THY’nin 1 Ocak 2019 tarihinde başlayan yeni toplu iş sözleşmesi takvimi nihayet sonuçlanmak üzere. Bu yazımın tarihi itibarı ile henüz imzalanmamış bir toplu iş sözleşmesi için konuşmak ve değerlendirme yapmak zor. Malum haberleri hep aynı yerden okuduğumuzda bir dolu yanlış bilgiler aldığımız doğrultusunda düşündüğümde açıklanan bilgilere temkinli yanaşmak durumundayım.
Sendika tarafından kulak gazetesi ile etrafa sızdırılan bilgiler çerçevesinde değerlendirme yapmak zorunda kaldım. Bu zorunluluk, Hava-İş sendikasının üyesi ile irtibata geçmeden ve sitesinde haber olarak üyelerine bilgi vermeksizin, dedikodu niteliğinde haber kabul edilebilecek yanlış uygulamadan kaynaklanmıştır.
Hava-İş sendikası gibi bir kurumun, kendi resmi sitesinden üyelerine bilgi aktarımı yapmadan başka mecralardan veya kulak gazetesi vasıtasıyla bilgi sızdırması, şimdiye kadar duyulmuş bir durum değildir.
Hele, hele tarafsız arabulucunun uzatma süresi henüz dolup raporunu hazırlamadan önce, aracılılık yapabilecek anlaşmalı bir haber sitesi bulup, alelacele etrafa dağıtıp nabız mı ölçülmek istendi acaba?
Aslına bakacak olursanız, THY toplu iş sözleşmesinden iyi bir netice çıkamayacağı, sendikanın sözleşme dönemi müddetince üyeleriyle irtibatı kesmesinden anlaşılmıştı. Üç ayı geçkin bir tek haber bile yayınlanmamasının gerekçesi ne olabilir ki…
Gelişmeler hakkında bilgi verip üyelerle polemiğe girmek istemeyerek işi oldubittiye getirdiler seklinde yorum yapmak da mümkün.
Gelirlerin çoğu yabancı para birimleri tarafından hesaplanırken, TL ile maaş vermenin yanı sıra iki senelik sözleşme yapacağız iddiasında bulunup bir anda yine 3 senelik sözleşmeye imza atmaya çalışmak da neyin nesi oluyor? Hele hele o %1,5 lara kahkahalarla güldüm. Kes bir döner bir buçuk olsun der gibi… Reel enflasyonun alıp başını gittiği bu dönemde, enflasyon+ 1,5 hangi planın eseridir. Bu %2 ve %1,5 luk refah paylarının hesabını hangi kriterler eşliğinde yapmışlar acaba?
Anlatsalar da anlasak.
THY Teknik A.Ş toplu iş sözleşmesi ile THY toplu iş sözleşmesini mukayese ettiğimizde bakalım karsımıza ne çıkacak?
Teknik A.Ş sözleşmesinde Hak-İş’ bağlı Çelik İş sendikası direk devrede değildi. Teknik A.Ş ile irtibatlarını Şube başkanlığı tarafından götürüyorlardı. Hâlbuki THY toplu iş sözleşmesinde THY yönetiminin karşısında Hava-İş sendikası vardı.
Çelik İş bir nevi paravan şubesi aracılığı ile sözleşmeyi götürdü. Tabii ki Çelik İş dediğimiz yeni ismi ile Özçelik İş sendikası paravan şubenin yönetimini nasıl seçmiş olabilir? Kimseyi tanımayan Özçelik İş sendikası önce şube başkanı arayışına girdi ve işverenin tavsiye ettiği bir başkan buldu. Bu başkan da kendine biat edebileceğinden emin olduğu arkadaşları yönetime yazdı. Oldu size Özçelik İş şube başkanlığı. Özçelik İş sendikası ne yapmış ki şubesi ne yapsın…
Hava-İş de böyle bir paravanlık yok. Direk kendileri muhatap. Tabii ki başkan seçiminde THY yönetiminin aracı olup olmadığı konusu ayrı.
Bırakalım bu herkesin bildiği ön bilgilendirmeyi ve sadede geleyim.
Teknik A.Ş nin toplu iş sözleşmesinde üyelere ilk altı ay için %14 istendiydi. Hâlbuki bu rakamın %9,17 si enflasyon farkı idi. Enflasyon farkının üstüne sendikanın aldığı refah payı olarak adlandırılan 3 senelik sözleşme dönemi için (14,0 – 9,17) %4,83 istiyor ve bu rakamı geçiremeyip %3.3 imza atıyor. Bu sonucu ben REZALET olarak görmüş ve yazmıştım.
THY işvereni Teknik A.Ş sözleşmesindeki bu komediyi sahneye koymuş ve çalışanlara sendikanın da katkısı ile seyrettirmişti.
THY Toplu iş sözleşmesinde ise Hava-İş, Çelik İş’in üyeyi kandırmak için uyguladığı enflasyon farkını belirtmeden (%9,17 idi) direk %14 istedim yanlışını yapmamış. Yani ilk altı ay için enflasyon farkı+ 2 demiş.
. THY işvereni ve Hava-İş bu sefer doğruyu yapıyor ve Temmuz-Aralık ayı enflasyon miktarını yani %10 u yazmadan “enflasyon farkı +2” diyor.
ŞİMDİ GELELİM THY VE HAVA İŞ’İN SENARYOSUNA
Toplu İş sözleşmelerinde çalışan lehine alınacak her türlü rakam diğer konfederasyon ve onlara bağlı sendikalar tarafından yakinen izlenir ve rakam iyi ise o rakamı baz alırlar. Bu nedenle işverenler afaki rakamlardan uzak dururlar. (Hükümet Politikaları)
THY ve Hava-İş sendikası bu sözleşmenin yani enflasyon rakamı dışındaki refah payının yüksek olmaması yani dikkat çekmemesi adına şark kurnazlığı modelini uyguladı.
Neydi bu akıllı formül?
THY toplu iş sözleşmesi başlamadan önce iyileştirme yapmak. Siz toplu iş sözleşmesinden önce iyileştirme yapıp rakamları yükselttiğinizde bu uygulama sözleşme dönemindeki gibi dikkat çekmez.
Ne yaptı THY?
2018 Haziran ayında Kokpite %20 kabine ise %10 verdi ama bu rakamlar kandırıcı idi. Çünkü kokpitin aldığı %20 nin yarısı (%10 u) zaten enflasyon farkı idi. Bu nedenle kokpit %20 değil sadece %10 iyileştirme aldı diyebiliriz.
Kabinin almış göründüğü %10 ise, enflasyon farkı olduğundan kabin ve yer personeli hiç iyileştirme almamış oldular.
O zamanlar ben bu uygulamayı okuduğumda şaşırmış ve “Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü” mantığında bakıp vardır bu işin altında bir bit yeniği diye düşünmüş ve bit yeniğini bulmuştum.
Bu uygulamalar; Ocak 2019 tarihinde başlayacak THY toplu iş sözleşmesine katkı sağlama amaçlıydı. Gerçi kimse memnun olmadı ya, o da konunun ayrı bir boyutu…
THY baktı ki kokpitten kaçışlar devam ediyor. %10’luk iyileştirme yetmedi. Düşündü taşındı ve Eylül 2018 de kaptanlara bir kez daha %30, ikinci pilotlara ise %25 iyileştirme daha yaptı.
Bu ekstra iyileştirmelerden sonra toplu sözleşmeye girdiğinizde enflasyon + 3-4-5 gibi rakamlar cazip olabilir diye düşünmüş olmalılar. Ayrıca, bu sistemi Hava-İş yönetimi tek başına bulmuş olamaz. Bu sistem THY yönetimi önderliğinde ortak bir projedir diye düşünüyorum.
Toplu sözleşmelerdeki diğer sosyal haklara hiç bakmam. Genelde, Eften püften maddelerdir. Neymiş? Evlilik yardımı imiş… Neymiş? Ölüm yardımı imiş… Vb… Geçin bunları silin atın be kardeşim. Siz doğru dürüşt günün ekonomik şartlarına göre ücret verin yeter de artar bile. Bırakın evlenmeyi ve ölüm durumunda ne yapacağını kişiler düşünsün.
THY, kokpit-kabin-teknik ve diğer memur ve çalışanları arasında farklı uygulamalar yaparak iş barışını bozduğunun farkında değil. İş barışının ne olduğunu anlayabilmeleri için, kendilerinin paraşütle gelip oturdukları makamlardan önce işçi veya memur sıfatında düşük maaşla çalışmaları gerekirdi.
Düşenin halinden düşen anlarmış. Bu nedenle sizi ben çok iyi anlıyorum. Hayatında kurumsal bir şirkette çalışmadan bir yerlere gelindiğinde, çalışanın psikolojisini anlayabilmek mümkün değildir.
Mevcut durumda; Teknik Kokpit ve Kabin’e, Kabin Kokpit’e, diğer çalışanlar da hepsine düşman hale getirildi.
Hani, bazen istenmeyen rötarlar oluşur ya… Uçuştan değil yer personelinden kaynaklı… İşte o zaman bu yer personeline üvey evlat muamelesine bıraktığınızın farkına varırsınız.
Pardon ya…
İkide bir İş barışı deyip duruyorum. İş barışı nedir anladılar mı acaba?