TAŞIMA SUYLA DEĞİRMEN DÖNDÜREN ŞİRKETİMİ

Bir şirkette mali sorun yaşanıyorsa, o şirkette uçuş emniyetinden söz etmek mümkün değildir.  Bu haftaki köşe yazıma, bu kadar keskin bir sözcük eşliğinde başlamamamın bir çok nedeni var. Ancak, şimdi bu konuda eski defterleri karıştırıp, yazımın uzamasına neden olmak istemiyorum. Çünkü yazımı okuyan havacıların, benim bu ilk satırda yazdığım keskin anlatımın aksine düşüneceklerini hiç sanmıyorum.
2 Temmuz 2012 tarihinde yazmış olduğum (ÇİFTE STANDARDIN AĞA BABASI) köşe yazısında; bu konuyu yine dile getirmiş ve SAGA’ya yapılan bir ayrıcalığa dikkat çekmiştim.
2004 yılında, Binali beyin bakanlığı zamanında kurulmuş bu şirketimiz, İlgili yasal yönetmeliklerimiz gereği; en az 3 uçağı filosunda bulundurması gerekmesine rağmen, bir dolu ayrıcalıklar ve ekstra verilen sürenin bitmesine karşın, tüm sektörün gözü önünde;  Onur Air’in bir uçağını kiralık olarak bünyesine almış gözüküp, suni teneffüsle hayata döndürülmüştü.
Binali Bey zamanında kurulan Turkuaz Havayolları, 5 uçağı olmasına karşın “finansal bozukluk var” diyerek kapatılmışken, SAGA’nın 2 uçağa düşmesine ve finansal bozukluğuna karşın kapatılmaması ve SHGM’nin bilgisi dâhilinde hülleye sessiz kalınmasını çifte standardın ağa babası olarak tanımlamıştım.
Sivil havacılığımızın ilerlemesini, yolcu ve uçak sayısına bağlayarak tribüne oynamayı sürdüren siyasilerimiz, 2003-2012 yılları arasında açılmış hangi şirketimizin sağlam adımlarla ilerlediğini söyleseler de, biz de öğrensek!
Bu torpilli kayırmaca içeren politikalara, bir bakış da uçuş emniyeti bakımından atalım;
Bu tür finansal sorun yaşayan şirketlerde, uçuş emniyet ve güvenirliliği konularına her zamankinden daha çok önem vermek gerekir. Bu tür şirketler, kendilerini batmaktan kurtarsalar bile, uzun süre deneyimli personel sıkıntısı çekerler. Kolay, kolay Kaptan, F/O ve Teknisyen gibi, olmazsa olmaz kadrolarını doldurabilmeleri uzun zaman alır.
Uçaklarının bakımlarını en ucuz şekilde yaptırmak veya bakım sırasında görülebilen birçok Non routine işlemleri görmezden gelebilirler. Kısaca; bakım konularında bir dolu illegal atraksiyonlar içerisinde bulunabilirler.
SHGM,  Isparta kazası adı altında tüm Türk halkının hafızalarında yer eden ve hala davası sürdürülen World Focus şirketinin bakım konusundaki yanlışlarını aklından hiç çıkartmamalıdır. Çünkü aynı ekonomik sıkıntı, o zaman World Focus ‘ta da yaşanmasına rağmen, bir şekilde uçakları uçurulmuş ve adeta kazaya davetiye çıkarılmıştı.
Bakalım yine 2003 yılından sonra kurulan ve kapılarına kilit vurulan Best-Turkuaz-FLY-Tarhan Tower-Golden isimli şirketlere bir yenisi mi eklenecek? Yoksa, yine kayırmacı tutum devam edecek mi? Birlikte göreceğiz.
Aslına bakacak olursanız; hiçbir şirketin kapanmasını arzu etmem. Ancak, çalışanların maaşları aksatılmadan ödenmesi gerekir. Ya, bu işi yapacaksınız, ya da; kepengi indireceksiniz. Örneğin;  SAGA’dan toplamda ödenmemiş 8 aylık alacakları bulunan teknisyenler var. Pilotlarından kabin ekibinden alacakları olan var mıdır bilmem ama teknisyenleri bilirim.
SAGA’nın bir kiralık A-320’si var, o bu aralar Libya’ da uçuyor. Geriye kaldı 2 adet A-310/300. Bunlardan birine İranlı, SAGA’dan alacağına karşılık el koymuş bekletiyor. (SHGM bu uçağı kurtarma operasyonu yapmış diye duyumlar var…)
Geriye kalan 2.ci A310/300 ise; MNG hangarında duruyor. Bu MNG hangarında duran uçağın iki motoru da kiralık olduğundan, sökülüp geri yollanacakmış. Yani SAGA bu gün itibarı ile kiralık tek A-320’ si ile Libya’da uçuyor.
Kendi uçaklarının İran ‘da el konulanı ne olur bilemiyorum. (Sanırım SHGM bir şekilde iki tarafı anlaştırmıştır…) Diğer, A 3100/300 motorsuz uçamayacağına göre, acilen yine kiralık iki motora ihtiyacı var. Bu durumda ki bir şirkete, kimse motor vermez.
Piyasaya ve yurt dışına olan borçları var ve bir çok hacizli mallarının olduğu söylenmekte. Özellikle bankalarla sorunlar yaşanmakta.  Hatta THY’ye bile borçları olduğu söyleniyor.
Kısaca durumları iç açıcı görünmüyor.
SAGA’ya yönelik hangi haber çıksa, bir dolu alacaklı çalışan başlıyorlar yorum atmaya. Bazı çalışanlar, şirketten ayrılıp başka şirkete geçmiş olmalarına rağmen, alacaklarını alamadıkları söylemektedir. Hatta SAGA’nın bir çok ülkeye borcu olduğu, yine gelen duyumlar arasında.
Kısaca SAGA’da değişen pek bir şey yok. Taşıma suyla değirmen ne kadar dönebilir ki?
Şüphesiz, bir havayolu şirketinin kapanmasından kimsenin bir çıkarı olamaz. Bu, Türk sivil havacılığı adına da üzücü ve puan kaybettiricidir. Ancak, kim ne derse desin; çalışanların haklarını alamadığı hangi şirket olursa olsun, ben kapanmasından yanayım. Çünkü bu tür çalışanların maaşlarını aksatan şirketler, diğerlerine kötü örnek oluşturuyorlar. Bir başka şirket, çalışanlarına maaş ödemesi yapmadığında; “bakın SAGA’da aylarca maaş veremedi, ne var? Her şirketin başına bu tür durumlar gelebilir” diyeceklerdir.
Vur abalıya dercesine, emekçinin üç kuruşluk hakkını vermeye imtina edenler, uçak bakımı gibi yaşamsal önemi olan durumlarda, ne yaparlar? Sizlerin yorumlarına açıyorum.
Çalışanlara olan borçlarını ödemeyen, hala patron edaları ile ortalıkta dolananların, (yine aldığım duyuma göre; SAGA ortaklarından Abdulkadir Kolot ve akrabası Musa Alioğlu’nun) birlikte Kıbrıs’ta oteli olduğu söylenmektedir. Bu duyumlar doğru ise, onlara sadece PES yani! Diyerek; muhatap bile olmayıp, yazı bile yazmamak lazım.
Umarım SHGM bu ikinci defa verdiğim mesajı alabilmiştir.
Az kalsın unutuyordum. Türkiye Havayolu Pilotları Derneği (TALPA)’nın, gelenekselleşmiş olan 26 Nisan da kutlanan Dünya pilotlar günü etkinliklerinden biri olan kutlama gecesine katıldım. Güzel bir geceydi
Bu gecede TALPA Başkanı, Gürcan Mantı; bir dahaki sene çok muhteşem bir 26 Nisan yaşanacağını belirtti. Neden ve nasıl diye sorduğumda ise, Uluslararası üyeliği bulunan TALPA’nın gelecek seneki kutlama gecesinde, dünyadaki diğer pilot derneklerinin temsilcilerinin de bulunacağı bir geceye damga vuracaklarını anlattı. Bu çok masraflı olacak geceye, kimler sponsor olur ve nasıl bir organizasyon yaparlar, bunu zaman gösterecek. Bu zor ve bir o kadar da meşakkatli organizasyon, umarım başarılı olur. Bu konuda TALPA’ya önerim, bu tür uluslararası bir organizasyonda mutlaka profesyonel yardım almaları olacaktır.
Bu gecede SHGM Genel Müdürü Bilal Ekşi ile de kısa da olsa bir sohbet ortamı buldum. Nasılsın, iyi misin gibi klasik soru ve cevaplardan sonra, Bilal bey geçen hafta yazdığım “TOMMİKS” başlığı ile eleştirdiğim “uçaklarda silahlı polis bulundurma” konusuna geldi.
Bilal Bey bu uygulamanın İsrail’de de yapıldığından ve polislerde özel silah olacağından bahsetti. Ben de kendisine; Türkiye eğer İsrail gibi sevilmeyen ve bol düşmanı olan bir ülke olduysa, yandık diye biraz siyasi bir cevap verdikten sonra, bu özel silahın ne olduğunu sordum.
Bu özel silah, bayıltıcı tabanca imiş. Ben de özel silah denirken, bu söylemin içinin doldurulması gerektiğini, aksi takdirde; özel silahtan ben daha etkili ve tesirli bir silah da anlayabileceğimi, yani ucu açık bir söz olduğunu söyledim.
Demek ki, “oyuncak tabancalı polislerimiz” bazı uçuşlarda görev yapacak gibi görünüyor.  Bu bayıltıcı silah için polise niye gerek olduğunu, bunu hala anlayamadığımı, Bilal beyle birlikte olabilmek ve ona “Arz ı endam” etmek için dolaşanlar nedeniyle sormaya zaman bulamadım. Bu tipler, “yani önü üç düğme ilikli zatlar” her dönemde kim SHGM Genel Müdürü ise orada aynı pozisyonda oluyorlar. Bilal beyin dikkatine sunulur.
Sevgili Bilal Bey;  bu, oyuncak bayıltıcı yani ateşli silah kategorisinde olan tabanca için illaki polis olma koşulu mu  var? Bu oyuncağı, kabin memurlarından biri de kullanabilir. Ayrıca bu hava korsanları bu silahın bayıltıcı olup olmadığını nereden bilecek? Polis tabancasına asıldığında, korsan da mutlaka tabancasına asılacak ve gerçek mermi ile polisimize ateş edecektir. (Korsan da tabanca yoksa zaten polisimiz tabancasız da müdahale edebilir. Tabancası varsa; inanın ki onunki oyuncak olmayacaktır).  Bu nedenle; bir ara fırsat yakalarsak yine bu konuyu tekrar konuşalım.
NOT/ Bu hafta kişisel bloğumda;
B737NG lerin binlercesinin FAA tarafından neden kontrole tabi tutulmak zorunda kalındığı (Tıklayın)  
B747-8 lerin yapım aşamasındaki azaltılmaya (Tıklayın)
 B737 lerin Winglets tasarım değişikliği ve ne hedeflendiğine (Tıklayın)
 A320 den çok akıllı bir hamle ile kabin koltuklarında yaptıkları değişiklik tasarımı (Tıklayın)
Her hafta uçak kabinlerinde yaşanan anılarını yazıya döken kabin memuru Arzu Aydın’ın yeni makalesi “Gökyüzünde birkaç insan”(Tıklayın)
Konularını okuyabilirsiniz.

Exit mobile version