THY İŞTEN ATTIĞINI GERİ ALMAZ MI?

Değerli okurlar, THY’nin işten çıkartma operasyonları her dönem ilgi ve tepki çekmiştir. Keyfilik, kayırmacılık, ses çıkaranları-itiraz edenleri cezalandırmak amaçları hep ön plana çıkmış, hiçbir işe yaramayan tosuncuklara yer açmanın aracı olarak kullanılmıştır. Kıdemliymişsin, işini iyi yapıyormuşsun, bilgin, birikimin yerindeymiş…Hepsi boş…Mümtaz şirketimizin pek muhterem yöneticilerinin koyduğu kriterlere(!) uymuyorsan bir anda kendini kapı dışında bulabilirsin. “Ben işimi iyi yapıyorum, şirketimin çıkarlarını koruyorum, görevimin gerekliliklerine hakimim, kurallara uyuyorum, bana bir şey olmaz.” Demeyin. Çünkü şirket yönetiminin kriterleri çok daha farklı.
İCRA KOMİTESİ Mİ, İŞTEN ATMA MAKİNESİ Mİ?
2003 öncesi işten çıkartmalar istisnai nitelik taşırdı. Toplu işten çıkartmalar ise ancak olağanüstü durumlarda sözkonusu olurdu. 2001 ekonomik krizi ve 11 Eylül İkiz Kulelere saldırı olayından sonra yapılan işten çıkartma bu tenkisata örnektir. 2003’ten sonra ise artık ilke-milke kalmadı. Hele 2005 yılında kurulan İcra Komitesi bir çeşit hızar gibi çalıştı. Her toplantıda insanlar kapıya konuldu. Komite kafasına göre takvimsiz çalıştığı için bazen haftada birkaç kez toplanıp adam biçiyordu. Bay Hamdi ile bay Candan ile arayı iyi tutanlar, torpili sıkı olanlar, milletvekili bakan tanıdığı olanlar doğal olarak “işten atılma” endişesi duymuyordu. 2003 yılından sonra 10.000 kişinin işten atıldığı yolunda bir şehir efsanesi türetildi. 2010 yılında da bu rakam telaffuz ediliyordu, 2018’de de…Önümüzdeki haftalarda 2003-2011 arası THY’de işten çıkartılanların dökümünü paylaşacağım. Ona göre bir perspektif oluşturabilirsiniz belki..
211 OLAYI TOPLU İŞTEN ÇIKARTMADIR.
15 Temmuz başarısız kalkışmasından hemen birkaç gün sonra o yılın en büyük tasfiye operasyonu gerçekleşti. 211 kişinin iş akdi feshedildi. Daha önce de yazmıştım. 211 olayı, tam anlamı ile bir Toplu İşten Çıkartma uygulamasıdır. Hava İş Sendikasına ve Çalışma Bölge Müdürlüğüne bilgi bile vermeden içinde Genel Müdür Yardımcısı, Başkanlar, Başkan Yardımcıları, Müdürler, pilotlar, kabin memurlarının bulunduğu bir işten çıkartma operasyonu yapılmıştı. Bu 211 kişi arasında, THY’nin basın açıklamasında yer aldığı şekilde “FETÖ’ye müzahir” olanların bulunup bulunmadığını daha önce birkaç kere sormuştuk. Cevap gelmemişti. 211 kişinin ortak özelliği tamamının tazminatları ödenerek işten çıkartılması idi. Yani bildirimli fesih işlemi yapılmıştı. Bu personelin FETÖ destekçisi olduğunu iddia veya ima eden THY’miz bir de üste para ödemişti.
İŞE GERİ ALINAN KAPTAN…
Aradan 2 ay geçtikten sonra Eylül ayında ikinci taksit geldi. Eylül ayı içinde işten çıkartılan 28 çalışandan tam 22 çalışanın iş akitleri tazminatsız olarak feshedildi. Bu çalışanlara iş akdinin feshinden doğan işçilik hakedişleri yani tazminatları ödenmedi. O tarihlerde yazmıştım. Bu çalışanlardan bir pilotun duruşmasında ilginç bir diyalog yaşanmıştı. THY’nin avukatı, Anayasa Mahkemesi karalarından örnek vererek belge olmadan da kuvvetli şüphe ile işlem yapılabileceğini belirtmiş, pilotun avukatı ise konuyu Savcılıktan sorduklarını “pilot hakkında yürütülen bir soruşturma ” olmadığını ifade etmişti. Sonuçta bu pilot arkadaşımız davayı kazandı. Fesih işleminin geçerli olmadığı Yargıtay’ca da onaylandı ve işe iade edilmesine karar verildi. Sonra ne oldu? Cevabınızı duyar gibiyim:” Ne olacak, THY tazminatları ödemiş işe başlatmamıştır.” Kusura bakmayın ama yanıldınız. Bu arkadaş, İŞE BAŞLATILDI. Evet yanlış okumadınız. İşe iade kararı uygulandı.
THY’NİN KEYFİ KARARLARI
İşin trajikomik yanı ise, aynı mahkemeden işe iade kararı alan bir diğer kaptan ise tazminatlı atılmasına ve rağmen işe başlatılmadı. Yani daha ağır bir yöntem uygulanarak tazminatsız olarak atılan kaptan işe iade edildi. Para verilerek işten çıkartılan ise işe iade edilmedi. Bunu niye anlattım? Hani herkesin iman ettiği meşhur bir yaklaşım vardır ya “THY davayı kazananları işe başlatmaz, parasını öder, içeri sokmaz” diye…İşte bu söz her zaman geçerli olmazmış, istisnaları varmış demek ki…Peki bu arkadaşı işe başlattınız, işini ekmeğini geri verdiniz de, THY avukatının mahkemedeki iddialarını ne yapacağız? Anayasa Mahkemesi karalarından örnek vererek belge olmadan da kuvvetli şüphe ile işlem yapılabileceğini belirten sözler hani? Avukat bey bastırıyor “Hakim bey illa belge mi lazım, kuvvetli şüphe de yeterli.” Diyor. Eee sonra? Kaptan kokpitte ! Bakın bir çalışanın böyle bir suçlamadan aklanmasından ve ekmek teknesine geri dönmesinden ancak memnuniyet duyarım. İyi de benzer durumda olanları niye işe başlatmıyorsunuz o zaman? Yoksa şöyle mi düşünüyorsunuz? “Bu arkadaş davayı kazandı, FETÖ’cü değilmiş biz de ikna olduk. İşe başlattık. Diğerleri de davayı kazandı ama onlarla ilgili şüphelerimiz devam ediyor, o nedenle onları başlatmadık.” Böyle bir mantık olur mu Allah aşkına? Şimdi bu yazıyı okuyanlar ByLock nedeniyle işten çıkartılıp Mor Beyin olayı ortaya çıkarılınca işe iade edilen küçük grubu da hatırlatacaklardır. Arada fark var, bu grup davaları devam ederken geri alındılar. Yani teknik açıdan suçsuz bulunmuşlardı. O nedenle işe geri alınan “şanslı” arkadaşla karıştırmamak lazım. Yine 2012 Mayıs ayındaki eylemle ilgili olarak işten atılan 305 çalışanın durumu da farklı. Bu arkadaşların 240’ı geri alınmıştı ama bu operasyonun bay Hamdi’nin 2013 Aralık ayında seçilen yeni sendika yönetimine prim kazandırmak için gerçekleştirildiği de genel bir kanaat olarak hafızalara yerleşmişti.
Gelelim sonuca; THY üst yönetiminden bazı isimlerin 211 olayından dolayı rahatsız oldukları ancak Ankara’nın net tavrı nedeniyle ellerinin kollarının bağlı olduğu rivayet ediliyor. Bir başka rivayet ise, zaten tasfiye etmek istedikleri bazı isimlerin böyle bir toplu geri alımda tekrar işe başlayacağı endişesi. Mesela 211’in içinde sadece Genel Müdür Mali Yardımcılığından 17 yönetici işten atılmıştı. Evet iş zor. Ama maharet, “Kurunun yanında yaşlar da yanar.” deyip işin içinden sıyrılmak değil doğru ile yanlışı birbirinden ayırıp suçsuz insanları mağdur etmemektir.

Exit mobile version