Sevgili okurlarım; malumunuz olduğu üzere yaz aylarında bayağı meşguliyetim oluyor. Bu nedenle sektörü yeteri kadar takip edemiyorum. Bu sene, “bize bir şey olmaz abi” diyerek tatile çıkanların akınına uğradık diyebilirim. Sektörden de birçok misafir ağırladık. Tabii ki onlara özel tarife uyguladık…
Malum burası ada olduğundan sık-sık kopan internetle bayağı uğraşmak zorunda kalmanın yanı sıra motelin resepsiyonu, musluk tamiri, elektrik sorunları vb… Bir dolu yapmam gereken işler çıktı.
Bu nedenle Rauf Eren beye rica ederek bu hafta ben yazamayacağım sen mutlaka yaz diye rica etmiş, o da sağ olsun, beni kırmayarak köşe yazısını yazmıştı.
Ancak 2006 yılından beri her hafta aralıksız yazdığım köşe yazılarımda bir hafta bile yazmamak benim moralimi bozdu. Bu nedenle iki arada bir derede misali alelacele bir şeyler yazma gereği duydum ve uygun bir zaman bulup aşağıdaki metni yazdım. İmla hatası veya yanlış bilgilendirme varsa affola…
Aslına bakacak olursanız ben iki aydır Avşa adasındayım ama bu arada sektörde değişen hiçbir şey olmamış. Sizleri nerede bıraktıysam hala oradasınız. Çalışanlar lehine değişen hiçbir gelişme yok.
Hatırlarsanız, sizlere bir yazımda sendikadan istifa edin ister Hava-Sen’ e geçin isterseniz dayanışma aidatını ödemek kaydıyla hiçbir yere üye olmadan bekleyin demiştim, (size hiçbir zararı olmazdı). Yapmadınız veya yapamadınız. Sesinizi duyurmak için aynı baro başkanlarının yaptığı gibi resmi elbiselerinizle Ankara’ya yürüyün dedim. Ses çıkmadı. İçinizden birkaç kişinin uçuşları kesilirse, hep birlikte uçuşlarınızın kesilmesini isteyerek dayanışmaya geçin dedim yine olmadı.
Ben dâhil köşe yazarlarımızın yazdığı makalelerin hepsi boşa gitti. Bizler yazdık çizdik ve değişen hiçbir şey yok. Şimdide yine değişen bir şey olmayacağını bile bile yazıyorum. Bir zamanlar Teknik A.Ş nin toplu iş sözleşmesinde de yazmıştım ve sonunda enflasyon + %3 civarı imza atıldı. Orada da boşa yazmışım. Kimse kusura bakmasın millet olmuş klavye kahramanı. Ne güzel yorumlar atıyorlar, harika sistemler öneriyorlar, sorunlarını o kadar güzel anlatıyorlar ki inanılmaz. Ancak kendileri yazıyor ve sadece ben ve arkadaşları okuyor. Değişen bir şey yok. Belki de bir nevi psikolojik mastürbasyon yapılıyor ve yorum attığınızda mutlu oluyorsunuz. Hele hele attığınız yoruma beğeniler arttıkça keyfiniz doruğa ulaşıyordur. Sonuç: Koca bir SIFIR.
Uçuş işletme veya Teknik departman olsun hiç farkınız yok. İçinden bir lider çıkartamayan toplumdan ne beklenir ki? THY’de şimdiye kadar işverenin vermek istemediği ama riske girerek kazanılan bir mücadeleye rastlayanınız olduğunu sanmıyorum. (Emekliler hariç)
Bir mücadeleye girdiğinizde riskleri göğüslemek zorundasınız. Üst makamlarından biri ile mücadele edecekseniz, aman efendim, yaman efendim, ben ettim siz etmeyin şeklindeki konuşmalar hiçbir şey ifade etmez. Üst yönetici üst makamlarından aldığı emirleri uygulamak, sizler ise geçiminizi sağlamak için oradasınız. Kısaca yaşananlara aynı pencereden bakamazsınız.
Örneğin; THY yönetim kurulu başkanını siz orada tutmuyorsunuz. Onu orada tutan makamlar, ilgili kişiden memnun ki orada duruyor ve o cepheden bakıldığında başarılı görülüyor. Kısaca, üst makamlara göre görevini mükemmel yapıyor.
Bakın buradan tribüne oynayarak sizin bravo, aferin, güzel yazı elinize sağlık sözlerinizi duymak için yazmadığımı anlamışsınızdır. Çalışan kesimin tabii ki yanındayım ama onların da yanlışları varsa tabi ki söylemek kaydıyla…
Bakın şimdi “ airlinehaber.com/hem-nalina-hem-mihina-thy-sendikalar-ve-calisanlar-thy-neyi-bekliyor/ “ başlıklı yazımda bu kısa çalışma döneminin uzun süre devam edeceğini belirtmiştim. Şimdi de yine aynı görüşteyim.
Neden mi?
Almanya’da kısa çalışma süresi 21 Mart 2021 tarihinde sona eriyordu. Yeni gelen bilgiye göre, bugün alınması muhtemel karar ile (parlamentoda görüşülüyor) kısa çalışma süresinin bir yıl daha uzatılacağı teklifi varmış. Bu bilgi teyit ettirilmiştir. Bunun yanı sıra İsviçre’de de dün itibariyle kısa çalışma ödeneği 2020 Aralık ayına kadar uzatıldı
THY İşvereninin bu durumdan rahatsız olduğu söylenemez. Kısa çalışma diye bir model bulunmuş, sürdürülebildiği kadar sürdüreceklerdir. Buna bir nevi bezdirme de diyebilirsiniz. THY’nin de bu sistemi uygulayabileceğini (Cumhurbaşkanının izni ile) yukarıda linkini verdiğim Haziran ayındaki yazımda okumuş olmalısınız.
Bu sistem THY’nin işine geliyor. Ohhh ne güzel kısa çalışma ve ücretsiz izin dönemi… THY yönetimi için harika… Uzat uzatabildiğin kadar.
Ayrıca;
Geçenlerde yabancı pilotlar için bir makale okudum ve yazılanları araştırdım. Bir dolu yanlış bilgiler vardı. Doğrusu; THY’de 350-400 arası yabancı pilot var ve bu sayı THY’deki pilotların %10 u deniyor.
Bunlara ev veya otel yardımları yapılmıyormuş. Bu yardımların, bir zamanlar, 2011 yıllarında, B777 ve A330 uçak tiplerindeki yabancı kaptanlara zamanında yapılmış olduğu ve pandemi sürecinde yapılmadığı söyleniyor.
Pandemi sürecinde aldıkları maaş ve ödemeler yerli pilotlarımızla aynı. Onlar da kısa çalışma düzenine göre ücretlendiriliyormuş. Medyadan takip ettiğim kadarıyla yabancılar güya tam maaş alıyorlar deniyordu. THY’nin bu saçmalığını yapabileceğine akıl sır ermiyordu. Bu nedenle, her tarafı sorguladım ve haberin yalan olduğunu yabancı pilotların sayesinde öğrendim. 12 gün CFR diğer günler ise ücretsiz izin kullanan yabancı kaptana 6602 TL yatmış olduğunu gördüm. ( Yayınlamak istedim ama müsade etmedi)
Tabii ki, burada yerli yabancı pilot ayrımcılığa girmeden, sayının ve alınan ücretlerin abartıldığına şahit oldum. THY’nin bu tür bir ayrıcalık yapabilmesi mümkün değildi zaten. Çok ama çok aptalca olurdu .
Bu nedenle her haber sitesinde çıkan haberlere temkinli yaklaşarak önce teyit edilmesi gerektiğini bilen ve uygulayan Airlinehaber’i mutlaka okuyun ve Havacılık sektörü ve çalışma hayatı ile ilgili bilgileri SIFIR olan haber sitelerinden uzak durun.
Sonuç olarak; Bu gerçekler eşliğinde bir şeyler yapmanız gerekiyor. Birlikte düşünün ve bir an önce karar verin. Her geçen gün THY’nin lehinde seyreder, sizin değil…