ALO, ALO, ALO… THY’NİN YÖNETİMİ UYUYOR MU? 31 Mart 2014 Pazartesi
Geçen hafta THY’nin genel kurulundaydım. Bu genel kurulda daha önce sizlere yazdığım ve eleştirdiğim milletvekili Upgrade ve gazete seçimi ile ilgili görüşlerimi tüm ortaklar ve THY’nin yönetim kurulu üyelerinin önünde tekrar söyleyerek görevimi yaptım.
Airporthaber’de yayınlanan genel kurul tutanaklarında ne söylediğimi okumuş olmanız nedeniyle bu konuyu bir kez daha deşmeye gerek olmadığını düşünüyor ve konuma geçiyorum.
Her geçen gün gittikçe bozulan ahlak yapımızın bir örneğini size sunduğumda, THY’de bazı işlerin nasıl yürüdüğüne bir kez daha tanık olacaksınız. Aslına bakacak olursanız; benim tarzım olmayan bir yazı oldu. Bu sitede ve kendi kişisel bloğumda yazma nedenlerim; yeni kuşak havacılara ve özellikle genç meslektaşlarıma yol gösterip, onlara yardımcı olmaktır. Bu nedenle genelde toplumsal sorunlara yer veren yazılarıma ağırlık verdiğimi biliyorsunuz.
Genel davranış biçimim böyle iken, geçen hafta bana gelen telefon ve maillerde, şimdiye kadar rastlamadığım bir saçmalık ile karşı karşıya kaldım ve bu suçlamaları yazma gereğini, -yine çalışanlara olan saygım gereği – duydum.
Bana güvenerek, sorunlarını benimle bire bir paylaşan, THY’nin kokpit ve kabin ekipleri çok önemli bir yanlıştan ötürü, mağduriyet yaşadıklarını ilettiler. Bir çok uçucu ekibin mağdur olduğu ve böyle devam ettiği takdirde, çok kötü sonuçlara yol açacağı kesin olan rezaleti dinledim. Benimle bağlantıya geçen arkadaşlara, bu tür bir yazının tarzım olmadığını ve eğer yazacaksam okura saygım gereği mutlaka içi dolu ve belgeli bir konu olmasında ısrarcı olduğumu ilettim. Onlar da benim bu duyarlılığımı anlayıp; “…size belgeleri ileteceğiz” dediler. Bana belge olarak ses kayıtlarını içeren CD’ler ve banka kaydı getirdiler. Tabii ki, belgeleri görünce, ağzımdan; “ bu bir rezalet” sözcüğü dökülüverdi.
Ancak yine de tatmin olmayıp, bu tür sınavların nasıl yapılması gerektiği konusunda SHGM’nin yetkililerini aradım. Anlatılan sistemin yanlış olduğunu ve bu sistemin kötüye kullanmaya açık olduğunu ilettiler.
Bu kadar ince eleyip sık dokumam, yanlış bir değerlendirme sonucunda siz değerli okurlarıma rezil olmamam adınadır. Güvenirliğimi zedeleyecek içi boş ve belgesiz bir yazı yazmadım ve yazmam da.
Konumuz; THY’deki çarpık yapılanmanın, Uçuş İşletmede kokpit ve kabin ekiplerince yaşandığı bir rezalettir. Bildiğiniz üzere, ICAO gereği tüm pilotlarımızın SHGM’nin bizzat kamera ve ses kaydı eşliğinde yaptığı ICAO Level sınavlarında, kişilerin ismi belirlenmeden numara ile kaydediliyor. Bu numaralı ses ve görüntü kaydı, İngiltere’ye yollanıyor ve İngiliz firması, sınava girenin ismini bilmediğinden kayıtları dinliyor görüntüleri izliyor ve SHGM’ye numaraları ile ilgili kişilerin LEVEL seviyelerini yolluyor.
SHGM de, o numaraların karşısındaki isimleri bildiğinden, pilotun lisansına gelen puanı yazıyor. Yani minimum Level-4 olmak üzere; Level-5 ve Level -6’yı işliyor.
Bu level’lar; pilotun ICAO gereği yeterli lisan düzeylerini gösteriyor. Level-4 alamayan düzeyde lisan bilgisine sahip pilotları, şirketleri iç hatlarda değerlendiriyor. Level-6 dendiğinde ise; bu pilot bir kez daha sınava tabi tutulmadan, meslek hayatını bitirebiliyor. Bu sınavlara sadece aracılık yapıp karışmayan SHGM, karşı taraftan yani yurt dışından gelen puanlara itirazı kabul ediyor ve tekrar ilgili İngiliz firmaya bu karşı çıkışını yollayarak tekrar bir kez daha değerlendirme istiyor.
SHGM’nin aracılığı ile alınan bu Level-4-5-6’ları tüm şirketler uygun görür iken, THY bu sınavla yetinmeyerek, kendine özel ICAO Level sınavları yapıyor. Her ne kadar SHGM’nin aracılık ederek İngiliz firma tarafından verilen Level dereceleri yeterli olsa da, bir an düşündüğümde THY’nin bu sınavlara güvenmeyerek tekrar “ben de kontrol edeyim” demesini titizlik olarak değerlendirebilmek mümkün. Bu konuda THY’nin titiz davrandığını söyleyerek, yorum atacakların önünü kesmek için;”PEKİ öyle olsun” diyorum.
Ancak kazın ayağı öyle değil…
THY bu Level sınavlarını işe yeni girenlere yaptığı gibi kaptan pilotluğa geçişlerde, Öğretmen Kaptanlık atamalarında ve bir üst tipe geçişlerde (A320 den A330 a geçiş gibi) tekrar tekrar sınavlara sokup ICAO Level sınavları yapıyor.
Bu durum kabin ekipleri için de aynı. Aynı şikâyetler kokpit ekipleri ve kabin ekiplerini de kapsıyor. Onlarda kabin memuru, kabin amiri veya purser olunurken bu tür sınavlara giriyorlar.
Önceleri, yani bundan üç sene önce; THY TOEIC sınavlarını kabul ediyorken, şimdi IELTS (Akademik), KPDS veya TOEFL ister oldu. İlgili sınavlardan istenilen derecede puan alamadıysan; karşına, THY’nin biraz sonra kötüye kullanma olduğu iddia edilen ve bence de kötüye kullanmaya açık sınav sistemi ortaya çıkıyor.
THY bu sistemin işlerliğini yürütmek ve kontrol etmek için bir ekip oluşturmuş. Bu ekipte İran uyruklu Davut ATAY (David Atai), Mustafa YILMAZ ve Hülya ARINIK var. Aralarında ki en yetkili kişinin Davut ATAY olduğu söyleniyor.
SHGM’nin sınavlarından lisansına LEVEL-6 (Ömür boyu İngilizceden muaf) işletenler bile, Davut ATAY’ın karşısına çıkıyor. Her ne kadar sınav biçimi bilgisayara karşı görüntülü ve ses kayıtlı yapılsa da, değerlendirmeyi DAVUT ATAY’ın başında bulunduğu kurul yapıyor. HATA-1
Çünkü bu sistem, SHGM’nin, kötüye kullanmaya açık olmasın diyerek yurt dışında değerlendirttiği sistemin yanında, çok net olarak art niyete açık görünmekte.
Bu tür sınavları birkaç THY personelinin kontrolüne bırakmak, aklıma farklı farklı kötü niyetli teoriler getiriyor. Örneğin; bu birimin bağlı olduğu bir üst seviyedeki kadroları işgal edenler, emir komuta zinciri altında çalışan bu kurul üyelerini rahatlıkla yönlendirir veya yönlendirmeye çalışabilirler. HATA-2
THY,bunun yanı sıra HTA ile de istediğini yapabiliyor. HTA’nın yönetimine THY üst makamlarından açılan bir telefonla, o pilotun psikolojisine yönelik baskı yapılabilir ve o pilot bu HTA’dan geçemezse, sittinsene ne kaptan, ne de öğretmen pilot olamayacağı gibi, tip bile değiştiremez. ( Bu konuyu yakında detaylı bir şekilde değerlendirmeyi düşünüyorum.)
Şimdi diyeceksiniz ki; “ THY bu kuralı koymuş ve THY’nin proje yöneticisi, DAVUT ATAY’a yetki verilmiş. Hata-1 Hata-2 demişsiniz, ama, bu sistem yanlışlarıdır. Hani rezalet nerede? “
Buraya kadar anlattıklarım, yazacağım olayın seyrini daha iyi kavrayabilmeniz açısından gerekliydi. Çünkü bu yazımı sadece pilot veya kabin memurlarının yanı sıra tüm sektör çalışanları ve tabii ki kamuoyu okuyabiliyor.
İŞİN REZALET BOYUTU… Proje yöneticisi İran uyruklu DAVUT ATAY hakkında… Sanırım İngilizce bilen TÜRK bulamamış olmalılar olsa gerek ki bu görevi Davut beye vermişler.
Bana gelen duyumlar ve belgeler eşliğinde görülen manzarayı sizlere ileteyim.
Davut beyimiz, karşısına aldığı kokpit ve kabin ekiplerini görüntülü ve ses kayıtlı sınavlara soktuktan sonra, SHGM tarafından Level-6 verilmiş pilotu bile yetersiz görebiliyor ve isterse kendisine kurs verebileceğini söylüyormuş. HATA-3
Çünkü bu kişi, THY’de proje yöneticisi kadrosunu işgal ediyor. Elindeki yetki müthiş… İngilizce sınavları her ne kadar sesli ve kameralarla yapılsa da, değerlendirme SHGM gibi yurt dışından değil, DAVUT ATAY tarafından kontrol ediliyor.
Sınavı yapan kişi ile para karşılığı kurs veren kişi aynı olunca, işte oradan pis kokular bana kadar geliyor. Ben olsam, beni sınavdan çaktıran kişiden para karşılığı kurs alıp, tekrar beni sınav yaptığında geçerli notu alamazsam, gırtlağına sarılırım! Bana göre değil para ile bedava kurs vermesi bile yanlıştır. HATA-4
Haydi, birlikte konuya iyi niyetli bakalım ve Davut Beyin onları evinde kurduğu dershane düzeninde ders çalıştırdığını düşünelim:
Yine olmuyor… Bu kez karşımıza saati 400 TL. den kurs verdiği söylentisi çıkıyor. Önce tabii ki inanamadım ve belgeleyin dedim. Onlar da, (kursiyerler!!!) bana banka dekontu yolladılar. Dekonta baktığımda; yollayan kişi THY’de sınava giren, parayı alan kişi ise Davut ATAY! olduğunu gördüm.
Gönderilen para tutarı oldukça yüksek. IBAN numaraları doğru. Yapı Kredi Bankası aracılığı ile yapılmış. HATA-5
Şu ana kadar sizler ne düşündüyseniz, ben de aynısını düşünerek; Allah, Allah dedim. Yahu kardeşim, hadi yaptın bir yanlış diyelim. Bu illegal iş, yasal banka aracılığı ile yapılır mı? HATA-6
Bu kişinin nakit yani İranlı arkadaşımızın anlayacağı diğer bir deyişle; cash paradan haberi yok mu? İnsanın evinde ayakkabı kutusu falan bulunmaz mı be birader? Neyse işin şakasını bırakalım konuya dönelim…
Karşılıklı sohbetimizde arkadaşlara; Sevgili kardeşlerim bu sorunları ve belgeleri bana ileteceğinize üst amirlerinize ve sendikanıza neden götürmüyorsunuz? “Sefa bey bu konuyu herkes biliyor” Dediklerinde pes yani dedim ve buna da HATA-7 diye not düştüm.
Bu kişiyi ve kişileri tanımam. Bu kişilerle bir alıp veremedğim de olamaz. Sistemin yanlışlığını vurgulamaya çalışıyorum.
Mağdur arkadaşlarla görüşmeye devam ettim. “Kardeşim, bunu mahkemeye falan verin” dedim ve tabii ki hukukçu arkadaşlarımla bu konuyu tartıştım.
Suçun tanımını şöyle yapıyorlar;
Bu konu TCK Madde 250′ ye giriyormuş ve beş yıldan on yıla kadar hapis cezası varmış. “İRTİKAP” görevinin sağladığı nüfuzu yani imtiyazları kendi lehine kullanmak oluyor.
Ancak bu madde kamu personeli için geçerli. Bizim bukalemun THY’miz bakalım bu sefer kamumu yoksa özel şirket mi olacak?
Sonuç olarak; Bu yazıyı kimse hapse girsin falan diye yazmadım. Konunun korkunçluğunu sergilemek istedim… Konuyu bir de siz inceleyin istedim… Kimsenin hakkı yenmesin istedim… Kayırmalara açık bu sistemin, normal olmadığını anlatmak istedim… Kimsenin hakkının, kimseye geçmemesini istedim… “Kimsenin önünü kesmeyin” demek istedim ve madem bu konuyu herkes biliyormuş, bari sağır sultan da duysun diye kaleme almaya karar verdim.
5 yıldıza koştuğunu iddia eden bir şirkette, naçizane olarak benim bulduğum 7 yanlış uygulama biçimi olur mu?
Yahu bırakın cezayı mezayı, öncelikle sınav sistemini değiştirin. Hatırlarsanız benim bir köşe yazımın konusu ve başlığında, “Bizler namusluyu bile namussuz yaparız” diyerek sistemi eleştirmiştim. Bu sistem içinde biri gider biri gelir ve mevcut sistem aynı şekilde devam ederse haksızlıkları ve şahsi menfaatleri önleyemezsiniz. Çünkü THY’nin bu ICAO Level sınav sistemi yanlıştır. Benim işim kişilerle olmaz, Kurumlarla veya sistemlerle uğraşırım.
Bu konuyu THY Uçuş İşletmede birçok kişi biliyor… Parayı alan ve veren biliyor. Tabii ki bende biliyorum.
Belki de çoğunuzun ve THY yönetimin bile hatırlamakta zorlanacağı 1970’lerde çok tutulan İZOCAM reklamında” YÖNETİCİMİZ UYUYOR MU” şeklinde bir replik vardı. O reklamdan esinlenerek ben de “Alo, Alo, Alo… Yöneticilerimiz uyuyor mu diyorum.”
Hadi bakalım, şimdi ne yapılacak? Sonucu zaten duyarsınız. Bir de bakmışsınız, Davut beyimiz üst kadrolara getirilmiş. Olur mu? Olur… Davut Beyimizin arkasında kim olduğunu nasıl bileyim. Bu aralar İranlılar çok etkili… Eniştemiz bile İranlı.
Aslına bakacak olursanız konu Davut Bey değil, Davut Bey gider bir başkası gelir. Aynı sistem yine yürür. Konu sistem sorunudur.
Sisteme bir virüs bulaşmıştır. Bunun çözümü için en etkili yol “FORMAT” atmak veya fabrika ayarlarına dönüş yapmaktır.

Exit mobile version