SÜRE DOLDU. HAYDİ HAVA İŞ, KİM TUTAR SENİ ?
Değerli okurlar, THY ile Hava iş arasında başlayan kavga(!) sürüyor. Yaklaşık 18.000 uçuş personelini ilgilendiren tatil mesailerinin ve otoban ücretleri ile ilave yakıt paralarının kaldırılmasına ilişkin THY emri vakisi çarşıyı karıştırdı. Geçen hafta bu işin genel bir değerlendirmesini yaptık. Ancak Hava İş’in yaptığı basın açıklaması ile olay başka bir boyuta doğru evrildi.
KABİN DE ÇAYLARI SOĞUK VERSİN…
Öncelikle Hava İş’in düştüğü duruma Allah kimseyi düşürmesin. İşverenle gayet mutlu mesut bir ilişki sürdürürken yine THY’ye karşı çıkmak zorunda kalmak ama arkasında üye desteğini bulamamak gerçekten üstesinden gelinmesi çok zor bir durum. Diyeceksiniz ki, bu ilk değil. Doğru, arada bir THY kafa kaldırıyor, Hava İş de esip gürlüyordu. Ama bu kez farklı… Çünkü esip gürlemenin yetmediğini, toplumu ikna etmediğini gördükleri için bu kez çıtayı yükseltmek zorunda kaldılar. Bir de Havasen faktörü var tabii… Operasyonları “kitaba uygun” yapma ya da İşi yavaşlatma kozunu öne sürdüler. Kim yapacak bu işi? Pilotlar… Peki sen bu pilotlara Havasen sürecinde ağzına geleni söylemedin mi? Geçelim. Alınan tasarruf(!) önlemleri yaklaşık 12.000 kabin memurunu da ilgilendiriyor. Onlardan bir talebi yok sendikamızın. Adam yerine koymuyor dersek ayıp kaçar. Belki de, onları koruma içgüdüsü ile hareket ediyor. Eylemi pilotlar yapsın, yanarsa da onlar yansın, düşüncesi var zihinlerinin arkasında. Madem öyle topyekün bir eylem planladın, kabin memurları da yine kitaba uygun davranarak işi yavaşlatmaya katkı versinler.
THY’NİN BAHÇESİNE GİREMEYEN SENDİKA !
Gelelim Hava İş’in basın açıklamasına… Öncelikle dikkatimi çeken, eylemin(!) THY Genel Müdürlük binasının dışında yapılması. Acaba THY yönetimi mi bahçeye sokmadı yoksa Hava İş’çilerimiz “Binanın bahçesine girmeyelim, ayıp olur şimdi, rahatsızlık vermeyelim.” diye mi düşündüler. Tatlıbal’dan öncesini yaşayanlar hatırlayacaktır. Hava İş’in eski başkanı Atılay Ayçin, büyük bir kalabalığın önünde minibüsüyle Genel Müdürlükte üst düzey zevatın giriş yaptığı kapının önüne kadar gelir, minibüsün üstüne çıkar, 5 metre yukarıdaki pencerelerin perdelerinin arkasından kendisini izleyen Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Müdür ve diğer yöneticilerin duyacağı şekilde ağzına geleni söylerdi. Yanlış anlaşılmasın, 20 yıl öncesinden bahsetmiyorum. Bay Hamdi ve Bay Candan’ın en cafcaflı ve astığı astık-kestiği kestik dönemlerini anlatıyorum. Bir de şimdiki duruma bakın… Yine de iyi bence. Kapısına kilit vurulan Atatürk Havalimanı’nda da yapabilirlerdi bu toplantıyı…
TÜRK İŞ’İN DESTEĞİ BİLE FOS ÇIKTI.
Basın açıklaması ilgili fotoğraflara ve videoya dikkatlice baktım. Toplasanız 50 kişi ya var ya yok. Hadi deyin ki 100 kişi olsun. Yaklaşık 18.000 üyesi olan bir sendikadan bahsediyoruz. Gelenler de zaten Hava İş’in yöneticileri… Hatta paraya kıyıp Anadolu’daki şube başkanlarını ve yöneticilerini de getirtmişler. Arkadaşlara da seyahat olmuş işte… Kesin, 1 gün önceden gelip üyenin parası ile 5 yıldızlı otelde kalmışlar, Sendikamız merkez yönetimince ağırlanmışlardır. Üyelerin rağbet etmeyeceğini önceden kestirmiş olmalılar ki, Türk İş İstanbul 1. Bölge Temsilciliği de Türk-İş’e bağlı sendikaların da katılması için çağrı yapmış. Ama nafile, sayı ortada…Pilot ve kabin memurlarının hakları gasp ediliyor, ortada pilot ve kabin memuru yok. Hatta Hava İş’in pilot yönetim kurulu üyesi Afşin Yelok bey bile yok… Hayret uçuşunu ayarlayamamış mı? Sendikal iznini isteseydin ya Afşin bey…
HAVA İŞ’İN 2020 EYLEM KREASYONU…
Bu arada çağrı yapılan TALPA, TASSA, PİLVAK ve HAVAK temsilcilerini de göremedim. Ama orada olmayan bu Sivil Toplum Kuruluşlarının başkan ve yöneticilerine de teşekkür etmiş Tatlıbal… Geçen hafta “mutlaka çağırın” dediğimiz kamyoncu delegeler de gelmemiş anlaşılan… Ama ben en çok Hava İş yöneticilerinin yağmura karşı giydikleri kıyafetleri beğendim. Altı ve üstü uyum içinde, havacılığın rengi mavi olarak tasarlanmış… 2020 yılı Hava iş eylem kreasyonu böylece görücüye çıkmış. Podyumda değil ama yol kenarında… Olsun, güzel olmuş. İyi de Tatlıbal’a uygun beden mi bulunamadı yoksa Başkan beğenmedi mi? Bir de, bu yağmurluklardan kaç tane yaptırdınız acaba? Yani kaç kişinin geleceğini tahmin ettiniz, merak ediyorum.
İSTANBUL HAVALİMANI PERİŞANLIK MI, GÜZİDE HEDİYE Mİ?
Bu arada Hava İş’in, İstanbul Havalimanı konusunda kafasının karışık olduğu anlaşılıyor. 3 Ocak Cuma günü yaptığı açıklamada “Yeni havalimanı açılalı 8 ay oldu hemen herkes perişan.” ifadesini kullanan sendika, basın açıklamasında bir U dönüşü yaparak bakın ne diyor: “Devletimizin ülkemize, milletimize ve bize hediye ettiği bu güzide havalimanını çalıştıralım diye, kucaklayalım diye, bizlere verdiği şirketi…” Anlaşılan yeni havalimanının herkesi perişan ettiği ifadesinin bir yerlerden tepki göreceğinin farkına varmışlar. Basın açıklamasında doğrudan hedef aldıkları THY yöneticisinin İlker Aycı olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Mercedes Maybach ve Michelin yıldızlı lokanta tercihi ile herhalde İlker bey kast ediliyor. İyi de Hava İş’in, İlker beyi hedef alan sözleri ilk değil ki. 2016 sonunda “işçiden fedakarlık bekleyen” THY yönetimine sert çıkmış, kazanılmış haklardan vazgeçmeyeceklerini ilan etmişlerdi. “İş planını doğru yapmayan basiretsiz yöneticilerin çalışan haklarına göz diktiğini” öne sürmüş, THY yönetimini Allah’tan korkmamakla itham etmişlerdi. Çok değil 1 ay sonra ise THY’ye “çalışanlara SIFIR ZAM verin” diye başvurmuşlardı. İlker Aycı’nın açıklaması hala internette duruyor: ”Sendika bize sıfır zam önerisi ile geldi, biz -olmaz öyle şey- dedik, % 1.5 verdik.” Anlaşılan basiretsiz yönetici tanımı yine raftan indirildi.
2017’DEKİ SUÇ DUYURUSU NE ALEMDE?
Sendika açıklamasında insanı güldüren bir tespit daha vardı. Yapılan değişiklik işçileri bağlamazmış. Ne güzel… Demek ki, çalışan gidip eksik yatan paralarını alabilirmiş. Eee, adam vermiyor, ne yapacaksın. Çözüm Sendikamızdan geliyor: ”Mahkemeye veririz !” En iyi ihtimalle 2 sene sürer o mahkeme dediğin. Mahkeme demişken Eylül 2017’de Ekip Planlama Başkanı ve müdürler hakkında suç duyurusunda bulunmuştunuz. Aradan neredeyse 2.5 sene geçti. Sahi ne oldu? Neler olmuş olabileceğini sordum bu işten anlayanlara. “Ya iddianame düzenlenip dava açılmıştır ya da savcı takipsizlik vermiştir.” Dediler. Valla 2.5 senede bir yargılama başladıysa Hava İş bunu davul zurna ile duyururdu.
SÜRE DOLDU, TARZAN ZOR DURUMDA !
Sonuçta eylem başarısızlıkla sonuçlandı. Tatlıbal bunu hava muhalefetine bağladı ve ekledi: “Değerli arkadaşlar bir sonraki toplantıda inşallah hava daha iyi olur “ Demek ki Nisan’dan önce başka eylem yapmayacak sendikanız ! Basın açıklamasında Tatlıbal hafta sonuna kadar süre vermişti. Zaman çabuk geçiyor. Hafta sonu oldu bile. THY’den tık yok. Ne olabilir derseniz aklıma iki ihtimal geliyor. Birincisi, çalışan nezdinde itibar erozyonuna uğramış sendika yönetimine prim kazandırmak için THY geri adım atar ve hakları geri verir, sendika da bunu köpürtür. Ya da THY kulağının üstüne yatar, uygulamaya aynen devam eder. Çok geçmez arkasından da yeni kesintiler ve kazanılmış hakların kaybı gelir. Yakında THY yönetiminden ”İşler kötü, hadi beyler bi el atalım” çağrısı gelirse şaşırmayın. Eee böyle sendikayı bulmuşsun, ne yapsan yeridir.