Yeni yıldaki ilk yazımı yazmadan önce bir kez daha tüm okurlarımızın ve sektörümüz çalışanlarının yeni yılını kutluyor, sağlıklı ve başarılı bir yıl geçirmelerini diliyorum.
Bildiğiniz üzere altı aydır yeni sitemizde yazılarıma devam ediyorum. Bu kısa süreç içinde geldiğimiz noktadan çok memnunum. Bu nedenle öncelikle sitemizin çok kısa bir süre içinde geldiği bu nokta için okurlarımıza teşekkür ediyorum. Sitede yayına başlarken çalışanlardan yana taraf olacağımızı belirtmiştik. Yayın hayatımıza başladığımız Haziran ayından bugüne kadar ki sürece baktığımızda, herkesin birbirinden veya yabancı medyadan aldığı haberleri paylaşmasının kolaycılığının yanı sıra çok önemli özel haberlere yer verdiğimizi ve çalışanlardan gelen şikâyetleri isimsiz ve sansürsüz olarak yayınladığımızı görüyoruz.. 2016 yılında da bu yayıncılık anlayışımız aynen devam edecektir. Sektör çalışanlarının bu kadar çok sorunları olduğu ve bir dolu haksızlığa uğradığını biliyordum ama bu kadar çok olduğunu inanın ki bilmiyordum. Tarafıma atılan E-Postaların ancak bir kaçına yer verebilmişim. Bu nedenle geçen sene tarafıma atılan E Postaların hepsini yayınlayamadığımdan ötürü özür diliyorum. Bu sene daha farklı bir format içinde bu eksikliğimizi gidermeye çalışacağız. Bize güvenerek ismi ile şikâyet içeren E-Postalar atan sektör çalışanlarının hiç birinin ismini yayınlamadık ve yayınlamayacağız da. Bize güveneni biz deşifre etmeyiz.
Çünkü bu site onlar sayesinde okur buluyor. Çünkü bu site altı aylık sürede onlar sayesinde şu anki yerinde. Tüm yazarlarımız ve amatör editörlerimiz istediği haberleri yapmakta özgür kılındılar. En çok habercisi olan site olduğumuzu iddia ediyoruz. Neden mi?
Sabiha Gökçen’de patlama oluyor ve haber daha büyük ajanslara bile düşmeden bizde haber oluyorsa, evinde intihar eden pilotun ailesi ilk bizi arıyorsa, Hangarın tepesinden bir çalışan düştüğünde ilk biz aranıyorsak, uçak motoru durduğundan mecburi iniş yapıyor ve ilk biz duyuyor ve anında yayınlıyorsak burada durup düşünmek lazım. Neden acaba?
Kim bu haberleri veriyor? Bu haberler çalışanlardan geliyor. Okurlarımızın çoğu sektör çalışanlarından oluştuğundan haber anında bize iletiliyor. Biz çalışanların sesi kulağı olduğumuza göre onlar da buna karşılık bizim ayakta kalmamızı sağlıyorlar.
Bosch’un çok ses getiren bir reklam kampanyasında söylediği sloganı hatırlarsınız. Bu söz gerçekten bizim yayın felsefemizi anlatıyor gibi…
“İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim” Bizde bu sözü sözde değil özde kabul ettik ve tüm arkadaşlarımızla yola koyulduk.
Değerli okurlarım;
Geçen hafta havacılığımız yine sınıfta kaldı. Bir iki gün kar yağdı ve bilhassa büyük havalimanlarımızda rezaletler devam etti. Uçak içinde sıra bekleyen uçaklardaki yolcuların feryatları, Kontuarlardaki sille tokat kavgalara neden olan aksaklıklar yaşandı. Sanırım hizmet çarkında yanlış giden bir şeyler var. Demek ki geçen sene yaşanan kar krizi nedeniyle gittiği söylenen DHMİ Genel müdürü Orhan Birdal’ın tek başına suçu yokmuş.
THY’de yaşanan ve devam edeceğini düşündüğümüz atama krizi Ocak ayının sonunda noktalanacak gibi görünüyor. THY ile ilgili bilgileri yöneticilerden istemiyoruz. Çünkü görevde olan bir yöneticinin bilgi vermesi etik değildir. Yöneticilerin işi şirkette olan biteni bizlere anlatmak ve dedikodu içeren beyanlarda bulunmak da değildir. Bu nedenle haber kaynağı olarak onları kullanmıyoruz. Bu tür bir istek,onlara da, bizlere de yakışmaz.
THY’nin tek bir yerden yönetildiğini herhalde düşünmüyorsunuzdur. Dünde öyleydi bugün de öyle. Hükümetin eli her an THY yönetiminin üstünde. THY’nin özel şirket statüsünde bulunması sadece sözde kalıyor. Ayrıca; Hükümetin eli ve ayağının THY’den çekileceğini hiç sanmıyorum.
Hatırlayacağınız üzere, THY’de değişecek kadrolarla ilgili bir haber yaptık ve hangi kadroların değişeceğini açıkladık. Haberin erken patlaması, İlker Beyi zora sokmuş olmalı ki, kadrolardaki değişiklikleri takside yaydı. Bu değişmesi düşünülen kadrolardaki arkadaşların hepsi torpille o makamlara geldiğinden, onları oraya getiren abilerini haber çıkar çıkmaz aramış olmalılar. Ancak yine de İlker Beyin bu defansı er veya geç aşacağını düşünüyorum. Aksi takdirde birbiri ile anlaşamayan ve güvenemeyen kadrolarla THY’yi idare etmek zor olacaktır. Bu konuda, tek isim devreye girer ve iş biter.
Örneğin; İkram başkanı Ahmet Doğan’ın emekli edilmeyip danışman kadrosuna getirildiği son gelen duyumlar içinde. İlker Bey, bu önemli başkanlığın bir anda Zeki Çukur tarafından yönetilmesinin zor olacağını düşünmüş olmalı. Bunun yanı sıra, İlker Beyin Do&Co ile ilişkileri çok iyi değil deniyor. Do&Co ile sözleşme dönemi bittiğinde ne olacağını birlikte göreceğiz.
Temel Kotil 2016’daki genel kurulda gidebilir ama gideceği yer şimdiki yerinden daha etkin bir yer olma ihtimali yüksek görünüyor. Orhan Birdal’ın görevden alınması ve sonra daha etkili bir yere tekrar gelmesi gibi… Temel Beyin de sektörden silineceğini hiç sanmıyorum. Bu nedenle Temel Kotil 2016’ın sürpriz ismi olmaya aday. Birde bakarsınız 3.Havalimanının en etkin görevine getirilmiş. Olur, mu? Olur…
Az kalsın unutuyordum bu hafta biraz da SHGM ye değinelim.
SHGM geçen hafta 28.12.2015 tarihinde bir genelge (UOD-2015/13) çıkarttı. Bu genelge de “kokpit ve kabin personelinin Nisan-Mayıs-Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında mücbir sebepler haricinde, başka havayolu işletmelerine geçişleri yasaklanmıştır deniyor ve söz konusu aylar içerisinde bu gerekliliklere uymayanlara idari para cezası ve 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık kanununun 143.maddesi gereği sorumlu yönetici personele idari yaptırım uygulanacakmış.
1.1.2014 tarihinde yeniden düzenlenip yürürlüğe girmiş bu madde geçen seneki kokpit ve kabin ekiplerinin yer değiştirerek bazı şirketleri zor duruma düşürüldüğünde neden uygulanmamış acaba? Birilerinin kokpit ve kabin çalışanı ihtiyaçlarının giderilmesi mi beklenmiş acaba?
Çalışan kişi, eski şirketine borcu varsa öder ve arzu ettiği ve onu kabul eden her şirkette çalışmaya özgürdür. Nasıl ve hangi hukuka dayanarak kısıtlayacaksınız? Anayasa, İş kanunu ve çalışma hürriyetine bu genelge uygun mudur?
Bu konuda yapılması gereken, sadece centilmenlik sözleşmesi olabilir. Şirketlerin kendi aralarında yapacağı, yaz aylarında ekip transferi centilmenlik anlaşmasına uymayanlara da SHGM ancak ceza değil Gönül Koyabilir.
Aslında burada gelmek istediğim nokta bu uygulamanın ne kadar hukuki olup olmadığı değildir. Ben bu konuda yanılmışta olabilirim.
Hiçbir şirketimizin tam yaz döneminde, tam para kazanacakken ekipsiz kalması arzu edilecek ve tasvip edilecek bir durum değildir. Ancak ekip transferi kısıtlamasının bu tür genelgelerle değil SHGM’nin iyi niyetli yaklaşımını kabul etmeyen şirketlere en fazla gönül koyması şeklinde çözülebileceğini düşünüyorum.
Sevgili SHGM:
Madem işverenler üzerinde bu kadar etkilisiniz (ki olmanız gerekir), o halde yeni bir genelge daha çıkartıp, işverenlerin dışarıda işsiz şekilde bekleyen SHYO mezunu gençleri işe almalarını ve onlar işe alındıktan sonra hala boş kadrolar var ise TYP programlarının uygulanabileceğini de savunsanıza. En azından şirketlere rica da bulunun. Bu rica bile gönül koyma anlamına gelecektir.
İşin komik yanı SHYO ların dört senelik Gövde Motor ve Elektrik Elektronik mezunları işe direk alınmadığında TYP programına bile giremiyorlar.
Bilal Beyle yaptığım görüşmede SHYO gövde motor ve elektrik elektronik mezunlarından işsiz olanlar çok az sayıdadır abartıyorsun demiş ve bana bir anket yap bakalım kaç kişi işsiz çıkacak demişti? Bende hemen anketi yaptım ve henüz 3-5 saat içinde 200 ü aşkın sayıda ilgili vasıflara haiz işsiz teknisyen çıktı.( Bu listeyi SHGM ye sundum)
Madem lise mezunları TYP (Teknisyen Yetiştirme Programı) ile Havaaracı Bakım Teknisyeni olabilecekler, liseden sonra SHMY Okullarında 5 yıl okuyan bu gençler oralarda neden tahsil görüyorlar ki? Devletimize, Ailelere, Gençlerimize boşa geçen beş yıl için yazık değil mi? Bu önemli bir kaynak israfı değil mi?
5 yıl bu efendiler, dile kolay. Senelerine yazık değil mi bu genç insanların? YÖK’le konuşun, okullara artık gerek kalmadığına ikna edin, hepsini kapatsınlar, olsun bitsin.
Tüm havayolu ve uçak bakım şirketleri ticari amaçla kurulmuşlardır. Devlet TYP için İşkur eliyle finansal yardım ve SGK prim teşviklerinde bulunuyor, teknisyene ihtiyacı olan her şirket bunu doğal olarak seviyor. SHYO mezunları iş bulamıyorlar, aç kalıyorlar veya bu yaşta hala ailelerinin verdiği (veya veremediği) harçlığa muhtaçlar. Adam üniversite mezunu ama işsiz ve aç zira önünde TYP mezunları var.
Sayın Genel Müdür bu konuda şirketlere “bu vasıflardaki gençlerimizi önce işe alın sonra eksik kalan teknisyen sayısı için TYP düzenlersiniz” diyemez misiniz? En azından bu konuyu dile getirmeniz bile ucuz iş gücü adına havacılığın içine eden bazı işverenlere bir gözdağı olur.