Sivil toplum kuruluşları ya da sivil toplum örgütleri, resmî kurumların dışında kalan ve bunlardan bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukukî ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlar veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır. Sivil toplum örgütleri, oda, sendika, vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösterir. Vakıf ve dernekler topluma yararlı bir hizmet geliştirmek için kurulmuş yasal topluluklardır.
Sivil havacılığımızın örgütlü sivil toplum kuruluşlarımız, başta Hava-İş sendikası ve dernekler olmak üzere, THY dışına bir türlü açılamıyorlar. Açılanlar da çok az miktarda üye yapabilmekte. Bu önemli görevleri olan sivil toplum örgütlerimizde son zamanlarda sorunlar yaşanmakta olduğunu gözlemliyoruz. Kısaca güven sendromu yaşanıyor.
Güvensizlik ise; saygısızlığı, nefreti ve çatışmayı doğuruyor.
Bildiğiniz üzere, 20 yıl civarında dernekçilik yaptım. Olağan ve olağanüstü birçok genel kuruldan alnımın akıyla çıktıktan sonra kendi irademle UTED başkanlığını bıraktım. Çünkü verdiğim hizmetlerin en üst noktasındaydım. Aslına bakacak olursanız devam da edebilirdim.
Derneklerdeki üye yapısı ilginç. 2006 yılındaki son genel kurulda yaptığım konuşmada üyelerin derneğin faaliyetlerinin yanı sıra mali bilançolarını denetlemediğini belirtmiştim.
Hâlbuki tek bir üye bile genel kurulda söz alarak, genel kurul devam ederken, hesap tetkik komisyonu kurulup tüm fatura ve gider pusulalarını incelenmesini isteyebiliyor. Divan da bu isteğe hayır diyemiyor ve genel kurul içinden birkaç kişiyi görevlendirebiliyor. Bu nedenle katıldığım tüm genel kurullarımda tüm faturaları ve yönetim kurulu karar defterlerini, genel kurul yapılan salona taşıttırırdım.
Son genel kurulumda sunduğum mali tablonun, üyenin derneğe ödediği aidat miktarının çok üstünde olması bile kimsenin dikkatini çekmedi. Genel kurula katılan her üyeye faaliyet raporu ve tüzük vermek zorundasınızdır. Bizde her genel kurulda bu evrakları verirdik. Faaliyet raporunda iki senede ne kadar aidat alındığı net olarak belli iken bu rapora bakan üyeler, iki sene boyunca verilen aidatın yapılan faaliyetlerle azalması yerine çoğalmasını nasıl sorgulamaz,anlayabilmiş değilim. Faaliyet gelirinin sorgulanmadığını ve derneğe faaliyet karı sağlanması durumunda teşekkür bile edilmediğini gören yönetim bir daha ki sefere bu özveriyi gösterebilir mi?
Birçok genel kurulda divan başkanlıkları yaptım. Şimdiye kadar hiçbir dernekte bu tür bir isteğe rastlamadım. Derneğin mali sekreteri, gelir ve giderleri okuyor ve akabinde yönetim ibra ediliyor. Parayı iyi kullanan veya har vurup harman savuran yönetimler arasında fark kalmıyor.
Hiç unutmam. Dernek başkanlığını bıraktığım 2006 daki UTED’in 25.Genel kurulunda, çoğunuzun yakından tanıdığı Erdal Gülmez kardeşimiz, derneğimizin 10 TL olan aylık aidatının 30 TL ye çıkartılma isteği münazara edilirken söz alarak, “Sefa İnan, aylık 10 TL aidat ile derneği bu ölçüde karlı hala getirdiyse yeni seçilecek olan yönetim neden 30 TL istiyor” diyerek kürsüde 30 TL için olumsuz görüş belirtmiş ve tartışma alevlenmişti.
Ancak biriken paranın yeni bir mülk alımı için kullanılacağı yeni yönetim tarafından söylendi. Aynı zamanda, 10 TL aidat ile UTED derginin devamını sağlanamayacağı savunuldu. Yapılan tartışmalardan sonra yeni yönetimin 30 TL isteği, mülk alımı yapılması şartıyla kabul edilerek tutanaklara geçirildi.
Hatta aynı genel kurulda, üyelerden, mevcut mülkümüzün yanı sıra yeni bir mülk veya mülkler almak üzere alım ekibi kuruldu ve isimleri tek, tek oylanarak kayda alındı. İşte o zaman genel kurul 30 TL aidatı kabul etti.
Peki, 2006’dan sonra Mülk alındımı? Hayır.
Mülk veya mülkler alımı için bırakılan para şimdi ne oldu? 2006’dan sonraki her genel kurulda gördüğüm üzere eriyerek azaldı. Gözlemlediğim kadarıyla UTED dergiye maddi destek oldu. Aslında, mülk değil mülkler alınabilecek boyuttaki o paraya dokunulmasa ve 30 TL aidat ile yetinebilinseydi, faiz geliri ile birlikte ne olurdu?
Üye sorguladı mı? Hayır, Sorgular mı? Hiç sanmam.
Bu yanlışlar sadece Derneklerde olmuyor. Sendika ve THY sosyal yardım vakfında da var.
Sendikayı ibra etmiyorsun. Sonra ibra etmediğin halde mahkemeye veremiyorsun ama konuşmalarında şu kadar veya bu kadar para yenmiş diyebiliyorsun. Genel kurul delegeleri de kalkıp da yeni seçtiği yönetime, biz sendikayı ibra etmedik siz neden mahkeme açmıyor ve sonucu bize bildirmiyorsunuz demiyor. Kısaca kimse görevini yapmıyor. Sendika delegesi, yönetime baskı yapmayınca sendika yönetimi de kulağının üstüne yatıyor.
Çünkü bugün sendika yönetimi eski yönetimi ibra edilmeden ötürü mahkemeye verse bu alışkınlık haline gelir ve bundan sonra yönetime gelenlerde onları ibra etmeyerek mahkemede süründürür. O nedenle üyenin verdiği paraların nerelere gittiği sorgulanmıyor.
Sendika Tu-Kaka da, Vakıf çok mu doğru çalışıyor.
THY Personel Vakfı Havak genel kurul yapıyor. O vâkıfın senelerdir yönetim kurulunda bulunan ve hatta başkanlığını yapmış bir üye içeriye alınmıyor. Sendika genel kurullarına delege olmadan katıldığım ve oturduğum yerden soru sorduğum olmuştur. Sendika ve Vakıf genel kurulları, her ne kadar delege sistemi çerçevesinde toplanırlarsa da konuk alabilirler.
Hele, hele bu konuk, Vakfın yönetim kurulu üyeliğini hatta başkanlığını yapmış biri ise Hayır denmemeli. Alp Evcil arkadaşımızın dediğine göre hala vakfın aktif üyeymiş. Bu hadise, Havak’ın son genel kurulunda yaşandı. Kimse kusura bakmasın ama oradaki delegeler, yönetimin veya divan heyetinin aldığı karara neden itiraz etmedi. Yüz milyonlarla ifade edilen para dönüyor. Belki de genel kurula alınmayan eski başkan önemli bazı konulara değinecek ve delegeleri uyaracaktı. Anlaşılan yönetim, potansiyel hesap sorabilecek üye görmek istemiyordu. Bu vakıf zaten 2004 yılından bu yana, tam 13 yıldır emekli üyeleriyle ödemeyi kestiği ikinci emekli maaşları nedeniyle, mahkemelik.
THY’nin genel kurulunda bile bu tür bir saçmalık yaşanmadı. Genel kurula katılan hissedarlar dışında, birçok THY mensubu genel kurulu izler. Kimse de onlara dışarı çıkın demedi. Birçok kurumumuzda olan tek adamlık, sanırım vakıf yönetimine de bulaşmış görünüyor.
Değerli okurlarım;
Kısaca özet geçmek gerekirse. Vakıf-Sendika-Dernek gibi sivil toplum örgütlerimizde üye olmanın yanı sıra kanunlardan da haberdar olmalı, tüzük ve faaliyet raporlarını irdeleyebilmelisiniz. Aksi takdirde sadece arkadan konuşmakla yetinir ve yapılan yanlışı ispat edemezsiniz. Bu yapı şimdiye kadar böyleydi. Umarım yeni nesil daha uyanık ve akıllı çıkar ve kendi kurduğu ve üyesi olduğu örgütünü daha iyi denetler. (mi? acaba)