Değerli okurlar, ekonominin önümüzdeki yıllarda nereye gideceği belirsizliğini korurken THY’miz büyümekten vazgeçmiyor. Üstelik agresif bir büyüme planlıyor bayrak taşıyıcımız. Mayıs 2023’de 600 uçaklık bir anlaşma yapacaklarını açıklamışlardı. Aradan 6 ay geçti, bu kez 2026-2036 döneminde 355 adet Airbus alacaklarını duyurdular.
THY Genel Müdürü Bilal Ekşi ise, THY’nin halihazırda 437 uçağa sahip olduğunu, filonun 2033’te 813 uçağa çıkacağını söyledi. Matematikte bir hata var galiba. THY mevcut filoyu korusa ve üzerine de 355 Airbus’ı eklerse 782 rakamına ulaşılıyor. Havacılığın doğası gereği bazı uçakların devre dışı kalacağı, filodan çıkarılacağı düşünüldüğünde 813 rakamına ulaşmak için 355 uçaktan daha fazlasına ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. Aslına bakarsanız bu denklemin içinde Boeing faktörü henüz yok. Hepimiz biliyoruz ki, dış politika gerekleri nedeniyle uçak alımlarında bir dengeyi tutturmaya çalışıyor ülkemiz. Bir süre sonra Boeing ile de bir anlaşmanın açıklanması kimseyi şaşırtmayacaktır. Bu durumda, mevcut uçaklar filoda kalsa bile % 85 oranında bir büyümeden söz etmek gerekecek.
Anlaşılan THY, bay Hamdi zamanındaki plansız ve hormonlu büyümeden ders almamış. Ülkemizin sağında solunda, altında üstünde savaşlar devam ederken pandemi benzeri küresel sıkıntıların tekrarlama olasılığı yüksek iken bunlar yetmezmiş gibi bir de ekonomideki belirsizlikler bu büyüme stratejisini riskli hale getiriyor. Özellikle kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in 2024 yılında brent petrolün 120 dolara kadar çıkabileceğini öngörmesi riski daha da artırıyor.
Hiç kuşku yok ki, uçak almakla iş bitmiyor. Bu büyümeye paralel başta kokpit ve kabin ekipleri olmak üzere ciddi bir personel ihtiyacını da planlamak zorunda şirket. Burada da eğitim ön plana çıkıyor. Kulislerdeki bilgilere göre temel pilotaj eğitimi için Türk Hava Kurumu Üniversitesi ile anlaşmaya varılmış. Bu anlaşma THK’yı da tekrar ayağa kaldıracak ve sivil havacılıktaki ağırlığını artıracak bir sinerji yaratabilir. Ama Türk simülatör öğretmenlerini üç- otuz paraya çalıştırırken yabancı öğretmenlere iki katı, üç katı para ödeme garabetinin de hızla düzeltmesi gerekiyor. İlave olarak , THY’nin yeni pilot yetiştirirken elindeki deneyimli pilotları da kaçırmaması gerektiğini hatırlatmakta yarar var.
Sonuç olarak bu agresif büyümeye ilişkin çekincelerimi koruyorum. “Küçük olsun bizim olsun” anlayışı ne kadar yanlış ise, “en büyük olsun, o da sadece bizde olsun” yaklaşımı da o kadar hatalıdır. Herşeyin en büyüğünü yapmak zorunda değiliz. Önemli olan rantabl olmasıdır, istikrarlı bir karlılık, uçuş emniyeti ve istihdamda sürekliliğin sağlanmasıdır.Ayrıca işler sarpa sarınca külfeti çalışanların sırtına yüklemek insani de değildir, vicdani de değildir.Dilerim THY yönetimi yaklaşan Toplu Sözleşmede ülkenin ekonomik gerçeklerine uygun bir yaklaşım gösterir ve şu “herkese prim vererek ücret artışlarını düşük seviyede tutmak” cinliğinden vazgeçer.