SUN EXPRESS YÖNETİMİNE TEŞEKKÜR… SENDİKALARIN PARALI ASKERLERİNİN İŞİNE SON… İHALE MAFYALARI…

SUN-EXPRESS-YÖNETİMİNE-TEŞEKKÜR...-SENDİKALARIN-PARALI-ASKERLERİNİN-İŞİNE-SON...-İHALE-MAFYALARI...

 

Değerli okurlarım;

Geçen hafta, Sunexpress’in Antalya’da verdiği davete katıldım. Bu davet, gerçekten inanılmaz misafirperverlikte sürdü. Yönetim kurulu başkanlığını Sayın Ahmet Bolat beyin yaptığı Sunexpress gün geçtikçe cağ atlıyor. Bu nazik daveti düzenleyen, başta CEO Dr. Maximilian Kownatzki olmak üzere, Genel müdür Ahmet Çalışkan ve tüm Sunexpress çalışanlarına, sahsım ve tüm Airlinehaber ailesi olarak teşekkür ederim. Çok faydalı bir toplantı olmasının yanı sıra, ikram ve izzette hiçbir fedakârlıktan kaçınılmadı.

*****************

Gün geçmiyor ki, yeni havalimanı tesislerindeki bazı çalışanların yedikleri yemeklerden rahatsızlanması ve bir kısım çalışanın kusma ve ishal gibi şikâyetlerle sağlık kuruluşlarına yönlendirilmeleri bir türlü bitmek bilmiyor. Bu dünya çapındaki modern tesise bu tür şikâyetler yakışmıyor. Bu mükemmel tesiste bir nevi ihale mafyası kurulmuş gibi… Arkalarına aldıkları abilerinin talimatlarıyla koca havalimanın yemek ihalesini alanların rezilliğini duymaktan artık yoruldum. Bu kadar büyük bir işletmede hala doymadan kalkıyorum diyen çalışanları duymaktan utanıyorum. Bu yemek ihalesini alan firmanın acilen kendine gelmesi veya kendine getirilmesi lazım.

Bu kadar yüksek teknoloji ve kapasite ile yapılmış, çoğu zaman diğer havalimanlarıyla yapılan değerlendirmelerde 1.likleri ile göğsümüzü kabartan bir yerde, bu yemek ve servis organizasyonu sorunu nedir kardeşim. Çalışana soruyoruz denetlemeler yapılırken normalleşen her şey ortalık tenhayken tam bir rezalete dönüşüyor. Kötü malzemelerle yapılmış çok kötü menülerin verildiği söyleniyor. Çalışanlardan, yemek yetmiyor, yetse de tadı ve koşulları kötü, yemekler ya soğuk servis ediliyor ya da özensiz yapılmış diye sürekli şikâyetler geliyor.

İyi yıkanmamış, kirli kaşıklardan, yemeklerden çıkan salyangozlarlardan çeşitli hayvan türlerine kadar inanılmaz rezaletler duyuyorum. İnanın bana atılan fotoğrafları, midem kaldırmadığı ve diğer insanların iştahını kapatmamak için, yayınlamak istemiyorum.

Böyle bir hata ya da kusur kabul edilemez… Burayı kim yönetiyorsa, bunda kimin ihmali ve hatası varsa bedelini mutlaka ödemelidir. THY gibi bir firmanın çalışanlarına doğru dürüst yemek veremiyorsanız, sizi orada bir dakika bile tutmamaları lazım.

Size ödenen yüksek bedellerin karşısında hijyen kurallarına uymayıp, hatta besin zehirlenmesine yol açacak kötü, kirli malzemeler kullanıyorsanız, sizi orda tutanların da ceza alması gerekir.  

Hem bir sürü çalışanın sağlığına zararın yanı sıra, çalışanları hasta ederek iş gücü kaybı yaratacaksınız ve orada hala duracaksınız öyle mi? Bu rezalete Ahmet Bolat beyin sessiz kalması düşünülemez. Bu satırlarla yetinmeyip, bizzat kendisini arayarak durumu anlatacağımdan hiç şüpheniz olmasın.

Diğer bir konu da THY Teknik A.Ş üyelerinin sendikanın Ankara’daki Genel Merkeze bağlanması konusu. Arkadaşlar, yıllardır söylüyorum maaşlı sendikacılık paralı askerliktir. Bu görev, gönül işidir. İşyerinde çalışanlar bu görevi gönüllülükle yapmalı ve hem kendi başarısının yanı sıra, çalşanlara kazandırdığı sosyal ve maddi kazanımlarla mutlu olmalıdır.

Senelerdir şaşkınlıkla izledim… Şubeymiş,  bölgeymiş ne gerek vardı ki bunlara. Ekstra masraf ve karmaşadan başka neye faydası olacak. Tabii ki sendikaların üst yönetiminde profesyonel maaşlı olarak bu işi yapan kimselerde olacak. Fakat her iş yerine bir sandık koyup o iş yerindeki işçinin iradesinin onda biri sayıda katılımla her yerde bir şube seçimi yapıp, üç beş düşük ücretli kişinin koltuk, araç ve maaş kavgasıyla işçinin gündemini meşgul edin, sonra buna sendikacılık denmesi komik olup gereksizdir de… Bu nedenle, şube yönetimlerinin ücret almasını devamlı olarak eleştiriyorum. Bildiğiniz üzere rekor düzeyde dernek başkanlığı yaptım. Değil para almak, aksine derneğe para kazandırdık. Kendi aracımızla gelip, kendi paramızla arabamızın yakıtını alıp, kendi paramızla yemeğimizi yedik… Derneğimizin mülkünü de aldık,  kasamızı da dolu bıraktık. Bu tür görevler ücretsiz yapılırsa değerlidir, yapanlara ömür boyu saygı duyulur.

Özçelik İş’in diğer işyerlerini bilemem ama uzun yıllardır, sendikacılık her zaman merkezden yönetildi. Temsilci ve baş temsilci olmanın gururu size yetmiyor mu ki bir de ücret alıyorsunuz? Bu işler, gönül isidir.  Aracılarla simsarlarla yürümez.

Neden mi?

Bildiğiniz üzere, toplu sözleşmede asıl karar verici ve yetkili Genel Merkezdir. Yani Şubeler bir nevi konuk sanatçı pozisyonundadırlar, üyelerin istek ve sorunlarını ilk elden genel merkeze iletirler ve takip ederler. Geçen dönemlerde görüp, yaşadığınız gibi, toplu sözleşmeyi gündüz imzalayanlar, akşama halâ imzalamadık, size sorup anket yapacağız demediler mi?

Hazırladıkları hileli anketlerle ‘biz yapmadık onlar yaptı’ diye topu taca atmadılar mı? Hem işverene, hem sahadaki üyelere türbinlere oynayarak kırk yalana kırk takla attırmadılar mı? Yalandan kavgadan başka verdikleri ne vardı?

Geçen dönem ne rezillikler yaşandı? Hafızanızı biraz zorlayın bakalım…

Şube seçimlerinde yapılan baskıları birlikte duyup, yasamadık mı?  Kırmızı liste, en fazla oyla delege çıkararak kazandığı halde seçim salonuna baskıyla gitmeleri engellenmedi mi? Bu saçmalıkları yapanlar, gün gelir sizi seçmeye gelmek isteyenleri de engellerler.

Kısaca;  Etme bulma dünyası bu… Dedikodu ve kaostan başka bir şey vermezseniz, herkesi başka arayışlara itersiniz. Altlarına verilen milyonluk araçlarla gezip tozanları, sosyal medyaya attıkları fotoğraflarla gördük.

Şube adı altında, kimsenin adresini bilmediği yerlere, milyonluk ofisler açmanın, birkaç yedirilip içirilen avene dışında kime ne faydası oldu ki?... Bu saçma sapan yerlere harcanan paraları sahadaki gerçek üyenize harcayın. Hemen satın o arabaları, satın o ofis dediğiniz sözde misafirhaneleri… Bunların hepsini derhal satın ve o garip, sahipsiz kalmış üyelerinize hizmetlere harcayın.

Örneğin; Madem paranız bol… Okul yapın, kreş açın, sosyal tesis kurun, hiç olmazsa çalışanların okuyan çocuklarına burs verin, hastalarına yardım edin… İnanın bu çok başlı kavgadan daha faydalı olursunuz. Ayrıca madem yönetim modeli olarak THY A.O ile aynısını yapıyorsunuz, işte hodri meydan, aynı oranda aidata  dönün de samimi misiniz görelim…

Exit mobile version