Değerli Okurlarım;
40 küsür yıllık çalışma hayatında hatasız ve kusursuz bir çalışma yapabilmek için İnsan Faktörünün dikkate alınmasının ne kadar önemli olduğunu ve bu nedenle zincirin en önemli halkası olduğunu defalarca kez gördüm. Havacılık sektörü, asla hata kabul etmeyen, en ufak ihmal ve hatanın bedelini kan ve yüzlerce milyon dolarlık zararla ödenmek zorunda kalınmasının yanı sıra yolcularınızın güvenini kaybettiğinizde ticari hayatınızın sonlanmasına, hatta şirketinizin batmasına bile neden olabilecek bir sektördür. Bu nedenle, çalışanların ve yöneticilerin bu bilinçle kararlar alıp hareket etmesi gerekir.
Bu sektörde, dikkat, özen ve kurallara uymak çoğu zaman yeterli olamayabiliyor. Bu sektörde özel hayatınızın, ya da iş yükünüzün yarattığı bir stres bile telafisi olmayan hatalara neden olabilir. Hal böyleyken yöneticiler, havada trafiğin arttığı bu aylarda yerdeki operasyonların yetişmesi için çalışanlara orantısız baskı yapmamalıdır. Sürekli yenilik ve süreç geliştirme bahanesiyle çalışanlar çok yıpratılmamalıdır. Bana ulaşan bilgilere göre, iş yükünün giderek arttığı bu dönemlerde ara kademe yöneticilerin kabul edilemeyecek baskı ile yarattıkları gerginlikler, çalışanların en çok şikâyetçi oldukları bir konu… Bildiğiniz üzere, Havacılık emniyet, tedbir ve iş disiplini gibi kurallara uymak kadar İnsan Faktörlerine uymamanın yarattığı hata riskinin de en minimuma indirilmesi gereken bir meslektir. Bir iş yerinde İnsan Faktörleri dikkate alınmıyorsa, orada yüksek performans ve uçuş emniyeti sağlanamaz.
Hangarlardaki iklimlendirilmiş odalarınızdan yaptığınız baskı, Allah korusun bir gün hangarlarda veya sefer anında bir patlarsa, o zaman ne odanız kalır ne koltuğunuz. Bu nedenle İnsan Faktörü odaklı bir iş planlaması yapmanızı tavsiye ederim. Sefer geç kalıyor diye telaş içinde baskı yaptığınızda, telafisi mümkün olmayan bir durumla karşı karşıya kalabilirsiniz. 1 uçak daha sefere vereceğim diye telaş içinde baskı yaparken, elinizdeki bombanın hassas bir pimi olduğunu unutmayın… Makamlarınızda bir gün fazladan kalabilmek ve üst yönetiminizin gözüne girebilmek için, çalışan İnsanların en doğal halleri olan mazeretleri veya hastalıkları önemsenmeden mobing yapılması böylesine modern ve büyük bir kuruma kesinlikle yakışmıyor.
Ayrıca;
Teknik destek personeli bazı arkadaşların çalıştıkları birimlere göre görev unvanlarının değiştirildiği haberini aldım. Bay Hamdi döneminin “az yemle çok süt” niyetli tüccar kafasıyla teknik, ucuz ırgat kadrosuna dönüştürüldü. İlk zamanlar geri hizmet ve taşeron hizmetlerinin sağlanması maksadıyla kurulmuş gibi yansıtılsa da zamanla bu arkadaşlar, ana işin ana aktörleri haline getirildi. Düşük ücretle her yerde 2 bine yakın bu personel gurubuyla gerçekten çok büyük operasyonlar yürütülüyor. Sadece işe alım imtihanlarından baraj puanını biraz düşürerek teknisyenle aynı kriterlerde teknik destek personeli almak benim asla hazmedemediğim bir konu. O zaman bu arkadaşlar, uçağa elini değdirmeyecek yahut uçak üstünde icra edilen hiçbir faaliyete dâhil edilmeyecek.
Yazık kardeşim gerçekten çok yazık. Böylesi büyük bir kuruma bu ilkel anlayış hiç yakışmıyor. Ofiste, hangarda, takım hanede, atölyede derken hemen hemen her yerde bu arkadaşları daha düşük ücretle çalıştırıp bir de önlerini kapatmanız çok insafsızca.
Şimdi sağdan soldan toplayıp verdiğiniz birimlere göre DEPO PERSONELİ, TAKIMHANE PERSONELİ, TESELLÜM PERSONELİ, BÜRO DESTEK PERSONELİ diye tabelasını değiştirip ücretini ve tarifesini teknik destek gurubu içinde tuttuğunuz bu personele bu mu çözümünüz? BUNLAR SİZİN ESİRİNİZ Mİ? “Sen büro personelisin, ne lisans alabilirsin, ne tecrübe kaydı açabilirsin” diye gerekçe mi yaratıyorsunuz. Takımhane, tesellüm ve depo için de aynı şey geçerli. Bu adamlara tüm kapıları kapatıp bu ücret ve bu kariyer yoluna mahkûmusunuz unvanın karşılığımı bu mu? Hepsi ya üniversite veya yüksek eğitim kurumlarından mezun bu gençlere yönelik bu tür bir personel yönetimi adil olamaz.
İşe girerken neyin ne olduğunu bilmeden, THY logosuna bakıp kapıdan içeri dalan acemi gençler, böyle tuzaklarla istihdam edilmemeli. Bir an önce, ofisteyse memur, hangarda ve atölyelerdeyse teknisyen olma hakkı vermelisiniz. Türk eğitim sisteminde mesleki ve teknik eğitim veren liselerden mezun olanlara TEKNİSYEN unvanı verilirken, bu arkadaşlara teknisyenliği çok görmek, sen destek işçisinin demek, hiç adil ve motive edici bir tutum değil.
Bu uygulamayı, muhakkak suretle sendika ve derneklerin gündeme alması, bu konudaki haksızlıkların giderilmesi lazım. Uyuyan ya da sözleşmeden sözleşmeye iş yerine gelen sendikacıların halini gördünüz? Umarım dersinizi alır ödevlerinize iyi çalışırsınız. Dernekler zaten boş tabelalardan ibaret bir hale geldi, o yüzden bu durumdakileri arkadaşların işi zor. Hele ki bir de, aynı işlere koşturulan taşeronları artık tekrarlamaya utanıyorum. Taşeron çöplüğüne döndü memleket. Her yıl bir çantacı firmayı zengin edip portföyünü dolduracağınıza, dilinize doladığınız sosyal adalet için, hak hukuk için şu taşeronluğu ortadan kaldırın da görelim..
Ayrıca Ahmet Bolat beyin “Teknik AŞ’nin, THY A.O’nun gerisinde bırakıldığı birçok hususun düzeltilmesi için talimat verdiği” dedikoduları dolaşıyor teknisyenlerin ağızlarında…
Umarım teknik çalışanlarında her şeye rağmen yaratılan bu olumlu iklimi bu tarz girişimlerle beslenir, çalışanını koruyan, onları değerli hissettiren, sorunlarını dikkate alan bir yönetim anlayışı sergilenir.
Değerli Okurlarım;
Sendikalar işte bu sorunlar için var. Bu sorunları çözemeyen sendika bence sandukadan farksızdır. Bildiğiniz veya bilmeniz ve almanız gereken birçok hakkı 20 sene başkanlığını sürdürdüğüm UTED’deki mesai arkadaşlarımla birlikte alarak 2006 yılında derneği, genel kurulun verdiği oylarla Onursal başkan sıfatı ile bıraktım.
10 Liralık aylık aidatla, Bakırköy İstanbul caddesinde ki dernek mülkümüzü almanın yanı sıra her sene yaptığımız iftar yemekleri ve kutlama geceleri harcamalarının dışında kasada TL olarak kalan 520.000 TL ile de (2006 yılı döviz kuru ile 391.000 Dolar) dernek yönetiminden çekildik.
Şimdikiler değil para biriktirmek şube başkanlarına bürolar tutup altlarına araba almakla kalmayıp, aylık 30.000 TL maaş veriyorlar.
Ben ve ekibim sendikacı olmadan teknik departmana %148 zam aldırmanın yanı sıra uçuş tazminatlarından alınan vergiyi ortadan kaldırması, devletin uçuş tazminatlarından vergi alınmaması gerekirken, kesilen vergileri yani, beş sene geriye dönük net uçuş tazminatlarını almalarını sağlattık. Birde şimdikilere bakın ne yapmışlar?
BİZ BURADAYIZ BİLESİNİZ… HADİ BAKALIM KOLAY GELE…