TEKNİK A.Ş ÇALIŞANLARININ MAĞDURİYETLERİ… BAKALIM KİMMİŞ ÇALIŞTIĞI YERE PİSLEYEN

sefa-inan-02,05,2021

COVİD-19 Virüsünden dolayı artan vaka sayıları karşında bildiğiniz üzere yeni önlemler alınarak tekrar bir kapanma süreci başladı. THY de bu çerçevede 31.07.2021 tarihine kadar birçok birimlerinde uzaktan çalışma ile devam kararı almış bulunmakta. Fakat uçucu personel ile yerde teknik hizmet veren çalışanlar yine eskiden olduğu gibi çalışmaya devam edeceklermiş.

Pandemi döneminin pik yaptığı zamanlarda bile kendisinin ve ailesinin hayatını hiçe sayarak, riske girip çalışmaya devam eden bu arkadaşlar için yeterince önlem alınmadığını üzülerek duyuyoruz. Kabin ve kokpit çalışanlarına covid aşısı yapılırken aynı uçakta yan yana çalışmaya devam eden Uçucu Teknisyen ile yerde bakım yapan personellerin dışlanmasını, virüse karşı savunmasız bırakılmalarını anlamak mümkün değil.

Bildiğiniz gibi teknisyenler genelde birkaç kişi birlikte çalışmak durumunda kalırlar. Bu meslekte işin tabiatı ve kurallar gereği tek başına çalışma çok nadir olur. Bu nedenle sosyal mesafe kurallarına uymak mümkün değildir. Durum böyle olunca virüslü olan bir çalışanın diğer arkadaşlarına virüs bulaştırması kaçınılmaz olacaktır.

Bildiğiniz üzere 2018 yılında, hem THY A.O, hem de TEKNİK A.Ş nin toplu sözleşme döneminde iş barışını ve ücret dengesini alt üst eden kabin kokpit personellerine %30 ve % 25 oranlarında ek iyileştirmeler yapılmıştı.

Maalesef, Teknisyenler ve diğer iş gurupları bu uygulamadan mahrum edilerek küstürülmüştü.

Bugün geriye baktığımızda ek iyileştirmeler yapılan grupların, pandemi döneminde yapılan maaş kesintileri nedeniyle, nerdeyse sadece ek iyileştirmeler ortadan kaldırılmış oldu.

Kısaca, sözleşme dışı ek iyileştirme yapılanlar, eski ücretlerine dönmüş oldular. (Kabin ve Kokpit) Ancak, teknik (teknisyenler ve destek birimleri) beceriksiz sendikaları sayesinde hem THY A.O dan  daha düşük zam alıp, hem de pandemide daha fazla çalışarak, daha fazla düşüşe maruz kaldılar. Yani hiçbir ek iyileştirme yapılmayan ve halı hazırda zaten düşük ücret alanlar ayrıca %30 düşüşle daha da dibe vurdular.

Nerdeyse bütün uçuşların durduğu kabin ve kokpit gurubunun bile arada sırada uçuşlara gittiği dönemde, 3000 TL maaşa uçak altında çalışan teknik desteğin ve teknisyenin aldığı riski, fedakârlığını ve vebalini unutmamak gerekir. . Bugün onlardan bir aşıyı bile temin edemeyip esirgeyenler bence vicdanlarında bu durumu sorgulayıp bunu tekrar tekrar gözden geçirmeliler.

Bugün sosyal mesafe gözetmeden birlikte çalışmak durumunda olan ve diğer iş gruplarından da sayıca çok daha fazla olmasına, vaka sayılarının artışı bakımından ağır risk taşımasına rağmen teknisyen ve destek birimlerinin hala aşılanmaması ve aşı tedariği için yeterli girişimde bulunulmaması inanılması çok güç ve bir o kadar da acı bir gerçek.

Aslında gönül isterdi ki, sendika ve dernekler bu çok önemli konuya karşı yeterli hassasiyeti gösterip gündeme taşıyıp takipçisi olmasıydı ama nerde… Al birini vur diğerine… Hepsi Ankara’da güç, koltuk ve iktidar savaşı peşindeler. Özel işlerini bakanlıklara taşıyıp takip ettikleri kadar bu işlere ne zaman ve ne de kafa yormazlar.

Güya, sözde yapılmış atamalarla,  2. bir Havacılık Şubesi kurularak daha çok hizmet verilip çalışanların sorunları ile daha çok ilgilenmeleri gerekirken, yaklaşan toplu sözleşmesine rağmen henüz en ufak bir hareketliliğin olmadığını duymaktayım.

Toplu iş sözleşmesinin yasal olarak HAZİRAN ve TEMMUZ aylarında sürecin başlatılarak görüşmelere başlanması gerekiyor iken, ortada ne bir TİS taslak çalışması ve ne de bir açıklama yok… Üyelerine aylardır görüşüyoruz, görüşeceğiz demenin ötesine gidemediler.  Belli ki pandemiyi bahane edip süreci yine işverenle ilişkilerini hoş tutmanın ve yaklaşan şube seçimlerinde atandıkları koltukları korumanın derdiyle geçiştirecekler.

Yıllardır birçok toplu iş sözleşmelerine şahit olmuş ve o zamanki sendikayı devamlı eleştirmiş biri olarak eski sendika yönetimlerinden özür diliyorum.  Onlara “sizden daha kötü sendikacılık yapılamaz” diyen ben, maalesef çok daha kötüsünü kahırla izliyorum.  Demek ki kötünün de kötüsü varmış.

Şu pandemi sürecinde üyelerinin yanlarında olamayan, uçaklarda yolculara dağıtılan dezenfektan setlerinden bile bir tanesini üyeleri sırt sırta uzun kuyruklarda kart basarken bir kez olsun dağıtamayan, karantinadaki hastasına bir sıcak çorba ya da bir paket kumanya bile sunamayan, hastasının, halini hatırını bile sormayan sendikacılar, yarın nasıl aidat aldıkları üyelerinin yüzüne bakacak ve hangi yüzle oy isteyecek, hangi gerekçeyle destek bekleyeceklerdir.

Ama sendika ve dernekler unutmasınlar ki, gün gelir bu sisler de kalkar, bu karanlık günler de geçer ve herkes kış uykusundan uyanır… Kimse yaşatılanları unutmaz, ilk fırsatta da mutlaka size yansıtır ve bedelini ödetir benden söylemesi…

İllaki bu pandemi dönemi de bitecek ve işveren ile sendikalar bir araya gelecek. Şimdiden mağduriyetlerin giderilmesi ve yapılan fedakârlıkların telafisi için yeni yapılacak toplu iş sözleşmesinin taslağının (çalışanların talep ve beklentileri doğrultusunda)  hazırlanması gerekirken,  halen Teknik A.Ş de geç kalınmış aşı uygulamasını konuşuyor olmamız, ya da pandemide üyesine dokunamamış bir sendikacılığı konuşmamız, ne kadar çok geriden geldiğinizi göstermiyor mu?

Sayın Okurlarım;

Geçen hafta malum kişi ile ilgili belgeli suçlamalar yapmıştım. Bu arkadaş ta bana cevap vermiş ve beni kovduğunu söylemiş. (Tabii ki belge yok) Bu kişi malum sitenin benim sayemde tanındığını          (THY’nin Deve kurban etme olayı, benim yaptırttığım haber olarak dünyanın hemen hemen her ülkelerinin medyasında yer almıştı) unutmuş olmalı.

https://www.airlinehaber.com/thyde-iktidar-savaslari-bolum-5/

Ayrıca, bir zamanlar kurduğumuz Airport TV’nin yönetim kurulu tarafından işten kovulduğunu unutmuş olmalı ki,  haddini çok çok aşan ve belgesiz ithamlarda bulunmuş.

İŞTE SİZE YİNE BİR BELGE VE MALUM KİŞİNİN İŞTEN ATILMASI

Bildiğiniz üzere Bay Kıdık ın verdiği örnek çok doğru. Ne demişti Bay Kıdık…” …“Eğer bir köpek evin içine pisliyorsa mutlaka onu dışarı atmak zorunda kalırsınız.” Ne kadar doğru söz. Bizde öyle yaptık ve TV’nin içine pisledi diye onu kapı dışarı atmak zorunda kaldık.   

Dikkatinizi çeken bir olayı size hatırlatayım. Ben malum sitenin yönetiminde olmadan sadece misafir yazar olarak bulunuyordum. (şu anda Çetin Özbey’in olduğu gibi)  Siteye köşe yazısı yazmama kararımı, THY’nin Florida’daki FITA isimli okula öğrenci yollanması ve THY’nin pilot adaylarını Ali Kıdık ve Yeşil Kundura’nın akrabası Sevda Kutlu hanımla birlikte Florida’ya götürmek için görevlendirildiği zaman aldım.

THY gibi koskoca kurumsal bir şirketin pilot adaylarını Ali Kıdık isimli sıradan çakma bir haberci ve malum durumlar nedeniyle yurt dışına kaçmış Yeşil Kunduranın sahiplerinin yakın akrabası olan Sevda Kutlu eşliğinde yollaması sizce mantıklı mı?

Bir aydan daha uzun süre İngilizce bilmeyen Bay Kıdık’ın işini gücünü bırakıp Florida da ne işi olabilirdi ki? 

Hani hep sorguladığım ve cevap alamadığım Florida’daki okulun THY’ye yolladığı yapılan anlaşmanın çok üstünde rakamların olduğu fatura, O zamanlarda THY genel müdürü Temel Kotil tarafından neden imzalanmadı? Hamdi Topçu’nun görevden alınmasının ardından göreve gelen İlker Aycı’nın ilk işinin FITA ile ilişkiyi kesmesi manidar değil mi? Siz şu anda ne düşünüyorsanız ben de onu düşündüm. Koskoca THY’nin düştüğü o zaman ki duruma bakın. Kendi öğrencilerini kimlerin eşliğinde Florida’ya yollamış.( Buradan İlker Aycı’ ya bir kez daha sesleniyorum. FITA dosyasını açın ve bu olayda kim sorumlu ise ortaya çıkartın lütfen.)

 Bu durumda benim malum sitede ne işim olabilirdi ki… Her ne kadar malum sitenin kadrosunda hiçbir zaman olmamış, olsam da, yayıncılık şemsiyesi altında alengirli işler yapan bir yayın yönetmeninin yanında ne işim vardı…

THY’deki 30 senelik hizmetimden sonra bir de bu alengirli işler ile uğraşan Bay Kıdık’ın sitesinde kadroda olmasam da köşe yazıları yapmak sizce mantıklı mı?  30 senelik THY mazimde hiç disiplin kuruluna çıkmamış, mahkemelerden hiç ceza almamış, karakolu bile tanımayan biri, bu tür alengirli işler ile uğrasan Bay Kıdık ile birlikte olmamalıydı. İşte en büyük hatam bu olmuştur.

Bu nedenle Bay Ali ye, “ben artık sitede yazmıyorum” diyerek oradan ayrılmış ve aynı gün eşimle yurt dışına tatile çıkmıştım. (bizzat kendisi eşimle beni yolcu etmek için havalimanına gelmişti) Tatil dönüşümde malum sitede hiç yazı yazmamış ve tüm kadrosu havacı olan, arzu ettiğim gibi doğru dürüst bir havacılık sitesini kurmuştum.

Neyse uzatmayayım ve size Bay Kıdık’ın Airport TV’de yaptığı yanlış ve suiistimal sonucu atılmasının belgesini yayınlıyayım. Bay Ali işten atılma kararını mahkemeye taşıyabilirdi ama yapamadı… Çünkü yönetim kurulunun suçlamaları gerçekti.

Görüleceği üzere biz Airport TV yönetimi olarak, Bay Ali’yi kendi ağabeyi dâhil ( dürüst bir arkadaşımızdı) imzası ile kapı dışarı atarak, yeter artık içeri pislediğin demiş olduk.  

NOT/ Bay Ali’nin itirazı varsa yazsın ki diğer ayıp olur diye yazmadığım, TV’nin içi nasıl boşaltıldı,  olayını yayınlamaya tekrar devam edeyim.    

İŞTE BELGE İŞTE GERCEKLER;

 

Exit mobile version