SEKTÖRDEKİ YER HİZMETİ ŞİRKETLERİ ÜZÜLÜRKEN HAVAYOLLARI SEVİNECEK

Ancak bu yeni konuya geçmeden önce tarafıma gelen yoğun mesajlardan bahsetmek istiyorum.
My Technic isimli şirkette hala maaş ödemelerinin bir düzene girmemesi çalışanlar tarafından sorun teşkil etmeye devam ediyor. Çalışanlardan aldığım bilgiler, bu şirkette maaş konusunda çifte standart uygulandığı ve bazı çalışanlara maaş ödemesi yapılırken diğerlerine yapılmadığı şeklinde.
Bu sorunun yanı sıra ödemeleri sorgulayan personele ise arzu eden çekip gidebilir denilerek tazminatsız çıkış yolu gösteren bu şirketimiz, hizmet vermeye başladığı zamandan itibaren bu aksaklığını düzeltebilmiş değil. Satıldı, satılacak söylemlerinin sektörde devamlı olarak konuşulduğu bu şirkete talip olan Pegasus un Yavuz Çizmeci nin tüm hisselerini satmak istememesi nedeniyle görüşmelerin bittiği söylenmekte.
Ödeme sıkıntısı çeken her şirketin SHGM tarafından dikkatle izlenmesi gerekir. Sivil havacılığımızda maaş ödemelerini yapamayacak vaziyete gelmiş bu tür şirketlerin uçuş emniyeti ve güvenirliliğini riske atmayacağını kimse iddia edemez. Unutmamak gerekir ki, çalışanların her an maddi sıkıntılar içinde iş yapmak zorunda kalması o yapılan işin kalitesini ister istemez sarsacaktır.
Bu nedenle, My Technic ya kendinden umut edilen pozisyonda uçak bakımı yapmalı ya da bu piyasadan çekilerek birçok çalışanı mağdur etmemelidir.
Çalışanlardan gelen ve devamlı takipçisi olacağıma söz verdiğim bu yılların değişmeyen sorununu tekrar gündeme getirdikten sonra gelelim asıl konumuza;
29 Ağustos 2011 Tarihi’nde “Geri vitesli uçaklar” (GERİ VİTESLİ UÇAKLAR) başlıklı bir yazı yazmış ve çok kısa süre içinde havalimanlarımızın apronlarında farklı bir uygulama ile baş başa kalacağımızı anlatmış ve teknik detaylara yer vermiştim.
Bu proje ne zaman hayata geçer diye beklerken nihayet bir duyum ile bu projenin artık bittiğini ve bu uygulamayı her an havalimanlarımızda görebileceğimizin müjdesini vermek istedim.
Bu gün gelinen nokta, bu uygulamanın proje aşamasından çıkmış ve test aşamalarını da başarı ile tamamlayarak birçok havayolundan sipariş üstüne sipariş alacak pozisyona gelmesidir.
İşte Gerçek Uçak Üzerindeki Test Neticeleri:  http://www.youtube.com/embed/3rYtn1m-1mM?rel=0
“Wheel Tug” projesi üzerinde 1994 Yılı’ndan beri çalışma yapılıyor ve projenin başarılı olabilmesi için veriler toplanıyor. Bu proje 2004 Yılı’nda hayata geçmiş. En son test ise Haziran 2012’de Prag Havaalanı’nda B737-700 uçağı ile yapılmış.
Yapılan testlerde değişik eğimlerde (yokuş aşağı ve yukarı) ve değişik ağırlıklarda denenirken, kar ve buzda da başarılı sonuçlar sağlanmış.
Sistem APU’dan aldığı elektrik gücü ile çalışıyor. Taksi sırasında motorlar çalışmadığı için FOD tehlikesi de yok.
Taksi sırasında 28 mile kadar sürat sağlanabiliyor.
Bu uygulamayı 16 saatte uçağa monte edebiliyorsunuz.
Özellikle kapalı park yerlerinde traktör dediğimiz araçlar ile pushback yapan uçaklar bu aşamada çeki demiri (tow bar) takma, sökme, motor çalıştırma, check list yapılması gibi işlemlerle çok vakit kaybederken arkalarındaki diğer uçakların da yolunu kesip 3 –5 dakikayı bulan gecikmelere neden oluyordu.
Şimdi bu sistemle bu tür zaman kaybı ve gecikme çok daha azalacaktır.
Bu sistem pushback sırasında oluşan birçok kaza riskini de tamamen ortadan kaldıracaktır. Bildiğiniz üzere apronda pushback aracının uçağa veya motorlara çarptığı bir çok kaza meydana geliyordu. Bu da havayolu işletmecilerini büyük masraflara sokmakla kalmayıp yapılacak seferi rötara sokuyordu. (Pushback esnasında oluşan risklere pushback aracının yanında yürüyen operasyoncu ve wing-walker görevlisinin maruz kaldığı riskleri de eklemek gerekir.)
Wheel Tug projesinde pushback yaparken kullanılan prosedür “Power Pushback” prosedürü ve sadece 2 kişi gerektiriyor. Bunlardan biri uçağın arkasında “wingman” ve bir diğeri de önde pilota işaret veren personelden oluşuyor.
Bu sistem sayesinde meydanlarda hava kirliliği ve gürültü de azaltılacak ama en önemlisi havayolları uçak başına büyük miktarlarda tasarruf sağlayabilecek. Pushback aracı için handling kuruluşlarına ödenen fix miktarın yanında tasarruf listesi çok uzun. Yakıt, motor ömrü vb.
Yapılan hesaplara göre uçak başına yılda 650.000 ila 800.000 USD arasında müthiş bir tasarruf sağlayacak. 300 uçaklık bir filoda bu rakam senede neredeyse 240 milyon dolarları bulabilecek çapta.
Şu ana kadar 204 uçağa takılma siparişleri var. Sertifikasyon çalışmaları hızla ilerliyor ve 2020 Yılı’na kadar 10.000 B737 ve 10.000 Airbus uçağına takılması planlanıyor.
Bu proje şimdilik B-737 ve A-320 ler gibi uçaklarda uygulanma sahası bulmuş. Ancak ilerleyen zamanlarda bu projeyi büyük gövdeli uçaklarda da uygulanabileceğini düşünüyorum.
Bu proje havayollarını mutlu ederken, milyonlarca dolarlık araçları ile uçaklara pushback hizmeti veren yer hizmetleri şirketlerini önemli bir gelirden mahrum bırakabilir. Bu projenin büyük gövdeli uçaklarda da uygulanması söz konusu olduğunda havayolları rahat bir nefes alıp hem tasarruf hem de uçaklarının bu çekip itme gibi hizmetleri sırasında oluşan kazalardan etkilenerek oluşan maddi kayıplarının yanı sıra bu nedenlerle oluşan rötarlardan da kendilerini koruyacaklardır.
Bunların yanı sıra her uçulan meydanda çeki demiri ve traktör bulundurma zorunlulukları ortadan kalkacak.
Bu projenin uçak yapımcı firmaları tarafından opsiyonel olarak sunulacağını düşünüyorum. Bu uygulamanın uçak başına maliyeti ne olur? Henüz bu konuda bir bilgi akışı yok ama ben bu projenin Türk Sivil Havacılığı bazında da tutacağını düşünüyorum.
Örneğin, THY’nin B-737 ve A-320 ailesinin birlikte uçak sayısını 150 olarak düşündüğümüzde 150X800.000= 120 milyon dolar senede tasarruf sağlanabilir.
Exit mobile version