THY VE TEKNİK AŞ DE ZAM SONRASI MAHSUPLAŞMA MUAMMASI— TEKNİK AŞ DEKİ DİSİPLİN KURULU TİYATROSU…

sefa-inan-yeni-yazi--thy-teknik-zam

Bildiğiniz üzere sizleri en doğru ve güncel haberlerle bilgilendirmeye çalışıyoruz.. Duyumlarla değil somut ve gerçek bilgililerle ve kurduğumuz “airlinehaber whatsapp” gurubuyla sizlerden gelen talep ve bilgiler ışığında da haberlerimizi yapmaya devam edeceğiz.

Geçen hafta bildiğiniz üzere THY Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamayı ilk yayınladığımızda haber sitemiz neredeyse kilitlendi diyebilirim. İnanılmaz bir giriş oldu. Sanırım herkes sürpriz bir açıklama bekliyordu.

Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı M. İlker Aycı ile Hava-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Kemal Tatlıbal arasında imzalanan protokole göre, Türk Hava Yolları A.O. çalışanların yılın ikinci altı aylık dilimi için ilk altı aylık enflasyon farkına ek olarak yüzde 10 oranında maaş zammı alacağı açıklandı. Toplamda %18.45 olarak yansıyacak olan zam oranı sadece Türkiye’de çalışan kesim ile birlikte, yurt dışında çalışanları da kapsayacak şekilde uygulanacağı belirtiliyordu.

Bu haberin yankıları sürerken yaklaşık bir saat sonra ikinci bir bildiri daha elimize ulaştı. Tabii ki anında o bildiriyi de yayınladık.  Bu bildiride Teknik AŞ çalışanları da kapsam içine alınmış olduğunu gördük.

THY çalışanlarında olduğu gibi Teknik AŞ’de de 01.07.2021 tarihi itibarı ile %18;45 lik ücret zammı yapılmıştı.

  1. Dönem Toplu İş Sözleşmesinin ilk dönemi için belirlenecek olan zam oranından, 2021 yılının ilk 6 aylık enflasyon oranından mahsup edilmek üzere ücret iyileştirmesine gidildiğinin haberini de sizlerle paylaştık.

Bu gelişmeler, yaşanan çok zorlu sürecin bütün risklerini adeta omuzunda taşıyan çalışanlar tarafından olumlu ve sevinçle karşılanmasına rağmen beraberinde bir takım soru işaretleri ve boşluklar da oluşturdu.

İşin ilginç yanı, birçok sendika yetkilisinin bile haberi bizden okuyup haberdar olmaları idi… Sanki üyelerinden aidat alarak görevlerini yürütmeye çalışan sendikaların, talebi ve çağrısı ile değil de tek taraflı işveren tasarrufu ile gerçekleşmiş bir düzenleme kanısı oluştu. Kısaca THY işvereni hazırlamış, Hava-İş ve Özçelik İş yönetimine hemen gelin buraya yaptığımız bu düzenlemeye imza atın denmiş ve onlarda imzalamış gibiydi.

Aslına bakacak olursanız bende aynı şekilde düşünüyorum. Neden mi? Maalesef günümüzdeki sendikacılık yapısı aracı kurum yapılanmasından farklı değil. Adet yerine getirilsin diye kurulmuş özde değil, sözde çalışır gibi görünen ama son sözün işveren tarafından söylendiği birliktelikler diye düşünüyorum. Umar ve dilerim ki bir gün bu düşüncemden ötürü mahcup olurum. Bu nedenle, siz değerli çalışanlar adına süreci çok iyi takip edip sizleri uyarıcı olacağımdan şüpheniz bile olmasın.

THY A.O. henüz toplu sözleşme dönemine girmediği için son 6 aylık dilim için herhangi bir mahsuplaşma söz konusu değilken THY Teknik A.Ş için mahsuplaşma ibaresinin konması herkes de soru işaretleriyle oluşturdu.

Görünen o ki, devam eden toplu sözleşme döneminde varılacak anlaşma oranlarına göre geriye dönük Temmuz- Aralık 2021 dönemi için farklar ödenirken, önden yapılan bu iyileştirmenin düşürülerek ücret zamlarının uygulanacağı anlaşılıyor.

Fakat THY A.O da 2022 sonrasındaki dönemlerde yapılacak görüşmeler sonrası imzalanması olası sözleşmenin, Teknik AŞ’nin dönemsel olarak geriden gelmesi nedeniyle ücret oranlarındaki artış ve kesintilerin telafisi noktasında geride kalacağı kuşkusu uyandırıyor.

Umarım sendikaların bu konuda yeterli hassasiyeti ve gerekli çalışmaları yaparak ilgili konuda üyelerini mağdur etmezler. Çünkü görünen o ki, şirketiniz ilerleyen süreçlerde mali tablolusuna ve uçuş rakamlarındaki artışlara göre 6 şar aylık dilimlere yayarak bu kesintileri iade etmeyi planlıyor.

Ülkemizin ve sektörümüzde yaşanan ekonomik sıkıntılar ile çalışanların içinde olduğu bu zorlu koşulların onlardaki dayanma gücünü ve sabrını tükenme noktasına getirdiği gerçeği ortada. Umarım bir an evvel kesintiler tamamen düzeltilerek eski ücretleri üzerinden başarılı toplu sözleşmelere imza atıldığı haberlerini de buradan sizlerle paylaşacağımız günlerde gelir…

Ancak, yasadığımız bu zorlu süreçte sendikaların ne pandemi döneminde nede bu ücret kesintileri esnasında başarılı bir performans sergileyemedikleri ve üyelerinin yeterince yanında olmayıp tatmin edici biçimde doğru bilgilendirmediklerini gözlemleyebiliyorum

Unutmayın ki, sendikalar sizlerin ödediği aidatlarla ayakta duran ve size hizmet ederek sizden kestikleri aidat içeren meblağları, yine sizler için harcaması gereken kurumlardır. İşveren işverenliğini, sendika da sendikacılığını göstermez ve aracı kurum hüviyetinden arınmazsa, kimseyi mutlu edemez ve iş verimi düşüklüğüne sebep olurlar. Sendikalar, sizlere hesap vermek ve sizleri tatmin etmek zorunda olan varlığını size borçlu yapılardır. Onların patronları, ekmek kapıları sizlersiniz. Ancak aldığım duyumlardan yaklaşan genel kurul öncesi, koltuklarına sımsıkı bağlanmış, kendi içinde entrikalarla, kavgalarla uğraşmaktalar. 

Değerli Okurlarım;

Geçtiğimiz günlerde, benim de çalışma hayatımda sıklıkla gördüğüm bir iş kazasında oluşan slayt patlaması gerekçesiyle bir teknisyenin THY tarihinde ilk defa iş akdinin fesih edildiği duyumu aldım. Tabii ki inanamadım. Bir yanlışlık olmalı idi. Kabin memurlarında sıklıkla yaşanan ve sizlerin de duyduğuna inandığım Slayt patlaması nedenli işten atılmaya ne rastladım nede duydum.

THY’nin kabin memurlarından hangisi slayt patlatma nedenli işten atılmıştır? Onlarda Teknik A.Ş gibi aynı merkezden idare edilmiyorlar mı? Maliyeti 300 doları geçmeyen bir kaza sonrasında ceza verilecekse, cezalanmanın en üst kademesi olan iş akdinin fesih edilmesi olamaz.
Pandemi döneminde en çok çalışan grup olan Teknisyenler, var güçleri ile filoyu ayakta tutmaya çalıştılar ve bunu da çok iyi başardılar. Yerde yatan uçaklarda zaman zaman bazı arızalara rastlanmasına rağmen bu arkadaşlar günlük 1000’in üzerinde uçuş yapan o uçakları hep faal tuttu. Sanırım bu özverili çalışmadan rahatsız olanlar olmuş ki teknisyen atmaya kadar işi büyütmüşler.

Sakın ola ki teknisyen ne yaparsa yapsın ceza verilmemeli dediğimi sanmayın. Tabii ki gerekirse verilmeli. Ancak Teknik A.Ş yönetiminin yeni ve acemi oldukları için öğrenmediği veya onlara anlatılmayan bir sistem senelerdir THY’de uygulanmıştır.

Slide patlatılması, kabin memurları veya çalışanların eğitim, test ve montaj işlemleri esnasında da sık sık karşılaştığı bir iş kazası. Yaptığım araştırmalar neticesinde bunun çoğu eğitim ve tatbikat aşamalarında yaşanan olağan kazalardan biri gibi mali zararı birkaç yüz dolarlık bir hadise olduğunu öğrendim.

Pandemide bu kadar büyük özveri ile çabasına rağmen çalışanına hiçbir iyi niyet göstermeden sert biçimde kapının göstermesi inanılması çok zor ve acımasız bir karar.

Allah bu acımasız, orantısız cezayı verenleri affetmeyecektir. Bu acemi yönetim, anlaşılan SUÇ ile HATA’yı karıştırmışlar. Unutmasınlar ki çalışan insan her zaman hata yapma riski taşır. Her hatada bu kadar sert ceza verilirse, çalışanlar randımanlı çalışamaz.   

Bu sistem; SUÇ VE HATA olarak geçer. İlgili çalışanın yaptığı, suç mu yoksa hata mı? Önce adil olarak buna karar verilir. En çok slayt patlatan kabin memurlarında neden işten atılma yaşanmamıştır? Çünkü istenmeyen bir olay yaşanmış ve istenmeden slayt patlamıştır. Hiçbir kabin memurunun kendi uçtuğu uçaktaki slaytı patlatmayacağına göre HATA yapılmıştır. Tabii ki caydırıcılık hedefli bir ceza verilebilir.

Cezaları bellidir; Belirli süre uçuşları kesilebilir. Yevmiye cezaları verilebilir, şirkete verilen zarar ödettirilebilir ama işten atılmazlar. Örneği benzeri yoktur. Ne kurallara uyar, nede vicdan bunu kabul eder. (Tabii ki bu normal insanlar için geçerli) Çünkü siz bir kişiyi sıradan bir nedenle işten attığınızda onun ailesini de bu pandemi döneminde zora sokarsınız. Bir seneyi aşkın zaten eksik maaş alan bu çalışana ve ailesine en sert biçimde vuruyorsunuz. Allah katında çok çok büyük suç. Çünkü işin içinde ailesi de çoluk çocuğu da var. Ne diyeyim bilemiyorum… VİCDANSIZ olmanın da bir cezası olmalı…

Bakın, slayt patlatma HATA iken, yöneticilerin verdiği karar her nedense SUÇ oluyor. Önce bu yöneticilere suç ile HATA’ nın farkı anlatılmalı diye düşünüyorum.  

En çokta hukukun ve kanunların adaletsizliğe alet edilmesine kızıyorum.

Disiplin kurulu diye işten adam atmanın meşru kılınmaya çalıştığı kurul oylaması da apayrı bir trajedi ve rezalet. Bu kurulda 3 sendika üyesi, tabiatı gereği cinayet gibi işten atılma cezasına ortak olmamak için, şerh koysa da heyete başkanlık eden işveren temsilcisinin eşitlik durumunda Başkanın bir oyunun iki oy sayılması ile, her halükarda çalışanın işten çıkarılması için yeterli oluyor.

Nasıl mı?

Bu sözde Disiplin Kurulu 6 kişi ile toplanıyor. Adet yerini bulsun diye tiyatro başlıyor. Bu tiyatroyu senelerdir seyrettim. Aktörler farklı ama oyun aynı…

Disiplin kurulu oluşumuna uygun olsun diye 3 sendikadan 3 de işveren temsilcisi masaya geçiyor.

Sonuç önceden belli de, olsun adet yerine bulsun misali çalışıyorlar.
Bu tiyatroda kurulun başkanı işverenden oluyor ve oylamada 3-3 beraberlik olursa, onun oyu iki sayılıyor Kesinlikle adaletli değil. İnanın ki şu anda gülümseyerek bu saçma uygulamayı sizlere aktarıyorum. Güya hukuka uygun biçimde karar alıyorlar Hal böyle olunca, bu kurula sendikadan üye almanın mantığı ne? Nasıl olsa oylamada etkileri olamayacak. Meşgul etmeyin adamları yahu…

Tiyatroda 3 sendika temsilcisi HAYIR oyu kullanmak zorunda. Kendi üyesini isten attırmak olmaz ki… Peki, sendika üç üyesi ile hayır diyor ama buna karşın işverenin üç üyesi de EVET diyecek. Kurgu böyle, değişmez. Bu kurulda netice mutlaka berabere oluyor.

İşte kurul başkanının beraberlikte iki oyu vardı ya, o devreye giriyor ve işveren grubu oylamayı 4’e 3 kazanıyor. Aksi mümkün değil.

Diyelim ki disiplin kurulunda işvereni temsil eden üç kişiden biri hayır dedi. O zaman kesin işçi kazanıyor ama bu sefer o işvereni temsilen atanan ve hayır oyu veren kişi işten atılacaktır.

Kişi ikilem içinde kalıyor, çalışan mı atılsın yoksa kendisi mi? Bizim zamanımızda, hiçbir yönetici bu kurula girmek istemezdi. Mazeret bildirirdi ama kabul etmezlerdi. Bu bir kurul değil, senaryosu önceden yazılmış berbat insan kıyımlı bir tiyatro oyunu. Aktörler isteksiz. Çünkü verdiğiniz karar bir çalışanı ve ailesini ya zora sokabilir veya kurtarabilir. Ancak bu seferde işveren kendi seçtiği adamını işten atar. O kurula vicdanınızı cüzdanın içine koyup gireceksiniz ve çıkar çıkmaz Allah’ım beni affet demelisiniz.  

Şimdi bu arkadaş işten atıldı ya, bu sefer şirketi mahkemeye verecek ve tabii ki kazanacak, geriye dönüş kararı alacak. Ancak işveren buna da çözüm bulmuş ve işe iadesi yerine belirli bir tazminat ödüyor ve yine de almıyor. (artı 6 aylık maaş gibi) Bu adaletsiz kararı veren kurul üyeleri şimdi ne yapmış oluyorlar? İstemeksizin de olsa, EVET diyerek ilgili çalışanı işten atmış olmanın vicdani yükümlülüğünü üstlenmiş olmanın yanı sıra THY kasasından artı 6 maaşı işverene yükletiyorlar. Ceza kime kesildi dersiniz? İş yaptırmadan boşuna ödenmiş altı maaş

Sonuç olarak; Sevgili işveren vekilleri; Verdiğiniz adil olmayan kararla temsil ettiğiniz kuruma ve sizleri o mevkilere atayan iradelere ne kadar zarar verdiğinizi, çalışanların motivasyonunu, şirketine olan aidiyetini ne kadar çok yıprattığınızı farkında mısınız? Artık farkına varsanız iyi olur.  Bu böyle gitmez bilesiniz…
NOT/ Bu olay bana anlatıldığında, birkaç yöneticiyi aradım. Bazıları açtı bazıları ise telefonlarını açmadı.  Telefon açmayanlardan biri Teknik AŞ’nin henüz çiçeği burnunda yeni genel müdürü Mikail Akbulut oldu. Ben çalışma hayatım boyunca kendi amirlerime veya genel müdürlere gerektiğinde çok rahat ulaşabildiğimden bu arkadaş adına çok üzüldüm. Sanırım bu iletişim eksikliği acemiliğinden olsa gerek… Aslına bakacak olursak çok da önemli değil zaman içinde öğrenebileceği bir konu…     

Exit mobile version