İngiltere’deki Brexit çekişmesi ve dünyanın en büyük yolcu uçağının üretimine son verileceği haberi yorum köşelerini işgal eden konuların başında geliyor.
İngiltere Başbakanı Theresa May’in Brexit konusunda Avrupa Birliği (AB) ile ek görüşmeler yapılması girişimi Avam Kamarası’nda reddedildi. Der Tagesspiegel gazetesinin AB’den anlaşmasız ayrılma ihtimalinin arttığına dikkat çektiği yorumu şöyle devam ediyor:
“May’in Muhafazakâr Partisi’ndeki azınlığın iple çektiği sert Brexit gerçek mi olacak? Yoksa Başbakan May Brüksel ile pazarlığı mart ayına kadar uzatıp, ayrılış anlaşmasını son anda onaylanmasını sağlamak amacıyla Avam Kamarası’na şantaj mı yapacak? Brexit gibi tarihi bir dönüm noktasına gelinmiş olmasına siyaset çevrelerinde sanki gereken ciddiyet gösterilmiyor. Hiç olmazsa Avam Kamarası’ndaki büyük çoğunluğun sert Brexit’e karşı olduğu görülüyor. Ayrılış tarihi olan 29 Mart yaklaştıkça Britanya’nın anlaşmasız ayrılma tehdidinin blöf olduğu daha iyi anlaşılacaktır.”
Badische Neueste Nachrichten gazetesi Başbakan May’in ülkesindeki Brexit anlaşmazlığında büyük risk altına girdiğini yazıyor:
“Britanya Başbakanı’nın onurunu kurtarma adına hiç olmazsa yoğun direnişe karşı işinin kolay olmadığı söylenebilir. Brüksel ve partisi tarafından sürekli geri çevriliyor. Ama May düşüncesizce hareket etmiyor. Brexit tarihi tehlikeli bir şekilde yaklaşırken o sıkı sıkıya karşıtlarını yola getirme taktiğine sarılıyor. Theresa May AB’den düzensiz ayrılma korkusunun milletvekillerinin aklını başına getireceğine güveniyor. Böylelikle büyük risk almış oluyor ama başka çaresi de yok. Almanya Başbakanı ise ölü taklidi yaparak Brüksel’in arkasına saklanıyor.”
Avrupa’nın prestij projesi olan dünyanın en büyük yolcu uçağı Airbus A380’in artık üretilmeyeceği haberi Alman basınının en çok işlediği konular arasında yer alıyor. Süddeutsche Zeitung A380’in aslında siyasi bir proje olduğunu ve hayal kırıklığına yol açmasının sürpriz sayılamayacağını dile getiriyor:
“Daha küçük ama uzun menzilli uçak modellerinin artması iki katlı Airbus’un sonunu hazırladı. A380 daha başından hatalı bir projeydi. Uçak motorlarındaki teknolojik ilerlemenin sivil havacılığı değiştireceği 2007 yılında belli olmuştu. A380 mantıklı bir proje değildi. Amaç Airbus’ın dünyanın en büyük iki uçak imalatçısından biri olduğunu sembolleştirmekti. Bu sembolün geliştirilmesi 25 milyar dolara mal oldu. Airbus holdinginin dev uçaktan para kazanamayacağı belliydi. Çok para harcandı ve projenin sorumluları çoktan holdingden ayrıldı. Yine de Airbus şirketi A380 sayesinde değil ama ona rağmen çok başarılı bir kuruluş oldu. Bunda hava taşımacılığının artması kadar yeni uçak modelleriyle ilgili kararların duygu değil mantık temelinde alınması da rol oynadı.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung‘un aynı konudaki yorumu ise özetle şöyle:
“A380 Airbus holdinginin kendi gücüne ve havayolu şirketlerinin taleplerine aşırı güvenmesinin ürünüydü. Dev uçak, Avrupa holdingindeki iç sürtüşmeleri gözler önüne seren zor bir doğumla dünyaya geldi. Şirketin çeşitli ülkelerdeki tesisleri birlikte değil, birbirlerine karşı çalıştı. Yönetim kadroları defalarca yenilendi ama piyasa tahminlerdeki hatalar düzeltilmedi. Ezeli rakibi Boeing, Jumbo jetin yerine neden yeni bir model geliştirmemesi gerektiğini iyi biliyordu. Yolcunun aktarma yapmadan hedefine varmasını sağlayan daha küçük ve daha uzun menzilli uçak modellerini Airbus’tan önce piyasaya çıkardı.” (Deutsche Welle Türkçe)