Değerli okurlarımız;
THY’de Sayın İlker Aycı beyin istifası ile yeni bir dönem başladı. Hatırlarsanız, geçen hafta “her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır” atasözümüzü, Sayın Bolat’ın yönetim anlayışı ile İlker Aycı beyin yönetim anlayışının farklı olabileceğini belirtmek için kullanmıştım. Evet, Sayın Bolat’ın yönetim anlayışının İlker Aycı’dan farklı olduğu ortaya çıkmaya başladı.
Sayın Bolat göreve başlar başlamaz ilk sözü, alacağımız kararlarda temel yaklaşımımız, istişare ile adalet anlayışı içerisinde atamalarda performans, ehliyet ve liyakat esaslı olacaktır dedi. Bu sözlere kimsenin lafı bile olamaz.
Bir yönetim ve icra kurulu başkanı, belirttiği ve sıklıkla tekrarladığı bu sözler ile THY ve ortaklıklarını yönetmeye başladı.
Geçen hafta yayınladığı bildirideki atamalara baktığımda, daha önce yanlış beyanlar veya bilgiler ile 211 kişinin iş akdinin feshedildiği dönemde işten çıkartılan Mehmet Kerem Kızıltunc’un Genel Müdür (Kurumsal Gelişim ve BT) yardımcısı olarak atandığını okuyunca şaşırdım ve mutlu oldum. Zira bu arkadaşımız 211 adı altında ki, bana göre fiyasko uygulama ile işten çıkartılan 211 kişiden biriydi. Kendisini tanımam ama Sayın Bolat’ın belirttiği kriterlere uyduğu söyleniyor.
Şimdi bakalım bu 211 THY çalışanı, bundan 5 yıl kadar önce, 24 Temmuz 2016 tarihinde nasıl işten çıkartıldı? THY bu işten çıkartmalardaki neden olarak, “ağır ekonomik kriz ve idari sebeplerden” dolayı iş akitlerinin sonlandığını çalışanlara tebliğ etti. Ancak, THY resmi sayfasından yayınladığı basın açıklamasında, bu kişilerin arasında FETÖ’ye müzahir kişilerin olduğu söylendi. Bu basın açıklaması daha sonra THY resmi sitesinden kaldırıldı.
İşten çıkartılan kişiler mahkemeye başvurduğunda, mahkemenin THY’den bunların arasında kimlerin FETÖ’ye müzahir sorusuna karşılık, “FETÖ’ye müzahir olan kimsenin olmadığı” cevabı THY tarafından verildi. Bu beyanla beraber işten çıkartılan 211 kişi mahkemeden işe iade kararı aldıklarının yanı sıra, açmış oldukları manevi tazminat davalarını de tek tek kazanmaya başladı.
Peki, THY’nin işten çıkardığı bu kişiler nasıl seçildi?
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan kamu şirketlerine bir yazı yollayarak “sizdeki FETÖ sempatizanı kim varsa işten çıkartın” talimatı gereği herkes tutuştu. THY her ne kadar özel şirketim dese de, aslında kamu şirketi gibi yönetiliyor. Varlık Fonuna bağlı özel şirket mi olur…
Cumhurbaşkanlığından acil kodu ile yollanan bu istekten sonra THY yönetim kurulunun eli ayağı dolaştı. Çünkü acil kodlu yazı kendilerine de gelmişti. THY yönetimi tüm birimlere yazı yollayarak, kendi içlerindeki FETÖ sempatizanı varsa, acilen bildirilmesini istedi.
İşte dananın kuyruğu o zaman koptu… Her birimin, kendi içindeki çalışanları mercek altına alıp değerlendirmesi gerekirken, fırsat bu fırsat diyerek sevmedikleri, keyfi kararlarına uymadığını düşündükleri kişileri, her an kendine rakip olabilecek yardımcılarını, kısaca sevmediklerini yazarak insan kaynaklarına yolladı.
Onlarca, yüzlerce yerden toplanan bu bilgilere göre alelacele işten çıkartmalar başladı. Kısaca kurunun yanında yaşta yandı. Yalan, yanlış, vicdansızca bir değerlendirme yapıldı. Müdür altındaki müdür yardımcısını, müdür yardımcısı altındaki şefleri, şefler ise altındaki sevmedikleri çalışanları yazmıştı
Böylece, hiçbir zaman hesabını veremeyecekleri, altından kalkamayacakları vicdansız bir süreci uygulamaya koydular. Bugün, bu vicdansız uygulamayı yapanlar pişmanlar mı acaba?
Sayın Bolat’a çok iş düşüyor. 211 ile ilgili kapıyı, kendi kriterlerine uygun Mehmet Kerem Kızıltunc’u işe aldı. Kısaca vicdansız uygulamayı düzeltecek kapı ilk defa aralandı.
THY’nin insan kaynakları bölümünün, şirketin alt kademelerinden istediği ve alt kademelerin söylediği yalan dolan beyanlara istinaden işten çıkartılan 211 in 210 u halâ aynı sorunu yaşıyor.
THY’nin mecbur kalıp uydurduğu FETÖ’ ye müzahir olma yalanı ile neler yaşandı neler. Evini semtini terk edenler, komsusu ile ilişkisi bozulanlar, çevrelerinde bu yalan duyulduğunda sokağa çıkamaz olanlar. Bunun gibi ne acılar yaşandı neler… Bunu anlayabilmeniz için empati yapmanız lazım.
Bundan sonra ne yapılmalı?
Aslında çok basit. Yapılması gereken yanlış yapılmış bir uygulamadan dönülmesi ve hakkın iadesinden başkası değil.
Yapılan vahim hatanın insanların hayatlarında yarattığı tahribatı tamir etmek mümkün değil ama Sayın Bolat’ın yerinde ben olsam, bu 210 kişiye üç tane seçenek sunarım ve hem THY gibi bir kurumun hala bu ülkenin onurlu bir kurumu olduğunu tescil eder, hem hukukun gereğini yerine getirir hem de itibar iadesi yapılarak THY adına özür dilenmiş olur.
- FETÖ damgası vurularak ortaklık tarafından haklarında şaibe oluşturulmuş bu insanlara itibarlarının iade edilmesi. Bunun yapılmasının birçok yolu vardır. Bu yollardan bir veya birkaçı seçilebilir ama en önemlisi bunun beyan ediliyor olmasıdır. İşten atılan kişilerin İş başvurusu yaptıkları şirketlerin çoğu maalesef hukuken kazanılmış olan mahkeme kararlarını değil THY tarafından iş akdi fesih gerekçesini önemsemektedir. Bu durumun ortadan kaldırılması yine THY tarafından yapılmalıdır. Bu nedenle vereceğiniz İade-i itibar, onların aileleri ve içerisinde yaşadıkları toplumun algısını değiştirilebilmesi için çok önemlidir.
- İşten ayırma sürecinde emekliliğini hak etmiş olanlar THY insan kaynaklarından emekliliklerinin işleme konulmasını istediler ancak nedendir bilinmez ortaklık bunu da kabul etmemişti ve FETÖ algısı yaratılarak bir bakıma bu personeli bir kere daha cezalandırmıştı. Şimdiye kadar emekliliği hak edenlerin sayısı da eklenerek, şartları tutan personelin ortaklıktan emekli edilmesi hem personelin ellerinden haksız yere alınan haklarının iadesini sağlayacak hem de en azından kuruma ettikleri hizmetlerinin karşılığını almalarını sağlayacaktır.
- En başında yapılması gereken ise bu personelin haklarının iade edilerek tekrar işe alınmalarıdır.
Bunlar yapılsa bile o dönemde ve sonraki dönemlerde çeşitli gerekçelerle THY’nden haksız yere türlü uyduruk gerekçelerle işten çıkarılan personelin aileleriyle beraber yaşadıklarını telafi etmeyecek ama ülkemizin bayrak uçuran kurumunda, halen adil ve adaletli birilerinin olabileceğini topluma göstermesi açısından önemli olacaktır.
NOT/ Airlinehaber olarak bizler haksız yere atılan çalışanların yanında mücadele ederken, malum site “THY’deki ŞAKİRTLER gitmeli” başlıklı köşe yazısı yazmış (https://www.airporthaber.com/kose-yazilari/thydeki-sakirtler-gitmeli.html) ve adeta yangına körük ile gitmişti.
ŞAKİRT’in sözlük anlamı (Gülen cemaatine mensup olanların birbirlerine hitabı olarak gösterilmiş) THY’de şakirtlerin olduğunu, 1975 yılından beri THY’de çalışmış biri olarak, bilmiyordum.
Malum sitenin başındaki kişi, THY’deki şakirtleri biliyor veya tanıyorsa, sözlük anlamına göre mantıken onun da şakirt olması gerekiyor. Çünkü yine İnternet ortamında araştırdığınızda, şakirtlerin birbirlerine “şakirt” diye hitap ettiklerini yazdığını görebilirsiniz.
THY, bu şakirt (FETÖ’cu) şeklinde yaftalanan kişileri akladı ve sadece “ağır ekonomik kriz ve buna bağlı idari sebepler olarak” iş akdinin feshi olarak mahkemeye bildirimde bulundu. Mahkemelerimiz de bunların şakirt olmadıklarını onayladı ve “ağır ekonomik kriz ve buna bağlı idari sebepleri” geçerli sebep olarak kabul edilmeyip, ise iadelerine karar verdi.
Bu nedenle, benim hiç rastlamadığım bu şakirtleri tanıyıp bunlar gitmeli diye başlık atan bu arkadasın bu kişileri isim, isim tekrar vermesi ülkemiz menfaatinedir. Çünkü yine linkini verdiğim yazıda okuyacağınız üzere, “THY’de cemaatin her istemini yerine getirenleri, cemaatin isteklerini geri çevirenleri de sorgusuz sualsiz kapı dışarı edenleri de biliyoruz.” Diyerek bu kişileri tanıdığını ima eden bu malum kişi, bildiğini iddia ettiği şakirtleri saklamamalı ve derhal THY’ye bildirmelidir. Aksi takdirde ilgili kişiyi MÜFTERİ olarak ilan eder ve bundan sonra kendisi için kullandığım malum kişi kelimesini değil müfteri ismini kullanırım.
Sayın okurlarım; Ben kimseyi yargısız itham etmem. Malum site yazarları gibi Hamdi Topçu’nun döneminde kiralık THY araçlarının plakaları FG idi diyerek FETÖ suçlaması yapan ben değilim. 2013 17/25 FETÖ operasyonundan sonra THY’nin 300 Milyon doları BANK ASYA’ da tutan kimdi diyende ben değilim…
Ayrıca; THY’de Bay Hamdi döneminde 305 çalışanın, o zaman ki sendikanın gazına gelip grev başladı diyerek sokağa döküp atılmalarına sebep olmadığım gibi, eyleme katılan çalışanların fotoğraflarını Bay Hamdi’ye verip atılmalarını kolaylaştıran da ben değilim.
O sokağa dökülen THY çalışanları yaptıkları eylemin yasak olduğunu bilmiyorlardı. Kısaca kasıtlı yanlış bilgilendirmeler ile bu kişiler sokağa dökülmüştü. Bu nedenle eylem yasağını bilmeden grev kararı alınmış gibi sendikalarına destek olmak için sokağa dökülen 305 çalışanın günahını alanların ve bu kişilerin fotoğraflarını yönetime (Bay Hamdi dönemi) servis edenler suçlanacağına, günahsız kişiler işten atıldılar. Bu nedenle işten atılan bu 305 kişi de o zamanki sendika yönetimi ve yanlış yönlendirmeleri nedenli, hareket ettiklerinden bana göre suçsuzlar. İlla ki suçlu arıyorsanız, sendikanın eylem günü akşamı Bay Hamdi’nin yanında hangi gazeteci bozuntusunun kim olduğunu öğrenmeye çalışın.
Neyse sadede gelelim…
Sayın THY yönetimi; İşte size 211 ve 305 gerçeği…
Bu konuyu, bildiğiniz üzere THY genel kurulunda da dile getirmiştim. Kararı ben değil siz vereceksiniz. Ben sadece gerçekleri yazarım… İcraat tabii ki THY Yönetim ve icra kurulunun…