SEKTÖR İÇİN FELAKET TELLALLIĞI YAPMAMAK LAZIM. ANCAK…

Son günlerde FETÖ ile yatıp FETÖ ile kalkar olduk. Turizmdeki gerilememiz, Havayollarımızın içine düştükleri zor durum. PKK ve ISİD saldırıları maalesef ikinci planda kaldı. Varsa yoksa FETÖ. Medyamız için de güzel malzeme çıktı. Her akşam aynı konu üzerinde bir dolu misafir konuşmacı çıkartıyorlar. Bu arada, tüm sektör adeta kitlenmiş ve gelecek günlerin ne getireceğini tahmin etmeye çalışıyor. Rusya krizi ile başlayan zor günler, terör saldırıları ve en sonunda da darbe girişimi nedeniyle son sürat devam ediyor. Tüm dünyanın gözü Türkiye’de yaşananlarda. Her zaman söylediğim gibi siyasi etkenlerden en çabuk etkilenen sektör, havacılık sektörüdür. Tabii ki havacılığımıza tek taraflı bakmakta yanlıştır. Çünkü havacılık sektörü demek direk olarak Turizm desek yalan olmaz.
Bizler devamlı olarak sektörümüz ve turizm kötü diyor ve yetkilileri uyarmaya çalışmamıza rağmen ortada henüz elle tutulur bir eylem planı görülmüyor. 2016 yılındaki krizin etkilerini anlayabilmek için geçen yılın Temmuz ayı verileri ile bu seneki Temmuz ayı verilerine bakmak lazım. Bu verilere DHMİ den ulaşılabilinir. Buradaki tablolara bakıldığında, geçen seneye göre kötü bir tabloyla karşılaşılacaktır. Turizm deyince buna sadece yabancı kaynaklı bakmak çok sığ bir bakış açısı olur. Yerli turistlerde de çok büyük düşüş yaşanıyor. Örneğin; Avşa adası geçtiğimiz Ramazan bayramında çok yoğun bir yerli turist akınına uğramasına rağmen, şimdilerde sahillerde sadece yazlık ev sahibi olanlar görünmekte. Kamu çalışanlarının izinlerinin iptali bir anda yerli turizmimizi de vurdu.
Havayolu şirketlerimiz doğal olarak batmamak için bir dolu önlemler almakta.  THY’nin uçaklarında minimum ekiplerle görev yapılmakta olduğu gelen duyumlar arasında. (Malumunu olduğu üzere eksik sayıda kabin memuru ile uçuş yapılamıyor) Geçen hafta yazdığım üzere, THY’miz bazı uçaklarını ground etmekle kalmayıp bazılarını ise satmayı veya kiralamayı düşünüyor. Hatta THY’nin 2017 büyüme öngörüsü bile %1 de tutulmuş.
Büyük başın derdi büyük olur derler. İşte THY için aynı böyle bir durum söz konusu. Doğal olarak krizden en çok etkilenecek şirketimizin THY olması sürpriz değil. Çok yakında 2016 ilk altı aylık verileri açıklandığında, her zaman olduğu gibi değerlendirip sizleri aydınlatmaya çalışacağım.
Şimdiden vergi öncesi zarar 2,5 Milyar TL yi bulabilir diye düşünüyorum.
Şimdide gelelim ikinci büyük havayolumuz Pegasus’a
Ülkemizde yaşanan kriz sadece THY’yi vuracak değil ya. Havayolunun büyüklüğüne göre her şirket bu krizden payını alacaktır. THY işçi çıkartıyorsa Pegasus yok ben işçi çıkarmadan tüm krizi göğüslerim diyecek değil ya. Tabii ki oda doğal olarak işçi çıkarmaya başladı. Pegasus bunların yanı sıra bazı uçaklarını wetlease sistemi ile kiraya verebilir veya kiraladıkları bazı uçaklarını kiralama süresi sonunda iptal edebilir.
Aslına bakacak olursanız THY ve Pegasus yönetimine ve o zamanlar kısa pantolonla gezen, bugünün havacılık medyasını oluşturduğunu sananlara bir bilgilendirme yapayım.
Bir zamanlar THY yine krize girmişti. Yusuf Bolayırlı Beyin genel müdür olduğu dönemdi. Yusuf Bey önce dernek başkanlarını odasına topladı ve durumu anlattı. Bu kriz döneminde işçi atmak istemiyorum dedi. Bana yardımcı olursanız ve sendikanızı da razı ederseniz maaşlarınızdan %10 kesmek istiyorum dedi. Tüm başkanlar birbirimize baktım ve hepimiz EVET dedik. Sendikada EVET dedi ve karsılıksız olarak maaşlarımızdan %10 verdik ve kimse atılmadı. Tabii ki bu parayı geri almadık. Sevgili İlker Aycı ve Sevgili Mehmet Nane bu tür bir uygulamaya ne derler acaba? Şimdiki THY ve Pegasus çalışanlarına bu teklif yapılsa inanıyorum ki hepsi EVET diyecektir. Hatta THY ve Pegasus yönetim kurulu üyeleri bile maaşlarından kesintiyi kabul eder ve EVET der. Bu uygulama aynı zamanda çalışanların şirkete aidiyet duygusunuda artıracaktır. Bir düşünün derim. İyi günde kötü günde değil mi ama…
Konudan kopmayayım;
Pegasus’ta torpilli, partili, yandaş alımlara veya işten çıkartmalara rastlanmaz. Neden mi? Çok basit. Çünkü özel şirkettir. Hiç bir patron bedava kimseye para vermez.
Peki THY öylemi?
THY için ise torpil yoktur söylemi kesinlikle hepinizi güldürür. Yukarıdan at derlerse atarlar tut derlerse tutarlar. Üst mevkiler tabii ki hükümet tarafından seçilir demiyeceğim…Çünkü Atanır.

Sakın ha bunları şimdiki yönetim için yazdığımı sanmayın. Dünde öyleydi bugün de öyle. İnisiyatif yönetim kurulunda hiç bir zaman olmamıştır. Bir telefonla tüm yönetim değişebilir. 
Malum THY’miz özel statüde olmasına rağmen siyasilerin elini, ayağını çekmediği bir havayolumuz. Bu nedenle şüphelerimin olması doğal karsılanmalı. Bu şüphem; Bir kısım işçi tasarruf nedeniyle çıkartılıp da bunun yerine başkalarının(!) işe başlatılması.  THY ve Pegasus ne kadar işçi çıkartır bunu bilemem ama her iki şirketimizde de işçi çıkarılmasının devam etmesi benim için sürpriz olmaz. Umarım ki kriz çok çabuk bitsin ve şirketlerimizin işçi çıkarması minimumda seyretsin.
İŞÇİ ÇIKARILMASININ DA BİR ADABI VARDIR.
Yani THY’nin yaptığı gibi kapılardan kovarak değil. Bu kovulma şekli her nedense yandaş medyada yer almadı. Halbuki THY çalışanının bu serzenişi inanılmaz okundu. Ben bir kez daha linkini vereyim. Pegasus kahvaltısını eleştirenler belki THY’nin kapıdan kovmasını da yazar :)

Bakalım kriz ortamında yabancı havayolları ne yapmış;

Türkiye’ye uçan en eski yabancı havayolu şirketlerinden biri olan Swiss, uçuşlarını durdurma kararı aldı. Halen Zürih’ten İstanbul Atatürk Havalimanı’na günde 2, bir kez de İzmir’e uçan bu şirket, kış tarifesine maalesef Türkiye uçuşlarını koymamış görünüyor. Emirates bile Sabiha Gökçen’den uçuşlarını kaldırdı. Etihad şimdilik direniyor.
Aslına bakacak olursak, bazı Avrupalı şirketlerin Türkiye’ye gelmemeleri darbe girişimi olmadan başlamıştı. Unutmamak gerekir ki, darbe girişimin etkisi Sultanahmet-İstiklal caddesi-Vezneciler ve Atatürk havalimanında yaşanan terör saldırıları kadar olmamıştır.

Sabiha Gökçen’deki yolcu sayısı darbe girişimi öncesi ile darbe girişimi sonrası aynı görülmekte.
Bu kriz ortamının  3.havalimanını projesini de etkilemesi doğal.
Tabii ki, burada felaket tellallığı da yapmamak lazım.
Ben sadece görünenleri yazdım. Öldük-Bittik demek yerine acilen ve gelecekte yapılması gereken eylem planları, vakit geçmeden devreye sokulmalıdır diye düşünüyorum. Öncelikle, Havayolları için bakanlıkta bir toplantı yapılmalı ve Sektörün oyuncuları dinlenmeli. Turizme Maddi menfaat sağlamaktan öte, islerin kolaylaştırılması bürokrasinin azaltılması gibi konular da sektörün onunu acıcı tedbirler arasına alınmalı.
Bu günlerde yine de 2017 ye umutla bakmakta fayda var. Dilerim ki havayolu şirketlerimiz bu krizi çok az zararla kapatsın ve tabii ki işçi çıkartması minimumda kalsın.

Exit mobile version