Her ne kadar centilmenlik kuralları çok kez ihlal edildiyse de geçmişte yaşanan olaylar yaşanmadı. Yani kan dökülmedi.
19 Mayıs, Atatürk’ü Anma,
Gençlik ve Spor Bayramı’mız kutlu olsun. (M.A)
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, seçim tarihini 14 Mayıs 2023 olarak açıkladığı gün bu kampanya döneminin çok kısa olacağı belliydi. Bu nedenle tüm partiler
yoğun bir kampanya dönemi geçirdi.
Her ne kadar centilmenlik kuralları çok kez ihlal edildiyse de geçmişte yaşanan olaylar yaşanmadı. Yani kan dökülmedi.
14 Mayıs’ta iki seçim yapıldı, ama tek sandık kuruldu. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde bir metrelik oy pusulasını tek zarfa zor sığdırdık. Seçim günü kalabalık nedeniyle sıra bekleyerek oylarını kullanıp, televizyonunun başına oturan herkes gönlünde yatan aslan için duacı olup beklemeye başladı. Ben, genel gidişatı gördükten sonra uyudum ve ertesi gün sabah sonuçları öğrendim. Cumhuriyet tarihinde yapılan seçimler içinde belki de en ilginci bu seçim oldu.
36 partinin katılma hakkı elde ettiği bu seçime sadece 15 siyasi parti katıldı.
Her partinin 600 aday gösterebileceği bu seçimde 13 bin kişi aday adayı olarak
başvuruda bulundu. Bazı partiler birçok ilde seçime girmedi ve aday göstermedi.
Katılım ise yüzde 90’lara yaklaşarak bir anlamda siyasi tarihin rekorunu kırdı. İlk sonuçlara göre seçimlere katılabilen 15 parti ittifak yoluyla TBMM’ye girebildi.
Bir önceki Meclis’te yüzde 17 oranında temsil edilen kadınların temsil oranı bu seçimde yüzde 20’ye, sayıları da 121’e çıktı. Bu durum güzel bir gelişme olarak demokrasi tarihimize yazılırken, 31 ilden kadın milletvekili çıkmaması da üzücü bir tablo olarak kayıtlarda yerini aldı.
Meclis açıldığında en genç ve en yaşlı milletvekilinin kimler olduğunu görerek gençlere siyaset yolunun ne kadar açılıp açılmadığını da öğrenmiş olacağız. İlk kez bu seçimde, dışarıdan atanan 15 bakan, istifa etmeden milletvekili oldu. Yemin ettikleri taktirde bakanlık görevi düşeceği için, 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra milletvekilliği için yemin edecekler. Tarihimizin ikinci 14 Mayıs (Diğeri 14 Mayıs 1950) seçimlerinin dürüst ve adil şartlar altında yapılıp, yapılmadığı konusunda yabancı gözlemci kişi ve kurumların tepkilerine de bakmak gerek.
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) Heyet Başkanı Frank Schwabe, Türk demokrasisinin hâlâ canlı olduğunu belirterek, “Ancak demokratik bir seçim için gerekeli temel ilkeler yerine getirilmemektedir” derken, AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) Heyeti Başkanı Michael Georg Link de Cumhur İttifakı’nın “adil olmayan bir kampanya” sürdürdüğünü belirterek, bu süreçte medyanın adayları ve partileri kamuoyuna eşit yansıtmadığını, sivil toplum kuruluşlarının kısıtlanmasının sürece zarar verici oluğunu kaydetmiş. Onların fikirlerini bir kenara koyup, ihlal sorunlarını bizler çözmeye çalışıyoruz.
Ne kadar başarılı olabileceğiz tartışılır. Bazı şeyler yapanın yanına kar kalıyor.
Seçimdeki ilginçliklere gelince, TİP Milletvekili Barış Atay’ın adaylıktan feragat ederek, yerini hapiste olan Can Atalay’a devretmesi, onun da seçilerek hapisten çıkıp TBMM’ye gitmesine neden olacak. Lütfullah Kayalar tam 50 yıl önce girdiği Meclis’e 24 yıl aradan sonra tekrar girdi. Aynı şekilde Mustafa Sarıgül de yıllar sonra tekrar milletvekili oldu. CHP, uzun yıllar sonra Rize’den bir milletvekili çıkardı. Milletvekilliğini kazanamayanların arasında Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Vatan Partisi Lideri Doğu Perinçek ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici de yer aldı. Gazeteci Cengiz Çandar 75 yaşında ilk kez milletvekili olurken, 79 yaşında olan ve en yaşlı üye sıfatıyla (79 yaşında aday olan Hasan Cemal kazansaydı, en yaşlı üye olarak açılışı o yönetecekti) TBMM’nin ilk oturumu yönetecek olan MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi Meclis’e gelişinde kapıda karşılayacak.
Bir başka ilginç durum ise, Şırnak’ta akraba olan 4 ismin ayrı partilerden adayı olmasıydı. Sabri Tatar, Yeniden Refah Partisi’den, Arslan Tatar AK Parti’den, Halil Tatar MHP’den ve Mahmut Tatar da Zafer Partisi’nden milletvekili adayı olduysa da, yalnız AK Partili Arslan Tatar milletvekili olabildi.
Bu seçimde, Ermeni Cemaati’nden Dr. Sevan Sıvacıoğlu AK Parti İstanbul Milletvekili, Süryani Cemaati’nden George Aslan da Yeşil Sol Parti’den Mardin Milletvekili olarak vekil seçildi.
14 Mayıs’ta babaların yerine oğulları ve kızlarını da siyaset sahnesinde gördük.
Alpaslan Türkeş’ın AK Parti’deki oğlu Tuğrul Türkeş’i tekrar aday gösterilmesi yanı sıra, kızı Ayyüce Türkeş Taş da İYİ Parti adayı olarak babasının seçim bölgesi Adana’dan milletvekili oldu.
CHP’nin çalışkan milletvekili, merhum Haluk Pekşen’in kızı, genç politikacı Av. Ezgi Pekşen ise ne yazık ki seçilemedi.
Oysa daha iyi bir sıraya konulabilirdi.
Alpay Özalan ve Saffet Sancaklı gibi eski futbolcular tekrar seçilirken, onlara Ünal Karaman da eklendi. Deprem acısı yaşayan Gökhan Zan sıralamada uygun bir yerde olmayınca Meclis’e giremedi.
İbrahim Tatlıses’in başvurusu bile kabul görmezken, sanatçı Mehmet Aslantuğ, milli yüzücü U. Arman Sonay, şarkıcı Davut Güloğlu, oyuncu Özlem Balcı da seçilemedi. Oysa, kabul etseydi şarkıcı Haluk Levent, TBMM’ye rahatça girerdi.
Demokrasi tarihimizin kader seçimi diye nitelendirdiğim ve 335 milletvekilinin ilk kez Meclis’e girdiği bu seçim de böyle geçti. Şimdi sıra cumhurbaşkanlığı için yapılacak ikinci tur oylamada. O halde 28 Mayıs’ta haydi sandık başına.
Mutlu yarınlar Türkiye’m…
musaalioglu@gmail.com
—————————————————————
Sektörden sadece üç milletvekili çıktı
TBMM’de turizmci ve havacı yok gibi
Hiç inkar edilmeyecek bir gerçek var ki, Türkiye ekonomisinin en büyük gelir kalemini turizm ve bağlı olarak havacılık sektörü sağlamaktadır. Böylesine önemli bir sektör devlet katında ne kadar ilgi görüyor veya nasıl temsil ediliyor acaba.
Ülkemizde turizm sektörü uzun yıllardan bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı adlı bakanlıkça yönetilir. Havacılık sektörü ise Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın altındaki iki genel müdürlük tarafından (DHMİ-SHGM) sevk ve idare edilmekte.
Uzun yıllardan sonra, sektörde ETS adlı şirketin patronu olan Mehmet N. Ersoy bakanlık görevinde bulundu. Günahıyla sevabıyla, milletvekili adayı olmayarak işinin başına dönerek bir anlamda elini taşın altına sokmaktan imtina etmiştir.
Tekrar geri döneceğini hiç sanmıyorum.
Atamayla Ulaştırma ve Altyapı Bakanı olan Adil Karaismailoğlu da üst siyasi irade isteğiyle memleketi Trabzon’dan aday olarak milletvekilliğini kazandı.
Bu iki bakanın yerine kimler gelecek belli değil. Gelecek iki bakanın kim olacağı ve sektörün sorunlarını nasıl çözeceklerini bu nedenle şimdilik bilmek çok zor.
Sektör mensuplarının sorumluluk alarak milletvekilliğine talip olmaması dikkat çeken bir konu olarak karşımıza çıktı.
Bakan Ersoy’un heves etmediği vekillik için Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan ve iki il müdüründen başka aday olan hiç kimse çıkmadı ve onlar da seçilemedi. Aynı şekilde özel sektör şirketlerinin sahip ve yöneticilerinden de milletvekili olmaya niyetlenen çok kişi göremedik. Sadece, kısa adı TÜROFED olan Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanlığı yapan iş insanı Sururi Çorabadır (CHP) Antalya’dan, otel işletmecisi Kadem Mete (AK Parti) Muğla’dan ve kayak tesisi yöneticisi Murat Cahit Cingi (AK Parti) Kayseri’den milletvekili seçildiler.
Sadece otelcilerin sorunlarını TBMM’de dile getirecek olmaları çok güzel, fakat diğer sektör sorunlarını kim anlatacak?
İYİ Parti’den milletvekili adayı olacağını duyduğum TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, seçim öncesi sorduğumda böyle bir niyetinin olmadığını söylemişti. Keşke o da milletvekili olsaydı diyorum.
Sektör emekçilerinden birçok kişi solda yer alan partilerden aday oldular, fakat ne yazık ki seçilemediler. Sektörü ayakta tutan ve sayıları milyonları bulan turizm emekçilerinin sorunları da yüce Meclis’te dile getirilirdi, ama bu da gerçekleşmedi.
TBMM’de güç kaybetse de çoğunluğu ele geçiren AK Parti’den sektörü temsil eden milletvekili sayısının az olması kayıptır.
Havacılık sektörüne baktığımızda bakan dışında resmi sıfatlı hiçbir aday adayını veya seçilmiş bir milletvekilini görmedik.
Bu seçinde Ulaştırma Bakanlığı’ndaki bürokratlardan hiçbir aday çıkmadı.
Aynı şekilde özel sektördeki kurum ve kuruluşlardan da aday adayı çıkmadı, haliyle seçilen milletvekili de göremedik.
Partilerde havacılık kökenlilerin sayısının çok az oluşu sektörden milletvekili aday adayının olmamasının önemli nedenidir.
Partilere bakınca geçmişte THY A.O Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinde bulunan Candan Karlıtekin siyasete atılıp Deva Partisi’nde Ulaştırmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak seçime girdiyse de milletvekili olamadı. Geçmişte Sivil Havacılık Genel Müdür Yardımcısı olan Oktay Erdağı da siyasete soyunup Doğru Parti de Genel Başkan Yardımcısı olduysa da Partisi de ve kendisi de seçime katılamadı.
Havacılık medyasında bilinen isim olan Ali Kıdık, 2018 seçiminde İYİ Parti’den İBB Meclis Üyesi seçilmişti. Kıdık vekillik için başvurdu, fakat listelere giremedi.
Turizmde de, havacılıkta da sektörü bilen ve tanıyan simaların aday olması ve seçilmeleri her iki sektör için faydalı olacaktı, ancak ne yazık ki böyle bir şey olmadı, olamadı. Siyasete en alttan başlayarak milletvekilliğine gitmek en doğru yol olsa gerek. Tepeden gelerek milletvekili olmak siyaset yapmak uzun ömürlü olamıyor. Yani bu iş sabır işi.