Manevi Değerlerimiz Kullanılıyor
Değerli okurlarım, bu hafta özellikle ilk ve orta okullarımız ile liselerimizde ciddi manada insanları rahatsız eden ve manevi anlamda da yanlış yönlendirilmiş bir süreci detaylı olarak ele alacağım. Malumunuz; Türk Hava Kurumu’nun halihazırdaki yönetimi ve vaziyeti hakkında çarpıcı olayları geride bıraktığımız haftalarda irdelemiştik. Bunlardan biri var ki, ciddi manada hastalıklı bir süreç: Türk Hava Kurumu’nun fitre ve zekât zarfları!
Türk Hava Kurumu Genel Başkanı Emekli Tuğgeneral Kürşat ATILGAN, içerisinde bulunduğumuz 2016 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderdiği yazıda Bakanlığa bağlı okullardan elde edilecek fitre ve zekât gelirleri üstünden zarf toplayacaklara % 10’luk pay vereceğini bildirdi. Bir nevi teşvik primi diyelim biz buna. Peki, zarflar kimlere mi dağıtılacak? Tabi ki ilkokul, ortaokul ve lisede okuyan öğrencilerimize. Bu çocuklardan, içerisine koyacakları parası olmayanların zarfların üzerine hangi tutarları yazmalarını bekliyoruz peki? İnsanları, çaresizlik içerisinde mahcup bir baba ve mahcup bir anne durumuna düşürmeye ne hakkınız var! Ey Kürşat ATILGAN, Anadolu’nun bu masum gariban çocukları sizin zarf toplayıcınız olmak zorunda mı?
İşin dini boyutuna baktığımızda fitre ve zekat; faaliyetlerinde kullanmaları için kurum ve kuruluşlara değil, bizzat ihtiyaç sahibi bireylere verilir. Bu husustaki Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 02.08.1979 tarihli fetvası ise şu şekildedir: “Türk Hava Kurumu ve benzeri dernek ve kuruluşlara zekât ve fitre verilmesi dinen caiz değildir.”
İslâm fıkhına göre zekât ve fitrenin Kur’ân’da sayılan sekiz sınıfa verilmesi gerektiğini belirten Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet ŞENER şunları söylüyor: “Kur’ân-ı Kerîm’de zekâtın verilebileceği belirtilen sekiz sınıf arasında Türk Hava Kurumu ve benzeri kuruluşlar yoktur.”
Aynı doğrultuda Prof. Dr. Hayrettin KARAMAN ise; “Türk Hava Kurumu, ilgililerin beyanına göre pilot, planör ve paraşütçü yetiştiriyor; asıl işi budur. Bunun gibi bir de Türk Kara Kurumu kurulabilirdi ve bu kurum da şoför, makinist vb. yetiştirebilirdi. İşte böyle bir kuruma ne zekat verilebilir, ne de fitre; yani bu gibi kurumlara zekat ve fitre vermek caiz değildir; çünkü zekat ve fitrenin nerelere verileceği Kur’an ve sünnette bildirilmiştir; bu yerler arasında Türk Hava Kurumu benzeri kurumlar yoktur.” şeklinde ifade ediyor.
Evet, Prof. Dr. Hayrettin KARAMAN’ın temas ettiği nokta ise bir hayli önemli çünkü Genel Başkanlığını Emekli Tuğgeneral Kürşat ATILGAN’ın yaptığı Türk Hava Kurumu’nun reklam kampanyalarında kullandığı “bağışlarınızın doğru adresi” sloganıyla ilişkilendirdiği “yangın söndürme, hava ambulans servisi ve pilotaj eğitimi” zaten ücreti mukabilinde sunulan hizmetlerdir. Bu hususta Orman Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı ve Üniversitenin Hava Ulaştırma Fakültesi öğrencilerinden hizmet ve eğitim bedelleri tahsil edilmektedir. Bu durumda; böyle bir yanıltma teşebbüsü hiç de hoş ve etik değil.
Konunun özüne dönelim; değerli okurlarım okullarımızda çocuklarımıza dağıtılan zarflara fitre ve zekât bağışı yapmak hem şeklen hem de esasen doğru adrese yapılan bir yardım olmayacaktır. Verdiğiniz her kuruş bir şekilde;
1) Yüklü miktarda milletvekili emekli aylığı alan Kürşat ATILGAN’ın cebine ilave bir Genel Başkan maaşı olarak girecektir,
2) Türk Hava Kurumu, Vakıf Teşekkülleri ve Üniversitesinden haksız ve hukuksuz yere işten çıkarılan sivil personel ile Türkiye’mizin iş arayan yetişmiş genç insan gücünün yerine; yetkinlik ve yeterliliklerine bakılmaksızın silahlı kuvvetlerden ayrılmış dost, ahbap ve tanıdıkların istihdam edilmesini ve bu kişilerin emeklilik aylıklarının yanında ikinci bir maaş daha elde etmelerini sağlayacaktır,
3) Sebepsiz ve kanunsuz şekilde işten atılan kalifiye sivil personelin açmış olduğu davalar ve kazandıkları hukuk mücadelesi sonrasında oluşan tazminat ve cezai müeyyidelerin finansmanında kullanılacaktır,
4) Yönetilemeyen bir borç batağına saplanmış Türk Hava Kurumu’nun bankalara ödeyeceği faiz giderlerinin karşılanmasında kullanılacaktır,
5) Lüks otel ve diğer mekanlarda gerçekleştirilen çeşitli faaliyetlerin finansmanında ve şehir/yurt dışında düzenlenen üçüncü taraf organizasyonlara iştirakte kullanılacaktır,
6) Zarar eden ticari faaliyetlerin sübvanse edilmesinde kullanılacaktır,
7) Atıl durumda bırakılacak veya etkin ve verimli bir şekilde istifade edilemeyecek olan teknik ve fiziksel envanterin satın alınmasında kullanılacaktır.
O halde bu gidişata bir dur diyelim! Dini vecibelerimizi ve manevi duygularımızı istismar etmeye çalışan Türk Hava Kurumu’na her ne ad altında olursa olsun tek bir kuruş bile yardımda bulunmayalım, bizler bu çarkın birer dişlisi olmayalım.
Haftaya görüşmek üzere.