Değerli okurlarımız;
Bildiğiniz üzere, geçtiğimiz günlerde asgari ücrete %50,44 civarında bir zam oranı açıklandı. Artan döviz kuru nedeniyle ayda birkaç kez zamlı alışveriş yapmak durumunda olan vatandaş hakikaten panik ve telaş içinde. Bu zam haberine daha sevinip bir nebze olsun nefes alamadan, artan fiyatlarla yine ellerine geçmeyen paralar, şimdiden erimeye başladı. Yılbaşının ardından Ocak ayında yapılacak zamlarla bu zammın mutfaklardaki alım gücünün ve değerinin ne olacağı büyük bir muamma.
Tabi tüm bu belirsizlikler ve yaratılan kaotik ortamın herkes de yarattığı karamsarlık ve mutsuzluk duygusu, insanları sıkıştırılmış bir çaresizlik içine sürüklemiş durumda. Pandemi ve sonrası yeni ekonomik düzenin sancılarını sanırım bizim gibi bazı ülkelerde ilerleyen zamanlar da çekecek gibi görünüyor
Mevcut ortamın çalışanların verimini ve motivasyonunu ne kadar olumsuz etkilediğini sanırım söylemeye gerek yok. Sektörümüzün ruh hali ortada. Dolar karşısında eriyen maaşlarla alım gücü düşmüş ve pandemi başında da düşürülen ücretler ve basiretsiz sendikalarıyla isyan noktasına gelmiş haldeler. Bu öfke ve geçim sıkıntısı nedeniyle hangarlarda ve yemekhanelerde görüleceği üzere hiç ama hiç huzur kalmadığı söyleniyor. Bu istenmeyen kötü ruh halinin, moralsiz çalışanlarla Allah korusun yapılan işlere yansımasından korkuluyor.
Değerli okurlarımız;
Uzunca bir zamandır hemen hemen her hafta sektör ile ilgili söyleyeceklerimi sizlere iletirken aslında THY yönetimine iletmiş oluyorum.
Son yıllarda ayrı iş kollarıyla farklı sendikalar ve birbirinden farklı muamelelere maruz kalmış, kendi içinde bile bölük pörçük, sürekli ücretleri ve sosyal hakları kötüye giden ağır stres altında öfkeli bir topluluk oluştu.
Düşünün aylardır toplu sözleşme masaları kuruluyor birileri oturup, birileri kalkıyor ama daha ne bir profesyonel bir çalışma ne de üyelere doğru düzgün bir açıklama bile yapılmamış. Yahu bu kadar aidatı alarak, sürdüğünüz saltanatlarda bu acizliği yaşatmak için mi varsınız oralarda… Ne iş yaparsınız siz yahu…
Aylardır her hangi bir rakam bile telaffuz etmeden, TİS’te güncelleniyoruz, yeni şubelerle çoğalıyoruz, seçimlerle göğü maviye, yerleri yeşil zaferlere boyuyoruz diyerek, sürekli,” Ver gazı, Ver mehteri, Ver coşkuyu misali çalışanları oyalayıp durdunuz…
Henüz ortalarda kayda değer bir durum söz konusu değil…
Sektörümüzde ki diğer sendikaya (Hava-İş) baktığımızda ise en azından henüz yağmasa da gürleyebiliyor. Bazı rakamlar telaffuz edebiliyor. Özçelik İş denilen amatör sendika yapılanmasında henüz bırakın görüntüyü ses bile yok.
Olası bir mağlubiyet de sendikaların savunmaları hazır…” Biz yapmadık saray yaptı, Biz imzalamadık, Ankara imzalattı diyerek güya kendilerini devre dışı bırakmaya çalışacaklardır.
Yahu beyler; Sizler nasıl sivil toplum örgütüsünüz ben anlayamadım. Ne kitlelerinizin derdinden nede beklentilerinden haberdarsınız. Resmen kafanızı kuma gömmüş sırça köşklerinizden yaşananlara, çalışanların sorunlarına bakar gibi görünüyorsunuz. Aslında sizlerin tek derdi koltuklarınızı ve sistemden nemalanmalarınızı korumak… Gerisi, fasa fiso…
Yaşanılan kriz döneminde, tek derdiniz koltuklarınızı korumak için taşeronluk yapacak kimseler bulmak ve rakiplerinizin ayaklarını kaydırmak. Ne pandemide nede toplu sözleşmelerde, yaşanan bu kriz dönemlerinde bir kez olsun üyelerinizin yanında olamadınız, ne bir tas çorba ne bir ıslak mendil nede bir maske bile uzatamadınız… Kısacası yine sınıfta kaldınız.
Bu son gelişmelerde gösterdi ki THY işvereni sizden daha objektif ve daha açık. Onun inisiyatifi olmadan siz bir hiçsiniz. İş yine sizin korkak sendikacılığınıza kalsa süreç muhtemelen yine enflasyon +0… larla ilerleyecek. Hatta krizi ve yokluğu bahane edip eminim bunu bile savunacak kadar basiretsizsiniz.
Çalışma hayatımda Benim umudum hiçbir zaman sendika olmamıştır. Sendikaları ben hep aracı kurumlara benzetirim. Hele hele şimdiki sendikacılık adeta çocukların evcilik oyununa benziyor. Umarım THY işvereni, ülke ve şirket bayrağımızı havada gururla dalgalandıran, pilotundan kabin personeline, teknik desteğinden teknisyeninden, mühendisine memuruna ve uzmanına kadar her kademe deki çalışanın, yüzünü bir parça olsun güldürecek bir artış yapar. Bu arkadaşların her biri yer hizmetlerinden tutunda kokpite ve hangarlara ve ofislere kadar hepsi bu kötü dönemde çok büyük fedakârlıklar göstermiş çalışanlarınızdır.
O zor günlerde, İlaçları ve yardım malzemelerini yerde bırakmayan, yurt dışında mahsur kalmış vatandaşlarımızı dünyanın en çaresiz kaldığı dönemlerde bile çaresizliğe terk etmeyen, onları evlerine ailelerine kavuşturan bu insanlar bu toprakların gerçek kahramanlarındandır. İnsanların markete bile gitmeye korktuğu, en yakınları ile temastan kaçındığı zamanlarda ne hangarları ne de pistleri boş bırakmamış bu kahraman çalışanlar, bence her şeyin en iyisini fazlasıyla hak ediyor. Bu işletmeleri ayakta tutan, değişen herkese ve her şeye rağmen üzerindeki sorumluluğu ve sırtındaki yükü değişmeyen bir tek onlardır.
Şahsen benim, bazı genel kurullarda, bütün olumsuz görüş ve eleştirilerime bile gösterdiğiniz sabrın ve nezaketin bir örneğini, onlar adına sizden bekliyorum İlker bey…
Bırakın sendikayı sandukayı siz çalışanların sesine kulak verin. Onların sorunlarına aracılar simsarlar koymadan direk dokunabilirsiniz. Bir türlü susmayan telefonlar ve daha tamamını okuyamadığım tüm mesaj ve yorumlardaki ortak kanı ve beklenti, bizi sendikaların insafına bırakmasınlar seklinde oluyor…’’ “Dolar karşılığı kazandırdıkları hizmetin, TL olarak da olsa karşılığını almak istiyorlar’’ Haklılar mı? Tabii ki haklılar ve sizin THY yönetimi olarak bu haklılığın karşılığını vermeniz gerekiyor.
THY yönetimi olarak sizler, bütün bu kötü gidişata ve ülkedeki karamsar tabloya rağmen olumlu bir adım atmış, fedakâr çalışanlarınızda bir parça umut yaratmışken, bence artık böyle bir şirketin dünya çapındaki kalitesine ve böyle bir işletmeyi yönetmenin büyüklüğüne yakışır bir tablo ortaya koymalı ve çalışanlarınıza hak ettiği değeri vererek THY tarihindeki başarılı yöneticilerin arasına katılmalısınız.
NOT/ TALPA OLAĞAN GENEL KURULU
Malumunuz olduğu üzere 23 Aralık 2021 günü TALPA’nın olağan genel kurulu var. Bu genel kurulda mevcut Başkan Murat Ersoy yine aday. Mevcut başkanın ve yönetimin tekrar aday olması son derece normal ama Murat Ersoy ve listesine karşı bir önceki genel kurulda kaybeden eski başkan Ayhan Günal’ın tekrar Murat Ersoy’ a karşı aday olması beni şaşırttı.
Çünkü genelde seçimi bir kez kaybettikten sonra tekrar aday olana pek rastlanmaz.
Ayhan Günal’ın tekrar aday olmasının altında yatan nedenleri merak ediyorum. Ayhan Kaptanın bu adaylık ısrarı bana “yenilen pehlivan güreşe doymaz” atasözümüzü hatırlattı. Bu tür seçimlerde oy kullananların hepsi genel kurulu izleyen üyelerden oluşmuyor. Seçime giren taraf bindirilmiş kıtalar gibi üye arkadaşlarını rica veya başka jestler yaparak oy kullanmaya getiriyor.
Genel kurullarda oy kullananların birçoğu, yapılan konuşmaları, istek ve önerileri dinlemeden sandıkların kapanmasına yakın bir saatte genel kurula gelip oy kullanıp hemen gidenlerden oluşuyor. Bana göre bu tür bir yaklaşım tarzı yasal olmasına rağmen pek de etik sayılmaz.