNİSYENLİK MESLEĞİNİN VAZGEÇİLMEZLİĞİ…
Teknik A.Ş’nin iştigal alanı olan uçak bakım ve arızaları iken ve havacılığın, “olmazsa olmazı” olan bu mesleği yapan kişilerin, THY ve Sendika yönetimleri tarafından doğru değerlendirilmediklerini düşünüyorum. Bu konuda bana bir fırsat verilirse hem THY üst yönetimini hem de sendika genel merkezine birlikte bilgilendirme yapabilirim. Çünkü THY’deki mevcut teknisyenler kendilerini ne sendikalarına nede işverenlerine bir türlü ifade edemiyorlar. THY’nin ne icra nede yönetim kurulu üyelerinin, Teknik A.Ş hangarlarında yapılan işlemlerle ilgili görsel bilgiye haiz olmadığını düşünüyorum.
Aslına bakacak olursanız benim yazılarım ve sizin devamlı haykırışlarınız olmasa Sendikanın üst yönetimi hangarları gezmezdi…
Henüz toplu iş sözleşmesi yokken sendika genel merkez yönetiminin oralarda gezinmesi yapılan yanlışı gördüklerini gösteriyor gibi… Onları yakalayın ve ne iş yaptığınızı bizzat gözlemlemelerini sağlayın.
Özçelik iş sendikası olarak, çalışanlara sorun, yöneticilere sorun, mühendise sorun. Memura sorun. … Kime isterseniz ona sorun. Sorun ki, uçak teknisyenini tanıyıp hakkı yenmeyecek bir sözleşme imzalayabilesiniz.