Sivil Havacılık Genel Müdürü (SHGM) Prof. Dr. Kemal Yüksek, “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki Büyük Türkiye’nin ilk lokomotif amiral gemisi, Türk sivil havacılığı ve dolayısıyla bizim Ulaştırma Bakanlığımız olacak.” dedi.
Yüksek, TEKNOFEST’te ilk günden itibaren yer aldıklarını belirterek, T3 Vakfı’na, yöneticilerine ve organizasyonda emeği geçen herkese havacılığı sevdirme noktasında göstermiş oldukları faaliyetlerden dolayı kurumları adına teşekkür etti.
TEKNOFEST’in uluslararası bir organizasyon olduğuna dikkati çeken Yüksek, “Dünyada ses getiren, bir numara olan bir organizasyon. Bu defa Ankara’dayız, sivil havacılığının da merkezindeyiz. Dolayısıyla sevinçliyiz. Ankaralıların ve gençlerin katılımı oldukça güzel. İnşallah sonuçları da gençliğe, ülkemize güzel bir şekilde dönecektir.” diye konuştu.
Yüksek yeni sivil havacılık modelini anlattı
Türkiye’yi lider yapan özelliklerden havacılıkta görevlerini yerine getiren bir kurum olarak önce çıktıklarını anlatan Yüksek, yeni sivil havacılık modeli ile Türk sivil havacılığında bürokratik engellerini tamamen sıfırlanacağını bildirdi.
Yüksek, yeni sivil havacılık modelinin 3 kısımdan oluştuğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
“Birincisi, kurumsal dönüşüm modeli dediğimiz organizasyonun inşa edildiği ve organizasyonun yeniden bir ağaç yapısı şeklinde tanımlandığı bir mimari. Bu, özellikle bir yazılımla şekillendirildi. Amacımız hem otoritenin organizasyonel kimliklerini belirlemek, hem de sektördeki kimlikleri evrensel bir şekilde ortaya koymak oldu. Türkiye bu modelle beraber olgunlaştırdığı bu jenerik modeli çok büyük bir efor sarf etmeden, başta dost ve kardeş ülkeler olmak üzere tüm ülkelere, tüm destek bekleyen, gelişmekte olan az gelişmiş ülkelere sunabilecek.”
Bu dönüşümün gerçek anlamda “teknolojik bir dönüşüm” olduğunu vurgulayan Yüksek, “Ülkeler bir efor sarf etmeden havacılık alanındaki bu gelişimlerini bu model üzerinden yapabilecekler. Gerek otoritelerdeki kimlikleri yetiştirebilecekler. Gerekse sektörde pilot, teknisyen gibi kimlikleri de yine çok büyük bir efor sarf etmeden geliştirebilecekler. Yeni sivil havacılık modelinde bir fırsat eşitliği, bir erişilebilirlik ve uygun maliyetlerle kimliklerin edinebilmesi esas olarak alındı.” ifadelerini kullandı.
Yüksek, yeni sivil havacılık modelinin ikinci kısmının jenerik sivil havacılık otomasyon yönetim sistemi olduğunu bildirerek, bu sistemle bütün manuel süreçlerin dijital bir forma dönüştürüleceğini kaydetti.
Hava sağlığından ruhsat sistemlerine kadar birçok işlemin artık jenerik bir şekilde yapılabileceğinin altını çizen Yüksek, “Bütün paydaşlarımız, hava alanları şirketleri, hava yolları şirketleri, pilotlar, teknisyenler, bireysel kimliklerle operasyonlar tüm davranışlarını bu sistemden götürecekler. Arka planda yine bunu da çok dilli bir platformda yapıyoruz.” dedi.
Modelin üçüncü kısmının ise faydalı servisler olduğunu belirten Yüksek, sistemin Türksat ile geliştirildiğini söyledi.
Yüksek, faydalı servislerin dünyaya verilecek kıvamda hava alanlarının yapı yüksekliklerini yöneten bir altyapı sistemi olduğunu kaydederek, şu değerlendirmede bulundu:
“Sistem, özellikle gerçekten sivil havacılığın dijital dönüşümünü ifade ediyor. Biz bu sayede havacılığın yeni merkezi olacağız. Yani global bir sertifika ve faydalı servislerle döşediğimiz bu yeni sivil havacılık modeliyle tüm dünyada bu işi gerçek operasyonuyla bir lider ülkelin yanında servisleriyle de bunu destekleyen bir ülke olarak hayata geçireceğiz. Özellikle havacılıktaki kaosu, eğitimsel kaosu da sona erdiriyoruz.”
Amaç bürokratik engelleri tamamen sıfırlamak
Büyük Türkiye modelinin dünyadaki diğer ülkelere servis verebilen ülke anlamına geldiğini ifade eden Yüksek, sisteme ilk etapta 100’e yakın ülkeyi dahil ettiklerini bildirdi.
Yüksek, başta Türk Cumhuriyetleri olmak üzere dost ve kardeş ülkelere öncelik verileceğini belirterek, şunları kaydetti:
“Topyekun bir dönüşüm içerisindeyiz ve burada yine tekrar iddiayla söylüyorum, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki Büyük Türkiye’nin ilk lokomotif amiral gemisi, Türk sivil havacılığı ve dolayısıyla bizim Ulaştırma Bakanlığımız olacak. Çünkü bu sistem genişleyebilen bir sistem. Biz bunu akabinde Türksat’a, akabinde diğer kurumlara da yansıtarak, dijital ve büyük veri üzerinden sistemlerin yönetildiği, olumsuz insan faktörünün minimize edildiği bir sistemi hayata geçiriyoruz.”
“Temel amaçlarının, Türk sivil havacılığının, bürokratik engellerini tamamen sıfırlamak” olduğunun altını çizen Yüksek, “Model, bürokratik yapı açısından bir katalizör etkisi yaratacak. O eski zorlayıcı, engelleyici, yasaklayıcı yapıdan tamamen çıkıyoruz. Uçuşu elverişi tarafında da yapıyı destek yaparak, üniversiteleri de bu yapıya katarak, hem araştırma ve geliştirmeleri ileri seviyeye taşıyacağız, hem de bunu kolay erişilebilir ve kaliteli bir sonuç üretecek kıvama geçireceğiz.” diye konuştu.
Yapacakları altyapı sayesinde Türkiye’ye bir sertifikasyon platformunu kazandıracaklarını belirten Yüksek, “Platformumuzu, yapmış olduğumuz bu altyapı sayesinde bir grup ülkeyle beraber başlatacağız. Bu platform bizi ayrı bir sınıfa taşıyacak. Dolayısıyla global bir sertifikadan bahsettim. Bu global sertifika da Türkiye merkezli bir kaynaktan çıkacak. Platformu az gelişmiş ülkelerdeki havacılığın gelişmesine de sunmuş olacağız.” değerlendirmesinde bulundu.