THY ve Hava-İş Satranç Oynuyor–Meyve Veren Ağaç Taşlanır…

THY VE HAVA İŞ SATRANÇ OYNUYOR-MEYVE VEREN AĞAÇ TAŞLANIYOR
Sayın okurlarımız;
Geçen hafta sitemize inanılmaz siber saldırılarda bulunuldu. Sunucu firmamız ve yazılımcı arkadaşlar günlerce gece gündüz virüs temizlemek ve koruma duvarını güçlendirmek için uğraştılar. Gördüğünüz gibi, Kimsenin adamı olmamak ve doğru haber yapmaya özen göstermek anlaşılan bazılarının pek işine gelmiyor.
Neyse önemli değil. Meyve veren ağaç taşlanır derler. Kuru ağaç olmaktansa meyve verip taşlanmayı tercih ederiz.
Bu hafta ne yazacağıma karar veremiyorum. Çünkü THY’nin ( teknik ekip dâhil) sorunları bitecek gibi görünmüyor. THY-Çalışanlar ve Sendikalar arasında cereyan eden maddi sorunlar adeta satranç oynar gibi… Satranç oynayanlar çok iyi bilirler ki, hamleyi yapmadan önce karşı tarafın bu hamle karşısında neler yapabileceğini kestirmek gerekir.
Şu ana kadar bu satranç oyununda ilk hamleyi THY yapıyor ve sıra çalışanlara geldiğinde, çalışanlar yapılan hamleye yönelik bir strateji belirleyemediklerinden hareket bile edemiyorlar..
Köşe yazılarımı devamlı takip eden okurlarım bilirler ki devamlı olarak işveren ve çalışanların birlikte onaylayabilecekleri bir sistem arayışında oldum. Çünkü THY ve Çalışanları birlikte görmek zorundayız. Biri olmazsa diğeri olmaz ki…
Aslına bakacak olursanız;çalışanlar olarak klavye arkasından attığınız harika yorumlarda yazdıklarınızı yapabilseniz sorun kalmayacak. Ancak bu yazdıklarınızı icraata döndüremiyorsunuz. İşverenin sizi vuran hamlelerine karşı yeni stratejileri sadece sözde belirliyor iş icraate geldimi suspus oluyorsunuz.
Bir ara TGS’nin ikramiyelerinin kaldırılması ile ilgili sürtüşmede bir kaç TGS çalışanı ile muhabbet etmiş ve ne yapabileceklerini tartışmıştık. Fikirlerimi dikkatle dinleyen TGS’li işçi kardeşlerime, riske girmeden işverene karşı mücadeleyi istediğiniz şartlarda kazanamazsınız demiştim.
Örneğin; Belirli bir gün belirleyerek, İstanbul-Ankara-İzmir yani TGS’nin THY uçaklarına hizmet verdiği her havalimanında aynı gün ve aynı saatte (tercihan en yoğun zaman diliminde) hep birlikte uçak yükleme ve boşaltmayı yapmazsanız, bu hamlenizi Türkiye’de duymayan kimse kalmayacaktır demiştim. Sizin yaptığınız bu hamleye karşı işverenin tepkisi tabii ki olacaktır. Anında yapılan eylemin başları bulunacak ve peşi peşine işveren darbeleri başlayacaktır. Bu darbelere karşı birlikte direnirseniz, sizin bu direnişinizi tüm Türkiye duyacak ve sorununuz her tarafta dillenecektir.
Tamam, da Sefa abi o zaman en önce bizi işten atarlar diye cevap veren kardeşimize,  “yooo ne alaka, eylem devam edecek ve saatler geçtikten sonra siz hala eyleme devam ediyorsanız, yolcu şikâyetleri, siyasilerin şikâyetleri, medyanın anında olayların habere çevrilmesi ile duymayan kalmadığında, çok üst seviyelerden birileri de “hop, hop orada ne oluyor yahu” diye devreye girdiğinde 1-0 galip hale gelir ve işte o zaman karşınızda sizi dinleyen kişiler bulabilirsiniz.  Yolcuların bavullarının THY genel müdürü ve Genel müdür yardımcısı tarafından bagajlara konduğunu görmüş biriyim. ( Cem Kozlu dönemi)
Kısaca; Ya işverenin teklifini kabul edeceksiniz ya da riske girip savaşacaksınız. Peki, birlikte bu eylemi yapabilir misiniz? Ben sanmıyorum. 
Bazı arkadaşlarım,bana devamlı olarak sefa bey sendika kur gelelim derler. Bende onlara cevaben, Ben ancak Maden İş sendikası başkanlığına aday olurum derim. İşçi dediğin onlar işte. Dur dersin dururlar yürü dersin yürürler. Çünkü zaten geçinemiyorlardır. Korkacak veya kaybedecek bir şeyi olmayanlarla sendikacılık harika yapılır. THY’de bunu yapamam. Yürü desen de dur desen de cevap alamazsın. Çünkü gelirleri ve çalışma şartları maden işçileri gibi çok kötü değildir.
Şimdiki mücadeleden kaçan nesil ile bu tür eylemler çok zor. Zamanında yapıldı mı? Evet. Eylemin elebaşları hemen işten atıldılar ve ne yazık ki, geride kalanlar sus pus oldu. 2 tam gün süren Pilot eylemi hüsranla sonuçlandı. Lider gitti eylem bitti… Çünkü diğerleri liderleri gibi çelik yürekli değildi. 
Yazılarıma atılan bazı yorumlara baktığımda, iş yavaşlatmalar, shortcut yapmayız diyenler vb vb… Bu tür düşüncelere karsıyım. Bu tür düşüncelerin, kimsenin meslek ahlakına sığabileceğini de düşünmüyorum. 
Hatırlar mısınız bilmem. Bir ara tüm THY pilotlarına Hava-İş’ten istifa etmelerini önermiştim. Bu öneriyi yapmamdaki niyetim Hava-İş’in pilot üyesi kalmadığında açığa düşme durumunda kalabilmesi idi. İstifa edin ve ister Hava-Sen’e de girin isterseniz girmeyin beni bağlamaz demiştim. Bunu dememe rağmen  istifa etmekten imtina edenlerle eylem değil, plan bile yapılamaz.
Sırf Toplu İş Sözleşmesi farkını alabilmek için Hava-Sen’den Hava-İş’ e geçişleri duyduğumda şaşkına dönmüştüm. 15-20 bin TL için gönül bağı kurduğunuz ve tüm yönetimi THY uçuş ekiplerinden oluşmuş Hava-Sen’den çıkıp kamyoncular olarak isim koyduğunuz ve hakir gördüğünüz Hava-İş’e geçildiğinde pes yaaaaa demiştim.
Hadi bunları da geçelim. Sendikaya 100 pilot ile baskın bir ziyaret gerçekleştirdiğinizde, Palabıyık’ın arkasında sizi kameralara kaydedenleri de mi göremediniz. Bu kamera kayıtlarının işverene servis edileceğini demi düşünemediniz. Hadi göremediniz diyelim. Peki, o gruptan 10 civarında pilotun uçuşları kesildiği iddia ediliyor. Böyle bir durum oluştuysa, diğerleri de sıraya girip bizim uçuşlarımızı da kesin demeniz gerekmez miydi? . Uçuş durdurma olayı yaşandıysa, siz aynı amaç ve görüşlerle sendikaya giden 100 civarında kişiydiniz. Bu nedenle işveren 10 elebaşı seçtiğinde “hepimiz elebaşıyız” demelisiniz.
Ayrıca; Hava-İş’ e destek amaçlı gidildiği iddia ediliyor. Hava-İş’e destek yapıldığında, onlar da arkalarında olmanızı isteyecektir. Sendikalar arkalarında ki güç nisbetinde başarılı olurlar. 100 kişilik destek yapmanın faydası olmaz ki… Binlerce pilot birlikte hareket etmeli.  Uçuş işletme de Hava-İş in arkasında yer alacak 1000 kişi var mıdır?  Hava-İş yerine İlker Aycı’dan randevu alıp,  Aykut Alpa ve Mithat Görkem Aksoy ’uda yanınızda destek olarak götürmeniz çok daha etkili olurdu. Bilhassa Aykut Alpa ve uçuş işletmenin yönetim kademesinde bulunanları da yanınıza almalısınız. Onlar pilot değil mi?
Haaa bu arada THY Genel Müdürü Bilal Ekşi Bey nerelerde gören duyan var mı?  Bu konular tam genel müdürlük konular. Eskiden bu tür konulara genel müdür bakardı. (Tezcan Yaramancı nın genel müdür Erman Yerdelen’in yönetim kurulu başkanı olduğu dönemlerde Erman Yerdelen’i hiç gören olmamıştır)  Bilal Beye de görevini hatırlatmak için bir ziyaret düşündünüz mü?
Neyse uzatmayayım;
Hatırlarsınız. 2019 Eylül tarihinde Teknik A.Ş de 1800 kişilik telegram grubu kurulmuş ve telegrama giren birkaç işveren vekili, gruptakilere gözdağı vermek için (6 kişiyi ) işten atmış ve grup dağılmıştı. İşte o zaman tüm telegram grubu bu suçsuz günahsız arkadaşlarına sahip çıkamamıştı.
Bu kötü örnekten sonra tekrar Hava-İş e giden pilot arkadaşlara döneyim
Bence, bu uçuşları kesilen arkadaşların birisi bile işten çıkartılırsa 100 kişi birden ya istifa etmeli ya da uçuşlarının kesilmesini istemelidir.  Yaralı arkadaşlarınızı yalnız bırakıp çekilmek yakışık almaz
Sakın ola ki Sefa Bey, sende klavye arkasından atıp tutuyorsun demeyin… Yanılırsınız… Çünkü size başını çektiğim bir dolu eylem türü yazarım ki, inanamazsınız. Hemde tek başıma…
Kısaca; Benim tarzım olan “hak verilmez alınır” sistemi ne teknikte nede uçuş işletmede uygulanabilir gibi görünmüyor. İşverenin hamlelerine karşı hamleler üretemiyor ve kapalı kapılar ardında sadece atıp tutuyorsunuz. Dost, acı söyler ama doğru söyler. Bireysel davrandığınız sürece siz hakkınızı alamaz, sadece konuşur durursunuz.
Bu nedenle benim işverenle mücadele tarzı örneğimi TGS çalışanlarına aktardığım gibi sizlere de aktarabilirdim. Ancak, yukarıda TGS çalışanları için söylediğim eylem türünün THY’de ve Teknik AŞ de yürütülebileceğini sanmıyorum. İşveren birkaç kişiyi atarsa ve siz atılan arkadaşlarınızın arkasında durmazsanız, eylem büyüyeceğine sona ererse, rezil olunur.
Yapacağınız her hamlenin getiri ve götürüsünün ne olacağını analiz etmek durumundasınız. Aynı Satranç oynar gibi...
Bu haftalık yazım kısa oldu. Çünkü iki arada bir derede yazı yazmak zorunda kaldım. Yazımı Fidel Castro’nun ATATÜRK ile ilgili duyduğum bir anekdot ile bitireyim.  
Fidel Castro’ya sizde başkansınız Atatürk de başkandı. Siz kendi büstünüz yerine neden Atatürk’ün büstünü yaptırttınız?  Diye sorarlar
Fidel Castro’nun cevabı çok basit  “ Ben başkanım o ise liderdi…”
İşte THY topluluğuna başkan değil lider lazım.
Lider olmadan sözde sendika başkanları ve pasif dernek yönetimleri ile bu mücadeleyi yürütemezsiniz.
Kısaca;  Kendinize doğru dürüst, şaibesiz ve geçmişi temiz bir sendika LİDERİ seçmedikçe işverenden istediğinizi alamazsınız. NOKTA.

Exit mobile version