THY Teknik’te yaşanan iftar ve sahurlar

erhan-inanc

Evvel zaman içinde… o zamanlar uçak bakım hangarlarında meslektaşlarımız arasında arkadaşlık vardı, dostluk vardı, paylaşmak vardı, dayanışma vardı. İnanarak, “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” derdik. O güzel zamanların güzel insanları, çoğu güzel atlara binip gittiler. Evet, bir rüya idi, bitti.

2021 yılının Mayıs başlarında yani, Ramazan ayının son haftası içindeyiz. Ramazan yaklaşırken hepimizi tatlı bir heyecan sarardı. 3 vardiya şeklinde çalıştığımız için orta vardiya dediğimiz 15-23 vardiyasının hangi günlerin bizim postaya geleceği hesaplanır, hemen iş bölümü yapılırdı. Çünkü o vardiyada oruç işyerinde açılacaktı. Hangi gün, kim çarşıdan ne alacak, ne hazırlayacak belli olurdu. Aylık personel işyeri yemek listesi incelenir, menüye ek olarak çarşıdan alınacakların listesi hazırlanırdı. Bizim postada genellikle Rahmetli Hakkı Çoker ve Süleyman Pişkinoğlu abilerimiz çarşıdan nevale alma ve yemekhanede iftar sofrası hazırlama işlerini üslenirlerdi. Daha genç olanlar (biz, çömezler) yemekhanede ihtiyaç varsa onlara yardım ederdik.

15-23 vardiyasının normalde saat 18-19 arasında olan 1 saatlik yemek molası, Ramazan günlerinde iftar saatinde başlayıp 1 saat sonrasında sona erecek şekilde değiştirilirdi. İftara 15 dakika kala öncü ekip iftar yemeğine katılacakların sayısını alır, önceden temin edilmiş nevalelerle yemekhaneye giderler, kişi sayısına uygun birleştirilmiş uzunca masaya menüdeki yemekler konurdu. Oruç tutmayan arkadaşlarımız da iftar yemeklerine katılırlardı. Menüdeki yemek tabaklarının yanlarına da dışardan getirilmiş nevalelerle masayı donatılmış bulurduk. Menüde uygun tatlı yoksa baklava veya şöbiyet gibi tatlılar da dışarıdan getirilirdi. Dışarıdan getirilen yiteceklerin masrafı iftar yemeğine katılanlar tarafından toplanarak masrafı yapan kişiye ödenirdi. Top patlamasına 3-5 dakika kala diğer arkadaşlar da gelirler ve hep beraber yemekhane radyosundan ezan okunmasını beklerdik.

Akşam Ezanı okunmaya başlayınca besmele ile orucumuzu açınca artık 15 dakika süreyle çatal bıcak sesinden başka bir ses duyulmazdı. Kalabalık bir sofrada iftar yemeği yemenin lezzeti bir başka olurdu. Sofradan ayrılmadan önce bir arkadaşımız mutlaka şükür duası eder, hep birlikte AMİN der ve boşalan tabaklarımızı bulaşık yıkama yerine götürüp yemekhaneden ayrılırdık.

İftar saatinde sefere göndereceği veya karşılayacağı uçağı olan bazı arkadaşlarımız apronda olduklarından İftar Yemeğine katılamazlar, onların nevalelerini yanımız alıp teknisyen odasına getirirdik. Son 15 dakika içinde de görevli bir arkadaşımızın önceden demlediği çaylarımızı içer ve sonra işimizin başına dönerdik.

Sayıca daha az olan Uçak Elektrik, Uçak Elektronik, Teknik Kontrolluk,Yapısal, Mefruşat Atölyelerindeki arkadaşlarımız da ayrı gruplar olarak yemekhanede veya kendi atölyelerinde iftarlarını açarlardı.

23-07 saatleri arasındaki gece vardiyasında Yemekhane çalışmaz, çalışanlara önceden hazırlanmış söğüş et, tavuk, domates, peynir, reçel gibi soğuk yiyecekler içeren kumanya verilirdi.

Uçak bakım hizmeti (Hat ve Üs Bakım) arada boşluk kalmadan 7/24 devam ettiği için, bayram günlerinde 07-15 çalışıyorsak bayramlaşmayı evlerimizde değil, hangar içinde meslektaşlarımızla yapardık. Onun da ayrı bir tadı, güzelliği vardı.

Çok üzücü ama ne yazık ki, hangarlardaki o güzel günlerin yerini keşmekeşlik, bireysellik, egoistlik, yere düşen meslektaşının üzerine basıp geçmek almış…Günümüz adı ile; Empati var mı? Yok. Artık hiç kimse kendisini karşısındakinin yerine koyamıyor, onun yerine; Rabbena, Hep Bana…

Yazıma Necip Celal ANDER’in şu güzel dörtlüğü ile son vermek istedim: 

Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer,

Bir an acı duyar insan, sevmişse biraz eğer,

Anlar ki, geçenlerin rüyaymış hepsi meğer,

Rüya olsa bile, o günlerin hayali cihan değer.

Sağlıklı ve mutlu nice Ramazanlar, bayramlar dilerim.

Exit mobile version