- HEAŞ’A ESKİ BİR ÖZEL KALEM VE BİR HUKUK MÜŞAVİRİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ OLARAK ATANDI.
- HEAŞ DHMİ’NİN ALT BİR TAŞERONUNA MI DÖNÜŞTÜRÜLMEYE ÇALIŞILIYOR…
- HER GELEN KENDİNDEN ÖNCEKİLERİ RİSK OLARAK GÖRÜP KADRO KATLİAMI YAPARSA KURUMSAL HAFIZA NE OLUCAK…
- TEKNİK A.Ş. DE KAPALI KAPILAR ARDINDA NE HESAPLAR YAPILIYOR?
- UZMAN VE MÜHENDİSTEN SONRA TEKNİSYENİN, DESTEK İŞÇİSİNİN MAAŞINA DA MI GÖZ MÜ DİKTİNİZ?
- TEKNİSYENE SON ÇARE Mİ OLACAK MİKAİL BEY DÖNEMİ?
Değerli Okurlar,
Sabiha GÖKÇEN’in havalimanı işletme sorumlusu HEAŞ da önceki haftalarda gelen duyumlar haklı çıktı. Olağanüstü bir toplantı ile her ikisi de DHMİ kadrolarından olmak üzere 2 yeni yönetim kurulu üyesi atandı. İlkinin sekreterlik özel kalem geçmişinin olduğu, ötekinin ise hukuk müşavirliğinden gelme bir yönetici olduğu belirtiliyor. Açıkçası Savunma Sanayii Başkanlığına bağlı böyle bir kurumun pasivize edilerek DHMİ’nin bir alt kuruluşu haline getirilmesine üzülmemek elde değil.
Oralarda ciddi rahatsızlıklar ve işleyişlerde sorunlar olduğu aşikâr. Personellerin ücret ve özlük haklarında tutarsızlıklar ve kişiye özel uygulamalar olduğu belirtiliyor. Sürekli baskı ve huzursuzluğun hâkim olduğu kurumda gergin bir sessizlik ve endişeli ortam hâkim. Herkes koltuğunu korumanın kaygısında… ne yeni pistin ne de devam eden bitmemiş projelerin akıbetini umursayan yok gibi… Yeni Savunma Sanayii Başkanı Haluk Hoca’nın bu keyfi boşluğa müdahale edeceği beklentisi halen sürüyor. Umarız oraları bir de personellerden dinler. Anladığımız kadarıyla sorunlar ve süreçler kendilerine sağlıklı bir biçimde ulaşamıyor.
Her kurumda en büyük sorunlardan biri haksız ve liyakatsiz kadrolaşmalardır. Kurumsal hafızayı ya da tecrübeyi hiçe sayıp hep kendinden öncekileri düşman ya da risk olarak gören yöneticiler her organizasyonu başta bir katlederek kendi yandaşlarını yahut üstlerine şirin gözükmek için yakınlarına alt kadroları boşaltarak koltukları peşkeş çekerler. Böylece yerini sağlamlaştırmaya ve üstlerinden aldıkları gücü ve desteği kuvvetlendirmeye çalışırlar. Olansa her zamanki gibi alt kadrolardaki çalışanlara olur. Çünkü iş bilmez, süreçlerden bihaber birinin işe hâkim olması ve altındaki sorunlara çözüm üretecek vizyonu kazanması hayli zaman alır.
Bazıları da zamanında şirkete kar getiremez ya da çalışma ömrü vefa etmez ancak bu kargaşa ortamında birkaç yıl yönetici maaşı alır ve sorunlar daha da karma karışık halde bir sonraki gelene havale edilir. Kurumsal hafızaymış, devamlılık esasmış herşey havada kalır. Maalesef ülkemizdeki belki en büyük sorunlardan biri de bu anlayışın hemen hemen her yerde yaygın biçimde sürdürülmesi, gelişimin karşısında hem güç hem de enerji kaybına ve de büyük bir maliyete neden olmasıdır.
Gelişmiş ülkelerde özellikle bürokratlar devlet ve kurumsal kimliğe bağlı profesyonel bir iş ahlakıyla devam ederler. Her gelen ile tüm takım deste yeni kadrolar açılmaz yahut herkes sil baştan değişmez. Asıl devamlılık ve başarı bu tecrübe ile sağlanır. Kurumları siyasetten uzak tutmak içinde profesyonelliği esas almak gerekir. Tabii yöneticilerin de bu tarafsız sorumluluk anlayışını benimsemeleri gerekir. Her gelenin rengine bürünmek yerine işin rengine ve gereklerine sadık kalmalılar. Bir önceki üst akıl da olmayanı oldurmak yahut dün yapılmayanı bugün oldurmak başarı değildir. Kurumlarımızı çok daha güçlü şekilde korumak zorundayız. Aksi halde koltuğumuza ve ülkemize ihanet etmiş oluruz.
Bir diğer gündem konusu da yaklaşan toplu sözleşme süreci nedeniyle THY Teknik A.Ş. de bitmek bilmeyen yeni ücret ve skalaları ile ilgili spekülasyon ve dolaşan dedikoduları herkes irdeler oldu. Bu konuda edindiğimiz bilgilere göre işverenin herkesten sır gibi sakladığı bir çalışma olduğu yönünde… lakin dolaşan bilgilerin maksadı anlaşılmış değil… Yapılmak istenenler kasten tartışma ya da tepkileri ölçmek için mi? Yahut beklentileri yönetmek için önden yapılan bir kurgu mu bilinmiyor. Belki sendika ya da belli bir grubun ortaya attığı bir gündem de olabilir. Yalan bir haber ya da birilerinin uydurduğu bir paylaşımda olabilir.
Tavsiyem bu tarz spekülasyonlara alet olmayın. Binlerce insanın ücretini ve kariyerini etkileyecek bu tarz radikal değişimlerin çok iyi düşünülmesi lazım. Bir önceki değişiklikten neredeyse hiç kimse memnun değil. Yılların tecrübeli mühendis ve uzmanı şikayet içerisinde huzursuz ve mutsuz. Bunu duyan teknisyenlerde haliyle stres ve kaygı içinde. Sendikalara ve derneklere ülkemizdeki güven ve inanç zaten yerlerde. Bu nedenle herhangi bir kayba neden olacak değişimlere herkes karşı. Hatta mevcut sistemin kimse değişmesini değil sadece ilave taleplerle gelişmesini istiyor. Umarım muhatapları bu hassasiyet ile hareket eder ve yaklaşan süreci bu anlayışla yönetir. Aksi halde çarşı karışır. Mikail Bey’in uzman ve mühendislerle ilgili kayıplara müdahale etmesi ve teknisyenlerle, destek çalışanlarına bu zor dönemde destekleyici bir tavır sergilemesi bekleniyor.
Hayli baskı ve iş yükü altında mutsuz ve huzursuz çalışan bir kitle, başarı yerine kuruma büyük hata ve yanlışlarla ağır bedeller ödetir. Hatırlatmakta fayda var…
Hepinize iyi haftalar diliyorum…