THY’nın Vickers Viscount uçakları
Kazadan önce size, kazayı geçiren THY’nın İngiliz yapımı, 4 R&R Dart Turbo Prop motorlu Vickers Viscount uçaklarını anlatmak isterim. Vickers Amrstrong üretimi uçak ilk uçuşunu Temmuz 1948’de yapmıştır.
THY Filosuna 1958 yılında 5 adet olarak katılan Vickers Viscount uçakları filoya katılış sırasıyla; TC-SEC, SEV, SEL, SES ve SET tescil isimlerine sahiptiler . Londra’da kazaya uğrayan uçak bunlardan TC-SEV olanıdır. DC-9’lar THY filosuna katılıncaya kadar Türkiye’de uçakların tescil isimlerinin TC’den sonra gelen son 3 harfi Türkçemizde anlam ifade eden kelimelerden (ETI, BEY, EFE, EGE, KOZ vb benzeri gibi ) meydana gelirdi. İlk uçağımız olan TC-SEC Atatürk Havalimanına geldiği soğuk bir günde, 19 yaşında genç bir teknisyen yardımcısı iken, çelik hangarın önünde bu pırıl-pırıl yeni uçağı karşılayanların içerisinde idim. O gün uçağın önünde çekilen fotografı da aşağıda göreceksiniz. Piston motorlu uçakların pervanesini elle çok zor çevirirken bu uçağınkini bir parmakla bile çevirebiliyorduk. Pervaneyi elle çevirdiğimizde motordan gelen Singer dikiş makinesi gibi zarif bir çıtırtı sesi de ilgimizi çekmişti. Boyasız olan gövde altı ve motor kaportalarının nikelajlı gibi pırıl pırıl olması da hepimizi cezbetmişti. Açıkcası uçağa hayran olmuştuk. İçine görmek isteyen teknisyenler uçağın kapısının önünde ayakkabılarını çıkarıp çorapla girmek zorundaydılar.
Filoya ikinci olarak katılan TC-SEV, 1959 yılında henüz 1 yaşındayken Başbakan Adnan Menderes’i götürdüğü Londra’da düşerek Viscount filosundan ilk ayrılan uçak olmuştur. Bu uçaklar kabin basınçlı, zamanının en modern, gözde uçaklarıydı. Viscountlar, DC-6, DC-7, Super Constellation gibi devrin popüler piston motorlu uçaklarının üretimden kaldırılmasına neden olmuş Turbo-Prop (jet motor-pervaneli) uçaklardı. DC-3’lerle 90 dakika süren İstanbul-Ankara uçuşu bu uçaklarla %50 azalarak 45 dakikaya inmişti. Piston motorlu uçaklara nazaran, uçuş boyunca rahatsız edici vibrasyon ve motor gürültüsü yok denecek kadar azalmış, bu nedenle konforlu bir yolculuk imkânı veriyorlardı. Yakıt olarak, piston motorlu uçakların yüksek oktanlı benzin yerine, kerozen (bir nevi gaz yağı) kullanıyorlardı. DC-3’lerin aksine kabin basınçlı olduklarından, daha yüksek irtifada ve daha hızlı, saatte 566 km hızda uçuyorlardı. İleri teknoloji ürünü navigasyon aletleri, otopilot ve ILS imkanlarına sahipti.
THY Viscount filosunun birinci uçağı olan TC-SEC, Londra kazasından tam 9 yıl sonra Mart 1968 tarihinde, talihsiz bir kaza yaşadı. İstanbul-Ankara uçuşunda, İstanbul kalkışından kısa bir süre sonra Kocaeli (İzmit) civarında, oval sol ön yolcu kapısının üst yarısı koparak uçtu. Bu kapının hemen yanındaki hostes koltuğunda Ankara’ya görev almak için pass olarak uçan kaptan pilot Kemal Karapars, aniden boşalan kabin basıncının (sudden cabin pressure dump) yarattığı kuvvetli vakumla yırtılan kapıdan hızla dışarıya çekildi, sol taraftaki 1 ve 2 nolu motor pervanelerine çarparak feci bir şekilde can verdi. Cesedi günler sonra köylüler tarafından bulunmuştu. Uçak, sol kanattaki 2 motorunu kaybetmiş ve hidrolik sistem hasarına rağmen, pilotların mahareti sayesinde en yakındaki Deniz Kuvvetlerinin Cengiz Topel Havaalanına salimen inebilmişti. F/O, yakın zamanda askeri pilotluktan THY’de sivil pilotluğa geçmiş ve bu havaalanına inip kalmış olduğu için onun önerisi ile burasının tercih edildiği söylenmişti. Aksi durumda uçağın İstanbul’a dönebilme şansı olmayabilirdi. THY teknik ekibi tarafından Cengiz Topel havaalanında aylarca süren çalışma ile, 1 ve 2 nolu motorlar ve pervaneleri değiştirildi, yapısal hasarlar ve hidrolik arızası başarılı bir şekilde onarılarak uçak tekrar uçabilir duruma getirilerek İngiltere Stansted’deki ATEL uçak bakım merkezinde kontrol, gövde ve kanatlarda bazı parçaların değiştirilmesi sonrasında 1 Haziran 1968 tarihinde faal olarak THY filosunda tekrar hizmete girdi.
Şubat aylarının bu uçaklara şanssız gelmişti diye düşünürüm. TC-SEC’in İzmit kazasından 1 yıl, Londra kazasından 10 yıl sonra filonun 5. uçağı olan TC-SET de 2 Şubat 1969’da Diyarbakır-Ankara seferinde, 4 ekip, 22 yolcu olmak üzere toplam 26 kişi ile Ankara-Esenboğa inişi son yaklaşmasında elektrik direklerine çarparak düşmüş, itfaiyenin hızlı müdahalesi ile ölümsüz olarak atlatılmıştı. Böylece 5 uçaklık filoda 3 adet Viscount uçağı; SEC, SES ve SET kalmıştı.
Geriye kalan bu 3 uçak 1971 yılında Türk Hava Kuvvetleri’ne satıldılar. Uçakların Hava Kuvvetlerine geçmesinden kısa süre sonra TC-SEC ihtiyaç fazlası olarak hurdaya ayrılarak canlı yedek parça deposu olarak kullanıldı. SES ve SEL, 1993 yılına kadar 22 yıl Hava Kuvvetlerinde VIP uçağı olarak kullanıldılar. Hizmet sonrasında SEL uçağı İstanbul Yeşilköy’deki Hava Kuvvetleri Müzesinde sergilenmeye alınırken, SES uçağı Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksek Okuluna ders aracı olarak kullanıma verildi.
Teşekkür : Okurlarımdan Sn. Firuz Altıngöz’e, müzeye ve Eskişehir Anadolu Üniversitesine verilen uçakların tescil isimlerindeki yanlışlarımı ve TC-SEC’in İzmit kazasının Şubat değil Mart ayında olduğunu bildirerek düzeltme yapmama olanak sağladığı için teşekkürlerimi iletirim.
Konumuz olan Başbakan Adnan Menderes’in Londra kazasına gelince;
TC-SEV uçağının kazası 17 Şubat 1959 tarihinde Londra Gatwick Havalimanına iniş öncesi meydana geldi. Bu kaza ülkemizde “Başbakan Adnan Menderes’in Londra uçak kazası” olarak tarihe geçmiştir. Uçak bir VIP uçuşu yapıyordu, yolcu olarak içinde Türkiye Başbakanı Adnan Menderes ve bazı bürokratlar vardı. A. Menderes, Londra’ya İngiliz başbakanı Harold Mcmillan ve Yunan başbakanı Constantine Karamanlis ile, kaynayan kazan (halen başımızın derdi) Kıbrıs için, Anlaşma imzalamaya gidiyordu.
Özel uçuş, Ankara’dan Roma’ya yakıt ikmali için iniş ve kalkışlarla Londra Heathrow havalimanına yapılıyordu. Uçak, Roma Ciampino havalimanından saat 13:02 de havalanmıştı, 15:56’da Londra kuleye Fransa hava sahasından ayrıldığını bildirdi. Uçak ATC tarafından saat 16:21 de Heathrow için holding sahası olan Epson Radio Range İstasyonuna yönlendirildi. Arkadan da Londra Heathrow havalimanının ağır sis nedeniyle inişe müsait olmadığı için önce Paris’e yönlendirilmesi planlandı, daha sonra Londra Gatwick havalimanına sapma (divert) talimatı verildi.
Uçak, saat 16:27’de 6.000 feet yükseklikten Gatwick Runway 09’a ILS inişine alındı. Gatwick, hava durumunu rüzgar sakin, sisli, görüş 1600 metre olarak bildirdi. Sırasıyla saat 16:34’de 4.000 feet’e alçalma, Gatwick’in holding sahası olan Mayfield’e erişildiğinde 280 başa dönülmesi, 2.000 feete, daha sonra 1.500 feete alçalma talimatları verildi. Uçak ILS yoluna (path) döndüğünde hafifçe merkezden kaçık (overshoot the center line slightly) durumda idi. Touchdown’a 5 mil kala uçak ILS inişe devam ettiğini teyit etti. TC-SEV’e 09 pistine inişe 5 mil kala kule frekansına geçmesi bildirildi ve bu talep uçak tarafından kabul edildi. İşte bu konuşma, uçakla yapılan son iletişim oldu, piste 3 mil kala uçak radar ekranından kayboldu. Uçağın radar ekranından kaybolması ile düşmüş olacağına karar verilerek derhal ilgili birimlere alarm verildi.
Uçak, Newdigate köyü yakınlarındaki Jordan’s Wood koruluğunda 6 derecelik yatay açı ile ağaç tepelerine çarpa çarpa önce kanatları ve motorları parçalanarak gövdeden ayrıldı. Tekerlekler yere temas ettikten sonra zıplayarak bir miktar yerden kesildi ve sonra gövdesi ters dönerek sırt üstü tekrar yere vurdu. Bu vuruşta gövde 2 parçaya ayrıldı, ön parçada yangın çıktı, yangın geride kalan arka parçaya ulaşamadı. Uçağın enkazı iniş pistinden 5.2 km uzakta bulundu.
Kaza yerine yakın bir yerdeki çiftçi Peter Weller, John Marshall ve bir arkadaşı uçağın düştüğünü görmüşlerdi. Peter, arkadaşını kaza haberini vermesi için bisikletle en yakın polis karakoluna yolladı, kendisi ve John Marshall, olası kurtarma çalışması için, kaza yerine koştular. Bölgede oturan eğitimli hemşire Margaret Bailey ve kocası Tony de kazayı görüp gelmişlerdi. Koyu sise rağmen, kısa sürede kaza yerine erişen Surrey itfaiyesi gövde ön bölümde başlayan yangını bastırdı. İlginçtir ki, Menderes’in uçağının düşmesinden 15 dakika sonra Yunan başbakanı Karamanlis’in uçağı aynı havalimanına sağlıklı olarak inebilmişti.
Adnan Menderes’in kurtarılması
Başbakan Adnan Menderes, arka kabin sol tarafta oturduğu koltuğa emniyet kemeriyle bağlı, ters dönen gövde nedeniyle baş aşağı durumda kalmıştı. Kendisine ilk yardım eden Sakarya Milletvekili Rifat Kadıoğlu Menderes’in emniyet kemerini sökerek koltuğundan aldı. Sonra, Özel Kalem Md. Yrd. Şefik Fenmen’in de yardımı ile, uçaktan dışarıya çıkardılar. Yüzündeki çizik yaraları önemli olmamasına karşın, kaza ve yangın nedeniyle Menderes şok geçiriyordu. Tony Bailey ve diğerleri kazazedelere yardım ederlerken Menderes İngilizce olarak “ben Türkiye’nin başbakanıyım, uçak içinde başkaları da var, lütfen onlara yardıcı olun” diyebildi. Hemşire Margaret, Menderes’i arabası ile 200 metre uzaktaki evlerine götürüp orada ilk yardım uyguladı, ambulansın gelmesini beklerken battaniye ile üzerini örttü ve kahve ikram etti. Menderes oradan 1,5 saat sonra, London Clinic hastanesine transfer edildi.
Kıbrıs Anlaşması, Menderes’in tedavi gördüğü hastanede Menderes, Mcmillan ve Karamanlis tarafından 19 Şubat günü imzalandı. Sağlığına kavuştuktan sonra Bailey çiftini evlerinde ziyaret edip teşekkür etti ve kendilerini Türkiye’de tatil yapmaya davet etti. 26 Şubat günü tahsis edilen bir uçakla İstanbul’a gitti. Kazadan hafif yaralı olarak kurtulan Adnan Menderes, Atatürk havalimanında başta 2. Cumhurbaşkanı ve muhalefet lideri CHP Genel Başkanı İsmet İnönü olmak üzere siyasiler, askeri ve devlet erkânı ve büyük bir halk kalabalığı tarafından görülmemiş bir coşkuyla karşılandı. Binlerce insan da havalimanının dışında bekliyorlardı.
Menderes’in İstanbul’a geldiği 26 Şubat 1959 günü THY hangarında çalışıyor olmama rağmen, Atatürk havalimanındaki emniyet tedbirleri nedeniyle, apronda görevli olmayanların hangarı terk etmeleri yasaklandığından, uçak başına karşılamaya gidemedim. Akşam paydos saatinde eve dönüşte havalimanını E-5 Londra Asfaltına bağlayan 1 kilometrelik yolun, kesilen çok sayıdaki kurbanların (deve dahil) kanı ile, kıpkırmızı olduğunu görmüştüm.
Başbakan Adnan Menderes’in başkanı olduğu Demokrat Parti taraftarlarınca, bir uçak kazasından hafif yaralı olarak kurtulmasına başka derin manalar atfedildi, kemdisine halk arasında mukaddes kişi, ermiş sıfatı uygun görüldü.
Aydın’da 1899 yılında doğan Merhum Adnan Menderes, (İzmir Amerikan Koleji, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu ve İstiklal savaşındaki yararlıkları nedeniyle İstiklal Madalyası sahibi) 27 Mayıs 1960 askeri ihtilal’in Yassıada’da kurduğu özel mahkemede idama mahkûm edildi ve 17 Eylül 1961 tarihinde (Londra’daki kazadan 2 yıl 7 ay sonra) İmralı adasında cezası infaz edildi.
Ekip 8 kişi (5 ölü, 3 yaralı)
Münir Özbek(38) sorumlu kaptan-öldü,
Lütfi Biberoğlu(35)kaptan, kaza anında F/O-öldü,
Sabri Kazmaoğlu(35)kaptan, yedek pilot-öldü,
Gündüz Tezel(42) kaptan, uçuşta Navigatör görevlisi-öldü,
Gönül Uygur, hostes-öldü.
Türkay Erkay, steward-yaralı,
Nurdanur Yelkovan, hostes-ağır yaralı,
Kemal İtik, teknisyen-yaralı.
NOT : Kemal İtik abi birkaç ay süren tedavi sonrasında İstanbul’a dönmüş ve bir süre sonra da hangardaki asli görevine dönmüştü.
Yolcular 17 kişi (10 ölü, 7 yaralı)
Adnan Menderes-başbakan, hafif yaralı,
Server Somuncuoğlu-basın ve turizm bakanı, öldü,
Muzaffer Ersu-başbakan özel kalem, öldü,
Şefik Fenmen-özel kalem yrd. hafif yaralı,
Melih Esenbel-Dışişleri bakan sekreteri, hafif yaralı,
İlhan Savut-Dışişleri 2.bölüm başkanı, öldü,
M.Ali Görmüş-turizm bakanlığı özel sekter, öldü,
Sedat Görmüş-Dışişleri bakan sekreteri, öldü,
Güner Türkmen-Dışişleri bakan sekreteri, öldü,
Arif Demirer-Afyon milletvekili, yaralı,
Emin Kalafat-Çanakkale milletvekili, yaralı,
Kemal Zeytinoğlu-Eskişehir milletvekili, öldü,
Rifat Kadıoğlu-Sakarya milletvekili, yaralı,
Abdullah Parla-THY genel müdürü, öldü,
Şefik Arzık-Anadolu Ajansı genel md, öldü,
Burhan Tan-Akşam gazetesi foto muhabiri, öldü,
Kazım Nefes-Koruma polisi, yaralı.
Sonuç : 15 ölü, 10 yaralı.
Bu elim kazada ve daha sonra hayattan ayrılanların tümüne Allah’tan rahmet diliyorum.