Yaz aylarının başlamasıyla operasyonlarda artan yoğunluk ülkemizdeki birçok olumsuz gidişata göre sevindirici… Çalışanlar, umuyor ve bekliyor ki, söz verildiği gibi, hedeflenen rakamlar yakalandığında bu başarının kahramanı olan çalışanlar ihmal edilmez ve bu güne kadar yaptıkları fedakârlıklar ödüllendirilerek oluşan olumlu hava sürdürülür.
Öte yandan PASS ve CED bilet sıralamasıyla ilgili müjdesini duyurduğumuz düzenlemenin bir an önce tamamlanarak hayata geçirilmesini çalışanlar beklemekte. 25 Mayıs günü yapılan yönetim kurulu toplantısında gündeme alınacağı ve imzalanacağı söylenen seniority uygulaması her nedense (!) oldukça uzadı… Bu uzama, çalışanlar arasında dedikoduların çoğalmasına ve her gecen gün karamsarlığa dönüşmeden bir an önce yayınlanmalı diye düşünüyorum.
Aslına bakacak olursanız, THY’nin genel anlamda insan kaynakları politikasının yeniden gözden geçirilmesinde fayda var. Şirketin temsilcisi ve işveren vekili sıfatındaki bu birimin düzgün insanlarla şirketin geleceğine hizmet eden insan odaklı politikalarla yönetilmesi gerekir. Cezalandırıcı, yargısız, insafsız ve adaletsiz hükümler verici kişi ve anlayışlardan artık uzaklaşılmalı.
Şirket yönetiminin en tepesinin liyakat ve ehliyet esaslı yönetim anlayışına her yönetici uyum sağlamalıdır. Her nedense alt kademe yöneticilerden çok şikâyet alıyorum. Çok kolay halledilebilecek küçücük konularda bile, arkasına güvenerek hareket eden bazı yöneticilerin egolarına teslim olunmamalı. Çünkü çalışanlar her zaman olduğu gibi şirketin en tepesindeki kişiye baktığından, alınan hatalı ve adaletsiz kararlar en tepedeki kişiye fatura edilerek, hem tepe yönetici yıpratılır hem de şirket çalışanlarının memnuniyeti gün geçtikçe azalarak güven kaybı yaşanır.
Bu gerçekler eşliğinde, alınan kararlara inatla uyum sağlamayan veya defans uygulayarak resmen şirketin ayak bağı haline gelmiş kişiler ivedilikle silkelenmelidir. Aksi takdirde mevcut çalışan memnuniyeti bir anda yine eskiye dönerek şirketin aleyhine gelişir.
Her yeni yönetim, birbiri ile uyumlu, hedef ve stratejileri şirketin hedefleriyle uyumlu yürütebilecek kişilerle sürdürülür. Ahmet Bolat Bey göreve geldiğinden beri halen bazı gettoların yıkılamadığını okulu, cemaati ya da dernek vakıf bağıyla palazlanmış parazitlerden halen kurtulamadığını gözlemliyorum. İnşallah yanılıyorumdur.
Bu durum böyle devam ederse Ahmet Bolat beyin tüm iştirakleri ile şirkette böylesi zor bir dönemde yarattığı olumlu havaya zarar verir. Birçok okurumdan, Ahmet Bolat Bey ile ilgili çok umutlu ve olumlu tepkiler alırken, bazılarından alt yönetici kadroları ile ilgili, ağır torpilli hafif fonksiyonlu yöneticiler yüzünden gelecekle ilgili mutsuzluk ve karamsarlık tepkisi alıyorum…
Bazı çalışanlar, burada ismini zikretmenin yanlış olacağı bazı kişiler ile ilgili ‘’arkası kuvvetliler onu da dinlemez’’ diye tedirginliklerini hissediyorum… Eğer takımın başarılı olmasını istiyorsanız, teknik direktörün ilgili maçı kimlerle hangi taktikle oynatacağına gereksiz biçimde müdahale etmemelisiniz. Aksi takdirde güncel kondisyonunu ya da özel durumunu bilmediğiniz oyuncuları sırf size yakın diye kadroya dayatır, üstüne bir de teknik direktörünüzü ezip geçtiğinizde, artık o takım yönetilemez hale gelir ve mağlubiyet kaçınılmaz olur…
Ahmet Bolat beyin yıllardır kangren olmuş taşeron konusuna da muhakkak el atması bekleniyor. Cumhurbaşkanın başlattığı “taşeronlara kadro seferberliğinde THY’nin henüz bir adım attığını göremedik. Bu arkadaşların çoğu ofislerde hangarlarda nerdeyse birçok yerde asıl işi yaptırtılan çalışanlar. Taşeron geçim sıkıntısının bu kadar çok hissedildiği, çalışanlar arasında ücret ve hak adaletsizliğinin en fazla hissedildiği bu dönemde bence seçimler gelmeden mutlaka bir çalışma yapılarak hayata geçirilmeli. Siyasetin tepenize bindirdiği ihale mafyalarından ve çantacı firmalardan kurtulup paranızı da enerjinizi de kendi içinizde harcayabilirsiniz.
Yaklaşan sendika genel merkez seçimi ile safı da safsataları da birbirine karışmış havacılık şubelerindeki yöneticikler; sizin asıl mesuliyetiniz, oyunu yalan dolan hile ile aldığınız, üyelere hizmettir.
Zaten zorla dayatılmış yanlış bir iş kolunda bir de iş bilmez genel merkez temsilcilerinizle yıllardır bir arpa yolu mesafe kat edememişsiniz. Sağda solda çikolata dağıtıp temsilci odalarına koltuklar döşetip ormanlarda boş bira kutuları ve boş plastik su şişeleri toplayarak sendikacılık yapılmaz. Üyelerine yalan söyleyip yüzde ayrı, özde ayrı hesaplarınızın hepsi illa açığa çıkar. İyi adamı oynayarak iyi olduğunuza insanları bir yere kadar inandırabilirsiniz.
Kasap seçen koyun misali saf seçeceğinize derdi hangarlardan taşmış üyelerinize çare arayın. Yanında poz verdiğiniz adamlar yerine, üyelerinize verdiğiniz vaatlerle boyunuzdan büyük ettiğiniz sözlerin arkasında durun.
Gizli kulisler ve yalanlarla bir yere varamazsınız. Kimin adamı kimin karşıtı olduğunuzu kapalı kapılar ardında fiskoslarla değil, er meydanına çıkıp yiğitçe yapın.
Bakın gençler, sizlerin geçtiği yollardan ben 40 yıl evvel geçtim. Hava-İş sendikasının en güçlü zamanında Atilay Ayçin’le mücadele ettim. Yönetim kurullarına hatta meclis koridorlarına konu oldum. Bir dernek olarak hayal edilemeyen zamlar ve tahmin edilemeyen muhataplarla, çalışanlara itibar kazandırdık. Sendikaların toplu iş sözleşmelerinde işverenden aldığı rakamları her defasında yetersiz bulup mücadele sürdürüp, bizim bile beklentimizden yüksek ekstra zamlar aldık.
Dernek ve sendika başkanlıkları yürek ister, emek ve cesaret ister. Ferasetiniz, dürüstlüğünüz ve samimiyetiniz olmalı. Siz birilerinin ayak oyunlarına maşa olursanız bir gün gelir kendinizi de yakarsınız.
Yiyorsa façanız, bu ısmarlama iş kolundan kurtarın bu iş yerini… THY gibi ulaştırma iş kolunda olan bir şirketin bir bölümünü, metal iş koluna sokmak nasıl bir beyin ürünüdür. Bay Hamdi yönetim kurulu başkanı olmadan önce THY’de teknik çalışanları yanlış iş kolunda mı çalışıyorlardı?
Onun bunun adamı olmak için atılan megafonlu naralar anca nazınızın geçtiği koridorlarda duyulur. Havacılık çok önemli bir meslek ve çok kıymetli bir hayat biçimidir. Buranın değerlerine beklentilerine uygun değilseniz sizi illa bir gün kusar ve kustu da…
Bakın son on yılda ne derneklerin, ne sendikaların zerre itibarı kalmadı. Neden dersiniz? Çünkü basiretsiz insanlarla kişisel hesaplara kurban edildi. Korkak insanların oturduğu koltuklarda itibarınız da birliğiniz de eridi gitti. Yoksa bugün ne pass, ne ced sorununuz olurdu, ne de aynı işi yapan taşeron işçisi ezilirdi.
Sevgili Arkadaşlar;
Hazır başınıza sorunlarınızı dinleyen, halden anlayan mütevazı ve iyi niyetli bir insan varken sesinizi doğru insanlarla doğru önermelerle duyurun. İnanıyorum ki, makul bir tondan makul beklentilerle çıkarsanız, talepleriniz muhakkak karşılık bulacaktır. Yeter ki aranızdan sorunlarınızı doğru tespit edebilecek dürüst, donanımlı ve samimi kişilerle yol yürüyün.