SENDİKAL YALANLAR VE GERÇEKLER
Birçok kere yazdığım üzere, bazı yazarcıklar ya bilerek ya da bilmeyerek çalışanları yanlış yönlendirmeye çalışmakta. Her zaman söylüyorum. Herhangi bir makale yazdığımızda, bilgi ve deneyimimiz okurların çoğu tarafından anlaşılır ve olumsuz yorumlar yağmaya başlar. Yazınızı okutabilmek için bazen aşırı örnekler verip okurları kızdırarak, sırf sizin yanlışınızı söylemek için yorum attırabilmek mümkündür. Bu bir okutma sistemidir. Kasıtlı yapılabilmesinin yanı sıra bilgisizlikten de kaynaklanabilir.
Şimdi kalkıp ta milleti güldürecek kadar yanlı veya yanlış bir tezi savunsanız, çok okunur ve çok yorumlanırsınız. Çünkü saçmalığa dayanamayıp tepki yorumları yağdırırlar. Önemli olan, yorumlardaki okur görüşlerinin, işlenen konuya yönelik bilgilendirmelerinde ki görüşe katılmaları ve beğenilerdir. Bu konuda bayağı şanslı bir haber sitesiyiz. Olumsuz tepki çok nadir almaktayız.
Çalışanların kendi aralarında oluşturduğu, whatsapp, telegram veya bu tür ortamlara girip davetsiz misafir pozisyonuna düşmüyoruz. Çünkü birde bakarsın biri kızar ve kaldıramayacağımız küfrü basar diye korkuyoruz. Gündemi takip ediyor ve kendi görüşümüzü yazıyoruz o kadar…
Sendikal konular bugünün konusu değildir. Çok uzun mazisi vardır. Bilhassa THY’de uzun süre çalışanlar ve bir kaç sendika yönetimi görmüş olanlar, yeni sendikal yapılanmalardaki yanlışları anında görebilirler. THY’de bir kaç senelik olup ta en eski sendika yönetimi olarak sadece Atilla Ayçin dönemini bilenler, ondan eski yönetimlerdeki sendikacılık anlayış tarzını bilemediklerinden, mevcut sendikal anlayışı, sadece o dönemle mukayese edebilirler. Tabii ki bu bilgi ve deneyimsel eksikliğe THY’nin yönetim kadrosu da dâhildir. Çünkü onlarda daha yeni yeni öğreniyorlar.
Hâlbuki Ayçin döneminden önce de çok başarılı toplu iş sözleşmeleri yapılmıştır. Benim gördüğün en başarılı dönem Kaptan Pilot Zihni Barın‘ın yaptığı 7.Toplu iş sözleşmesidir. Avrupa’da bile eşine rastlanmayacak, tavan/taban arasındaki işçi ücret dengeleri oturtan bir taslağı aynen geçirtebilen biri idi. Rahmetli, sadece bir dönem başkanlık yaptı ve bıraktı.
Grev, ne işçi tarafından ne de işveren tarafından arzu edilmez. Ancak, yapılacak bir şey kalmayınca uygulamaktan çekinilmez. Buna karşı da işverenin de silahları vardır. Grev’e karşı lokavt uygulayabilir. Hiç bir sendika yönetimi, çok mecbur kalmadıkça grev silahını kullanmaz. THY’deyken ilk grevimde grev gözcülüğü yapmıştım. Neler yaşanırdı neler…(zamanı geldiğinde yazacağım) Benim çok sevdiğim ve kullandığım bir sözcük vardır; “Dayak yemeden dayak atmayı öğrenemezsiniz” Bu sözcüğü sakın ola ki, sadece kavga olarak anlamayın. Bu sözcüğü, girilen mücadelede kazanabilmenin en önemli şartının tecrübe olduğunu anlatabilmek için kullanmaktayım. Malum, Tecrübe yenilen kazıkların bileşkesidir.
Şu anda, sendikal ilişkileri takip ederek yorum yapabilecek bir imkân bulma şansına erişmiş biriyim. Toplumcu yapım, yaşam içinde yaşanmış tecrübelerin yeni nesillere aktarılması gerektiğini söylüyor. Hal böyleyken, hayatında hiç sendikal yapı görmemiş, sendikalı olarak çalışmamış, sırtına grev gözcüsü önlüğü giymemiş kişilerin, yani benim deyişimle dayak yememişlerin yorum yapmalarına inanamıyorum. Yalan, yanlış bilgiler havalarda uçuşuyor. Bu bilgi yanlışlıklarının kasıtlı olduğunu düşünüyorum. Çünkü hiçbir kimse bu kadar cahilce yazı yazamaz. En azından biraz araştırmaya girse tüm bilgileri edinebilir.
Çalışanın yandaşı olmaz. Çünkü çalışanın verebileceği bir avanta yoktur. İşverenin veya sendika yönetimlerinin yandaşlığı ise çok şey kazandırır. İşte günümüzde yaşanan tam olarak budur.
Bakın şimdi yalan yanlış bilgilendirmelere…
Birileri, birilerine sataşıyor. Diyor ki; sen 305 olayında yoktun. Grev ‘de bizle beraber olmadın. Emekliliği gelmiş kişi sendikacılığa soyunamaz. Emeklilik için kendine ekmek kapısı arıyor. Aday olanlar genç olsa bu sefer de “Daha, s……. b.k denize varmadı, hele dur bakalım” derler. Hiç bir şey bulamazlarsa adayın ne adiliği kalır ne şerefsizliği… Yalan, dolan atar tutarlar. Çünkü yandaştırlar.
………… Denize ulaşmış biri olarak, 305 ve grev başarısızlığının nedenlerini size bir anlatayım da bilgi kirliliğinizi azaltayım. Milletvekili Külünk’ün havacılık sektöründe grev yasağı çıkartmak için uğraştığı ve Bay Hamdi’nin THY yönetim kurulu başkanlığı yaptığı o günlerde sendika yönetimi, grev yasağı ile ilgili kanun tasarısını durdurabilmek için eylem kararı aldı. Çünkü grev yasağı demek, silahı elinden alınmış birinin fiziki mücadeleye girmesi anlamına geliyor. Günün sendika yönetimi, bu eylem ile dikkat çekip o yasa tasarısını geçirtmemek niyetindeydi. Bu nedenle, THY’nin en kalabalık ve etkili grubu olan uçuş işletmeyi kullanarak, ses getirici bir eylem başlatıldı.
O zamanlar, ben bir yazı yazmış ve eylemcileri uyararak, Bizim yasalarımızda, Avrupa’daki gibi saatlik, günlük, haftalık eylem çeşitleri yok aman ha dikkat diye yazı kaleme almıştım. (Lufthansa’da yaşanan, günlük, saatlik eylem çeşitlerini bizim yasalarımızla yapamazsınız.) Aslına bakacak olursanız, keşke yasalarımız uygun olsa da yapılabilse…
Çalışan kesimin çoğu bu konulara pek önem vermediğinden, doğal olarak bilgisizlerdir. Sendika yönetimi, yani eylemi düzenleyenler riski biliyor ama grev yasağı çıkmasın diye yapabilecekleri başka bir eylem çeşidi olmayınca ses getirmek için bu sistemi denemek zorunda kaldılar. Nede olsa, kendileri zarara uğramayacaktı. Çalışanlar, bir nevi piyon olarak kullanıldılar.
Bir anda istim almış tren gibi eylemler hızlandı. Haber siteleri, boy boy resimler çekti. “İşçiyiz güçlüyüz” nidaları Atatürk Havalimanı’nda yankılandı. Yolculardan da destekler yağdı. Terminal ana baba günü oldu. Bunun resimleri, yandaş medya tarafından anında Bay Hamdi’nin ofisine ulaştırıldı ve bildiğiniz o 305 kıyımı yaşandı. Havacılık sektöründeki, yandaş medya mensupları tabii ki ödüllendirildi.
Türkiye’de ILO değil mevcut sendikal yasalar hüküm sürerken bu eylem bir intihardı. (Keşke ILO uygulanabilse ama biz mevcut duruma göre konuşacağız)
Bu durumu bilen Bay Hamdi, anında benim korktuğum emri veriverdi. Sonrasını zaten biliyorsunuz. Birçok kişi, bilhassa kabin memuru arkadaşlarımız işten atıldı. Şimdi birileri, birilerine diyor ki; 305 Eyleminde neredeydiniz? Hayda…
Kardeşim yasal olmayan bir eylem çeşidini ve olası gelecek zararları bilen bir kişi, neden eyleme katılıp ta başı belaya girsin ki. Grev değil ki bu adı üstünde eylem… Çalışan kesimin desteği tabii ki zamanı gelince istenecektir. Ancak, grev süreci henüz başlamış değildi. Grev yasağının getirilme isteğine karşı çalışanlar değil, seçilmiş sendikanın kendi yönetimi tepki koymalıydı. Örneğin; Atatürk havalimanı önünde açlık grevi veya kendini zincire vurmuş sendika yöneticileri de kamuoyu desteğini alabilirdi. Kesinlikle, Çalışanlar kullanılmamalıydı.
Bu eylemin yasal olup olmadığını nereden bilecek bizim kabin memurlarımız. Sendika ise zevahiri kurtarma peşinde onları kullanıyordu.
Benim anlayamadığım; 305 eyleminde kandırılarak eylem yapan kişilerin mahkeme aşamasında, işverenin şahitliğine soyunanların, şimdilerde Hava-İş sendikasının yönetiminde yer almaları oldu. Bu şahitlik olayını bildiği halde, mevcut yönetime bir tane bile THY çalışanı oy verdiyse duygu ve düşüncelerini gerçekten almak isterim. Örneğin; şahsen THY’de halen çalışan bir kişi olsam, ben işveren tarafından şahit gösterilmeyi kendime yakıştıramam. Konu ne olursa olsun, işveren haklı bile olsa fark etmez. Şahitlik yapmam zorunda değilim ki… Mahkemeler zorla şahit bulmaya çalışmıyor ya… Hele, hele, şahitlik yaparak çalışma arkadaşını işten attırtacaksın sonra da sendikacılığa soyunacaksın… PES YANİ…
Bay Uygur, o zaman insan kaynakları başkanı değil miydi? Atılmalarda onun imzası yok muydu? Ya Bay Tatlıbal’a ne demeli. Dün işverenin yanında çalışan emekçi arkadaşın aleyhine konuşacaksın, şimdi ise çalışandan yana olması gereken sendikada başkanlık makamında yer alacaksın.
İşte bunlar hep bilgisizlikten veya toplumu yanlış bilgilendirmelerden kaynaklanıyor. Bu nedenle Allah’ını seven üç kuruşluk menfaat için,THY çalışanlarını yanlış bilgilendirmesin. Tekrar yazıyorum. Bilen bilmeyen konuşmasın. Herkes işine baksın. Herkes haddini bilsin.
Saçma sapan yazılar yazarak, güya çalışanları korumaya çalışır gibi görünen malum sitenin malum yazarının bildiği konu yoksa eskisi gibi, THY’deki yatılar da neler oluyor tarzı dedikodu haber uydursun. Kimin eli kimin cebindeymiş onu belirtsin. Birilerine yönelik asılsız dedikodu yapsın.
Değerli okurlarım;
O dönemde,305 olayı yaşanmasaydı THY grevi başarılı olurdu. 305 olayı ile ağır dayak yiyen topluluk, yeni maça yani greve çıkmaya cesaret edemedi. Sendikaya güvensizlik başlamıştı. 305 olayına kadar sendika yönetimine güven tamdı ve grev tüm çalışanlarca desteklenecekti. İşte,aceleye getirilmiş bir eylem nelere neden oldu birlikte gördük.
Şimdide bir aklı evvel çocuk ne diyor? Haddini aşmış bu çocuk, Hava-Sen’i hem THY yönetimine hem de TÖSHİD’e şikâyet ediyor. Aman ha… Diyor. BU OYUNU BOZUN:):) Cehaletin bu kadarına da pes yani… Sanırsın çocuk, sendikacılığı oyun sanıyor.
Bakalım bu çocuğun oyun dediği neymiş;
Sevgili okurlarım; Türkiye’de mesleki sendikalaşma onaylandı da ben mi kaçırdım.
Avrupa’daki yasalarla pilot, kabin memuru vb… Sendikalar kurabilir ve olur olmaz zamanlarda eylemler yapabilir. Kulağa hoş gelse de bizim yasalara göre bu tür eylemler mümkün değil
O halde Hava-İş kamyoncuları neye dayanarak havacıların içine soktu? Kamyoncuların neden ayrı sendikası yok. Neden Hava-İş onları üye yapabiliyor? Çünkü yasalarımız iş kolu istiyor. Bizim iş kolumuz işe taşımacılık. Yani, Hava İş in içinde sadece pilot ve kabin memuru olamaz. Büro personeli olacak, genel müdürlük çalışanları, satış bölümünde çalışanlar, terminaldekiler, dispeçler, ekip tahsis ciler. vb… Hepsini üye yapmak ve haklarını aramak zorunda.
Sendikanın adı, Hava-Sen olunca kanunlar mı değişecek? Aynı kanunlarla yine taşımacılık iş kolunda çalışanlar üye yapılıyor. Kısaca, kurallar yine aynı.
Belki de, yeni sendika yönetimi Teknik A.Ş’ninde iş koluna da itiraz edecek. Ne o ya çelik çomak… Onlar da havacı değil mi? Teknik A.Ş’de uçak mı yoksa çelik tencere mi yapılıyor? Milli ve uluslararası havacılık kurallarının geçerli olduğu bir iş kolunda, Metal İş nereden çıktı yahu.
Doğru anlatılabilirse Teknik A.Ş anında taşımacılık iş koluna dâhil olur. Hava-Sen bunu mutlaka yapmalıdır. İnanın ki çok basit bir konu. Sadece,bakanlığa iyi izah edilmeli. Teknik ve Uçuş işletme eskiden olduğu gibi beraber olmalı. Bunların yanı sıra özel havayollarında örgütlenmeye çalışılması şart.
Neyse konudan kopmadan devam edeyim.
Türkiye’de Pilotlar Sendikası olamaz. Teknisyenler de olamaz. Kabin memurları da. Bu nedenle TÖSHİD ve THY zaten bu gerçeği bildiklerinden, ispiyoncu kişinin, ispiyonuna gülüp geçmişlerdir.
Zamanında TALPA Başkanı Erkan Potukönen pilotları eyleme soktu. Sonuç ne? Birçok kişinin işinden olması dışında ne kazanıldı.
Neden başarısız olundu. Çünkü ilgili kanunlarda grev dışında eylem yapılamazdı da ondan…
Neymiş efendim; Toplu iş sözleşmesinde oluşan tüm haklar kaybolurmuş? Bakın şimdi aklıma geldi. Rahmetli Erbakan hocanın, beni çok güldüren bir konuşma tarzı vardı. Birileri saçmaladığında Erbakan Hocanın, HADİ ORDAN HADİ HADİ… Diyerek “ sen de kim oluyorsun, kimi kandırıyorsun” manasında karsı tarafa laf atmasını dün gibi hatırlarım.
Bende Erbakan hocayı taklit edeyim bari. Hadi oradan hadi, hadi…
Sevgili okurlarım; Toplu iş sözleşmeleri, işverenle, işçi arasında yasal bir akittir. İşçi tarafını sendika temsil ediyor. 3 senelik imza atıyorlar. Bu 3 sene sürerken işçi istediği anda ben sendikadan istifa edip, kazanılmış hakları kaybolmasın anlamında dayanışma ödeyebiliyor. Son derece yasal.
Dayanışma isteği bizim zamanımızda işverene yapılır idi şimdi de öyle.
İşin doğrusu zaten böyle olmasıdır. Çalışana parayı veren işveren. Sendikaya ’da işçiden kesip aidatını, hesabına yatıran işveren.
Bilgisayara kim dayanışma aidatı ödüyor kim normal üye aidatı ödüyor diye girdin mi 10 saniyede hepsi ortaya çıkar. Basit bir işlem. Yasalar ne diyor. “Hiç kimse sendikaya üye olmaya veya üyelikten çıkmaya zorlanamaz diyor”. Bunu ben demiyorum, Anayasa diyor.
Kişi sendikadan çıkmak istemiş ve e-devlet kanalı ile istifa etmiş. Geçerli mi? Evet. Sonra da işverenine başvurmuş ve ben sendikadan istifa ettim. Benim aidatımı dayanışma olarak gösterip öyle sendikaya yatırın ki kazanılmış haklarımdan olmayayım diyor. Yasal mı EVET.
Çalışanın muhatabı işverendir sendika değil…
Mevcut kazanılmış haklar gider mi? HAYIR. Neden gitmez? Ortada yasal bir gerçeklik var. Toplu iş sözleşmesi hükümleri devam ettiği müddetçe kişi istifa edip dayanışma aidatı ödeyebilir ve toplu iş sözleşmesinden doğan her hakkını alır.
Geçen haftalarda, THY ve Hava-İş aralarında ipe un sermeye çalışıyorlardı.Yok, sen oraya git, dayanışma aidatı ödeyeceğini söyle onlar bana yazsın öyle keseyim. Hiç ama hiç gerek yoktu bu oyunlara…Önemli olan çalışanların,sendikaya sahiplenmesi. Sahiplenmiyorsa,işveren için fark etmez. Sendika ise önce kendine bakacak. Ben ne yaptım ki bu THY çalışanları bana destek olmuyor diyecek.
Neyse ki bakanlık konuya damgasını vurdu. Dayanışma isteği işverene yapılması daha mantıklı diyor. THY’nin top çevirme alanını kapattı. Heeeee, THY ben yasa masa tanımam diyebilir (mi?). Onlara kalmış bir şey… Çalışan yasaya göre hareket edip dilekçesini versin iş biter.
KISACA, HİÇ BİR TÜRLÜ HAK KAYBI YAŞANAMAZ… MÜMKÜN DEĞİL BU.
Az kalsın unutuyordum:) Bir aklı evvel kalkmış sendika devrede olmasa THY pilotları ve kabin memurlarını FTL’nin dışında uçurabilir diyor. THY’nin korkusu mevcut sendikadanmış gibi… THY, uçuş ekiplerini kuralların aşımına zorladığında başlarına ne gelir bilmiyor mu? FTL olmasa ve istediğin kadar uçucu ekibi uçurabilirsin dense, sizce THY bunu yapar mı? Yapabilir mi? Uçak bu uçak… Ekibini düşünmese bile kaybedeceği itibarını düşünür. Ayrıca; SHT-FTL’nin uygulanıp uygulanmadığını kontrol edecek olan THY değil SHGM. SHT-FLT Talimatının 14. Maddesi “Bu talimat hükümlerini Genel Müdür yürütür” diyor. Konu edilen genel müdür THY’nin değil, SHGM genel müdürüdür. Bu aklı evvel bunu da öğrenmiştir umarım.
Neyse Hava-İş, Hava-Sen rekabeti kızışmışken, yukarıda yazdığım gerçekleri biliyorsunuz artık. Yalana dolana inanmayın. Hava-Sen’den bilgi alamazsanız beni arayın size objektif olarak bilgi vereyim. Bana sakın ola ki; Sefa bey biz bu sendikada mı kalsak yoksa Hava-Sen’ emi geçsek diye mesaj atmayın. Cevap vermedim, yine de vermem.
Toplumlar layık olduğu şekilde yönetilir. Karar tabii ki sizin. Benim için hava hoş…
NOT/ Konumuz sendika olunca, arşivlerimizi karıştırdım ve THY’de 2000 öncesi grevlerde ne yaşanmış bir kez daha hatırlatmak istedim.
Unutmayın; Geçmişini bilmeyen geleceğini yönlendiremez. Hava-İş ve Hava-Sen yönetimi ve üyelerinin okuması gereken’ yazarımız Erhan İnanç tarafından yazılmış bir dizi. Tavsiye ederim….Bu bilgilere başka yerden ulaşamazsınız.
https://www.airlinehaber.com/thy-ve-hava-is-sendikasinin-2000-oncesi-grev-tarihcesi-1/
https://www.airlinehaber.com/thy-ve-hava-is-sendikasinin-2000-oncesi-grev-tarihcesi-2/