Değerli okurlarım; ülkemizi, milletimizi, demokrasimizi ve milli güvenliğimizi tehdit etmeye çalışan şer odakları köşeye sıkışmışlığın verdiği etkiyle hain eylemler peşindeler. Yaşananları içimiz kan ağlayarak takip etmekle birlikte; terörün kalleş ve acımasız yüzüyle ulus olarak maalesef karşı karşıya kalmaktayız.
Türkiye terör belasına karşı mutlaka daha radikal ve köklü adımlar atacaktır. Bu doğrultuda ülkemiz sathında ve devlet mekanizmalarının her katında güçlü ve kararlı bir mücadele politikasının izlenmesi elzem görünmektedir.
Teröre karşı gerçekleştirilen taarruz ve mücadele ile eş zamanlı olarak ulusal sistemlerin müdafaası ve stabilizasyonu da sağlanmalıdır. Bu sistemlerin başında hiç şüphesizdir ki ulaştırma modlarının içerisindeki en hassas ve kırılgan niteliğe sahip olan havacılık sektörü gelmektedir. Çünkü hava ulaşımı; en güvenli ulaşım şekli olmasına karşın kullanıcılar nezdinde algılanan risk düzeyi en yüksek olanıdır.
Havacılık sektöründeki her nevi potansiyel tehlike, önceden saptanarak bertaraf edilmelidir. Kapsam içerisine; işleticiler, teknik hizmet sağlayıcılar ve eğitim organizasyonları başta olmak üzere birçok kurum ve kuruluş girmektedir. Örneğin; özellikle FETÖ/PDY yapılanmasının Türkiye’de en yüksek düzeyde yuvalandığı yerler olan eğitim kurumlarına azami hassasiyet gösterilmeli ve en ufak somut olguya müsamaha edilmemelidir. Çünkü bu alanın ikinci bir Tarkim vakasını kaldıracak takati kalmamıştır; öğrencilere yaşattıkları mağduriyetler çok ciddi boyutlardadır.
Eğitim kurumlarının dışında bölücü terör örgütü mensuplarının yapacakları eylemlerde sansasyonel etki yaratmak maksadıyla havalimanlarını tercih edebilecekleri gerçeği de akıldan çıkarılmamalıdır. Diğer bir ciddi düzeydeki risk faktörü ise siber saldırı teşebbüsleri olarak karşımıza çıkmakla birlikte; bu tip zararlı girişimlere karşın sektörün aldığı önlemlerin tam manasıyla henüz sınanmadığı gerçeği de ortadadır. Bu tip eylem riskleri ve muhtemel icraları, kullanıcılar nezdinde ciddi infiale sebebiyet verecek ve hiç şüphesizdir ki bu durumun sektöre çok yönlü negatif yansımaları olacaktır.
Türkiye’de havacılık kuruluşu işletmek, karlılığı sağlamak ve sektörde tutunabilmek ciddi manada meşakkatli bir süreçtir. Çünkü bu sektördeki net kar marjları sanılanın aksine çoğu uygulamada cüzi aralıklardadır. Bu durumda riske atılacak yatırımın büyüklüğü göz önüne getirildiğinde; muhtemel risklerin üstlenilmesi kararının çok da kolay verilemeyeceği açıktır. Bu nedenledir ki; titiz ve disiplinli bir sürecin yürütülmesi kaçınılmazdır.
Değerli okurlarım; “tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” sloganıyla yola çıktığımız bu günlerde, bu topraklarda yaşayan vatan hainlerini ve bu ülkenin kaynaklarını kullanarak milletine riyakârlık edenleri, tarihin dipsiz kuyularına atmanın zamanı gelmiştir. Kurum ve kuruluşlarımıza sirayet eden terör örgütü mensubu, ilgilisi ve sempatizanı kişilerin buralardan temizlenmesine vesile olalım. Siyaset üstü bir yapı tesis edelim ve hep birlikte ellerimizi birbirimize kenetleyelim; topyekun ilan edilen seferberlik sürecinin inisiyatif alan aktörleri olalım. Çünkü bizim başka bir vatanımız yok ve etrafımızı saran düşman ülkeler karşısında başarısızlık gibi bir lüksümüz yok!
Haftaya görüşmek üzere.