Değerli okurlar, geçen hafta airlinehaber sütunlarında okuduğunuz (İş Akdi Feshedilen THY Kaptanının İsyanı) başlıklı yazı büyük ilgi gördü. 15 Temmuz başarısız kalkışmasından 1 hafta sonra THY ile ilişiği kesilen 211 çalışandan birinin serzenişi, sitemi ve isyanı vardı kaptanın satırlarında. Daha önce de yazdım. 211 olayı, tam anlamı ile bir Toplu İşten Çıkartma uygulaması idi. Sendikaya ve Çalışma Bölge Müdürlüğüne bilgi bile vermeden içinde Genel Müdür Yardımcısı, Başkanlar, Başkan Yardımcıları, Müdürler, pilotlar, kabin memurlarının bulunduğu “ortaya karışık” bir işten çıkartma operasyonu yapılmıştı. Bu 211 kişi arasında, THY’nin basın açıklamasında yer aldığı şekilde “FETÖ’ye müzahir” olanlar var mıdır? Bilemeyiz. Bu konuyu daha önceki yazılarımda detaylı biçimde ele almıştım. 211 kişinin ortak özelliği tamamının tazminatları ödenerek işten çıkartılmasıdır. Yani hukuki deyimle, bildirimli fesih yapılmasıdır. Biz de haklı olarak sormuştuk: Madem bu arkadaşların FETÖ destekçisi olduğunu söylüyorsunuz bir de üste para mı veriyorsunuz? Cevap geldi mi? Hayır. THY’nin klasiğidir. Hoşuna gitmeyen, işine gelmeyen soruları duymazdan gelir.
TEMMUZ’DAKİLER TAZMİNATLI,EYLÜL’DEKİLER TAZMİNATSIZ ATILDI…
21 Temmuz-31.Temmuz 2016 arasında 27 kabin memuru ve 16 pilot işten çıkartıldı. Peki, sonra ne oldu? Dikkatlerden kaçtı. Aradan 2 ay geçtikten sonra Eylül ayında ikinci taksit geldi. Eylül ayı içinde işten çıkartılan 28 çalışandan tam 22 çalışanın iş akitleri tazminatsız(bildirimsiz) olarak feshedildi. İşte zurnanın zırt dediği yer de burası. Bu 22 çalışandan 3’ü pilot, 6’sı ise kabin memuru… Bu çalışanlara iş akdinin feshinden doğan işçilik hakları yani tazminatları ödenmedi. Şimdi bu çalışanlar için “FETÖ’cülükten atıldı” şeklinde söylentiler dolaşıyor. Hatta bu çalışanlardan bir pilotun duruşmasında ilginç bir diyalog yaşanmıştı. THY’nin avukatı, Anayasa Mahkemesi karalarından örnek vererek belge olmadan da kuvvetli şüphe ile işlem yapılabileceğini belirtmiş, pilotun avukatı ise konuyu Savcılıktan sorduklarını “pilot hakkında yürütülen bir soruşturma ” olmadığını ifade etmişti. Mahkeme hakimi ise “İşten çıkartılan davacı ile ilgili, FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında hakkında yürütülen bir soruşturma olup olmadığına ilişkin Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, bir sakınca yoksa konuya ilişkin belgelerin Mahkememize gönderilmesine” şeklinde bir karar almıştı. Şimdi sormak lazım, Eylül ayında işten çıkartılanlar FETÖ’den atıldı ise, Temmuz ayında atılanlar hakkındaki FETÖ’cülük suçlamasını nereye koyacağız? Madem ki, Temmuz operasyonunda attıklarınız arasında FETÖ’ye müzahir olanlar vardı, niçin bunlar hakkında da Eylül 2016’da attıklarınız gibi fesih işlemi yapmadınız? Niçin tazminat ödediniz? Bu arkadaşlar açtıkları davaları teker teker kazandılar. Yanlış yaptığınızı, yanlış yapmış olabileceğinizi hiç düşünmediniz mi? Özetle, bu şirkette sadece FETÖ değil başka terör örgütlerine müzahir olanlar da vardır. Sizin göreviniz de bunları bulup ayıklamaktır. Bunların şirkete sızmasını önlemektir.
Bakın Eylül’de attıklarınızın pasaport ve lisansları iptal edilmişti. Bunlardan bir veya ikisinin yapılan adli soruşturmada bir bağlantıları tespit edilemediği için pasaportları ve lisansları geri verildi. Ne olacak şimdi? Hadi bakalım buyurun cenaze namazına !
HÜRREM, SARAYDAN SONRA KOKPİTİ DE KARIŞTIRDI !
Geçtiğimiz haftaya damgasını vuran kişi hiç kuşkusuz Hürrem Sultan oldu. Hürrem Sultan, Osmanlı Sarayından sonra THY kokpiti de karıştırdı ! Hürrem, Berlin’den İstanbul’a gelirken kokpitte fotoğraf çektirip bu fotoğrafı da kendi sosyal medya hesabında yayınlayınca kıyamet koptu. Benim edindiğim bilgiler, uçak park edip yolcular deboard edilirken kokpite gelen Meryem Uzerli’nin selfie çektirip uçaktan ayrılmasıdır. Uçak yerdedir, uçuş emniyetine zarar verebilecek bir durum sözkonusu değildir. Buna karşın, pilot arkadaşlarımızı linç etmeye kalkışmak ayıptır.
ULAŞTIRMA BAKANI KOKPİTE GİRERSE SHGM CEZA YAZAR MI?…
Şimdi olayın biraz geçmişine dönelim. THY’de çalışanlar, çalışmış olanlar iyi bilirler, Kokpit Kağıdı denilen bir uygulama vardı. Uçak dolu ise, genellikle pass uçan personel aldığı kokpit kağıdı ile kokpitte uçardı. Şimdi kabin memuru koltuklarında seyahat ediyor. 11 Eylül saldırılarından sonra kokpite girişler sınırlandırılmıştı. Ama 3-5 sene geçtikten sonra bu yasak yumuşadı. Kokpite giren danışman mı ararsın, bakan mı, gazeteci mi, şarkıcı, türkücü mü ararsın? Hepsinin yolu kokpitten geçmiştir. Ne zaman ki, Barcelona’da oynayan Arda Turan Lüksemburg-Türkiye maçından sonra kokpite girip bir de anons yaptı, işte o zaman film koptu. SHGM, bu olaydan sonra güncel bir talimat yayınlayıp kokpite izin verilenler dışında kimsenin alınmamasını istedi. Talimatta dikkat çeken bir nokta var. Görevliler, denetçiler veya eğitim maksadı ile kokpite girmesi uygun görülenler dışında havayolu şirketinin yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürüne de izin verilmiş. Peki yarın bir uçuşta Ulaştırma Bakanı kokpite girmek istese hangi babayiğit kaptan “hayır” diyebilecek? Diyelim Bakan bey geçti oturdu. Olay da duyuldu. SHGM, bağlı olduğu Ulaştırma Bakanını kokpite alan pilota ceza kesebilecek mi? Öyle ya, talimatta “izin verilenler” arasında Başbakan, Bakanlar veya Müsteşar vb yazmıyor ki !
SHGM’YE 1.206 TL ÖDE,TAMAMDIR.
Bir diğer nokta da şu. Milli Takım kaptanı Arda Turan’ı kokpite alıp anons yaptıran pilotu ufak bir ceza ile geçiştireceksin, örneğin eşini çocuğunu kokpite alan kaptanı kapıya koyacaksın öyle mi? Zaten gariplik ceza sisteminde var. Şu anda SHGM, kokpite izin verilenler dışındaki bir kişiyi alan pilota 1.206 TL ceza kesiyor, THY ise anasından emdiğini burnundan getiriyor. SHGM Kokpitte sigara içene de 1206 TL ceza uyguluyor. Madem ki, bu iş çok ağır bir kusur, madem ki, uçuş emniyetini ihlal sayılıyor , o zaman pilotun lisansını iptal edin olsun bitsin…Demem o ki, kuralı koymak yetmiyor, kuralın uygulanabilir ve sürdürülebilir olması da gerekiyor. SHGM’nin şirketlerle oturup bu konuyu çözmesi şart.