TAM ZAMANI TAM ZAMANI ŞİMDİ

Bu haftaki yazımı, yeni yılın ilk yazısı olması nedeniyle, genelde geride kalan senenin neler getirip neler götürdüğünü yazmak yerine gelecekle ilgili birkaç görüş belirterek geçiştirmek istiyorum.
Bu haftaki yazım tesadüf eseri 2012 nin son gününe denk geldi. Bu vesileyle tüm okurlarımın ve havacılık camiasının yeni yılını kutluyor, sevdikleri ile birlikte sağlık başta olmak üzere mutlu ve başarılı bir yıl geçirmelerini ve yüce önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinin dünyaya hâkim olmasını diliyorum. Bu haftaki yazımı okumadan önce sizlere bir yeni yıl sürprizi yapmayı arzu ettim. Bu nedenle internette gezinirken gördüğüm Transavia havayollarının çalışanları eşliğinde yapmış olduğu yeni yıl partisinin videosunu sizin de beğeneceğinizi umarak yayınlıyorum. Reytingi sosyal medyada çok yüksek olan bu videoyu izlerken, THY gibi milyonlarca dolarını reklama ayıran ve uluslararası oynayan bir havayolunun neden bu tür bir video klip ile sosyal medyada yer almayı düşünemediğini kendimce sorguladım. Çok minik bir bütçe ile uluslararası tanınmışlığı olan örneğin Tarkan gibi bir sanatçımız ile ayrımcılık yapılmaksızın tüm branşlarda çalışanların temsil edilebildiği bir klip, yurt dışında ve ülke çapında büyük ilgi görürdü diye düşünüyorum.
TAM ZAMANI TAM ZAMANI ŞİMDİ
Bu haftaki yazımı, yeni yılın ilk yazısı olması nedeniyle, genelde geride kalan senenin neler getirip neler götürdüğünü yazmak yerine gelecekle ilgili birkaç görüş belirterek geçiştirmek istiyorum. Ancak yine de geçen senenin ve Cumhuriyet tarihimizin en önemli hamlesi olarak gördüğüm Pegasus’un bir batımda verdiği 75’i kesin 25’i opsiyonlu 100 Airbus 320 NEO tipi uçak siparişine değinmeden geçemeyeceğim.
Hatırlarsanız, bu alımları henüz Pegasus resmi açıklama yapmadan önce köşemde değerlendirmiş ve bu alımın neler getirip neler götüreceğine yönelik yorumlar yapmıştım. Pegasus’un siparişleri kamuoyuna açıklamak için yaptığı basın toplantısını bizzat takip etmiş biri olarak bu toplantıda yaşananları sizlerle paylaşmak istiyorum. Bildiğiniz üzere, Pegasus’un basın toplantısı öncesi yazdıklarımla basın toplantısındaki gelişmeler neredeyse bire bir aynı idi.
12 milyar dolar tutarında 100 uçaklık sipariş dendiğinde bir kere bu rakamın otellerdeki kapı fiyatı gibi mütalaa edilmemesi gerektiğini söylememe bile gerek yok sanırım. Bunlar balon rakamlar. Bu tür büyük alımlarda büyük indirimler alınır. Ayrıca Pegasus’un garanti verdiği uçak sayısı 100 değil 75 olup diğer 25’i opsiyonel olarak kayda alınmış durumda. Boeing firması bu aralar Airbus’tan bayağı darbe yiyor. Pegasus’un yüklü miktarda Airbus siparişinden önce Boeing en büyük darbeyi kendi memleketinin bir havayolu olan American Airlines’ten yemişti. American Airlines bildiğiniz üzere Boeing’den şaşmayan bir şirket olarak anılırken bir anda 460 uçaklık yeni siparişinin 260’ını Airbus tan almaya karar verdi. Bu 260 Airbus siparişinin 120 tane civarı NEO alımı içeriyor. Bu büyük siparişler neticesinde, aralarında büyük rekabet bulunan Airbus ile Boeing arasındaki Pazar kavgası Boeing’i açığa düşürdü diyebiliriz. American Airlines’in tarihinde ilk defa Airbus a dönmesi bu piyasada şok yarattı.
Pegasus’un basın toplantısında ilginç anekdotlar vardı. Bunlardan en önemlisi, Ali Sabancı’nın anne ve babasının bu önemli günde evlatlarını yalnız bırakmamaları ve protokoldeki yerlerini almaları oldu. Basın toplantısı davetlileri arasında olan Ali Sabancı’nın kayınpederi olan Aydın Doğan’ın da bulunması ve Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım ile selamlaşıp kısa da olsa samimi sohbet havası yaratmaları, ‘ Hükümet-Aydın Doğan’ krizinin bugünkü bitmiş halini gösteriyordu. Hükümet-Aydın Doğan arasındaki sürtüşmenin bir şekilde bitirilmiş olması anında etkisini gösterdiğini ve bu etkinin Ali Sabancı’lı Pegasus cephesinde rahatlama sağladığını gözlemledim. Öyle ki; CNN Türk kanalında Ali Sabancı ile yapılan röportajda Ali Sabancı, Türkiye’nin şimdileri değil 2023’leri 2040’ları bile planlayabilen bir ülke pozisyona girdiğini ve bu nedenle kendilerinin de bu plana göre hareket ettiklerini ileterek siyasi yanı yüksek bir görüş sundu. Türk sivil havacılığının geldiği noktayı metheden Sabancı’nın, kendisine yöneltilen ‘ Bu kadar büyümeyi riskli bulmuyor musunuz?’ sorusuna ‘Hayır’ cevabı vermesi, Türkiye gibi coğrafi konumu itibarı ile çok riskli bir bölgede yer alan ve etrafı sorunlu ülkeler ile çevrili ülkemizin risksiz alan olarak yorumlanması açısından şaşırtıcı idi. Hâlbuki uluslararası bir krizde en çabuk etkilenen sektörün havacılık olduğu hepimizin malumudur.
Malumunuz olduğu üzere son zamanlarda iş dünyasında iktidar partisine sempatik davranma konusunda da her nedense(!) artışlar gözlemleniyor. Sanırım iş hayatında önemli olan iktidar oluyor. Rüzgâr nereden eserse ona göre yelken açmak gerekiyor. Çünkü “Taraf olmazsan bertaraf olursun” sözü bana ait değil. Bu nedenle Pegasus’un 2013’te ilk yapacağı hamleyi borsaya girip halka açılma olarak görüyorum. Hani maçlarda seyirciler artık gol olsun deme amaçlı, “Tam zamanı tam zamanı şimdi” diye bağırırlar ya, işte bence de tam zamanı. Ancak borsaya girip halka açılıp hisse satabilmek için bu 75’i kesin, 25’i opsiyonlu 100 uçaklık alım yetmez. Kamuoyu Pegasus’un bilhassa 2012 verilerini de merak eder. Her karlı döneminde çalışanlarına kar payı dağıtması ile bilinen Pegasus bakalım bu sene ne yapacak? Çalışanlarına kar dağıtacak diye bir duyum aldığınızda anlayın ki Pegasus halka açılıyor. Bu gelişmelerden sonra iş kalıyor halkın talebinin oluşmasına. O da kolay. “2012’yi karlı olarak bitiren ve 100 uçak siparişi veren tek Türk şirketimiz halka açılıyor” dendiğinde ve yeterince reklamlarla desteklendiğinde talep patlaması yaşanabilir. Pegasus’ta bu halka açılma eşliğinde toplayacağı paralar ile rahat bir nefes alıp vermiş olduğu milyar dolarlık siparişleri kısım kısım öder ve iş biter. Yeni yılda bu gelişmeler olacak mı? Olmayacak mı? Bekleyip görelim.
Birazda dedikoduya ne dersiniz?
Türkiye’nin bir batımda en büyük siparişi bizzat Binali beyin katılımı ile veriliyor. SHGM ve DHMİ genel müdürleri de oradalar ama her nedense THY’nin üst yönetiminden Hamdi Bey ve Temel Bey’den eser yok. Belki de o gün çok önemli randevuları vardır bunu bilemeyeceğim. Etrafıma Yusuf Bolayırlı acaba burada mıdır diye bakınırken bir anda gözüme Teknik A.Ş Genel Müdürü İsmail Demir ilişti. İsmail Bey, bu önemli toplantıya kurmayları ile gelmiş. Malum yeni havalimanı ve o meydana yeni bir hangar yapılması gerekeceğinden THY’nin HABOM hangarı istenilen düzeyde iş bulamayabilir. Bu olasılık düşünülmüş olsa gerek ki, Pegasus bir anda THY-Teknik için çok önemli pozisyona girdi.
Buradaki soru; Pegasus kendi bakım hangarını mı kurmalı yoksa Habom’la anlaşarak ve indirimler alarak tüm uçaklarının bakımlarını bu tesislerde mi yaptırtmalı? Üzerinde düşünülecek kritik bir konu. Aslına bakacak olursanız EasyJet ve RyanAir’in de kendilerine ait bakım hangarları yok. Anlaşma yaptıkları yerlerde uçaklarının bakımlarını sürdürüyorlar. Sanırım Pegasus da bu modeli sürdürebilir.
Bu arada THY ve THY-Teknik A.Ş koltuk yapımı için EASA’dan dizayn sertifikası almışlar.( EASA ADOA ) Şimdi sıra test aşamasına gelmiş. Bunun için THY-Teknik, 40 tane 3’lü koltuk yapıp bunları yakacak, üstünde güç uygulayacak, çarpacak, çırpacak yani her türlü durumda güvenirliğini sınayacak ve EASA’nın testlerinden geçmeye çalışılacak. Bu koltukları imal eden ASSAN HANIL-THY A.O-TEKNİK A.Ş’nin işbirliği olan bu şirket dizayn konusunda aldığı sertifikayı test aşamasında da geçeceğini iddia ediyor. Umarım ve dilerim ki başarırlar. Galley (uçak mutfağı) yapımında kurulmuş olan şirketin adı ise “TCI Turkish Cabin Interior” Bu şirketin ortakları THY, THY-Teknik A.Ş ve TAI. Bu şirket tarafından Boeing’den sadece THY’nin sipariş ettiği uçaklar için onay alınmış durumda. İleride Boeing bu onayını TCI için genele uygular mı bilinmez. Bence bu yetkiyi Boeing imalatı tüm uçaklara alabilmek için çok güçlü bir lobiye ihtiyaç var. Şimdilik tek müşteri THY gibi görünüyor. Ancak ilerleyen zamanlarda ekonomi sınıf koltuğunda ve galley pazarlamasında, Türk firmaları ne yapar bilemiyorum. Bu gelişmeleri de yakından izleyip sizleri bilgilendireceğim. Koltuk ve galley’leri kendi uçaklarımıza taktıktan sonra iş artık bu koltuk ve galley’leri pazarlayabilmeye kalıyor. Bu aşama yani pazarlama konusu bayağı zor olsa da bu aşamadan sonra pes etmek olmaz.
Bu firma, Avrupa, Afrika, Yakın ve Orta Doğu bölgesi ile CIS ülkelerinden pazar payı almayı hedefliyor. Ancak bu pazarda iş kapmak hiç de kolay olmayacaktır. Bir an düşündüm de Pegasus 100 uçaktan bahsediyor. Bu 100 uçağın en azından koltuklarını neden bu Türk firmamız yapmasın. Pegasus yerli sanayimizin gelişmesi adına Airbus ile bir anlaşma yaparak alacağı uçakların koltuklarını, THY ve ortaklarının kurduğu şirkete vermeye çalışabilir. Ülkeye ve yerli firmalarımıza yardımcı olmayı kim istemez? Bakalım Pegasus koltuklarını bu THY-ASSAN-HANIL ortaklığından almak isteyecek mi?

Exit mobile version