Terör, Dernekler ve THY

TERÖR, DERNEKLER ve THY
Değerli okurlarım,
Bir bayram daha geride kaldı. Acı ile, gözyaşı ile geçen bir bayram ulusumuza zehir oldu desek yeridir. 28 Haziran günün Atatürk Havalimanına yapılan saldırıda 45 insan canından oldu. Kafa kesen, insanların kalbini, ciğerini söküp yiyen vahşi terör örgütü IŞİD, bu kez Havalimanına saldırdı. Asıl üzücü olan, bu saldırılara artık alışmış olmamız ve refleks göstermememiz. Bakın, olaydan 3 gün sonra necip yurttaşlarımız arabalara, uçaklara doluşup tatil yörelerine akın etti. Ateş düştüğü yeri yaktı, evladını, anasını­babasını kardeşini kaybedenler acıları ile başbaşa kaldılar. Bu açıdan bakıldığında, olayı sıcak tutmak, gündemde kalmasını sağlamak, dikkat çekmek son derece önemli…
Toplantı anlamlı, katılım düşük…
Bu nedenle, Sivil Havacılık alanında faaliyet gösteren derneklerin 2 Temmuz Cumartesi günü yaptıkları sembolik anma toplantısını son derece anlamlı buluyorum. Ama itirazlarımı da belirtmeden geçemeyeceğim. TALPA, toplantıdan bir önceki akşam saat 18.00’de üyelerine çağrı yaptı. Bu da, anma eyleminin son dakikada akıl edildiği izlenimini doğuruyor. Keşke olayın şoku atlatıldıktan sonra yani en geç Perşembe günü bu toplantı organize edilse ve 10-­15 saat öncesinden değil de hiç olmazsa 1 gün öncesinden duyurulabilse ve katılım daha yüksek olabilse idi…Anmadan sonra medyada yer alan resimlere baktım, toplasanız 10-­15 pilot var. TALPA yönetimi bile gelmemiş, sadece 4-­5 yönetim kurulu üyesi orada…Bu arada TALPA’nın eski Başkanlarından Tuna Kaptana da tebriklerimizi gönderelim… Meslekle ilgili nerede bir toplantı olsa, yaz ­kış demeden geliyor Tuna Gürel …
TALPA’nın Başkanı yok mu?
Anlamadığım bir başka nokta, bu TALPA’nın bir başkanı yok mu acaba? TALPA’nın kuruluş yıldönümü kutlanıyor Başkan yok, 15 Mayıs Hava Şehitleri anması yapılıyor Başkan yine orada değil… Böylesi ağır bir saldırıda, uçuşu varsa bile Başkan Ayhan Günal’ın uçuşunu aldırıp tüm toplumu temsilen kameraların karşısına geçmesi bu kadar mı zor? Toplantının ne kadar önemli olduğu, medyanın gösterdiği ilgiden de belliydi. O akşam birçok kanalın haber bülteninde yer aldı.
Sorunu çözemiyoruz, alışın siz de…
Dernekler oturup beraber mi hazırladılar bilmiyorum ama TALPA Genel Sekreteri Bülent Boralı’nın anmada okuduğu bildiride en önemli mesaj, Yukarıda ifade ettiğim “alışma” haline itiraz idi. “Terörle yaşamak zorunda değiliz .Alışmayacağız, kanıksamayacağız.” ifadesi çok önemli…Son yıllarda millete dayatılan ve kabul ettirilen bir düşünce biçimi var. “Deprem gerçeğini kabul etmek, deprem korkusu ile yaşamak zorundayız” veya “Trafik sorunu içinden çıkılmaz hale geldi, bu sorunla yaşamak zorundayız …” Hayır birader, yaşamak zorunda falan değiliz. Ama sen çözmek zorundasın ! Ülkeyi yönetenler, devlet kurumları, sen çürük binalara izin ver, hatta depremden sonra yaptırdığın deprem konutları bile en ufak sarsıntıda yıkılsın ondan sonra “Alışın” deyip çık işin içinden… Artık sokak aralarına bile 25 katlı gökdelenler dik, 50 yıl önce planlanan yollar aynı kalsın, ondan sonra bu trafik niye sıkışıyor diye etrafına bak, sonra da dön vatandaşa “İstanbul’un bu yoğun trafiği ile yaşamaya alışın ” de olsun bitsin…
Evimizi bombalayın ama iş yerimize dokunmayın…
Havalimanı saldırısı ile artarak devam eden terörde de durum böyle. 3 tane kanlı katil havaalanına elini kolunu sallayarak girsin, Otobüs durağında bekleyenleri, sokakta, pazarda yürüyenleri katletsin çık ortaya “terörle yaşamaya alışmak zorundayız.” diye ahkam kes…Hatta bir de parlak öneride bulun “Kalabalık yerlerde dolaşmayın, AVM’lere gitmeyin”…. Neredeyse öldürülenler suçlu ilan edilecek “Eee birader sen de o saatte dışarıda ne arıyordun? Evine gitseydin ya..” Bu nedenle sivil havacıların “alışmayacağız” ifadesi bir toplumsal çıkış olarak önemli.. Ben sadece “İşyerimizi bombaladılar” başlığına takıldım. Sanki, “başka bir yerde olursa bizi fazla ilgilendirmez ama bu sefer bizim işyerimizi bombaladılar, biz de tepki gösteririz” yaklaşımı hoş olmadı. Bu ülke bizim evimiz ise, evimize yapılan her saldırı, ister Ankara’da, ister Reyhanlı’da , ister Suruç’ta olsun bizi ilgilendirir, ilgilendirmelidir. Üstelik sorun işyeri ise, pilotun işyeri uçaktır, terminal değil… Yine de, bu toplantıyı düzenleyen dernekleri kutluyorum. Dilerim ki, bir daha böyle bir toplantı yapma gereği doğmaz. Olursa da, daha organize, daha yüksek katılımlı, tüm kamuoyunu bilgilendiren, dikkat çeken, farkındalık yaratan, toplumu tepki ve refleks vermeye davet eden bir nitelik taşımalı…Çünkü, terör karşısında en etkili tepkiyi sivil toplum verecektir. İspanya’da, yüzbinlerin teröre karşı yürüyüşünü hatırlayın…Bu düşüncelerle, hain saldırıda yaşamını yitirenlere Tanrı’dan rahmet, yaralılara acil şifa diliyorum. Umuyorum ki, yoğun bakımda tedavisi devam edenler de sağlıklarına kavuşurlar.
THY YURTDIŞI PERSONELİNİ “TAARRUZA” GEÇİRDİ !
Atatürk Havalimanı saldırısından sonra THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı’nın bir internet sitesindeki açıklamasını okuyunca dondum kaldım. Aycı, THY’nin tüm yurtdışı personelini “taarruza” geçirdiğini söylüyordu. Terör eylemlerine karşı THY personeli “saldırıya ” geçecekti. Nasıl yani diye düşündüm. Hadi, merkezden tayin edilen personelin genç olması ilk kez işe yarayacak diyelim de, mahalli personel olarak çalışan 60 yaşındaki bayan personeli kamuflaja sokup ellerine silah mı verecekler diye düşünmedim değil? Herhalde Sayın Aycı, teyakkuz demek istemişti. Veya Teyakkuz demişti de, haberi yazan arkadaş taarruza çevirmişti.
BİZE BİŞEY OLMAZ ABİ…
22 Mart günü Belçika’nın başkenti Brüksel’deki Zaventem Havalimanına yapılan ve 31 kişinin öldüğü terör saldırısı sonrası havalimanı tam 12 gün boyunca kapalı tutulmuş, tüm incelemeler tamamlanıp güvenlik önlemleri test edildikten sonra tekrar uçuşlara açılmıştı. Bizde ne oldu dersiniz? Terör saldırısından 6 saat (yazıyla altı saat) sonra Atatürk Havalimanı uçuşlara açıldı. Ne diyelim? Demek ki, bizim emniyetimiz Belçika’dan daha iyi çalışmış. Ya da sefer iptalleri nedeniyle doğacak zarar dikkate alınarak “olan oldu beyler, biz ticaretimize bakalım” denilmiş. Ancak atladığımız bir noktayı da Hürriyet yazarı Verda Özer hatırlatmış. Meğer Atatürk Havalimanının 6 saatte tekrar uçuşlara açılması işini THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı koordine ve organize etmiş.
Aycı, Ejderhalar Koyunda yat gezisinde…
Peki, Zaventem’in 12 günde açılmasına karşın Atatürk Havalimanının 6 saat sonra tekrar faaliyete geçmesini büyük bir başarı olarak gösteren “Sivil Havacılık ve Terör Uzmanı” Verda hanım bunu nereden biliyor? Çünkü saldırının olduğu akşam, İlker Bey ve bazı THY yöneticileri ile bir kısım gazeteci, direkt Hanoi (Vietnam) seferlerinin başlaması şerefine Hanoi’de Ejderhalar koyunda bir yatın içindeler imiş. Ve İlker bey ile THY yöneticileri, bu ıssız koyda bir yatın içinden krizi başarı ile yönetmişler(!) Okuyunca bayağı üzüldüm, saat farkından dolayı gece saat 03.00 sularında herkes yatakta değil ayakta ! Hep beraber kriz yönetiyorlar ! Yanlış anlamayın İlker bey, Ulaştırma veya İçişleri Bakanı değil. Saldırıya uğrayan havalimanından operasyon yapan bir havayolunun yöneticisi… İlker beyin olaydan birkaç gün sonra yukarıda belirttiğim açıklamasına bir kez daha baktım, sanki İstanbul’daymış gibi olayları anlatmış. O sırada Hanoi’deki Ejderhalar Körfezinde olduğuna ilişkin tek bir cümle yok…Sayın Aycı, “duyulursa ayıp olur ” diye mi düşündü acaba? Ama Verda hanım yememiş içmemiş yazmış işte…Bu arada, boynuzun kulağı geçtiği de kesin…Hamdi Topçu döneminde millet ve devlet kesesinden yapılan ballı geziler level atlamış ve programlara “yat seferleri ” de ilave edilmiş. Ne diyelim, afiyet olsun hanımlar, beyler…
 
 

Exit mobile version