THY YÖNETİMİNE AÇIK MEKTUP- FAZIL BEY ÖZÜR DİLEMELİ- THY SENDİKA AŞ Mİ KURUYOR- HAKSIZ YERE ATILANLAR MUTLAKA GERİ DÖNMELİ

Değerli okurlarım;
Şimdi arkanıza iyice yaslanın elinize çayınızı veya kahvenizi alarak yavaş yavaş yazının tümünü okumaya ve satır aralarında yatan taşlamalara dikkat edin. Bende THY /Teknik A.Ş nin içinden gelme birisi olduğumdan,yaşanmışları hissederek görüşlerimi ifade etme şansını buluyorum.  Tabii ki,son günlerde yaşananlara kayıtsız kalmam söz konusu olamaz dı. Bu yazımdaki tezim kolay anlaşılsın diye geçmişte yaşananlara da atıfta bulunuyorum.  İşten atılmaların başladığı gün  alelacele kaleme aldığım (  https://www.airlinehaber.com/at-ahira-kadar-kovalanir-thydeki-isveren-ve-calisanlar-arasindaki-iletisim-eksikligi/)yazımın bir devamı niteliğindedir. Bu haftaki yazımda THY yönetimi var.
Sayın Yönetim;
Bakın Sayın yönetim diyorum. Çünkü siz Türkiye’nin en büyük markası olan THY’yi temsil ediyorsunuz. Bir şekilde THY’de yönetici olabilmeyi başarmış kişilersiniz. Siyasilerin elini üstünden hiç ayırmadığı, dünya çapında bir şirkete sınavsız giriş yapabilmeyi becermiş insanlarsınız. Şüphesiz, sizleri dışlamak için bu satırları yazmıyorum. Çünkü sadece siz değil, tüm kamu veya kamu iktisadi teşekkül şirketlerinde bu sistem geçerli.
Sakın ola ki THY özel şirket demeyin. Çünkü THY’nin özel şirket statüsüne neden ve nasıl geçtiğini size tekrar tekrar anlatacak değilim. Bu konuyu benden daha iyi biliyorsunuz.  İşinize geldiğinde devlet, işinize gelmediğinde özel şirketim diyebilen şirket oldunuz. Eliniz çok rahatladı. Kısaca, devlet şirketi ayrıcalığını, özel şirket adı altında sürdürebiliyorsunuz. Ne Mutlu Sizlere…
Çalışanlar açısından baktığımda fark eden bir durum yok. Kamu şirketi de olsa aynı, özel şirkette olsa aynı. Emeğini ve bilgisini kiralayan kişiler için yönetimin nasıl şekillendiği ve kimin,kimin adamı olduğu sorgulanmaz.Çalışanlar sadece işine yoğunlaşır ve maaş gününü bekler. Onun için işi ve evine götüreceği ekmek önemlidir.
İşveren kadrosunun hangi kriterler eşliğinde göreve geldiğini bilemeyen çalışanlar, kendilerini işverene karşı savunacak sendikasını bile seçmekten ve eleştirmekten aciz bırakılıyor. İşveren vekillerinin nasıl göreve geldiği ,çalışan kesimi nasıl ilgilendirmiyorsa, çalışanların oyları ile göreve getirilen sendika  yönetimi ile çalışanlar arasındaki tartışma da sizleri ilgilendirmemelidir. 
SAYIN İŞVEREN VEKİLLERİ;
Özçelik İş sendikasının THY Teknik’e nasıl giriş yaptığını biliyorsunuz. Bay Hamdi, zorlama yöntemleriyle bu geçişi neden yaptırdı dersiniz? Bu konuda birçok senaryo üretebilmek mümkün. Belki de siyasi telkinlerle o hak etmediği makama gelinmiş ve yine siyasi telkinlerle Özçelik İş’in Teknik AŞ’nin yetkili sendikası olmasında etken olunmuştur (detay bilgi çok. Siz Sayın yönetim bu gelişmelerin nedenlerinin hepsini bildiğinizden, tereciye tere satmaya çalışmayacağım)  
Kısaca Teknik A.Ş sizlere havacılık dışında faaliyet yapan sıradan bir  fabrikaymış gibi teslim edildi. 
İlker Aycı önderliğinde göreve geldiğinizde, kucağınızda bölüp parçalanmış bir şirket buldunuz. Havacılığın olmazsa olmazı olan “UÇAK-TEKNİSYEN-PİLOT” üçgeninin bir bacağı, uzmanlık konusu  başka olan ve havacılıkla uzaktan yakından alakası olmayan  yeni iş kolundaki sendikaya teslim edildiğinde, üçgen bozuldu ve uçuş işletme ile teknisyenler arasına duvar örülmüş oldu.
Kimse unutmasın ki, yolcuların ve uçuş ekiplerinin, hatta siz yönetim kadrosunun uçuş güvenliği uçak teknisyenine emanettir.
Neden mi?
Pilot arkadaşımız uçağa bakım yapamaz, bakım sırasında göremez. Ancak bineceği uçağı körükte görür, walkaround check yapar ve uçar. Çünkü onun işi bakımlı ve sorun çıkarmayacak bir uçakla yolcularını ve kendini sağ salim gideceği yere götürmektir.
Sayın Yönetim; Siz işte bu bacağa istemeden de olsa zarar veriyorsunuz. Teknik A.Ş de hangi yönetici uçağı teknisyenden daha iyi tanır ve hangi yönetici “bu uçak uçuşa elverişlidir” diye imza atmaya yetkilidir?  Hiçbirisi…
Başhekimin pratisyen doktor olduğu bir hastanede uzman doktorların çalışması gibi bir durum söz konusu. 
Kusura bakmayın ama öğrenmeniz gereken bazı önemli hususlara dikkatinizi çekmek zorundayım.Aksi takdirde kendimi affedemem.
Bu işler kanun olarak kabul edilen kurallara bağlıdır. Hem SHGM ve hem de EASA kuralları (Yönetmelikler, Talimatlar) onların tepesinde sürekli Demokles’in kılıcı gibi sallanır. Yani uçak bakım işleri, yöneticilerin emirleri ile değil, bu kurallara bağlı kalınarak özenle yapılmak zorunda.
Bunları ve Uçak Bakım Teknisyeni Lisansının (AML) ne olduğunu bilmeyen birisinin Teknikte asla yönetici olmaması gerekir. Ancak bu konuları THY üst yönetimi bilmeyebilir. 
Bu teknisyenlerin çoğu 4 senelik üniversite mezunu olup ingilizce bilmekte. Kayseri veya Kocaeli üniversitelerinin uçak bakım mezunları. Bir defa Kayseri iki defa da  kocaeli üniversitesinde uçak bakımı ile ilgili sunumlar yaptım. O okullardan mezun bir çok kişi beni tanır ama ben onları çalışırken hiç göremedim. Kısaca bu gençleri sakın ola ki sıradan işçi olarak görmeyin. Mühendislerden hiç aşağı kalır yanları olmadığı gibi birde lisans ayrıcalıkları var.
Yönetici olmaya niyeti olanlar önce aylarca sürecek bu kuralların eğitimini almalıdır. Zamanında bir THY pilotunun “teknisyene olan güvenimi anlamanız için abartarak söylüyorum ki, “Bir kanadı olmayan bir uçağın Tech Log’unda lisanslı teknisyenin “uçabilir” imzasını görünce ben o uçağı alır ve uçururum dediğini dün gibi hatırlıyorum.
Hemen aaa, ooo demeyin, elbette kanadı olmayan, NO-GO uçağı ne bir teknisyen sefere verir, ne de bir pilot uçurmaya kalkar.  Zira, Part-66 lisansı ve yetki “ver” demekle alınmıyor.  Pilotun söylediği abartı örnek, tekniğe yönelik güveni anlatabilmek için pilot tarafından kullanılmıştı     
30 yıllık meslek hayatımda sizlerin  “atın gitsin” dediği arkadaşlarla beraber çalıştım. Onların haleti ruhiye sini çok iyi bilirim. Bizim zamanımızdaki eski uçakların havadan dönme sayısına baktıktan sonra bir de günümüzün en modern uçaklarının havadan arıza nedenli geri döndüğü sayıya bakın.
Ayrıca uçak havadan neden döner diye tüm olasılıkları düşünün. Yine anlayamadıysanız size bu konuda brifing verebilirim.  O iş tulumlu, yağlı, paslı dolaşan uçak teknisyenlerini sakın ola ki hafife almayın, bunun bedelini sadece siz değil, şirket ve ülkemiz olarak birlikte öderiz.
ŞİMDİ DE GELELİM SENDİKAL FAALİYETE…
Teknik A.Ş çalışanlarının özgür iradeleri ile sendika seçme hakkı vardır.  Dünyanın her yerinde sendikal faaliyetler sürdürülür. Bizim ülkemizdeki sendika-işveren ilişkileri, devamlı güncellenen yasalarımızla yıpratılmış ve tabela sendikalarına teslim edilmiştir. Bizim ülkemizde çalışanların grev hakkı bile yokken, Avrupa ve Amerika’daki havayollarında günlük ve hatta saatlik grevler yapılmakta olduğunu biliyorsunuzdur.
Bu yabancı ülkelerin,çalışanların ikide bir kazan kaldırmasına neden müsaade ettiğini bir düşünün bakalım. 
Siz, bırakın eylem yapmak, iş yavaşlatmak, grev yapmak gibi çalışanların başvurabileceği yöntemleri yasaklatmış olmanın yanı sıra, kendi sendikaları ile mücadelelerinde bile, sınırlarınızı aşıyor, taraf tutuyorsunuz. 
Tekrar hatırlatayım SİZ İŞVERENİ TEMSİL EDİYORSUNUZ,SENDİKA İSE ÇALIŞANLARI…
Maaşını, mesaisini, yolluğunu, aracını, binasını, çalıştığı ortamı, sendikasına sunan çalışanlardır. Yani sendikaların patronları onların üyeleridir. Bu ikilinin arasında zaman zaman anlaşmazlık çıkabilir. Nede olsa patron-işçi ilişkisi diyebiliriz. Üye, sendikasına aidatını kendini temsil etmesi için veriyor. Kendisinin iyi temsil edilmediğini gören çalışan, mutlaka bir şekilde tepkisini ona koyacaktır. 
Siz Sayın yöneticiler; Bu gerçekleri bilmenize rağmen neden taraf oluyorsunuz. Beklentiniz nedir? İşverene yönelik hiçbir eylem veya kötü söz söylenmemesine rağmen neden bu ARACI KURUM tarzı çalışan sendika yönetimini destekliyorsunuzBu sizin mücadeleniz değil ki…
Üye olmak kadar istifa etmekte yasalarımızda var. Kimseyi zorla üye yapamaz veya üye olanı da üyelikten düşüremezsiniz.
Günümüzdeki sendikacılığı görüyorsunuz. Çalışanların değil işverenin sendikası gibi faaliyet gösteriyorlar. Madem onlar işveren sendikası gibi çalışıyorlar, o zaman çalışanlardan alınan aidatları da ödemeliler.
Şimdi diyeceksiniz ki; Olur mu Sefa Bey;  Bakın üyeleri ile sendika yönetimin arası açıldığında görevimiz olmasa da, yasalar müsaade etmese de, kendimizi riske atıyor ve sendikayı savunuyoruz. Sendikayı rahatsız edenlerin işten atılmalarını sağlıyoruz diyorsanız inanın ki, günümüzün gerçeklerini haykırdığınız için sizleri kutlarım. En azından doğruları söylemiş olursunuz.
Şimdi aman Sefa Bey sen kutlasan ne olur ki? Bizi bu mevkilere getirenler kutlasın ki daha iyi yerlere gelebilelim diye düşünüyorsanız. Allah sizi bildiği gibi yapsın…
Veya içinizden; saçmalamayın Sefa bey biz sendika tarafından yönetilmiyoruz diyorsanız işte orda durun der ve çalışanlarla sendikanın arasındaki sürtüşmeye neden müdahil oluyorsunuz derim. Her durumda sizi susturabilirim. 
BAKIN SİZE YAŞANMIŞ BİR ÖRNEK DAHA VEREYİM
Atilay Ayçin in başkanı olduğu HAVA-İŞ sendikası ile UTED yönetimi, istediğimiz haklar TİS taslağına girmedi diye birbirimize girmiştik.   Ben UTED başkanı olarak HAVA-İŞ e çalışanlar sizin de üyeniz bizim de… Gelin onların arasında birlikte tartışalım diyerek hodri meydan çekmiştik.
Hava-İş bu hodri meydanı gördü ve hangara tam yönetim kadrosu ile geldi. Ben ise sadece yanımda yönetim kurulu üyemiz Cahit Yurtseven olarak onları odamıza buyur ettik. Her sorunu tartıştık. Bizim ne istediğimiz ve onların ne yapmak istedikleri hepsi masaya döküldü. Bağırdık, çağırdık ve sonunda toplantı bitti. Çalışanlar neyin ne olduğuna bizzat şahit oldu.
Hangarda yüzlerce kişi bir odaya tıkılmış vaziyette tartışma yapılırken işveren ne yaptı? Hiç… İnanın ki önemsemediler bile... Çünkü kendileri ile ilgili bir konu yoktu.
Sonuçta üyeler de konuştu ve nerede yanlış yapıldığı anlaşıldı ve o toplu iş sözleşmesinde bizim sorunumuz halledildi.
THY işvereni o zamanda vardı.  Neden karışmadılar?  Çünkü yasalara inanırlardı. Hiç unutmam uçak bakım başkanımız, şimdi ismini hatırlayamadım, bana demişti ki, “Ne oldu Sefa Bey aile kavganız bitti mi?” İşte bu Aile kavramı sizin işin içinde olmamanız gerektiğini ne kadarda güzel özetliyor değil mi? Onlarda yönetici idi sizlerde…
Haklıydı o tartışma bir aile kavgasıydı. Sendikadan istifa etmek o zaman da konuşuldu. İnanın ki işverenin hiç umurunda değildi. Şimdi ne oldu da işveren araya girip çalışandan değil sendikadan yana oluyor.  İLGİNÇ değil mi? 
Sayın Aycı;
Sizin teknikteki çalışanları sevdiğinizi biliyorum. İnanın ki onlarda sizi seviyor. Aslına bakacak olursanız Cem Kozlu dahil  çalışanlarla dialog kurabilen nadir Yönetim kurulu başkanlarından birisiniz
Yorumlara bakın size bir kişi bile hakaret etmemiş. Neden mi? Çünkü onlar adına bizzat sizden istediğim hiçbir şeye hayır demediniz.  İşverenin 1500 TL brüt olarak verdiği imza parasını sendika kabul edip imzalamışken, size THY genel kurulunda bu haksızlığı dile getirip, tekniğe üvey evlat muamelesi yapmayın , THY çalışanlarına 5000 TL verirken Tekniğe 1500 yanlış olmuş dediğimde, Tamam, Sefa Bey ilgileneceğim diyerek 1500 ü, 5000 Brüt olacak şekilde ilave ettirmiştiniz. Sendika bunları sizden talep etmiş miydi?  Tabii ki Hayır
Ayrıca Antalya toplantılarınızda yine THY çalışanına verdiğiniz  teşvik primi mi desem yoksa temettü mü her neyse işte o ekstradan verilen prim uygulamasına Teknik AŞ’yi de dâhil etmiş ve mükemmel bir yönetici profili çizmiştiniz. Siz de çalışan kesimden birinin oğlusunuz ve bununla iftihar ediyorsunuz. İnanıyorum ki (%100) çalışan kıyımına karşısınız. Hele hele bu kadar kıymetli elemanların harcanmasına kıyamazsınız. 
KONU ÜCRET BİLE DEĞİLKEN TEKNİK A.Ş YÖNETİMİ NEDEN DEVREYE GİRDİ?
Tekrar söylemekte fayda var. Sendika ile çalışan arasındaki sorunların yetkili mercii kesinlikle THY olamaz.
Genç arkadaşlar Telegram kullanarak birbirleri ile haberleşiyorlar. Beni de davet ettiler ama girmedim. Girmemenin nedeni,bir başka sitenin magazin yazarı, pilotların telegram uygulamasına girmiş ve anasına küfür edilmişti. Ben ise davetli olduğum halde girmedim çünkü bu onların kendi sorunları idi. Fikir almak isteyen zaten beni buluyor. Telefonumu bilmeyenin olduğunu düşünmüyorum. 
 Kısaca ben derdimi köşe yazılarıma anlatabiliyorum.O tür uygulamalar ve twitter da beni göremezsiniz.  Oralarda sadece haberlerimizi paylaşırız. 
Ayrıca telegrama gerek yok diyen biriyim. Benim yazımın altına yorum atıyorsunuz.Oradan iletişim kurun demiştim.
Yazıma atılan yüzlerce yorumdan anladığım, sendika yönetimini kendilerine faydalı olacak hale getirmek. Gerekirse istifa etmek. Hani bir sözümüz vardır. “Nush ile uslanmayana etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” Üyelerin sendika yönetimi dövecek hali yok ya cezalandırmak için en medeni yol olan istifa seçeneğini uygun görmüşler.
Onların tercihidir saygı duyarım.
Sendika, siyasi parti, spor kulüpleri, dernekler, vakıflar vb… Üye kaybetmekten korkarlar. Çünkü onların birliği ancak üyeleri ve taraftarları ile güçlenir veya dibe düşer. 
Özçelik İş de bunlardan biri. Üyeleri varsa varlar, yoksa yoklar. 
Üye kazanmak için ne yapılmalı? Tabii ki, üyelerin hak ve menfaatleri ön plana alınıp ilgili şirket hangisi ise onunla pazarlık edilmeli. Bu pazarlık aşamasında, sendika üyelerinden yardımcı olmalarını isterse onlarla toplantılar düzenleyerek birlikte durum muhakemesi yaparlar.
Bir nevi sendikaların patronları çalışan kesimdeki üyeleridir. 
Teknik A.Ş deki sendika üyeleri, sendikalarından şikâyetçi. Kendileri için yeteri kadar tatmin edici neticeler alınmadığını e sorunlarını anlatacak kimseyi bulamadıklarını iddia ediyorlar.
Gördüğüm kadarı ile,Teknik AŞ de sendika bile yok desek doğru olur. Sendikalarının başkanı 740 BMW siyle fink atarken, Teknik A.Ş deki şubesi zor durumda. Şube dediğimiz bana göre dünkü çocuklar. Hiç birinin profesyonel anlamda yeteri kadar toplumsal faaliyetleri olmamış kişiler. Her nedense, teknik zümreyi temsil etmelerine rağmen teknisyenlerle tartışmaya girmek istemiyorlar. Çünkü Bu tartışmaya ne bilgileri ne de deneyimleri yeterli değil.
Şube başkanı,kendisinin Teknik A.Ş nin kapısından içeri alınmadığından şikayetci. Bana pek inandırıcı gelmediyse de öyle olduğunu düşünelim.
Peki, toplantı yapılacak başka yer yok mu? Temsilcilerimiz içeride onlar size bilgi aktarmıyor mu?  Bir dolu salon var. Kiralarsın bir salon ve üyelerini davet ederek durum değerlendirmesi yapıp aldığın neticeyi işverene sunarsın. Şube olarak işverenden randevu alamıyorsan genel başkanı devreye sokarsın.Oda olmazsa konfederasyon devreye girer.
Görülen odur ki bu tür geniş kapsamlı bir toplantı yapılmamış. Çalışanların sorunlarına değinilmemiş ve bu ilgisizlik sonucunda üye sendikasından kopmuş.
Bu durumda çalışanın silahı neydi? Üyelikten ayrılma yani istifa. Başka yaptırımı yok…
Çalışan ne yapmış; Şube yönetimin yapamadığını kendi aralarında müzakere etmek için bir grup kurmuş. Orada birlikte tartışmışlar ve yasal olarak her an yapabilecekleri İSTİFA seçeneğini kullanıp kullanmamak için ön görüşme yapıp karar almak.  29 Ekimde birlikte istifa edelim diyerek örgütleniyorlar. Bana göre ve yasalara göre de sorun yok. Aslında size görede sorun yok. 
Bana soracak olursanız; 
Aslında ne telegrama nede örgütlenmeye gerek yoktu.Çok kolay insanlar deşifre olabiliyor. Ayrıca, istifa edecek kişi birey olarak başvurup istifasını verebilir. ( ki daha önceden istifa eden kişiler var) Suç mu? ELBETTE HAYIR. 
Bu durumda hemen sendika devreye girmeli ve üyesi ile ne yapıp edip görüşmeli, dertlerinin ne olduğunu, neden istifa ettiklerini irdelemeliydi. THY yönetimi onların babası da değil anası da… Hemen işverene koşmak kadar sendikasını ve kendilerini aşağılayıcı bir tutum sergilenemez. Çocuk bile yapmaz… 
Sendika şube yönetimi buna yanaşmıyor ve sanırım işverene gidip bu grubu şikâyet ediyor. Neden şikayet etmiş olabilir? İstifalar çoğalırsa genel merkez onu ve şube yönetimi sorguluyacakta ondan.
Şikâyeti alan mercii (bir işveren vekili) anında bana ne kardeşim sizin iç sürtüşmeniz beni bağlamaz demiyor ve topa giriyor.
Teknisyenleri topluyor veryansın ediyor. (Ses bant kaydında yumuşak bir giriş var fakat sonraları sert ve hakaret içeriyor.)
Kullandığı kelimeler ve tavrı önce yapıcı sonra yıkıcıya dönüyor… Neden olduğunu ben hala anlamış değilim. Göründüğü kadarı ile Fazıl Bey, Bay Hüseyin kadar fevri ve duygularının esiri olacak bir tip değildi… 
Fırçalama toplantısından sonrası da işten atmalar başlıyor. Hem de kendilerinin bile inanmadığı gerekçe ile… Suçlama herkese yapıldığı gibi; VERİMSİZLİK adı altında yalana dayalı bir sistem Kısaca; Toplantıya kadar verimli olanlar, bir anda Fazıl bey’in emri ile verimsiz olabiliyorlar :)   
Fazıl bey toplantı yapmayı neden istemiş olabilir ki? Sendika yönetiminden kimse yok. Kurdukları telegram uygulamasının gerekçesi ne? Sendika’dan istifa. Çok ilginç… 
Fazıl beyi uzaktan, yakından ilgilendiren bir konu değil.  Fazıl bey adeta paralı (!) askermiş gibi taraf tutuyor…
 Bir zamanlar, ben THY’de çalışırken, THY Gen md Tezcan Yaramancı bir toplantı da bana hakaret etmiş ve iş büyüyüp karşılıklı elli kolu tartışmamız sonucunda araya THY Yön Kur Bşk Erman Yerdelen girmişti. Erman Bey,  Tezcan Beye özür diletmişti. Hem de yüzlerce yöneticinin önünde. .. (Bu konuyu yazmıştım hatırlayanınız vardır)
THY Yön Kur Bşk nı İlker Beyede aynı yöntem yakışacaktır. İlker Bey mutlaka Erman Yerdelen beyi tanıyordur. Erman Yerdelen Tezcan Yaramancı’ya neden özür diletmiş onun ağzından dinleyebilir.
Değerli okurlarım;
“Toplantı ses kaydını bana yolladılar. Hepsini dinledim. Toplantıda telegram kurma işi konuşulurken Fazıl bey o grupta Ahmet Karaman’ın ve Avukatın ne işi vardı diyor.  Bencede Ahmet Karaman’ın işi olmamalı ama telegram grubunu kuranlar, Avukatı yasal olarak neler yapmalıyız soruları için telegrama soktuklarını düşünüyorum.
Ayrıca Fazıl Çiftçinin toplantıya katılan çalışanlara yönelik FETÖVARİ sistem oluşturmuşsunuz suçlaması var. Demek ki o sistemi biliyor…Telegram grubundaki çalışanlar nereden bilsin ki. 
Topluluk Fazıl Bey’in FETÖVARİ SİSTEM OLUŞTURULMUŞ  sözünden sonra bağırtılar ile son buluyor. “  Tabii ki ses bandını bana güvenerek yolladılar. Yetkililere  bandı dinletebilirim ama kim tarafından yollandığını tabii ki söyleyemem. Bu bantla mahkemeye vereceğiz diyorlar dı ben kesinlikle böyle bir şey yapmayın dedim. Gereksiz olur.
  
Ne olacak şimdi?
CS yaptığınız kişileri yalan bir beyanla verimsiz ilan edip yasaların ardına sığınıyorsunuz. Hem de tazminatını vermeyi ve çalışanın mahkemeden işe geri dönüşünü mutlaka alacak ve siz bir kez daha tazminat ödemeyi göze alacaksınız…. Ödenecek bu tazminatlar kimin cebinden çıkacak? Bence çalışanı haksız olarak kim atıyorsa kişisel olarak o ödemeli. Onun hatasını şirket, belki de milyon lirayı bulacak cezayı, neden çeksin ki? 
Gerçekten inanmakta zorlanıyorum. THY yönetimi bu kadar acemi olamaz. Fazıl beyden ricam “kimden emir aldın” olacak. Mutlaka almıştır ama kimden? Bu akılsız,mantıksız,yasadışı davranış yapabilmenin bir mantığı olmalı veya getirisi…
Toplantı telegram grubunda konuşulanlarla ilgili. Bu gruba katılanlar suçlanıyor. Telegram grubuna katılan 1600 çalışanın 50 si yönetici pozisyonunda.Bu 50 kişiden günah keçisi olarak 16 kişi seçilmiş. Şimdilik 6 sını atmışlar. Gerçeği nasıl yakalayacaksınız? İspiyon mekanizması ile size, şu dedi bu dedi diyenler gerçeği mi söylüyor nasıl bileceksiniz ki. 
Kendilerine göre elebaşı aramışlar. Madem telegrama girmek suç 1600 kişi birden atın…
Siz hakim mi yoksa savcı mısınız ki 1600 kişiden önce 50 sonra 16 sonra bu sayısı 6 ya düşürüyorsunuz. Bu arkadaşları tek tek çekip yalan makinasına mı bağlayacaksınız.
Madem atıyorsunuz o halde telegram grubuna girenleri de FETÖVARİ sistem kurmakla suçlayan Fazıl Beyi’de atmalısınız. Hak ve Adalet işte o zaman sağlanır. 
Anlaşılan bu uygulama istifaların önü kesilsin diye yapılmış ve birkaç kişi günah keçisi seçilmiş olmalı. Peki bu istifa sayısı yüzlerce olursa ne olacak? Mesela yüzlerce C/S teknisyen istifa etti ve sizde işten attınız diyelim.  Bırakın kamuoyunu teknik komple çöker. 
Gelişmeleri ilgiyle izliyorum. Her koyun kendi bacağından asılır. İstifayı durduracak bir mercii de yok. Yahu adam kendi sendikasından istifa ediyor ve ilerdeki toplu iş sözleşmesi farkını alamayacağını bile bile…Demek ki para için yapmıyor. 
Ne yaptınız bu adamlara diye düşünen yok. Toplantıyı işveren değil sendika yapmalıydı.  
Bu çalışanların ailesi var çoluk çocuğu var. Şirketten ekmek yiyorken, nasıl bu duruma gelmişler? Hiç mi merak etmiyorsunuz? Sendikanın avukatlığına soyunmak THY’nin işi mi? Yeni bir iştigal konusu mu?  “Sendika A.Ş” kurmayı mı planlıyorsunuz? Bakın o isimde bir şirket kursanız ilk hisseyi ben alacağım söz.
Bu ülkede en karlı iş, başkasının emeğini pazarlayarak hem işverenden hem de işçiden nemalanmak.  Kaybetmeyecek tek iş dalı bu. Bu arada hepinizin Cumhuriyet bayramını kutluyorum
NOT/ BEN HAKSIZ YERE ATILANLARIN MUTLAKA GERİ DÖNECEĞİNE İNANIYORUM. 
ATILAN ARKADAŞLARINIZ İÇİN, MADDİ VE MANEVİ DESTEĞİNİZ MUTLAKA DEVAM ETMELİDİR .  

Exit mobile version