04.06.2008 tarihinde değişikliğe uğrayan kanun sadece sektörümüzde değil TSK, THK dâhil olmak üzere tüm dengeleri alt üst edecek. Ve sektördeki şirketlerimiz yakıt problemiyle uğraşırken şimdide vergi yüküyle boğuşmak durumunda kalacaklar.
Amme alacaklılarının tahsili usulü hakkındaki kanun…
Kanun no: 576
Kabul tarihi: 04.06.2008
MADDE 8- 31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;
b)29’ uncu maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan “kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunan müesseselerde uçuş maksadıyla görevlendirilenlere; uçuş hizmetleri, deniz altına dalış yapanlara dalış hizmetleri dolayısıyla yapılan aynı mahiyetteki ödemeler;” ibaresi, “kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunan müesseselerde u;uş maksadıyla görevlendirilen, hava aracının sevk ve idaresiyle görevli pilotlar ile uçuş esnasında uçak içinde hizmet veren yetkili sivil havacılık otoritesince sertifikalandırılmış personele; fiilen uçuş hizmeti, denizaltına dalış yapanlara fiilen dalış hizmetleri dolayısıyla yapılan aynı mahiyetteki ödemeler;” şeklinde değiştirilmiştir.
Yukarda belirtilen tarihte kabul edilen Kanunun bu yeni haliyle; bundan sonra uçuşa katılmayan teknisyen ve mühendislerin, tazminatlarını net olarak almaları önlenmiş oluyor. 04.06.2008 tarihinden geriye doğru, en fazla 5 yılı kapsayan ve kazanılan mahkeme kararı gereği yapılan geri ödemelerde, kanunların geçmişe yönelik yapılma şansı olmadığından sorun yok.
Bu kanunda yapılan değişiklikler; fiili uçuş koşulunun zorunlu hale getirilmesi; şimdiye kadar, özellikle THY’deki Teknisyen ve Mühendislerin açtıkları davalar ve Danıştay nezdinde kazandıkları mahkeme sonucu almaya hak kazandıkları iş tazminatlarının, bu tarihten sonra vergilendirileceğini gösteriyor.
Önce benim, büyük bir hukuk mücadelesi vererek kazandığım, benimle aynı konumda olan THY personeline de emsal oluşturan davalar sonucu, maliyenin yüzlerce milyon YTL tutan tazminatları geri ödemek durumunda kalması, bu davaya; Maliye Bakanlığınca müdahale edilerek, yasanın değiştirilmesi sonucunu getirdi.
Eski kanunda net olarak ifade edilen “uçuş maksadıyla görevlendirilenlere” anlatım biçiminin, Uçak Teknisyenlerine de uyduğunu belirterek başlayıp kazandığım mücadelede, bir takım hukukçu geçinenlerin ve özellikle Hava-İş Sendikası avukatlarının, bu kanundan farklı yorumlar çıkartarak, kanunu tüm çalışanlara yönelik yapmak (uymadığı halde) ya da teknisyen ve mühendislerin de mağdur edilerek kendilerince uygun olduğunu sandıkları ücret dengelerini eski haline getirmek, böylece güya adaletli davranılmasını sağlamış olmak adına, mahkemeleri şaşırtıcı dava dilekçeleri oluşturmaları, dolaylı olarak bu kanunda değişikliğe gidilmesine çanak tutulmasına, dolayısıyla da teknisyen ve mühendislerin bundan sonraki senelerdeki mağduriyetine yol açılmasına sebep olmuştur.
Ülkemiz insanlarının birçoğunun ortak özelliği olan; “yukarı çıkanı paçasından tut indir” mantığı ile bakıldığında, bu baltalamayı normal görmek gerekiyor.” Sağlık olsun” demekten başka, bu aşamada yapılacak bir şey olduğunu sanmıyorum. Fakat Bu kanun değişikliğinin Maliye Bakanlığının gündeminde olduğunun bilinmesine karşın, bu konuda hiç bir çalışma yapmayarak bu kanunun meclisten geçmesine seyirci kalan dernek ve sendika yönetimlerini de üyelerine havale ediyorum.
Bu kanun değişikliğini, sadece Uçak Teknisyen ve mühendislerinin mağduriyeti olarak görmemek gerekir. Çünkü bu kanun, yürürlükte olduğu sürece, özellikle THY’nin pilot ve kabin memurlarına uyguladığı dondurulmuş/kredilenmiş uçuş saatlerini acilen değiştirerek, içeriğini yeniden yazması gerekiyor. Pilotların ya da kabin memurlarının yöneticilerinin, idari görevleri nedeniyle diğer meslektaşları kadar uçuş yapamamaları, uçucu kesimde de kiminin net, kiminin ise brüt maaş uygulamasıyla karşı karşıya gelmesine neden olacak ve uçucularda yönetici olmayı istenmez hale getirecektir.( dondurulmuş/kredilendirilmiş uygulamalarla net maaş verebilmek artık mümkün olamayacak gibi görünüyor.
Uçuş işletme genel müdür yardımcısının idari olarak birçok görev üstlendiği kuşkusuzdur. Bu yönetici pilotun yerde geçen çalışma saatleri tabii ki uçuşta olduklarından çok olacağından net/brüt kargaşası adına maaşında düşüklük meydana gelerek kendi seviyesindeki kaptanlardan çok daha düşük maaş alacaktır. Ayrıca hiçbir uçucu personel, senelik 12 maaşları dışında kalan 4 ilave tediyesini net olarak alamayacaktır. (Net olabilmesi için fiili uçuş şartı arandığı unutulmamalı, ek ödeme ya da ikramiye ödemelerinin vergiye tabi olacağı, akıllardan çıkartılmamalıdır) Ayrıca; hastalıkta, yıllık izinde, kurslarda ve görevde vergilendirme yüzünden, mutlaka ücret düşüklükleri meydana gelecek ve bunları; ya şirketi ekstradan karşılayarak büyük bir maliyetle karşı karşıya kalacak, ya da personelinden kesme yoluna gideceklerdir. (VERGİ KAÇIRMAMA ADINA)
Fiili uçuş şart koşulduğunda; kurulduğu günden bu yana ilgili kanun gereği vergisiz maaş alınabilen özel havayollarında çalışan teknisyen ve mühendislerin de aylık ödemelerinde vergiden dolayı farklılıklar oluşacaktır. Bu farklılıkları, yani, maaş eksilmelerini şirketler ya personeline ödetecek veya kendileri bu farkı kapatma yoluna gidecekler ve büyük bir maliyetle karşı karşıya kalacaklardır.
Yukarıda dile getirdiğim bu gerçeklerden daha önemlisi; Hava-İş Sendikası’nın “THY personelinin dikkatine” diyerek -bu sitede yazdığım uyarıya karşın-, Sendikanın, teknisyen ve mühendisler dışındaki iş kollarında çalışanlardan da vekâlet toplayarak paralarını alması. Sanırım, birkaç milyon YTL’yi geçen vekâlet ücretlerini (teknisyen ve mühendisler dışındaki)davaları kazanamama durumunda, Hava-İş tarafından personele iade edilecektir.(EDİLMELİDİR)
Hava-İş sendikası, tüm iş kollarında, binlerce dava açıp mahkemeleri dava dilekçeleriyle doldurup hâkimleri bıktırma ve şaşırtma yerine, kazanımı garantiye alınmış teknisyen ve mühendislerin davalarına devam edip bu arada diğer çalışanların da iş kollarına göre birer örnek, pilot dava açarak sonucu görüldükten sonra, diğer çalışanlardan vekâlet ve ücretleri toplama yoluna gitmeliydi.( Doğrusu buydu ve ikaz edilmişlerdi)
Bu yanlış strateji sonucunda, hem teknisyen ve mühendisler dışındaki diğer iş kollarında çalışanların 5 yıl geriye yönelik davaları kazanılamıyor, hem de teknisyen ve mühendislerin eski kanun gereği kazandıkları davaya önleyici yeni kanun getirtilmesine sebep olunarak fiili uçuş şartı aranmak koşulu ilavesi ile ileriye dönük kazanımları önleniyor.
Sendikanın bu stratejisinin bende her nedense, kasıtlı bir baltalama yapılıyormuş hissini doğurmadığını söylesem yalan olur.
Bu kanun Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk Hava Kurumu, THY, Özel havayolları ve MRO’lar da ilgiyle incelenecek ve yeniden değerlendirmelerle yönetmeliklerinde değişikliğe gidilecektir.
İyi haftalar..