Değerli Okurlarım;
Çalışanların sesi olarak yayın hayatına başlayan haber sitemiz, her geçen gün, kendini yenilemekte ve sizlerin vazgeçilmezi olmaya çalışmaktadır. Tabii ki bu yükseliş trendimiz sizlerin ilgisinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle siz değerli okurlarımıza bir kez daha teşekkür ederiz.
Bildiğiniz üzere, bu tür haber siteleri genelde ticari zihniyet doğrultusunda hareket eder. Bazıları ise hem ticari hem de siyasi olarak yer edinme peşindedirler. Bizim çalışanların sesi olacağız mantığında kurduğumuz ve tamamen gönüllülerden oluşan kadromuz için karlılık ve siyaset hiçbir zaman ön planda olmamış ve olmayacaktır da… Kadromuzda bulunan yazarların hepsi farklı siyasi görüş içinde olabilirler. Bu nedenle her zaman tarafsız olmak durumundayız.
Bu yapımızı Hava-İş in seçim aşamasında gördünüz. Birileri mevcut sendikanın dışındaki görüşlere yer vermez ve işine gelmeyen yorumları yayınlamazken biz her iki tarafa eşit davrandık ve ahlaki kriterleri aşmayan yorumlara yer verdik.
Defalarca, her iki tarafın bildirilerini yollamalarını istedik. Yollanan her bildiriyi de yayınladık. Sonuç olarak seçim bitti ama sular durulmadı. Seçime yönelik, bir dolu mahkeme açıldığı ve açılacağı tarafımıza gelen duyumlar içinde… Bundan sonrada yine sendikal ilişkileri dikkatle izlemeye devam edip sizleri bilgilendireceğiz.
Kısaca; Ne Siyasetle ne de Ticaretle ilişkimiz yok diyebiliriz.
AirlineHaber sitemizin, okur kitlesinde de her görüşten insanlarımız vardır. Haberlerimizin birçoğu, alıntı olduğundan, alıntı yaptığımız ilgili yayın kuruluşun ismine değil, sunduğu havacılık haberine odaklanırız. Farklı görüşlere mutlaka yer veririz. Havayolu şirketlerimizin, bize yolladığı basın bültenlerini aynen yayınlarız.
Bir yazıda, aklı evvel yeni yetme biri, bizim için THY düşmanı demiş. Yahu THY düşmanı neden olunsun ki? Eleştirmek ne zamandır düşmanlık oldu. Eleştirmek düşmanlık ise, Türkiye vatandaşlarının en az yarısı, vatan haini veya düşman mı oluyor? Bu nasıl bir ahlaksız mantıktır.
Hava-İş’i n yönetimini veya THY yönetimini eleştirince işçi veya işveren düşmanı mı olunuyor? Hiç böyle bir mantık olabilir mi? Bizim Sendikacılıkla veya THY ile sorunumuz yok ki. Bizim gündeme getirdiğimiz konular, her zaman için yanlışlarını gördüğümüz dünkü ve bugünkü yönetimlere yönelik olmuştur.
Düşünsenize, bizim okurlarımızın hepsi farklı siyasi yapılanmalarda olan kişiler iken tek taraflı yayıncılık yapmak ve işimize gelen haberi yayınlayıp, işimize gelmeyeni yayınlamamak, işimize gelen yorumu koyup, işimize gelmeyen yorumu (ahlaki kriterlerin içinde olmak kaydıyla) onaylamamak ne kadar dürüstçedir?
Onu eleştirme bunu eleştirme… Peki, ne yazacağız? Bazılarının yaptığı gibi, YALAKALIK yaparak mı köşe yazılarımızı veya haberlerimizi şekillendireceğiz.
Dün bir siyasi kişiliğin fotoğraf karesinde birlikte olayım diye çırpınan bazı kişiler, umduğunu bulamayınca, bu sefer bir başka görüşteki siyasi kişinin fotoğraf karelerine girmek için can atar ki… Bu, dansözlük değil de nedir?
Örneğin; Benim A takımının taraftarı olduğumu düşünün. Hiçbir zaman, ne para verirlerse versinler, ne imkân sunarlarsa sunsunlar. Elime, B veya C flamalarını alıp ortalara düşmem. Buna omurgasızlık deniyor.
Yöneticilere laf atma veya THY eleştirmenliği ise, bakın o işi çok yaptım ve hala yapıyorum. THY çalışanları Hamdi Topçu’nun zamanında yaptığı kasıtlı veya kasıtsız bir dolu yanlışın hala ceremesini çekmekteler. Bu nedenle hala arkasından konuşan o kadar çok kişi var ki… Şimdiye kadar bu kadar kötülenen ve ne hükümetçe nede çalışanlarca sevilmeyen bir yönetim kurulu başkanı olmamıştır.
THY’deki sendikacılığı bu duruma getiren kimdir? Teknik A.Ş ile THY’yi ayrı sendikalarca temsil edilmesini sağlayarak, herhangi olası bir grev durumunda birbirlerini destekleyemesinler diye bölen kişi kimdir?
Teknik A.Ş yi THY’den ayırıp, Metal İş koluna sokan kimdir?
THY’de uygulama alanı bulan, “Böl-Parçala-Yönet” sisteminin mihmandarı kimdir?
Evet, şimdi asıl konumuza gelelim…
TEKNİK A.Ş NASIL METAL İŞ KOLUNA GİRDİ…
1975 yılından 2006 yılına kadar THY/Teknik işyerinde çalıştım. 20 seneye yakın UTED başkanlığı yaptığımdan gelişmeleri ilgiyle izledim.
Öncelikle, eskiden THY/Teknik Genel Müdür yardımcılığı olan Teknik departmanın ismi değişerek 2006-2007 yılları arasında ayrı bir genel müdürlük haline getirildi.
İşlevi aynı idi ama Lufthansa örnek alınarak teknik ayrı olarak değerlendirildi. Tabii ki bir genel müdür yardımcısı, beş veya altı başkanlık ve her başkanlığa ait birkaç müdürlük varken bir anda genel müdür, 4 genel müdür yardımcılıkları, her genel müdür yardımcılığına bağlı olarak paylaşılmış 22 başkanlık, 22 başkanlığa bağlı olarak paylaşılmış 70 müdürlük kadroları dağıtıldı. Bu yöneticileri topladığımızda (1+4+22+70) 97 rakamına erişiyoruz.
Kadrolaşmak, yandaşlara yer bulmak, eş, dost ve hemşerileri işe yerleştirmek için birçok kapı açılması farklı bir konu olduğundan, yazımız çok uzar. Bu konuyu ilerdeki yazılarımda ayrı değerlendirmeye çalışırım.
Soru; TEKNİK THY’den neden koparıldı?
Bildiğiniz üzere THY’de sendikal faaliyetler çok hızlıydı. İşverenler tarafından Hava İş yönetimi hiç sevilmezdi. (Ayçin dönemi) Tekniği THY’den ayırma düşüncesi o zamanlara denk gelir. Çünkü olası bir grevde Uçuş işletme ve Teknik bir araya geldiğinde, değil uçak kuş bile uçamaz hale geliyordu. Bu muazzam birlik mutlaka bölünmeliydi. Ancak bu bölünmede muvaffak olunamadı. Ta ki… Şimdiki mevcut sendika yönetimi seçtirilene dek…
YENİ HAVA-İŞ GÖREVDE…
Şimdiki mevcut Hava İş yönetimi iktidara geldiğinde Teknik A. Ş THY’den ayrılmış ama iş kolu olarak hala havacılık iş kolunda olduğundan, sendikası da doğal olarak Hava İş di…
Yeni seçilmiş Hava İş yönetimi, konuyu kucağında buldu. Ellerinde eski Hava-İş yönetiminin mahkemece kazanılmış kararı varken bir anda ne olduysa ibre tekrar Tekniğin Metal İş kolunda olması gerektiği yönüne kayıverdi.
Hâlbuki Yeni Hava-İş yönetiminin, mahkeme kararları nedeniyle eli güçlüydü. Çünkü henüz konu netleşmemişti. Ellerinde,Teknik A.Ş’nin asli görevi uçağa bakım yapmak olduğundan havacı olması gerekir diye mahkeme kararı vardı.
Yeni Hava-İş yönetimi, Teknik A.Ş deki aidatı kaybetmemek için uğraştı, uğraşmasına ama her nedense davaya yönelik yürütmeyi durdurma kararı almasına rağmen yine de davayı kaybetti
Davanın kaybettirilmesinden(!) sonra Teknik A.Ş metal iş kolunda sayıldı ve sendikası da Hak-İş e bağlı Çelik İş oldu.
Bir yerde Türk İş e bağlı Hava İş diğer tarafta yine mevcut hükümete yakınlığı ile bilinen Hak-İş e bağlı Çelik İş. (Hak İş in onursal başkanı Salim Uslu’dur Salim Uslu, AKP milletvekilliği yapmış ve partiye yakın biridir)
Sanırım, birileri Hava-İş e “yeter size bu kadar üye birazda Hak İş’bağlı Çelik İş kardeşinizi düşünmeniz lazım” diyerek ikna turları mı yapıldı onu bilemiyorum. Bildiğim tek şey, çalışanların iki ayrı sendikaya bağlı olması THY’nin işine geldi.
Sayın THY ve Hava İş yönetimi; Bazı atölyelerde imalat yapılması bu gerçeği değiştirmez. Uçak bakımında imalat yapımı tali işlerdir. Ana iş havacılıktır ve şimdiki adı ile taşımacılık iş koluna girmesi gerekir. İmalat diyince, okurlar yanlış anlamasın. Koltuk ve Galley yapımı gibi işler Teknik A.Ş nin tali işleri iken uçak bakım işlerinin bir anda metal iş kolunda olunmasının mantığını bana açıklayacak ve ikna edecek bir tek Allah’ın kulu çıkamaz.
Bu nedenle,bundan sonra hiç bir şey yapılamaz demek yerine adaletin geçte olsa tecellisi gerekir. Hukuki süreç tekrar başlatılmalı ve Teknik A.Ş eskiden olduğu gibi havacı, yeni tabiri ile taşımacılık iş koluna tekrar sokularak en azından kaybedilen prestij kaybı sonlandırılmalıdır. Mevcut iş kolu ve sendika değişikliğinde,belki anayasal bir maddi hak kaybı olmamış olabilir. Ancak,çalışanlarda oluşan psikolojik imaj kaybının giderilmesi gerekir.
Kırk yıllık havacı tavacı olmaz…