THY-HABOM-SENDİKA VE KAYIKCI KAVGASI

lerleyen zaman dilimi içerisinde Teknik A.Ş nin kapatılarak HABOM adı altında faaliyetini sürdürmesi üyesi ile güven sendromu yaşayan sendikanın bakışları arasında sürdürülüyor.
Günümüzdeki sendikal yapılanmayı ben anlayabilmiş değilim. Sendikalar ile işçi arasında müthiş bir güven sendromu yaşanıyor. Her geçen gün, işçi aleyhine gelişen yasalardan kaynaklanan düzenlemeler karşısında kendilerini yenileyemeyen ve hala 1980 öncesinde kalan kafalarla sendikacılık yapmaya çalışanlar, yedikleri darbelerin nedenlerini araştıracaklarına iktidar kavgası vermeyi daha önemli görmekteler.
Sendika yönetimi; Kendine muhalefet yapan kişi veya kuruluşları anında İşverenci-Yalaka-İşçi düşmanı diyerek haksız yere yaftalamaktan geri kalmıyor. Bilhassa havacılık sektöründeki tek sendikanın, tek örgütlenebildiği yer olan THY’de sendika olarak akıl almaz işler yapılmakta. İşçiyi kullanarak yani onu işverenin kucağına atarak yapılan onlarca uygulamadan en son 305 THY çalışanının hepinizin gözü önünde nasıl mağdur edildiklerini örnek olarak verebilirim.
Yöneticilerinin çoğunun son kullanma tarihi çoktan geçmiş olduğu sendika yönetimi şimdi de bile bile işverenin kucağına attığı 305 THY çalışanını kurtarma(!) peşinde! Ancak işe geri dönüşlerini mahkemelerimizden mutlaka alacaklarına inandığım bu 305 çalışanın bu davaları kazandıktan sonra işbaşı yapabilmelerinin, mevcut yasalara göre tamamen işverenin uhdesine bırakılmış olduğunu üzülerek bir kez daha yinelemekte yarar var. Çünkü mevcut yasalar işverene ‘istersen al istersen tazminatını öde dışarıda bırak’ diyor. Şimdiye kadar işe dönüş alan ben dahil yüzlerce kişiden hiç birini işe geri almamış işveren, -dilerim ki geri adım atsın- ve bu bir çoğu dolduruşa gelerek neyin ne olduğunu bilmeden eyleme karışan veya karışmış olarak gösterilen çalışanları gerçekten işe başlatsın.
Bu konuda sözü fazla uzatmadan sizlere HABOM un nasıl doğduğunu ve bugüne kadar ki gelişmeleri anlatmak istiyorum.
HABOM a geçmeden önce, TGS’nin neden kurulduğuna dikkat etmek lazım. TGS: %50 THY %50 TAV ortaklığı olan bir şirketimiz. THY’nin TGS yi neden kurduğunu incelediğimizde karşımıza sadece işçi ücretlerinden kaçma isteğinden oluştuğunu gözlemlersiniz. THY, aynı Teknik A.Ş gibi TGS’yi de %100 kendine ait kursaydı, ne işçi ücretlerini düşürebilirdi ne de sendikayı oradan uzak tutabilirdi.
Şimdi hep birlikte sektördeki diğer yer hizmeti veren şirketlere bakalım. THY kendi yer hizmetini verirken karsısında sadece Havaş ve Çelebi vardı. Hava-İş sendikasının örgütlenememe eksikliği nedeniyle Havaş ve Çelebi’de sendika örgütlenme başarısını gösteremediğinden ücretler sadece işverenin takdirindeydi. Hala da öyle…
Yer hizmetleri yani handling piyasasındaki düşük ücretler ve sektörün genelini kapsaması gereken sendikanın o şirketlerde de örgütlenememesi THY’deki işçi ücretlerinin artmasına karşın diğer şirketlerde aynı kalması THY’nin aleyhine seyrediyordu. Bu nedenle THY bu yer hizmetlerinden çekilmeyi ve hizmetlerini Havaş veya Çelebi’den almayı, ya da yeni bir şirket kurarak yer hizmetlerinde ucuz iş gücü almayı düşündü.
Ancak THY’nin tek başına kuracağı her şirket (Teknik A.Ş gibi) yine THY ölçütlerinde maaş alacak ve sendikal haklardan aynen faydalanacaktı. THY bu piyasaya göre yüksek maliyetlerden kurtulmak amacı ile TAV Holding’in bir şirketi olan Havaş ile %50- %50 ortaklık yapmaya karar verdi. Sonuçta, TGS kuruldu ve işçi alımına başladı. Bu arada TGS’nin aldığı deneyimsiz elemanların işe intibakı zaman alacağından THY’deki yer hizmetlerindeki çalışanlara geçiş döneminde bir süre dokunulmadı. Daha sonra THY’nin yer hizmetleri bölümünde çalışanların birçoğu olur olmaz yerlere yollanmaya veya istifa etmeye mecbur bırakıldılar. Sendikanın kendilerine göre mükemmel bana göre son derece akılsızca bir uygulaması ile ( Toplu iş sözleşmesi 8.madde “b” bendi) THY işverenin ekmeğine yağ sürülmüş ve bir çok kişi işten ayrılmıştı.
Sonuç olarak; bugünkü gelinen noktada TGS’deki işçi ücretleri THY’nin çok altında olduğundan THY işçi ücretlerinden büyük bir tasarruf sağlayarak yer hizmetlerini ucuza getirmeyi başardı. ( Bu tasarruflar sanırım Messi’ye ve Kobe Bryant’a gidiyordurJ ) Sonuçta; İşveren kazandı -İşçi kaybetti.
Gelelim ana konumuz olan HABOM’a: THY, Sabiha Gökçen’deki HABOM adı altındaki bu yeni hangarı TEKNİK A.Ş olarak işletmeyi düşünüyordu. HABOM için istihdamı düşünülen teknisyen ihtiyacı o günlerde 5 bin olarak anılıyordu. Bu büyük tesis ve planlanan hizmetler için binlerce eleman alınıp burası dev bir bakım üssü olarak hizmete sunulacaktı. Bu plan çerçevesinde THY’nin Atatürk Havalimanı’ndaki hangarları sadece THY uçaklarına hizmet sunacak, THY uçaklarının hat ve arıza hizmetlerinin yanı sıra A-B gibi ufak bakımlarda kullanılacaktı. Müşteri uçaklarının ve THY’nin büyük bakım uçakları HABOM’a yönlendirilecekti.
Ancak; yine sendikanın özel şirketlerde örgütlenememe eksikliği nedeniyle yer hizmetleri gibi bakım hizmetlerinde de işçi maliyetleri diğer rakip MRO ( Uçak bakım üssü) ve havayollarına göre yüksekti. Bu konunun THY’yi diğer MRO larla olan rekabetinde açığa düşürdüğü iddia ediliyordu. THY, 5 bine yakın teknisyen alımını kendi maaş skalasına göre yaptığında özel şirketlerde lisanssız teknisyen olarak yani yardımcı teknisyen statüsünde verilen 500-600 dolar veya euro yerine THY’nin geçen dönemki toplu iş sözleşmesindeki mevcut ücret skalasına göre en az 2200+4 ikramiye+ pas bilet hakkı+ sosyal haklar+ sağlık sigortası ve benzeri hakları vermek zorunda kalınacaktı.
Sakın ha, bu 2200 TL’nin teknisyen taban ücreti olduğunu düşünmeyin. Bu rakam HABOM’a teknisyen alımı için sendika ile konuşulduğu zamanın teknisyen taban ücretinin %80’idir. Hafızam beni tarih konusunda yanıltmıyorsa 2007 senesinde sendika bu taban ücretinin %80’ine teknisyen alımı için onay vermişti. imzalamıştı. Yani toplu iş sözleşmesini deldirmişti.
THY/Teknik A.Ş henüz HABOM’u ayrı bir şirket olarak kurmadan önce sendikaya bu %80 lik taban ücretinde biraz daha aşağı rakam istedi. Sendika bunu reddetti ve bu konuda pazarlığa bile girmeden masadan kalktı.
Benim anlamadığım, Sendika zaten kendi toplu iş sözleşmesini deldirmiş ve teknisyen taban ücretinin %80 ine onay vermişken THY işvereninin yeniden bir rakamla gelmesi yani ya tutarsa mantığı çerçevesinde şansını denemesi normal. Çünkü sendika zaten bu konuda zamanında da esnemiş durumda.
Ancak, sendika bu sefer işverenin teklif ettiği ( duyumlarıma göre %60) rakamı kabul etmedi ve alıma onay vermedi. Hadi bunu da normal görüp Sendikanın 2007 yılında yaptığı %80’lik yanlıştan dönülüyor olarak düşünelim.
Bakalım bu gelişmeler sonrası neler olmuş?
Sevgili sendika yönetimi; THY’nin sendika ile anlaşamadığı durumlarda daha önce part time eleman adı altında senelerce çalıştırdığı işçileri hatırlamadınız mı? Bu Part-Time zırvalığı sizin zamanınızda yapılmadı mı? Peki, eski defterleri karıştırmayalım ve bugüne dönelim.
THY’nin kabin memuru alım rakamlarını bilmiyor musunuz? İşverenin yasaları kendine göre değerlendirip farklı kılıflar bularak ücret düşüklüğü yaratmasına mani olabiliyor musunuz? Bunları iyice bir düşünün bakalım.
Karşı tarafın yani işverenin siz Hayır dedikten sonra yapabileceği hamleleri de göz önünde tutmanız ve stratejinizi onun size karşı yapabileceği hamleleri düşünerek yeniden değerlendirmeniz gerekiyor.
Şimdi de gelelim HABOM gelişmesine…
Karsınızda TGS örneği dururken ve THY halen Kabin memurlarında aynı part time eleman alımı gibi düşük ücretli sendikasız alımlar yaparken siz Teknik A.Ş’ye yani THY’ye bağlı bir kuruluşta çalışmak isteyenlerin alım şartlarını kabul etmeyip rest çektiniz.
Peki, madem toplu iş sözleşmeni deldirmek istemiyorsun 2007’de neden deldirdin? İstediğinde toplu iş sözleşmeni deldirebildiğine göre bu sefer deldirmediğinde işverenin aynı TGS örneğinde olduğu gibi yeni bir şirket kurup istediği rakamlardan eleman alabileceğini bilmiyor musun? Biliyorsun tabii ki.
Sonuçta; olan oldu ve THY/Teknik A.Ş’ye girmesi gereken yeni teknisyenlere HABOM adı altında bir şirket kurulup alımı o şirket üzerinden yapıverdiler. Şu anda HABOM için alınmış işçi sayısı 1400 olup 400 kişi de eğitimde. Yani şu anda 1800 kişiler.
Şartları da şu anda özel şirketlerin lisanssız bir teknisyene verdiği ücretin üstünde seyrediyor. Meslek lisesi mezununa 1450, 4 yıllık yüksekokul mezununa 1850, SHYO’lardan mezun olanlara ise 2280 civarında ücret ödeniyor. Bu rakamları tek başına sendikasız bir ortamda verebilen işveren HABOM şirket olmadan önce aynı rakamları şüphesiz THY/Teknik A.Ş’ye girecek olanlara da verilebilirdi. Pazarlık ettiniz mi?
Şimdi ne oldu? Bu yeni lisanssız teknisyenler THY’nin ayrıca vereceği 4 ikramiyeden mahrum oldular. Bu yeni teknisyenler THY’nin personeline tanıdığı ücretsiz pas biletlerden mahrum oldular. Bu yeni teknisyenler THY’nin personeline tanıdığı sağlık sigortası ve bir takım sosyal haklardan mahrum kaldılar.
Siz sendika yönetimi olarak; Teknik A.Ş nin kapatılarak HABOM adı altında sendikasız çalışılmasının istemeden(!) önünü de açmış oldunuz.
THY/Teknik A.Ş den emekli olanlara HABOM kapılarını açıyor ve onlara lisanslı ve deneyimli olduklarından farklı bir maaş skalası uygulayacak. Zaman içinde THY’den emekli edilen bu lisanslı deneyimli kadro HABOM a geçerek yeni teknisyenleri hem eğitecek hem de yeni teknisyenler lisans alıp yetki seviyeleri artana kadar bu süreç devam edecek. Daha sonra bu eskilere güle güle denip yenilerle sendikasız, ikramiyesiz, sosyal haklar sız tek bir THY teknik in kurulması sağlanmış olacaktır. İçi boşaltılmış, deneyimli elemanları HABOM a kaydırılmış Teknik A.Ş ne yapacak? İşte o zaman THY/Tekniğin içi boşaltılıp HABOM adı altında faaliyet sürdürecektir.
Bu gelişmeleri de her zaman olduğu gibi Hava-İş sadece seyretmekle yetinecektir.
Bu nedenle, THY’nin bir başka şirket kurarak bu işçileri almasını bu günkü şartlarda önleyemiyorsan durup bir düşüneceksin. TGS oluşumunu hep hatırlamalısın.
Toplu iş sözleşmesi ve işçi alımları bir pazarlık ortamıdır. Pazarlıkta her iki taraf esnemek zorundadır. İşveren tarafının olası çözümsüzlükte ne yapacağı belli iken binlerce işçinin sendikasız bir ortamda çalışmasını nasıl vicdanınıza sığdırabildiniz?
Aslına bakacak olursanız bu sorun hala çözülebilir. Ancak şimdi sendika yönetimine fikir verseniz yapacağı varsa da yapmaz. Çünkü onlar için işçi’nin kazanımından çok oyu önemlidir. İşçiyi elinde tutmanın yolu bu mevcut yönetimce işyerlerinde kaos ortamı yaratıp o ortamdan beslenmekten geçiyor. Kaos un olduğu yerde işçi en yakın kaçış noktasına meyleder. O nokta genelde sendikadır. İşte bu ortam sendika için cazip oluyor. İşverende maşallah bir dolu sorun yaratıp kaos ortamına çanak tutuyor. İşte kaostan beslenme bu şekilde oluşuyor.
HABOM olayında kaybeden kim? Sendikasız bir ortamda, sosyal haklar olmaksızın çalışmaya mecbur bırakılan şimdilik 1800 İşçi…
Peki, sendika ne yapıyor? 2013’te yeni yapılacak olan sendika seçimleri için daha önce kaybettiği THY’deki kaleleri almak için çalışıyor. Muhalif grubu ile kayıkçı kavgasını sürdürüyor.
Fikirlerin değil belden aşağı karşılıklı suçlamaların, gereksiz polemiklerin yapıldığı bir sürece Hoş geldiniz.
Aslında THY’nin sendikayı bitirme planı olduğu bir gerçek. THY dikensiz gül bahçesi istiyor. Ancak; Sendika gibi THY çalışanının tümünü temsil eden bir kurumun olası mevcut stratejileri görmek, gidişatı takip ederek anında işçinin yanında olacak kararlar alması gerekiyordu. Bu konuda artık çok geç kalınmıştır. Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti. THY bölündü-parçalandı ve kısım, kısım satıldı bile.
Hava-İş için hedef şu anda 2013 ün son ayları. Hava-İş varını, yoğunu, tüm enerjisini bu hedefe şimdiden kitlemiş durumda. Hadi bakalım hayırlı işler. Nede olsa “İŞÇİ BAHANE KOLTUK ŞAHANE” dimi ama…
NOT/ Bu yazıyı yazan kişi THY yönetiminin adamı olup halen THY’nin büyük miktarda hissedarıdır :) Sendika yönetimin dikkatine:)
Exit mobile version