- THY başarıya doymuyor…
- Ahmet BOLAT gizli grevle neyi kastetti…
- AJetin büyüme sancıları sürüyor…
- Hava Trafik Kontrolörlerine haksızlık yapılmamalı…
- TEKNİK A.Ş.’nin derin JUMP SEAT krizi…
Değerli Okurlar,
Geçtiğimiz gün THY Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet BOLAT Bey katıldığı bir televizyon programında çok önemli açıklamalarda bulundu. Sektörün ve THY’nin son yıllardaki başarılarını ve büyüme hızı ile yakında yapılacak olan istihdamlara değindi. Turizmin gelişiminde, ülke ekonomisinin büyümesinde çok büyük katkısı ve stratejik payı olan THY’nin başarıları ve gelecekle ilgili hedeflerinin hayata geçmesi hepimiz için çok kıymetli. THY hem yarattığı istihdamla hem de finansal değeri ile sektörümüzün dünyaya açılan önemli bir yüzü ve son yıllarda ülkemizin en değerli markası haline geldi.
Şu aralar hem hava trafiğinin yoğunluğu hem de yurt dışı uçuşlarındaki gecikmelerinde etkisiyle havalimanlarında ortam biraz gergin ve hararetli. Özellikle turizm bölgelerindeki yoğunluk ve gecikmeler zaman zaman çok kötü manzaralara neden oluyor. Bunların nedenlerinin birçok farklı sebepleri olsa da her yönüyle ele alınıp değerlendirilmesi varsa alınabilecek önlemlerle muhakkak hızlıca hayata geçirilmesi gerekiyor. AJet özelinde ise yeni bir yapının kurulması ve uçuş ağının da hızlıca genişlemesinin sancıları hala sürüyor. Birtakım kesimler bunu her ne kadar acımasız bir linç ya da ağır eleştiri aracı haline getirseler de sektörün içindeki herkes bilir ki hiçbir hava yolu şirketi rötar ya da aksaklık arzu etmez. Uçaklar havada oldukça para kazandırır. Yerde beklemesi her açıdan maliyet ve zarardır.
Ama en çok ilgimi çeken konu ise rötarlar için gizli bir grev mi var sorgulamasıydı. Yıllardır hava trafiği kontrolörlerinin EUROCONTROL tarafından sağlanan bütçenin tüm dünya örneklerindeki dağılıma uygun ücret sosyal haklarının yansıması konusunda çalışmaları ve haklı talepleri var. Çalışmalarını yakından takip ettiğim dernekler, bakanlık düzeyinde birçok kez konuyu gündeme taşıyarak kurumsal yapılarının değişmesini ve bütçe yönetiminde özerk bir yapının oluşması için önemli çabalar gösterdi.
Her meslek sınıfının koşullarını uluslararası düzeyde değerlendirerek mesleki değerini yükseltme çabası o mesleğe duyulan saygının ve hak ettiği imkanlara kavuşmasının önünü açar. Ama şayet bunu elde etmenin ya da konuyu gündemde tutmanın yolunu ellerindeki yetkiyi istismar ile sağlayacağını düşünenler varsa bilin ki bunlar bu ülkeye çok büyük ihanet olur. Ayrıca o meslek mensuplarına da en büyük haksızlığı yapmış olurlar.
DHMİ gibi ülkemizin en önemli kurumlarından birinin bu tarz yaklaşımlara ve anlayışlara asla fırsat vermeyeceği gibi bu işi yüksek nitelikte ve onuruyla yapan, gökyüzündeki uçuş güvenliğinin ve emniyetinin bekçilerine de bu tarz ithamların haksızlık olacağını düşünüyorum. Yoksa polis ücreti ve şartları iyileşsin diye kanunsuzluklara göz yumarsa, doktorlar hastalara karşı sorumluluklarını kötü niyetle kullanırsa varın memleketin ne hale geleceğini siz düşünün. Son dönemlerde henüz çözülemeyen THY TEKNİK mensuplarının jump seat koltukta uçma sorununda da benzer sorgulamaların olması çok üzücü. Şayet diğer iştirak firma çalışanları pass ve ced bilet hakkından istifade edebilmek için böyle bir kaosa neden oluyorlarsa vay halimize.
Bu teknoloji çağında her sistemin bu kadar kolay denetlenip her aşamanın rahatça kontrol edilebildiği bir düzende bunu yapma cesareti olan varsa demek ki sonucuna da katlanmayı baştan kabul etmiştir. THY A.O. da 2017 yılından beri geçerli olan bir prosedüre rağmen neyin değiştiğini halen kimse anlamış değil. Yıllardır yalnızca bu haklara sahip olan çalışanların sicil sıralamasıyla yürüyen bir sistemi kim hangi gerekçeyle tıkıyor. Kimileri hava işe gizli bir rüşvet olarak yorumlayıp, kimileri de TGS gibi iştiraklerdeki benzer hak beklentisinden kaynaklandığını söylese de ben bu kadar ucuz düzeyde bir dayanak ihtimalini düşünmek bile istemiyorum.
Bu konuda yetkililerin gerekli ve tatmin edici bir açıklama yapması gerekiyor. Diğer türlü bir süre sonra teknisyenlerde bu duruma tepki olarak uçakların sefere verilmesini prosedürleri kullanarak geciktiriyor mu diye mi sorgulayacağız. Açıkçası bu küçük ama mide bulandıran konuları bu kadar büyük başarılara imza atmış vizyonlara yakıştıramıyorum. Bu tarz konuların gündeme dahi gelmesine fırsat verilmemesi lazım. Ülkemizin cari açığına önemli katkısı olan, turizmden hizmet ihracatına kadar her alanda üst üste şampiyonluklar elde eden bir kurumun bu tarz gündemleri olmamalı. Bugün hemen hemen neredeyse her Türk gencinin kendi alanında bünyesinde olmak istediği THY gibi dev bir markayı kimsenin işgüzarlıkları ile yıpratmaya hakkı yok.
Hepinize sağlık ve huzur dolu haftalar diliyorum…