SHGM Hangarları Asyalı Afrikalılara mı açıyor? Bu mu sizin yerli ve milliğiniz? Teknisyenlere baskının sonucu göç…

SHGM Hangarları Asyalı Afrikalılara mı açıyor? Bu mu sizin yerli ve milliğiniz? Teknisyenlere baskının sonucu göç…

 

Değerli Okurlar,

Gün geçmiyor ki iş bilmez yöneticiler sektörü altüst edecek yeni bir vukuatla karşımıza çıkmasın. Milli havacılık hamlesiyle ulusal havacılık süreçlerimizi geliştirirken, geçtiğimiz yıl EASA lisanslı teknisyenlerin yetkilendirme süreçleri sınırlandırılarak, lisanslandırmada yerli ve millileşme maksadıyla bazı ciddi adımlar atılmaya başlanmıştı.

Bunun bile uygulamasında yaşanan aksaklıklar birçok kişiyi ve süreci sıkıntıya sokarak mağdur etmişti. Bu dönemde yurtdışına kaçan teknisyenler ile ilgili doğru düzgün bir çalışma yapılamaması, onları elde tutacak doğru politikaların üretilememesi sorunu giderek büyüttü.  Yetkilendirme süreçlerinin karma karışık bir hale sokulup zorlaştırılması, sektörü giderek daha da sıkıntılı bir döneme taşıdı. Bu yetkili personel sorunu karşısında mevcut bakım şirketlerinin kendilerince ortaya koydukları yeni çözüm önerisini duyunca inanın hayretle büyük bir dehşete kapıldım.

Ortadoğu da bile vasıfsızlıkları ve yetersizlikleri nedeniyle tutunamayıp, ülkelerine geri gönderilen Hindistanlı, Pakistanlı, Filipinli, Endonezyalı vs. personellere kapıların açılması planlanıyormuş. Çalışma ahlakları, iş disiplinleri ve mesleki yetersizlikleri nedeniyle hiçbir ülkede uzun süre EXPAT olarak çalışamayan milletlerden ICAO Lisansına sahip olanları, geçici olarak yetkilendirip istihdam ederek yaşanan yetkili personel krizini aşmak için SHGM’ye başvuru yapılması planlanıyormuş.

Gerek Ulaştırma Bakanlığı’nın gerekse Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün bu tarz milli istihdamı ve sektörün güvenliğini ilgilendiren konularda çok hassas olması ve palyatif çözümlerden uzak durması beklenir. Ülkemizin onca güzide okullarında Uçak Bakım bölümlerini okuyan ve önümüzdeki yıllarda mezun olacak binlerce gencimizin resmen geleceği ile oynanmasına asla fırsat verilmemelidir.

Bahse konu istihdamın ülkemizde yaratacağı milli güvenlik risklerinin yanı sıra hangarlarda neden olacağı sosyal problemlerinde mutlaka derinlemesine irdelenmesi gerekir. Netice itibari ile yeme içme ve temel ihtiyaçlardan tutunda hijyen ve barınma alışkanlıklarına kadar birçok farklıkların hele de bizim gibi geleneksel yaşam kimliği tutucu toplumlarda neden olacağı çatışmaları düşünebiliyor musunuz? Yüzyıllardır iç içe, akrabalık ve tarihi kültürel bağları olan sınırları bile son yüz yılda ayrılmış Suriyeli göçmenlerle yaşadığımız sorunlardan, sokaklardaki çatışmalardan hiç mi ders almadık?

Uçak bakım güvenliği aynı zamanda uçuş güvenliğinin ana temel unsurlarındandır. Daha geçtiğimiz hafta Lübnan da yaşanan İsrail ajanlarının yaptıkları ortadayken siz ülkemizi ne idüğü belirsiz, aldığı eğitimler şüpheli, kime hizmet ettikleri belli olmayan bir güruha nasıl teslim edersiniz? Sırf koltuklarınızı korumak, kabahatlerinizi ve eksiklerinizi örtmek için hangarları yabancılara teslim edemez, kapılarınızda iş ve aş için bekleyen koca bir nesli o kadar ucuza satamazsınız. Bunun adı vatana ve bu ülkenin evlatlarına apaçık bir ihanet ve hainliktir. Buna mutlaka bu sektörün cesur yürekli insanlarının sesini yükseltip dur deme zamanı gelmiş, hatta geçmiştir.

Bir taraftan bu ülkenin yetişmiş iş gücünün önünü kesip lisans ve yetki almalarını zorlaştıracaksınız, bir yandan düşük ücret politikaları uygulayarak hangarlarda baskı yapacaksınız, öte tarafta mevcut iş gücünü yıldırıp küstüreceksiniz, pass’ına, jump seat’ine bıçak vuracaksınız, adımını atsa savunma, usulsüzce verdiğiniz işleri bir an evvel yetiştirmek için aldığı riskler yüzünden sürekli ceza vereceksiniz, insanların çalışma şevkini düşürüp motivasyonuna tecavüz edip onlara sahip çıkmayacaksınız, sonra da köşeye sıkışınca Asya’dan, Afrika’dan eleman arayışına gireceksiniz. Bu mu sizin yerli ve mili yöneticiliğiniz bu mu tecrübe ve profesyonelliğiniz?

Yetişmiş iş gücünü elinizde tutamıyorsunuz ne ücretiniz ne personele muameleniz karşılık bulmuyor. Mazeretiyle, izniyle, raporuyla uğraşıp sürekli yediği bulguları saklayan, bakım yetkisini müşteri uçaklarındaki büyük hatalarıyla riske atan beceriksizlerden ne beklenir. Anca üst makamlarına yalakalık ve işgüzarlıkla yüksek maaşla saltanata devam etmekten başka derdi olmayan, riyakârlık ve takiyecilikle geçinen, sermayesi kart vizitini kullandığı arkasındaki siyasetçi ya da cemaati, vakfı olanlardan başka ne çıkar. Ahlak dillerinde sıradan bir kelam, adalet köşeye sıkıştıklarında sarıldıkları bir kavram. Asıl sorun bunların yüzünden toplum vicdanında yargılanan iradeler bunlara neden müdahale etmiyor.  Acaba eskisi gibi gücümü yetmiyor, yoksa olan bitenleri tüm çıplaklığı ile göremiyor mu?

Bir önceki hafta AJet’in istihdamı ile ilgili yetkililer tarafından yazdığımız yazıya istinaden tarafıma süreçle ilgili birtakım bilgiler aktarıldı. Onurlu, erdemli habercilik anlayışı gereği bunu bir sonraki yazımda sizinle paylaşacağım. Bizler ortaya atılan her iddianın yetkililer tarafından sorgulanarak kamuoyunun doğru bilgilendirilmesinden yanayız. Bu hassasiyeti gösterdikleri için kendilerine teşekkür ediyorum.

Hepinize sağlık ve huzur dolu haftalar diliyorum…

Exit mobile version