Sektörümüz genelde durgun olmasına rağmen bazen o kadar hızlı seyretmeye başlıyor ki, inanın hangi yazıyı yazayım diye düşünüp duruyorum.
Bazı konuları o hafta yazmadığımda gündem değişiyor ve konu ile ilgili görüşüm etkili olmuyor. Bu hafta da gündemi yoğun bir hafta olduğundan birkaç konuyu birlikte değerlendirmeye çalışacağım. Sizi hangi konu ilgilendiriyorsanız o bölümü okur diğerini atlarsınız. Ama tabii ki yazılarımın hepsini okuyup yorumlamanız tercihimdir:)
Öncelikle 7 Aralık günü Ankara’da katıldığım THK Üniversitesi’nin düzenlediği toplantı sonrasında üniversite hakkındaki görüşlerimi diğer konularla karışmayıp ayrı değerlendirilsin diye arada sırada yapmış olduğum gibi kişisel bloğuma link vererek yayınlıyorum. ( THK Üniversitesi Nereye Koşuyor )
Şimdi de gelelim diğer konulara:
Öncelikle, “daha önce yazmıştım” diyerek iki de bir temcit pilavı gibi size eski yazımın linkini vermeyi sevmemekle birlikte, bu haftaki Sun Express –Anadolu Jet mantığının anlaşılabilmesi için Ocak 2012 deyazdığım “THY-SUNEXPRESS= AL GÜLÜM VER GÜLÜM” başlıklı yazımı okumanızı öneririm.(okumayanlar için:
Ancak sizlere yardımcı olabilmek için Ocak 2012 deki Sun Express ile ilgili yazımın son paragrafını bugünkü durumun o günden belli olduğunun belli olduğu açısından aynen yayınlıyorum;
“Sun Express, verdiği uçak kadar uçağı hemen piyasadan kiralayıp yeni ekiplerle uçurabilir. Zaten ilan verdi ve ekip arıyor. Şimdiye kadar nasıl ekip bulduysa, yine bulacaktır. Bu arada Anadolu Jet(yani THY)’nin uçakları ne olacak?.
Anadolu Jet, Sun Express’den wetlease (uçak ve ekibi birlikte kiralamak) yaptıkça kendi uçağını kiraladığı firmaya geri verdiğinde o uçağı hemen Sun Express alacak tekrar içine kendi ekibini koyup Anadolu Jet e kiralayacak. THY ise Anadolu Jet deki ekiplerini geri alıp başka filolarda değerlendirecek.:):)”
Aynen; “Al gülüm ver gülüm” hesabı…
Ocak 2012 Tarihi’nde kaleme alma gereği duyduğum gelişmeler bugün yaşananların başlangıcı idi. Bugün itibarı ile gelinen noktada THY’nin bir alt markası olarak çalıştığı için şirket statüsünü kazanmayan Anadolu Jet, seferlerinin tamamını Sun Express aracılığı ile yapacak. Bu değişiklikle Anadolu Jet’in kendi adı altında mevcut seferlerini icra edeceği, ancak rekabet içerisinde olduğu diğer havayollarına nazaran ekip ve bakım gibi giderleri yüksek olduğundan Sun Expres’ in uçaklarını wetlease sistemi ile kiralayarak ekip ve bakım masraflarını daha düşük seviyede tutmaya çalışmaktan başka bir nedeni olacağını düşünmüyorum.
THY’nin Lufthansa ile %50-50 ortak olduğu Sun Express’in şu anda 32’si Türkiye’de, 7 tanesi de Almanya’da olmak üzere toplam 39 uçağı var. Bunlardan 9 tanesini hali hazırda Anadolu Jet’e wetlease olarak vermiş durumdadır.
Sun Express ilerleyen zaman diliminde 8 uçak daha kiralayıp THY/Anadolu Jet’e verdiğinde iş bitmiş olacak ve Anadolu Jet kendine ait uçağı olmadan, kiralık uçak ve ekiple sefer yapan THY’nin bir alt markası olarak kaldığı yerden devam edecektir.
Anadolu Jet’in ekipsiz ve uçaksız kalması nedeniyle THY’nin Ankara’da yaşayan uçucu ekiplerine“evine” yani ana meydanı olan İstanbul’a dön çağrısı yapılmıştır. Anadolu Jet’in THY’li personelini Ankara base olarak kapatıldığından İstanbul’a dönmek veya istifa seçeneklerinden birini kullanacaklardır. THY’nin ipi ile kuyuya inen bu uçucu ekipler için ne yapılabilir, bu insanların mağduriyeti nasıl giderilebilir bilemiyorum.
Konu başlığı olarak biraz da SHGM’deki yabancı F/O kararına bir bakış atalım:
Geçenlere SHGM Sektörde yabancı F/O’ ların azaltılması adına bir tavsiye kararı alarak tüm havayolu şirketlerinin yabancı F/O sayılarının 30 Haziran 2013’e kadar mevcut F/O miktarlarının %25’ini, 31 Aralık 2013’e kadar ise yine mevcut F/O sayısının %10’unu geçemez diyerek sınırlama getirdi. Şüphesiz bu gelişme Türk pilotlar için sevindiricidir. Bu tavsiye kararından sonra havayolları mevcut yabancı kökenli F/O sayılarını kontrol etmeye başladı.
Örneğin, Sun Express yabancı F/O’larının bir kısmını THY’ye vererek dengeleri tutturmaya çalışmaya başlamış bile. Kulağıma gelen bilgilere göre Sun Express’ten THY’ye geçen yabancı F/O sayısı şimdilik 15-20 arasında imiş. THY’nin yabancı F/O sayısı istenilen orandan az olduğundan kardeş şirketi Sun Express’in yabancılarına kucak açarak onu bu konuda rahatlatmaya çalışıyor.
THY/Anadolu Jet – Sun Express ilişkisini yazdıktan sonra sıra geldi Pegasus’a:
Bu yazıyı Pegasus’un bu hafta Salı günü yapacağı uçak alımları ve yeni filo yapılanmasını açıklayacağı günün ertesinde yazmak isterdim.
Ancak senelerdir hiç aksatmadan pazar geceleri saat 00:00’da haftalık köşe yazımı okurlarıma sunmaktayım. Bu nedenle bu önemli gelişmeye yönelik tahminlerde bulunup Pegasus’un ne yapmak istediğine yönelik senaryolar üretmekten başka çarem yok.
Bakalım tahminim tutacak mı birlikte göreceğiz.
Pegasus’un İzair dâhil 42 adet B-737 uçağı bulunmakta. Malumunuz olduğu üzere Pegasus şimdiye kadar hep aynı tipte uçak uçurarak çok akıllıca bir politika izledi. Aynı tip ve serilerde filo yapılanmasının, uçucu ekip ve teknik eğitimin yanı sıra yedek parça stoklanması, depolanması ve teknik ekiplerin aynı tip uçaklarda ihtisaslaşması gibi bir çok faydaları vardır.
Tek tip uçakla operasyon yapma stratejisi Pegasus gibi “low cost” taşımacılık yapan diğer yabancı havayollarında da mevcut. Ancak aldığım duyumlara göre Pegasus bu sefer her zamanki tek tiple operasyona devam etme çizgisinden sapma yaparak Boeing yerine Airbus firmasından A-320 NEOalmayı düşünüyormuş. Bu sipariş miktarı ise 75-100 arasında olacakmış. Tabii ki bunlar tahmin.
Airbus’ın yeni serisi A-320 NEO’lar diğer aynı kapasitedeki rakiplerine göre %15 daha az yakıt yakıyorlar. Bu rakam low cost taşımacılık yapan bir firma için çok önemli bir tasarruftur.
Peki, bir filoda hem Boeing 737, hem Airbus 320 olabilir mi?
Tabii ki olur. Ama yukarıda da yazdığım gibi bir dolu avantajdan mahrum olur ve uçuş ve teknik ekiplerine A-320 kursu vermek zorunda kalıp bir dolu eğitim ve simülatör giderine maruz kalırsınız. Hatta sadece bununla kalmaz hem 737 için hem de 320 için deponda yedek parça tutarsın.
Senelerin 737’li Pegasus’u sizce sadece % 15 tasarruf yapmak için mi Airbus NEO’lara talip olmuştur?
Eğer Pegasus 100 uçak sipariş ederse en önemli ayrıntı bunun teslim suresi, yani teslimatın hangi tarihte başlayacağı ve bu uçakların son teslim tarihinin ne olacağıdır.
A-320 NEO’ların teslimatının senede 15 uçaktan daha fazla olabileceğini düşünmüyorum.
Pegasus bundan sonra filo yapılanmasını Boeing ten vazgeçip Airbus tan yana kullanmayı seçerse, elindeki Boeing uçaklarının kiralık olanlarının kira bitiminde iade etmenin yanı sıra satın aldığı Boeing uçaklarını ise satarak elden çıkarma yoluna gidebilir.
Pegasus için hemen filoyu değiştirmek operasyon el açıdan zor olabilir. Bu nedenle filonun Airbus’a dönmesini zamana yayacaktır.
Bunları boş verelim ve Pegasus’un mevcut uçaklarını alacakları uçaklarıyla birlikte filosunda tuttuğunu düşünelim. Bu sefer de 100 uçaktan fazla bir filoya sahip Pegasus’un bu filo ile nerelere uçmayı düşündüğü aklımıza gelir.
Pegasus bu kadar uçağı Sabiha Gökçen’den uçurursa meydan pazar payı %90’lara gelir ki bu durumun rekabet, rekabet kurumu ve rakipleri acısından nasıl değerlendirileceği ve ne gibi hamleler yapacağı ayrı bir soru baslığı olacaktır. Salı günkü basın toplantısında Pegasus’tan sadece satın alınacak uçak sayısını işiteceğiz diye düşünüyorum. Ancak bu konudan daha önemlisi bu uçakların nerede ve nasıl uçurulacağı olacaktır.
Bu kadar büyük bir filosu olup henüz bir bakım hangarı bile olmayan Pegasus’un bu basın toplantısından sonra bu sansasyonel haberi kullanarak bu sefer mutlaka borsaya açılmayı ve kendine finans kaynağı yaratmayı düşüneceğini sanıyorum.
Şeytanın avukatı olmak gerekirse, eğer Pegasus 75 ve üzerinde bir A-320NEO siparişi verirse anlayın ki zaman içinde tüm filo yapılanmasını Airbus’a çevirecektir.
Airbus firması 75 ve üzeri bir talebi hemen karşılayamayacağına göre zaman içinde her Airbus geldiğinde bir 737 gidecek bir takvim yapabilirler.
Pegasus yönetiminin, Airbus’la uçak alımını görüştüğünde, filosunun tamamının Boeing 737 olduğunu ve filo yapılanmasını Airbus’a çevirdiğinde bu yeni uçaklar için oluşacak eğitim ve diğer giderleri gündeme getirerek önemli bir miktarda indirim talep etmişlerdir diye düşünüyorum.
Boeing ile Airbus arasındaki pazar kavgası 75-100 arasında sipariş verecek bir firmada önemli avantajlar doğurabilir ve Pegasus da bu fırsattan istifade filo yapısını daha ucuza Airbus yapabilir.
Şimdi de gelelim diğer konulara:
Öncelikle, “daha önce yazmıştım” diyerek iki de bir temcit pilavı gibi size eski yazımın linkini vermeyi sevmemekle birlikte, bu haftaki Sun Express –Anadolu Jet mantığının anlaşılabilmesi için Ocak 2012 deyazdığım “THY-SUNEXPRESS= AL GÜLÜM VER GÜLÜM” başlıklı yazımı okumanızı öneririm.(okumayanlar için:
Ancak sizlere yardımcı olabilmek için Ocak 2012 deki Sun Express ile ilgili yazımın son paragrafını bugünkü durumun o günden belli olduğunun belli olduğu açısından aynen yayınlıyorum;
“Sun Express, verdiği uçak kadar uçağı hemen piyasadan kiralayıp yeni ekiplerle uçurabilir. Zaten ilan verdi ve ekip arıyor. Şimdiye kadar nasıl ekip bulduysa, yine bulacaktır. Bu arada Anadolu Jet(yani THY)’nin uçakları ne olacak?.
Anadolu Jet, Sun Express’den wetlease (uçak ve ekibi birlikte kiralamak) yaptıkça kendi uçağını kiraladığı firmaya geri verdiğinde o uçağı hemen Sun Express alacak tekrar içine kendi ekibini koyup Anadolu Jet e kiralayacak. THY ise Anadolu Jet deki ekiplerini geri alıp başka filolarda değerlendirecek.:):)”
Aynen; “Al gülüm ver gülüm” hesabı…
Ocak 2012 Tarihi’nde kaleme alma gereği duyduğum gelişmeler bugün yaşananların başlangıcı idi. Bugün itibarı ile gelinen noktada THY’nin bir alt markası olarak çalıştığı için şirket statüsünü kazanmayan Anadolu Jet, seferlerinin tamamını Sun Express aracılığı ile yapacak. Bu değişiklikle Anadolu Jet’in kendi adı altında mevcut seferlerini icra edeceği, ancak rekabet içerisinde olduğu diğer havayollarına nazaran ekip ve bakım gibi giderleri yüksek olduğundan Sun Expres’ in uçaklarını wetlease sistemi ile kiralayarak ekip ve bakım masraflarını daha düşük seviyede tutmaya çalışmaktan başka bir nedeni olacağını düşünmüyorum.
THY’nin Lufthansa ile %50-50 ortak olduğu Sun Express’in şu anda 32’si Türkiye’de, 7 tanesi de Almanya’da olmak üzere toplam 39 uçağı var. Bunlardan 9 tanesini hali hazırda Anadolu Jet’e wetlease olarak vermiş durumdadır.
Sun Express ilerleyen zaman diliminde 8 uçak daha kiralayıp THY/Anadolu Jet’e verdiğinde iş bitmiş olacak ve Anadolu Jet kendine ait uçağı olmadan, kiralık uçak ve ekiple sefer yapan THY’nin bir alt markası olarak kaldığı yerden devam edecektir.
Anadolu Jet’in ekipsiz ve uçaksız kalması nedeniyle THY’nin Ankara’da yaşayan uçucu ekiplerine“evine” yani ana meydanı olan İstanbul’a dön çağrısı yapılmıştır. Anadolu Jet’in THY’li personelini Ankara base olarak kapatıldığından İstanbul’a dönmek veya istifa seçeneklerinden birini kullanacaklardır. THY’nin ipi ile kuyuya inen bu uçucu ekipler için ne yapılabilir, bu insanların mağduriyeti nasıl giderilebilir bilemiyorum.
Konu başlığı olarak biraz da SHGM’deki yabancı F/O kararına bir bakış atalım:
Geçenlere SHGM Sektörde yabancı F/O’ ların azaltılması adına bir tavsiye kararı alarak tüm havayolu şirketlerinin yabancı F/O sayılarının 30 Haziran 2013’e kadar mevcut F/O miktarlarının %25’ini, 31 Aralık 2013’e kadar ise yine mevcut F/O sayısının %10’unu geçemez diyerek sınırlama getirdi. Şüphesiz bu gelişme Türk pilotlar için sevindiricidir. Bu tavsiye kararından sonra havayolları mevcut yabancı kökenli F/O sayılarını kontrol etmeye başladı.
Örneğin, Sun Express yabancı F/O’larının bir kısmını THY’ye vererek dengeleri tutturmaya çalışmaya başlamış bile. Kulağıma gelen bilgilere göre Sun Express’ten THY’ye geçen yabancı F/O sayısı şimdilik 15-20 arasında imiş. THY’nin yabancı F/O sayısı istenilen orandan az olduğundan kardeş şirketi Sun Express’in yabancılarına kucak açarak onu bu konuda rahatlatmaya çalışıyor.
THY/Anadolu Jet – Sun Express ilişkisini yazdıktan sonra sıra geldi Pegasus’a:
Bu yazıyı Pegasus’un bu hafta Salı günü yapacağı uçak alımları ve yeni filo yapılanmasını açıklayacağı günün ertesinde yazmak isterdim.
Ancak senelerdir hiç aksatmadan pazar geceleri saat 00:00’da haftalık köşe yazımı okurlarıma sunmaktayım. Bu nedenle bu önemli gelişmeye yönelik tahminlerde bulunup Pegasus’un ne yapmak istediğine yönelik senaryolar üretmekten başka çarem yok.
Bakalım tahminim tutacak mı birlikte göreceğiz.
Pegasus’un İzair dâhil 42 adet B-737 uçağı bulunmakta. Malumunuz olduğu üzere Pegasus şimdiye kadar hep aynı tipte uçak uçurarak çok akıllıca bir politika izledi. Aynı tip ve serilerde filo yapılanmasının, uçucu ekip ve teknik eğitimin yanı sıra yedek parça stoklanması, depolanması ve teknik ekiplerin aynı tip uçaklarda ihtisaslaşması gibi bir çok faydaları vardır.
Tek tip uçakla operasyon yapma stratejisi Pegasus gibi “low cost” taşımacılık yapan diğer yabancı havayollarında da mevcut. Ancak aldığım duyumlara göre Pegasus bu sefer her zamanki tek tiple operasyona devam etme çizgisinden sapma yaparak Boeing yerine Airbus firmasından A-320 NEOalmayı düşünüyormuş. Bu sipariş miktarı ise 75-100 arasında olacakmış. Tabii ki bunlar tahmin.
Airbus’ın yeni serisi A-320 NEO’lar diğer aynı kapasitedeki rakiplerine göre %15 daha az yakıt yakıyorlar. Bu rakam low cost taşımacılık yapan bir firma için çok önemli bir tasarruftur.
Peki, bir filoda hem Boeing 737, hem Airbus 320 olabilir mi?
Tabii ki olur. Ama yukarıda da yazdığım gibi bir dolu avantajdan mahrum olur ve uçuş ve teknik ekiplerine A-320 kursu vermek zorunda kalıp bir dolu eğitim ve simülatör giderine maruz kalırsınız. Hatta sadece bununla kalmaz hem 737 için hem de 320 için deponda yedek parça tutarsın.
Senelerin 737’li Pegasus’u sizce sadece % 15 tasarruf yapmak için mi Airbus NEO’lara talip olmuştur?
Eğer Pegasus 100 uçak sipariş ederse en önemli ayrıntı bunun teslim suresi, yani teslimatın hangi tarihte başlayacağı ve bu uçakların son teslim tarihinin ne olacağıdır.
A-320 NEO’ların teslimatının senede 15 uçaktan daha fazla olabileceğini düşünmüyorum.
Pegasus bundan sonra filo yapılanmasını Boeing ten vazgeçip Airbus tan yana kullanmayı seçerse, elindeki Boeing uçaklarının kiralık olanlarının kira bitiminde iade etmenin yanı sıra satın aldığı Boeing uçaklarını ise satarak elden çıkarma yoluna gidebilir.
Pegasus için hemen filoyu değiştirmek operasyon el açıdan zor olabilir. Bu nedenle filonun Airbus’a dönmesini zamana yayacaktır.
Bunları boş verelim ve Pegasus’un mevcut uçaklarını alacakları uçaklarıyla birlikte filosunda tuttuğunu düşünelim. Bu sefer de 100 uçaktan fazla bir filoya sahip Pegasus’un bu filo ile nerelere uçmayı düşündüğü aklımıza gelir.
Pegasus bu kadar uçağı Sabiha Gökçen’den uçurursa meydan pazar payı %90’lara gelir ki bu durumun rekabet, rekabet kurumu ve rakipleri acısından nasıl değerlendirileceği ve ne gibi hamleler yapacağı ayrı bir soru baslığı olacaktır. Salı günkü basın toplantısında Pegasus’tan sadece satın alınacak uçak sayısını işiteceğiz diye düşünüyorum. Ancak bu konudan daha önemlisi bu uçakların nerede ve nasıl uçurulacağı olacaktır.
Bu kadar büyük bir filosu olup henüz bir bakım hangarı bile olmayan Pegasus’un bu basın toplantısından sonra bu sansasyonel haberi kullanarak bu sefer mutlaka borsaya açılmayı ve kendine finans kaynağı yaratmayı düşüneceğini sanıyorum.
Şeytanın avukatı olmak gerekirse, eğer Pegasus 75 ve üzerinde bir A-320NEO siparişi verirse anlayın ki zaman içinde tüm filo yapılanmasını Airbus’a çevirecektir.
Airbus firması 75 ve üzeri bir talebi hemen karşılayamayacağına göre zaman içinde her Airbus geldiğinde bir 737 gidecek bir takvim yapabilirler.
Pegasus yönetiminin, Airbus’la uçak alımını görüştüğünde, filosunun tamamının Boeing 737 olduğunu ve filo yapılanmasını Airbus’a çevirdiğinde bu yeni uçaklar için oluşacak eğitim ve diğer giderleri gündeme getirerek önemli bir miktarda indirim talep etmişlerdir diye düşünüyorum.
Boeing ile Airbus arasındaki pazar kavgası 75-100 arasında sipariş verecek bir firmada önemli avantajlar doğurabilir ve Pegasus da bu fırsattan istifade filo yapısını daha ucuza Airbus yapabilir.