Sivil Havacılığın Ötekileri, TGS İŞCİLERİ..

EN ALTTAKİLER
SİVİL HAVACILIĞIN ÖTEKİLERİ, TGS İŞCİLERİ..
 
Alman yazar GUNTER WALLRAFF 1960’lı yıllarda çalışmak için Almanya ya giden İşçilerimizin ordaki hikayelerini  anlatan bir kitap yazışmıştı yıllar önce. Almanyada ve Türkiyede çok ses getirmişti. Kitabının ismi EN ALTTAKİLER. Yazar Türk işcilerin çalıştığı fabrikalarda çalışarak kitabın hikayesini bizzat yaşamıştı.
En Alttakiler Almanya da en zor koşullarda, en az ücretle, en fazla çalışan Türk işcilerinin hayat  hikayelerini, umutlarını beklentilerini ve Alman devleti ve sermayesinin onlara bakış açısını anltıyordu.Tabi Alman halkınında.
Bugün kendi ülkemizde, kendi işcilerimiz elli yıl önce Almanya ya ilk göç eden işcilerden daha kötü durumda. Özellikle nitelik isteyen  işlerde çalışan işciler aynı ürünü imal ederken veya hizmet verirken kendi arasında sınıflandırılmış durumda. İşte TGS çalışanları havacılık işkolunda EN ALTTAKİLER. Diğer adıyla ”ÖTEKİLERİ”  oluşturuyor.
THY veya Özel Havacılık Firmaları ücret ve çalışma  planlamalarını  Pilot,Teknisyen ve Yöneticiler olarak ayırıp geri kalan tüm emek gruplarını  diğerleri,”Ötekiler” olarak sınıflandırmış durumda. ”ÖTEKİLER” ; Taşeronda, sendikasız, sarı sendikalı ,mevsimlik olarak kendi aralarında da farklı gruplara ayrılmış durumda.
ÖTEKİLER’in  çalışma koşulları çok ağır, bazen on altı saate kadar çıkabiliyor. Yemek ,servis sosyal şartlar bakımından neredeyse en kötü şartlarda çalıştırılıyorlar.Ücretler de yerlerde sürünüyor.Son ekonomik kriz ile 2018 in gerisine düşmüş durumda.
Özellikle uçuş operasyonlarınn yapıldığı  birimlerde yer alan, Apron işçşileri,kargo işcileri,yolcu hizmetleri memurları, Harekat memurları vb. iş grupları, bu ağır koşulların tamamında varlar. Hergün sırtından 15-20 ton yük geçen bir işçinin  halini siz düşünün.
Yeni Hava limanına taşınma ile beraber bu koşullar dahada ağırlaşmış görünüyor.İşçiler bu ağır şartlara katlanmaya devam ediyorlar. İş kazaları yaşıyorlar. Daha geçtiğimiz günlerde bir kadın işcinin başına yüksekten düşen demir bir cisim yaralanmasına neden oldu.Bu iş kazası basına yansıyınca ne yaptığını bilmeyen bazı yöneticilerin  işçinin mahkemeye gitmemesi için baskı yaptığı bile söyleniyor. Oysa ”İşci sağlığı ve iş güvenliği kurulu” böyle zamanlar için var. Bu kurul yaşanmış iş kazasını tüm yönleri ile araştırmak, eksikleri tespit ederek yasal kuralları uygulamak zorundadır. Ancak ortada işçi Sağlığı ve iş güvenliği kurulu yok.Mobing yaptığı söylenen yöneticiler var.
Yeni Havalimanında yemek büyük sorun,boarding masalarında oturmak için sandalye yok, haftalardır aynı kumanya ile işçiler idare ediyorlar. İşcilerin dinlenme odaları yetersiz. İşçiler mesafe nedeni ile ortalama en az 2 saat erken yola çıkıp, 2 saat geç dönüyorlar evlerine.
Dünyanın en büyük ve görkemli Havalimanı’nı açıp orada çalışan işcilere kontuar masasındaki bilgisayar kadar değer vermeyen bir işveren anlayışı. Almanyada 50 yıl önce Türk işçilere ne yapılıyorsa bugünde yaşanan budur. Tek fark, kendi ülkemizde yabancı gibiyiz galiba.Yani EN ALTTAKİLER Türkiye diyebiliriz bu hikaye ye.
Sivil Havacılığın ”ÖTEKİLER”i TGS İşçilerinin sendikaları yok. Bu nedenle serbest toplu sözleşme hakkından yararlanamıyorlar. Sendikalı olmaları için yasal olarak önlerinde bir engel  yok. Ancak Büyük ortak THY ve TGS yönetimi işcilerin sendikalı olmalarını istemiyor. Birkaç ay önce bu konuda çalışma yapan bir TGS işcisini işten çıkardılar.(Selim TARTAN.Yolcu Hiz.Şf.)
Sivil Havacılık iş kolu ekonomik krize rağmen ülkemizde önümüzdeki süreçlerde en fazla gelişecek ve istihdam yaratacak en önemli alan. Sermaye ve şirketler bu büyümeyi işçilerin sırtından yapacaklar. Onları daha fazla sömürerek karlarını arttırmak istiyorlar. İşciler bu acımasız sömürüye müsade edeceklermi birlikte   göreceğiz.
Son dönem de gittikçe derinleşen ekonomik krize karşı semayenin ve yetki sahibi olan siyasi iradenin krizden çıkış formülü, işçilerin son haklarını da (Kıdem Tazminatı fonu)  elinden alarak  onları tamamen korumasız bırakmak.
Ülke yönetiminde söz sahibi olmayan,sermaye gruplarında, şirket yönetimlerinde yer verilmeyen ve söz hakkı olmayan işçiler ,neredeyse ekonomik krizin sebebi gibi gösterilmeye çalışılıyor. Fon aldatmacası ile işçilerin kıdem tazminatı da ”iç ”ediliyor kısaca.
Oysa Toplam işgücü piyasamızın %70’i yoksulluk sınırının (6.561.TL Mart istatistikleri TÜRK İŞ) altında ücretlerle çalışmaktadır. Açlık sınırının 2.100 TL olduğu günümüzde 2.020 TL ücretle milyonlarca işci istihdam edilmektedir.
İşçiler ücret ve şartların düzelmesini istediklerinde dışardaki milyonlarca işsiz gösterilerek tehdit edilmektedirler. ”iŞÇİLERE ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI EDİYORLAR” .
Sivil  Havacılık çalışanları da bu yaşananlardan kuşkusuz etkilenecekler. Özellikle sayıları  onbeş (15.000)  bin leri aşan Yer personeli ( TGS çalışanları) bu sömürü ve baskıdan nasiplerine düşeni alacaklar.
TGS İşvereni  en ufak bir şikayet ve talep yapıldığında Personel Başkanlığında binlerce iş bekleyen CV var, ayağınızı denk alın diye işcilere mobing uygulayabiliyor.
Sendikalara gelince,Havacılık Sektöründe ”örgütlü” olan Hava iş ve Hava Sen gibi sendikalar bu sorunları uzaktan izlemekle yetiniyorlar. Hava iş sendikası işveren onayı almadan zaten burdaki işcilerin örgütlenmesi veya problemlerinin çözülmesi konusunda elini kıpırdatmaz gibi görünüyor.TGS İşcilerinin büyük çoğunluğu da bu durumu böyle ifade ediyor zaten.
Hava Sen sendikası ise büyük umut ve beklentileri boşa çıkarıp, bir grup pilotun sorunları dışında farklı bir bakış açısına sahip değil maalesef. THY işvereninin Hava Sen yönetimine yaptığı saldırıları da düşündüğümüzde onların da çok fazla bir şey yapabilmeleri zor görünüyor.En azından yakın gelecekte.
Atasözlerimizdeki her kelime ve anlam yüzyılların süzgecinden ve pratiğinden süzülerek gelmiştir. ”AĞLAMAYANA EKMEK YOK”.
Genelde Sivil Havacılık Çalışanları, özelde ise bunların içindeki  en önemli grup olan yer hizmetleri  yani TGS çalışanları, ”EN ALTTAKİLER,ÖTEKİLER” Kendi sendikal mücadelelerini vermelidir.  Anayasanın kendilerine verdiği hak olan Örgütlenme haklarını kullanmalıdır. Kendi göbeklerini kendileri kesmelidirler.
Yoksa örgütsüz ve daha kötü koşullarda ve sarı sendikalara mahkum bir iş hayatı onları bekliyor.
 
“Ne yurt saydıkları bir ülke
Ne bağlılık yemininde bulundukları
bir hükümdarları var
Sabahları aç karınla çıkıp giden
Akşamları tok karınla yuvaya dönen
kuşlar gibidirler”.. EN ALTTAKİLER.
 
 

Exit mobile version