Değerli okurlar, bayram öncesi THY’de çarşı fena karıştı. Daha önce üyelerin onay vermediği hiçbir protokolü imzalamayacağını söyleyen yetkili sendika Hava İş Başkanının 29 Temmuz Çarşamba gecesi THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı ile görüştüğü ve anlaşmaya varıldığı medyaya sızdırıldı. “Ne oldu, neye imza atıldı?” soruları sorulmaya başlanırken bir de baktık ki, ertesi gün anlaşma falan olmamış ! Bunu okuyan 100’den fazla pilot Hava İş’ e koştu. Sendikaya geldiklerinde Hava İş Başkanının, THY’nin bir Yönetim Kurulu üyesi ile görüştüğünü öğrendiler. Bunun üzerine, Sendika Yönetim Kurulunun toplantı yaptığı odaya alındılar. Bir süre bekledikten sonra huzura kabul edilerek Tatlıbal’ın makam odasına geçtiler. Bırakın sosyal mesafeyi aralarında mesafe bile yoktu…
SEN MİSİN SENDİKAYA GİDİP HAK ARAYAN?
Pilotlar yıllarca aidat ödedikleri sendikaya neler olup bittiğini ilk ağızdan öğrenmek için gitmişlerdi. Tatlıbal keyifliydi. Son 7 senedir işbaşındaydı ama Hava İş, Hava İş olalı böyle kalabalık görmemişti. Bu kadar pilotu birarada gören sendikacılar cep telefonları ile bu tarihi anı kaydederken Tatlıbal da yanan ateşin altına odun atmayı ihmal etmiyordu. “Bugün 500 kişiyiz, yarın 5000 kişi oluruz.” Diyenlere güç ve etkinlikleri konusunda gaz veriyordu. Toplantı bitti, binanın arkasındaki otoparkta bir de hatıra fotoğrafı çektirildi. Binadan bir koşu getirilen Hava İş bayrak ve flamaları açıldı. Eğitim uzmanı, Teşkilatlanma uzmanı, sekreter, koruma bir dolu çalışanı olan sendikada bayrak ve flamaları tutmak Hava İş Yönetim Kurulu üyelerine düştü ! Sendikaya giden pilotlar, Nisan-Temmuz döneminde THY’nin ücret uygulamalarına “olur” verip vermediği sordular mı, bilemiyorum. Neyse eteklerdeki taşlar döküldü. Pilotlar, meydanın boş olmadığını haklarına sahip çıkacaklarını gösterdiklerini düşünüyorlardı. Hava iş ise, bu ziyareti “büyük destek” olarak açıklamayı uygun gördü. Açıklamadaki “yüzlerce pilot” ifadesi bu desteğin cesametini köpürtmek için kullanılmıştı. Oysa “yüzlerce” ifadesi birkaç yüzü tanımlamak için kullanılırdı. Yani 400-500-600 kişi varsa yüzlerce ifadesi anlamlı olurdu. Sayıya fazla takılmayalım… Başkan görüntüden memnundu, daha büyük bir toplantı için salon tutacağını söyleyerek 8 Ağustos 2020 gününe randevu verdi. Derkeeen, THY’den beklenen müdahale geldi. Toplantıda konuşan 15 kadar pilotun Ağustos uçuşları alınıverdi ! Cumartesi günü yapılacak toplantı da badem oldu ! Eyy sendika, seni ziyarete gelen üyelerine işveren darbeyi indiriyorsa senin artık “üyelerimiz destek vermiyor, yaptığımız eylemlere katılmıyor.” deme hakkın olur mu? Şimdi o üyeler “Genel Müdürlüğün önündeki kaldırımda yapılan gösteriye iyi ki gitmemişiz, yoksa bizi taa o zaman atarlarmış” diye düşünürlerse haklı sayılmaz mı? Seni ziyarete gelen üyelere bile sahip çıkamıyorsan, açıkça “derhal bu pilotların uçuşlarını açın” diyemiyorsan ve dediğini yaptıramıyorsan sana nasıl güvensinler? Senin yapamadığın açıklamayı HAVASEN yaptı…
HAVA İŞ VE THY’NİN TEKLİFLERİ
Neyse geçelim tekliflere… Çarşamba gecesi THY ile Hava İş’in anlaştığına ilişkin haberin sızdırılmasından sonra sabah bir duyuru ile THY’nin vazgeçtiği açıklandı. Hava İş, İlker Aycı’nın mutabık kalınan bazı maddelerde yeniden değişiklik istemesini gerekçe göstererek kendi teklifini de üyeleri ile paylaştı. Hava İş, 26. Dönem Toplu Sözleşmenin yürürlükte kalması, ikramiyelerin ikiye düşürülmemesi (üçe düşürülebilir demek ki!), Ocak ayında işverence tek taraflı kaldırılan ve mahkemeye taşınan Pazar mesailerinin geri verilmesi, işte çıkartma olmaması kaydıyla ücretlerde % 25-%40 arasında indirimi kabul ettiklerini, 5000 TL altında ücret (brüt mü net mi belli değil) alanların ücretlerinde indirim yapılmamasını protokolün 6’şar aylık dönemlerde gözden geçirilmesi kaydıyla uygun gördüklerini açıkladı.
THY ise, uçuş tazminatları ve kredili uçuş parasında pilotlar için % 50, kabin için % 35, yer personelinin iş tazminatlarında % 30 indirim önerdiğini, kıdem ücretlerinde % 30 indirim istediğini ayrıca sosyal yardımda da % 30 indirim öngördüğünü, ikramiyeleri ise 2021 sonuna kadar ödemeyeceğini çalışanlara duyurdu. THY’nin duyurusunda açıkça “işten çıkartma olmayacağı” taahhüdünün yer almadığı ve protokolün 2021 sonuna kadar geçerli olacağı dikkat çekti. İşte zurnanın zırt dediği yer de burası. Eğer sen sendika olarak 2013’te işbaşına geldiğinde sözleşme süresini 2 yıldan 3 yıla çıkarmasaydın, bugün yürürlükteki Toplu İş Sözleşmesinin sadece 6 ayı kalmış olacak ve THY ancak 31 Aralık 2020 tarihine kadar protokol teklif edebilecekti. 1 Ocak 2021’de ise yeni TİS görüşmeleri başlayacaktı. Gördünüz mü, Vehbi’nin kerrakesini? Bakın Aralık 2013’de azınlık oyu ile işbaşına gelmenin zevki, şevki ve başka saiklerle 3 yıl çıkardığınız sözleşmeler bugün nasıl köşeye sıkıştırdı çalışanları?
10 YILLIK KAPTANIN MAAŞI NE OLACAK?
Şimdi gelin bir hesap yapalım. Önce THY’nin teklifini inceleyelim. Ortalama 10 yıllık dar gövde kaptanının maaşı bugün itibarı ile yani Temmuz 2020’de uygulanan % 7.25 zamla birlikte yaklaşık 65.000 TL olmuş. Buna 1 aya düşen ikramiyeyi de eklediğinizde 75.000 TL brüt rakama ulaşılıyor. Tabii kağıt üzerinde ! Şimdi bu maaşı THY kriterlerine göre indirime tabi tuttuğumuzda, yani uçuş tazminatlarında % 50, sosyal yardım ve kıdem ücretlerinde % 30 indirim yapılıp ikramiye de kaldırılınca brüt para 32.000 TL’ye düşüyor… Yani toplamda % 55 indirim yapılmış oluyor.
Gelelim sendikanın önerdiğini açıkladığı ve THY tarafından gece kabul edilip sabah vazgeçildiği iddia edilen formüle… TİS uygulansın, ikramiye devam etsin, bu rakamlara indirim yapılsın denilerek verilen en yüksek indirimin pilotlara uygulanabileceği varsayımı ile yukarıdaki örnek maaş üzerinden % 40 indirim yapıldığında ikramiye dahil ortalama bir aylık brüt 44.500 TL rakamı bulunuyor. Bu hesaplamalarda, kaldırılan Pazar mesaileri, harcırahlar, benzin paraları gibi yan ödemeleri dikkate almadığımızı ekleyelim.
Ortada garip bir durum var. Sendika yayınladığı maddelerin gece toplantısında THY tarafından kabul edildiğini iddia ediyor. Ama arada ciddi farkın yani örnek pilot maaşında olduğu gibi % 15 farkın THY tarafından kabul edilmesi pek mantıklı görünmüyor. Diğer bir ihtimal ise, 29 Temmuz 2020 gecesi varılan mutabakattan 31 Temmuz 2020 günü vazgeçilmesinde, Kısa çalışma Ödeneği uygulamasının Ağustos ayı için de uzatıldığının açıklanması ya da bu açıklama yapılmadan THY yönetimi tarafından öğrenilmesinin etkisi… HAVASEN bildirilerinde dikkat çekildiği gibi, Kısa Çalışma Ödeneği THY’nin işine geliyor. Her ay devletten aldığının üstüne biraz para ilave edip çalışanları susturuyor. Bu iş 1 sene sürse THY’nin sesi çıkmaz, anlaşmaya da yanaşmaz. Hava İş, Nisan başında bu uygulama ilk başladığında protokol yapmayarak treni kaçırdı. Şimdi hızlanan trene binmeye çalışıyor. Nerede 25.000 çalışanın 5 aylık kaybı? Anlaşılan, THY bu süre içinde insanların bıkarak, yılarak şirketten ayrılmasını bekliyor. Ama işin kötüsü dışarıda iş yok. Yani papaza kızıp kiliseyi yakacak durumda değil kimse ! Resmen bir bilek güreşi var çalışanlarla işveren arasında. Sendika da işin içindeymiş gibi yapıyor… HAVASEN’in geçtiğimiz günlerde yaptığı “Masaya oturun” çağrısı en gerçekçi talepti. Hava İş baskı gelince mecbur kaldı ama “uzlaşamama” formülünü de iyi realize edemediler. Diğer dikkat çeken konu, “sizin onayınız olmadan hiçbir protokolü imzalamayacağız” diyen Hava İş’in, gece görüşüp ertesi gün protokol imzalamaya hazır olması. Hani işçiye soracaktınız? Geçen aylarda yazmıştım. Aslında bir kayıkçı kavgası var ortada. Yazılarımızı yeni takip edenler için tekrarlayalım:
Eskiden İstanbul’da Eminönü – Karaköy arasında yolcu taşıyan kayıkçılar, müşteri beklerken kendi aralarında kavgaya tutuşurlarmış. Durup dururken çıkan kavgada sesler yükselir, kürekler havaya kalkar, sağa sola savrulurmuş. Kayık yapısı gereği suyun içinde bir sağa bir sola sallanır dururmuş. Kayıkçılar da suya düşmemek için kavga ettiği kişiyi kuvvetlice itelemez, kibar kibar dürterlermiş. İşin ilginç tarafı, küreklerin havada uçuştuğu bu kavgada kayıkçıların başına hiç kürek isabet etmez, dayağı yiyen yine etrafta birikenler, izleyiciler ya da yolcular olurmuş.
O gün bugündür, nerede gürültülü, sonu gelmeyen, danışıklı dövüş bir kavga çıksa, aklı başında, görmüş geçirmiş olanlar tespiti yapar: “Kayıkçı kavgası bu, birazdan ortalık durulur, sen kendine dikkat et, bir şey olmasın…” Çünkü kayıkçı kavgasında dayağı, her zaman kavgayı seyredenler yer.
Ortada bir kavga varmış gibidir. Edilen sözlere, hakaret ve tehditlere bakılırsa, biraz sonra bir meydan muharebesi patlayacak gibidir. Oysa önceden planlanmış bu “kavga” sonunda, kavgaya tutuşanlara hiçbir şey olmadığı gibi, elde ettikleri maddi manevi kazançla da faydasını görürler. Böyle bir kavga başlar başlamaz yapılacak en iyi iş, yoluna gitmek, dikkat çekilen yöne değil, aksi yöne bakmak, mümkünse cebini, çantasını kolaçan edip korumaya almaktır.
THY’NİN KAPSAMDIŞI OPERASYONU
Bu arada, THY’nin Toplu İş Sözleşmesinin uygulama alanı içine girmeyen kapsam dışı personele gönderdiği maaş indirimleri ile ilgili mesajı da atlamayalım. Kabul etmeyenlerin işte atılacağı belirtilen bu yazıyı hazırlayanlara işten çıkartma yasağının devam ettiğini hatırlatalım. Yazı ekine konulan örnek hesap dökümünü de zekice bulduğumu belirteyim. Aylığı 25-30 bin TL olan müdürleri bir kenara bırakıp en düşük kapsam dışı maaşlardan bir örnek vermek gerçekten ilginç. Makam/Ek Görev tazminatı % 10 olan hangi idarecidir acaba? Neyse vermek istediğiniz mesaj geniş bir kitleye ulaşmış ve “Baksana müdürlerin maaşı bile 10 bin brüte düşmüş, biz halimize şükredelim, bir an önce durumumuz belli olsun.” Diye düşünmüşlerdir mutlaka ! Daha 1 ay önce 100.000 TL maaş alan kaptanların olduğu balonunu sızdıranlar, şu müdürlerin, başkanların ve Genel Müdür Yardımcılarının da maaşlarını açıklasalar da bilsek… Bu arada kapsam dışı ile ilgili Yönetim Kurulu kararının 27 Temmuz Pazartesi günü alınması, 29 Temmuz Çarşamba günü de sendikayla masaya oturulması yoluyla sendikalı personel üzerinde baskı oluşturulmasının amaçlandığını anlaşılıyor. Ortada ikili ücret sistemi var artık… Bir tarafta maaşlarından belli bir indirimle yola devam eden bir grup, karşısında çoğunluğu yoksulluk sınırının altında KÇÖ ile ücret almaya devam eden, fiilen gelirlerinde % 80’e varan kayıp yaşayan büyük bir kitle. Sürdürülebilir bir tablo değil bu…
UZLAŞILAMAYAN MADDELER AÇIKLANMALI
Hava İş’in bildirisinde dikkat çeken bir itiraf daha vardı. Havasen de bunu afişe etti. 2018 yılında pilotlara yapılan iki taksitte % 50’nin üzerindeki zam meğer sendikaya işverence teklif edilmiş, iyi mi? Yani işveren zam yapmak istemese, Hava İş’in birşey isteyeceği yokmuş. Hava İş’in bildirisini okurken bazı ifadeler dikkat çekti. Örneğin, açlık sınırından , belirsizliğin giderilmesinden söz ediyor. Vallahi bravo 4 ay sonra mı farkına vardınız? Ama şu ifadeye hayran kaldım: Tarihin en kötü bayramı… Demek ki Mayıs sonundaki Şeker bayramında işler tıkırındaymış. Onu bunu bilmem, tavşana kaç tazıya tut denilerek bu süreç yönetilemez. Bu işin adı konulmalı, insanlar yarın ne olacağını öngörebilmelidir. THY ve Hava İş de bir açıklama yaparak gece anlaşmasının sabah neden bozulduğunu, hangi maddelerde kimin neyi teklif ettiğini, hangi maddelerde anlaşmadan vazgeçildiğini açık açık rakamlarla ortaya koymalıdır. Bu işin uzaması THY’nin işine geliyor, bu yaklaşımı ortadan kaldırmak Hava İş’in öncelikli ve acil görevidir. Ancak şunu hemen belirtelim, bay Hamdi’nin kurduğu ve bugün de kafa göz yararak devam ettirilen sisteme göz yuman çalışanlar şimdi çaresizce olup biteni izliyor. O yüzden yıllar önce bir yazı yazmış yazının başlığını da “Prim de istemem, özveride de bulunmam” diye atmıştım. 5-10 bin lira prim veren şirket daha son 4 ayda 20 katıyla geri aldı parasını… O günlerde bir maaş prime tav olanların ne 2017 başında % 1.5 döner zammına ne de bugün maaşların tırpanlanmasına ses çıkarmalarının mümkün olmayacağını gördük hep beraber…
THY KAZA-KIRIMLARI ANALİZ ETMELİ…
Özellikle geçtiğimiz yıl THY’de vukuatlar bitmemişti. Pistten çıkanlar, wingleti taktıran, lastik patlatanlar… Pilotu atarak veya cezalandırarak sorunu çözmeyi düşünen bir anlayış yerleşmiş THY’de… Bozulan tarifeyi, artan bakım-onarım maliyetlerini, yükselen sigorta primlerini, şirkete olan itibarın irtifa kaybetmesini dikkate alan yok. Sorun eğitimde mi, planlamada mı yoksa uçuş işletmede mi? Ya da insan kaynakları ve personel yönetiminde mi? THY yönetimine acizane tavsiyem, şu salgın günlerinde işler zayıfken son yıllarda meydana gelen olayları veya en azından kırımları masaya yatırmaları… Örneğin Odessa’da kırıma uğrayan uçağın Ukrayna Sivil Havacılığı tarafından hazırlanması gereken raporu çıktıysa bunun gözden geçirilmesinde fayda var. Yarın işler normale döndüğünde uçuş emniyeti bakımından eksiklikler giderilmiş, gerekli tedbirler alınmış olur. Diyeceksiniz ki, “geçmişi boşver şu anda uçuş emniyeti Allah’a emanet…” Katılmamak mümkün mü buna? Maaşları kuşa dönmüş, kredilerini, borçlarını ödeyemeyen, evine icra kağıdı gelmiş, kredi itibarı sarsılmış, kara listeye girmiş, yarınını göremeyen buna rağmen covid korkusu ile görev giden uçucuların hangi ruh hali ile uçtuğunu THY yönetimi düşünüyor mu acaba? Bir diğer hatırlatma da Uçuş İşletme ve Ekip Planlama ünitelerine… Pilotlar arasında ayrımcılık yapmayın, kısıtlı uçuş görevlerini dağıtırken adil olun, işverenin işçisine eşit davranma ilkesine uygun hareket edin, eş-dost, arkadaş, müdür kayırmacılığını bırakın artık.
Günün Sözü:
Gündüzün şerri gecenin hayrından iyidir.