THY’DE ÇALIŞANLARIN ÜCRETLERİ ALTÜST OLDU

THY’de maalesef ücretler alt üst oldu. THY gibi çok farklı şirketlere ayrılmış olmasına rağmen farklı iş kollarında ve farklı sendikalar tarafından faaliyet gösteren bir şirket için maalesef bu doğal bir neticedir.
Aslına bakacak olursanız, THY’yi bölüp parçalayıp, farklı iş kollarına ayırdığınızda, çatı şirket olan THY’nin ve tüm iştiraklerde çalışan emekçilerinin iş barışı açısından geldiği bu durum kaçınılmazdı.
Sonuçta farklı farklı iş kollarında çalışanların hepsi THY’nin ana çatısı altında birleşmesine rağmen alınan ücretler ve sağlanan sosyal haklar birbirinden çok farklı olunca iş barışı zedeleniyor.
Örnek olarak; THY’nin uçuş işletme birimi ile en büyük iştiraki olan Teknik A.Ş’yi mercek altına yatırdığımızda ki görünen manzaraya bir bakalım…
THY’nin vitrini şüphesiz uçuş işletmedir. Bu birimdeki çalışanların çoğu pilot ve kabin memurlarından oluşmakta. Sokağa çıktığınızda ve nerede çalışıyorsunuz diye sorulara muhatap olduğunuzda tüm THY çatısı altında çalışanlar gururla THY’de derler. Çünkü THY çok eski ve sevilen bir marka olup Türkiye’yi tüm dünyaya bağlayan bir köprüdür. Sokaktaki vatandaş, THY’yi sadece bir havayolu olarak gördüğünden size ilk yönelttiği soru, erkekseniz Pilot musunuz, kadın iseniz hostes misiniz olacaktır.
Bu nedenle THY’yi istediğiniz kadar bölüp farklı farklı iş kollarında faaliyet gösteren bir şirket haline getirin bu gerçek değişmez.
Konumuz, THY çatı şirketinin eski konumu ile şimdi geldiği konumu eleştirmek değildir.  
Konumuz, THY ana çatısı altında çalışanların, aynı çatı altında farklı muamele görmeleri ve gerek maddi gerekse sosyal getiriler bakımından birbirinden gittikçe uzaklaşmasının önüne geçmektir. Bu konuda tek bir örnek vermek sanırım yeterli olur.  Bir ailede, ana ve babalar, çocukları arasında farklılık yaratır ve birine sağladığını diğerine sağlamadığında o ailede huzur olur mu? Bu yanlışı yaptığınızda, yani çocuklarınız arasında farklılıklar yarattığınızda görülen manzara, ana babaya küsmüş çocukların yanı sıra birbirine düşmüş kardeşler olacaktır.
THY’yi ana ve babanın yerine, çalışanlara da çocukları olarak baktığınızda gördüğünüz manzara aynen bu şekildedir.
Şimdi bırakalım ana babayı ve çocuklara yönelelim.
Ailenin adı THY. Büyük çocukları ise uçuş işletme ve Teknik A.Ş ‘dir.  İşte THY’nin en büyük yanlışı ve iş barışını bozan davranışı, birbirine et ve kemik olarak bağlı olan bu ikiliyi birbirinden ayırmak ve farklı görmek olmuştur.
Bu ikili, taşımacılık iş kolunda çalışmasına rağmen, bir aklı evvel kişi zamanında farklı iş kollarında temsil edilir hale getirilmişti. Bu aklı evvel yöneticinin, bilinçli yapılmış bu yanlışı neden yaptığını eski yazılarımı takip edenler bilirler. İşte THY çalışanlarını birbirinden uzaklaştıran ve iş barışını bozan bu hamlenin getirdiği sorunlardan bahsedelim.
THY ailesinin çatısındaki bu iki şirketi verimlilik açısından birbirinden ayırabilirsiniz. Farklı iş modelleri içine koyabilirsiniz. Ancak burada çalışanların özlük haklarından ve THY kimliğinden uzaklaştırmanız mümkün olmayacağı  için. bu ikiliye, farklı sendikalar eşliğinde iş barışı sağlayamazsınız.
THY tepe şirketinin ana faaliyet alanı taşımacılık olduğuna ve pilot ve kabin memurları ile paralel çalışan ve lisanslı yetkili bir zümreyi metal iş koluna sokmayacaktınız. Bunlar uçaklarla ilgili eğitim almışlardı tava ve tencere üzerine değil.
Ben yaptım oldu mantığında yaptığınız bu yanlış THY’ye yapılan en büyük kötülük olmuş olduğundan bilhassa çalışanlar tarafından bu aklı evvel kişi hala lanetle anılmaktadır. THY düşmanı bu zavallı kişilik şu aralar inşaat işleri ile uğraşıyormuş. Allah korusun diyorum.
Yukarıdaki görüşlerimi belirtmeden ana konuya girmek olmazdı. Şimdi konumuza gelelim;
Bildiğiniz gibi Teknik A.Ş’nin toplu iş sözleşmesi bitti. Şimdi THY’nin ki başlıyor. İnanıyorum ki THY’nin sözleşmesi en kötü şartlarda da imzalansa bile Çelik-İş’in şimdiye kadar görülmemiş ve görülmesi mümkün olmayan sözleşme rezaleti yaşanmayacaktır.  
Geçtiğimiz hafta sonu siz değerli AirlineHaber okurlarına AKP’nin yeni gelir vergisi ile ilgili bir taslak çalışması içinde olduğunun haberini ilk biz verdik. Sonra tabii ki bizim haberimiz farklı mecralarda, yayınlandı ve ilgili vergi kanun taslağının,tam olarak ne getirip ne götüreceği, tam olarak anlaşılamadan yorumlandı.  Henüz taslak halinde olan bu vergi mevzuatını hesaplayıp size döneceğiz.
Sevgili okurlarımız;
AKP tarafından düzenlenen bu tasarı henüz kanunlaşmış değil. Bana göre birçok eksiklikler var ve bunları hem yazarak hem de youtube kanalından sesli olarak sizlere anlattım. Bu tasarı kanunlaşırsa, Gelir vergisi kanununda yapılan ikinci değişiklik olacaktır. İlk değişikliği UTED in açmış olduğu ve kazandığı geriye dönük alınan beş senelik tazminat ödemeleri sonrasında yapmışlardı. Bu değişiklik ile tekniğin önünü kesmişlerdi. 
Yeni değişlik isteği yapılırken, dernek ve sendikaların konuyu yakından izleyip, bilhassa uçak teknisyeninin isminin ( eski kanunda makinist diye geçerdi) o bölüme konması gerekir. Pilot-Kabin Memuru-Dispeç, Load Master ve Uçak Teknisyeni olarak da ilgili bölümde yer almak bence şart.
En azından, konu hazır masaya yatmışken ve 193 sayılı vergi kanunun 29 maddesi üzerinde değişiklikler yapılırken devreye girmemek büyük hata olur. Bildiğiniz üzere biz UTED olarak o maddeye itiraz edip maliye bakanlığına karşı dava açılıp en fazla tazminat alan grup olmuştuk.  Şimdi ise o madde tam kucağa gelmiş durumda. İstense bile bu şans yakalanamazdı.
UTED yönetimi ve Çelik İş yönetimi birlikte konuya müdahil olmalıdırlar. Bu konuda devreye girmek isteyip, yol ve yordam konusunda yardım istenirse ben buradayım. Bu maddenin nasıl,neden ve ne zaman çıktığını,daha doğrusu geçmişini bildiğim konusunda sanırım kimsenin kuşkusu yoktur.
Bu arada, ilk defa Airlinehaber sayfalarında okuduğunuz https://www.airlinehaber.com/ucak-teknisyenleri-ve-diger-lisansli-calisanlarin-dikkatine/ ) bu haberde görüleceği üzere pilot ve kabin memurlarının aylık getirilerinin tümünün sadece %70 inin vergiden muaf tutulacağı yazılmıştı.
Uçuş işletmenin mevcut durumda ne kadar vergi verdiği tam net olmadığından (hafta sonu irdeleyemedim) Bu yeni taslağın ne getirip veya ne götüreceğini yazmamıştım. Çünkü bu tür haberlerde olası yanlış görüşler ve duyum üzerine sipariş makaleler, güveni sarsar diye düşünenlerdenim. En kısa zamanda, mevcut durum ile taslakta yapılmak istenen arasında artı ve eksileri irdeleyip NET olarak yazacağım.  
 Tabii ki bu istek, çalışanların vergi vermemesi gerektiği anlamına gelmez.  Sadece ülkemizde yaşanan ve zamanla yine yaşanabileceğini tahmin ettiğim vergi dalgalanmalarına yönelik bir tedbirdir. 
Toplu iş sözleşmelerinde maaş skalaları yapılırken,bu çalışmadaki rakamlar tüm çalışanların net ücreti üzerinden yapılmalıdır.
Bunun avantajı, kişilerin toplu iş sözleşmesini kapsayan 3 sene müddetince, yok vergi dilimim arttı yok azaldı diye ikide bir maaşlarında ki oynamalardan etkilenmeden hep aynı maaşı almalarının sağlanması mümkündür.
Bugünkü sistem de, senenin yarısına gelindiğinde, vergi dilimi nedeniyle maaşlar düşmektedir.
Özel şirketlere baktığımızda çalışanlar o ay ne kadar maaş alacağını net olarak bilmekte ve net maaş üzerinden değerlendirilmektedirler.
Örneğin; bir kaptan ilk toplu iş sözleşmesinde ne kadar NET ücret alacaksa o ücreti toplu iş sözleşmesinin biteceği güne kadar sabitlenmelidir. Aynı sistem tüm çalışanlarda da yapılabilir. İşte o zaman yok kanun değişikliği olmuş yok vergiler artacakmış veya eksilecekmiş diye hiçbir çalışan kafasını yormaz diye düşünüyorum
THY Üst yönetimi, bu fikre ne der onu bilemem ama bence son derece mantıklı bir istektir. 
KISACA, THY’DE VE TEKNİK A.Ş’DE BİR ŞEKİLDE(!) SEÇTİRTİLMİŞ MALUM SENDİKALARIN, KENDİLERİNİ BİR AN BAĞIMSIZ HİSSEDİP, BRÜT ÜCRET ÜZERİNDEN DEĞİL NET ÜCRET ÜZERİNDEN SÖZLEŞME İSTEĞİ YAPMALARI VE BU İSTEĞİ SAVUNMALARI GEREKİR. 

Exit mobile version